Leo'nun Konuşmaları: Kırmızı
Steve'in Konuşmaları: Mavi
Angelina'nın Konuşmaları: Turuncu
İç Ses: Yeşil
Sabahın ışıkları pencereden içeri girdi. Daha yeni yeni uyanıyordu Leo. Yataktan kalktı ve ağır adımlarla holden geçti. Leo içinden "Ne kadar da garip. Sadece bir hafta önce onlarda buradaydı." O gün olan şeyler Leo'nun gözünün önünden geçti sanki. "Bütün gün eğlenmiştik birlikte sinemaya gitmiştik. Diagon Yolunda alışveriş yapmıştık ama... Ama artık herşey farklı." Leo bu düşüncelerden kurtularak aşağı indi ve kendine kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya başladı. Fakat o daha kahvaltısına başlayamadan kapı çaldı. Leo ağır adımlarla kapıya yöneldi. Artık hayattan bezmiş idi. Kapıyı açtığında karşısında en iyi arkadaşı Steve'i görmüştü. Leo'nun yüzünde hafifte olsa bir gülümseme oluşmuştu. Leo tekrar derinlere dalarak"Sanırım beni hayata bağlayan şeylerden biride sensin Steve". Steve onu sarsarak "Hey dostum hadi neşelen bugün Hogwarts'a gidiyoruz!". Leo sırıtarak "Sanırım". Steve şaşkın bir şekilde Leo'yu gözlüyordu "Sanırım mı dostum yıllardır hayalini kurduğumuz yere gidiyoruz bana sanırım diyemezsin!". Leo iyice gülerek "Çok çabuk sinirleniyorsun dostum içeri girde bir kahvaltı et". Steve'in birden yüzü düştü "Aslında annem bahçedeki horozları dövüştürdüğüm için beni kahvaltıdan kovdu. O yüzden bir şeyler yiyebilirim" dedi. Leo birden gülmeye başladı "Dostum horoz dövüştürmek de nerden geldi aklına". Steve ciddi bir ifade takınarak "Bunu türk muggle'lar bulmuş dostum. Acaip birşey. Çok da eğlenceli.". Leo "Her neyse gel de artık yemek yiyelim" dedi. Steve heyecanlı bir şekilde içeri girdi ve yemeklere saldırdı. Leo ve Steve kahvaltıyı bitirdikten sonra birlikte King's Cross istasyonuna doğru yola çıktılar. Steve "Biletini aldın değil mi?" dedi. Leo ise kendinden emin bir şekilde "Günler önce" dedi. İki arkadaş birlikte istasyona girdiler. Dokuzuncu ve Onuncu peronu arayan ikili çok sürmeden arayışlarını tamamlamışlardı. Yük arabalarına sıkıca tutunarak birlikte koştular ve kendilerini 9.3/4 numaralı peronda buldular. Steve hayran olmuşcasına "Vay canına abilerim derdi de inanmazdım burası müthiş". Leo gülerek"Abilerine daha çok inanmalısın." dedi. Fakat Leo'nun söyledikleri Steve'in bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyordu. Steve "Acele edip trene binsek iyi olacak." dedi. Leo başıyla onayladı. Bagajlarını görevliye verdiler ve trene bindiler. Şimdi yapmaları gereken tek şey bir kompartıman bulmaktı. Trenin neredeyse bütün kompartımanlarına bakmışlardı fakat hepsi doluydu taa ki son kompartımana kadar. Leo " Sanırım bir tek burası boş" dedi. Leo ve Steve birlikte içeri girdiler içeride bir kız daha vardı. Sıcak kanlı kız gülümseyerek "Merhaba sizde yenisiniz sanırım" dedi. Leo sırıtarak "Evet yeni olmanın büyük yükünü taşıyoruz diyebilirim" dedi. Steve araya girerek "Merhaba ben Steve. Steve Weasley. Ve sen?". Kız "Angelina. Angelina Black". Angelina Leo'ya baktı. Leo da birden durumu anlayarak "Ah ben Leonard Potter. Ama arkaşlar bana Leo der" dedi. Angeline hafif bir gülümsemeyle "Güzel... Sanırım yol uzun sürecek. Okuduğuma göre epey süre alıyormuş." dedi. Steve şaşırarak "Demek okuyorsun" dedi. Angelina "Evet sen okumuyor musun?" dedi. Steve aceleyle "Okumam mı kitapları çok severim ben onlar benim en yakın arkadaşlarım gibidir" dedi. Leo fısıldayarak "İyi toparladın" dedi. Angelina bu olanları tam anlayamamıştı içinden"Erkekleeer" diye geçirdi. Üç arkadaş birlikte Hogwarts'a doğru yola çıkmıştı orada onları nelerin beklediğinden habersiz...