Blizzard Hogsmeade'ye çok sık gelir olmuştu . Hava buz gibiydi . Blizzard bir hayli ıslanmıştı . Eskiden olsa gözlüklerinden dolayı önünü göremezdi . Fakat yeni yaptığı tılsım büyüsü sayesinde artık gözlük camları ıslanmıyordu . Koşarak ilk bulduğu cafeye attı kendini . İçeri girip kafasını kaldırınca Üç Süpürge'de olduğu farketti . Burası en sevdiği cafeydi . Domuz Kafasın'a girmekten korkuyordu aslında ... Köşedeki boş , yuvarlak , tahta bir masaya oturdu . Saçları uzun ve yağlı , büyük gözleri ve dudakları olan , kısa boylu , zayıf ve kötü giyimli bir adam yanına geldi . " Genç bey ne almak isterler acaba ? " diye sordu . Blizzard biraz düşündü ve adama bakarak " Şimdilik bir Balkabağı Suyu alsam yeterli . " dedi . Adam başını onaylarcasına salladı ve gülümseyerek ordan uzaklaştı . Çok geçmeden adam Balkabağı Suyunu getirmişti ... Blizz. düşünceliydi . Neden ve ne için düşündüğü hakkında ise bir fikri yoktu ... Gözlerini kapattı ve derin bir iç çekti ...
Balkabağı Suyunu bitirdikten sonra yağlı saçları olan adamı çağırdı ve bir kaymak birası istediğini söyledi . Adam tekrar o sevecen gülümsemesini takınıp gitti . Yine çok hızlı bir şekilde gelmişti siparişi . Kaymak birasını içmeye başladı . Dışarda yağmur yağıyordu . Cama vuran yağmur damlaları ahenkle dans ediyorlardı adeta . Blizz. onları izlemeye dalmıştı . Ne kadar da güzel ses çıkartıyordu . İçerde yanan şöminenin sıcaklığı ve yanarken çıkardığı sesle karışınca çok hoş bir his veriyordu insanın içine ... Tabii ki içerideki diğer insanların da neşeli sesleriyle uyum içindeyken ...