Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kapalı Kapılar Ardında.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sophia Brigham

Sophia Brigham


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 18/09/10

Özel
Rp Puanı:
Kapalı Kapılar Ardında. Left_bar_bleue98/100Kapalı Kapılar Ardında. Empty_bar_bleue  (98/100)

Kapalı Kapılar Ardında. Empty
MesajKonu: Kapalı Kapılar Ardında.   Kapalı Kapılar Ardında. Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 3:41 am

Kapalı Kapılar Ardında. Alerpg x Kapalı Kapılar Ardında. Lindrpg

Karşı Konulmaz Lanet I. ~ Kapalı Kapılar Ardında.
Viviane Stevens. & Harmonia Belmonte.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sophia Brigham

Sophia Brigham


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 18/09/10

Özel
Rp Puanı:
Kapalı Kapılar Ardında. Left_bar_bleue98/100Kapalı Kapılar Ardında. Empty_bar_bleue  (98/100)

Kapalı Kapılar Ardında. Empty
MesajKonu: Geri: Kapalı Kapılar Ardında.   Kapalı Kapılar Ardında. Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 4:31 am

    Her zamanki gibi telaşla yürüyordu, cadı. Siyah cübbesinin eteklerini de sürüklüyordu peşinden. Bakanlığın loş koridorlarından geçerken tanıyan herkes selam veriyordu cadıya. O da ufak bir tebessümle karşılık veriyordu. Hızından dolayı arada göremediği kişiler daima oluyordu. Buna alışmışlardı, etrafındaki büyücüler. Her geçtiği yanından pencere, cübbesinin daha da savrulmasına neden oluyordu. Narin omuzlarının başına kadar inmişti cübbesi. Düzeltmeye tenezzül etmeden yürümeye devam ediyordu. Diğer günlerden farklı olarak akşam üzeri gelmiş olmasıydı. Genelde işi sabah başlar, akşam üstü biterdi. Birçok yargı hükmü verir, cadı olduğu için büyücülerin tereddütlü ve ezici bakışlarına maruz kalırdı, kararlarını verirken. İlk zamanlar bu canını yaksa da şimdilerde umursamaz olmuştu. Büyücüler de bunun farkına varıp o aptal bakışlarını çekmişlerdi cadının üzerinden. Bunları düşününce dudağının sağ tarafı yukarı kıvrıldı cadının. Acemiliğine ve zayıflığına güler olmuştu son zamanlarda. Şimdi baktığında aptal olduğunu da düşünürdü bazen. Bakanlığın dar ve geniş koridorlarından geçtikten sonra nihayet mahkeme salonunun önündeki geniş hole gelmişti. Burada bu saatte kimse bulunmazdı. Sadece nöbetçi olurdu bazen. Ancak o da ortalarda görünmüyordu. Cübbesinin altından anahtarı çıkartıp açtı kapıyı. Kapı, ihtişamına yakışır büyük bir gıcırtıyla açıldı. Her zaman irkilirdi cadı bu gıcırtıya. Küçük aralıktan yavaşça içeri süzüldü. Son bir kez dışarıyı kontrol ettikten sonra usulca kapattı kapıyı. Herkesin gittiğinden emindi, cadı. Artık yalnız kalabilirdi, yıllarını verdiği mahkeme salonunda. Ağır adımlarla kürsüye doğru ilerledi. Masasındaki parşömenleri okumaya başladı teker teker. Kafasını kurcalayan sorunlardan yalnızca işiyle meşgul olarak uzaklaşabiliyordu. Bu yüzden işkolik olup çıkmıştı, cadı. Uzun, ince parmaklarını sarı buklelerinin arasında gezdiriyordu, istemsizce. Küçüklüğünden beri yaptığı bir şeydi ve karşı koyamıyordu. Hoşlanmadığı da söylenemezdi. Bu onun düşünce tarzıydı. Sağa sola fırlatıyordu her biten parşömeni. Hoşuna gidiyordu etrafı dağıtmak. Ne de olsa yine kendisi toplayacaktı.

    Parşömenlerini incelerken içlerinden bir tanesi dikkatini çekmişti. Eski ve yıpranmış görünüşü, üzerindeki desenleriyle diğerlerinden farklı olmasını sağlıyordu. Buralarda bu tip eski parşömenler, yazılar silinir gerekçesiyle bulundurulmazdı. Eskiyenleri direkt yeni parşömenlere yazarlar ve o şekilde muhafazaya alırlardı. Diğer parşömenleri bir kenara atarak masanın ucundaki parşömene doğru uzandı. Almak için hafifçe kaldırdı kendini. Parşömeni aldıktan sonra tekrar oturdu koltuğuna. Üzerindeki lacivert kurdeleyi yavaşça çekerek açtı. Kurdeleyi kucağına koyup arkasına yaslandı ve parşömene göz gezdirmeye başladı. 'Aman ne güzel!' diye düşündü. Parşömen İngilizce değildi. Fransızca hiç değildi. Biraz İspanyolca'yı andırıyordu fakat o da değildi. İtalyanca yazılmış küçük bir not ve altında harita benzeri karmaşık bir çizim vardı. Derin bir nefes aldı parşömeni masasına koyarken. Tekrar arkasına yaslanıp saçlarıyla oynamaya başladı. Kağıdın üzerinde yazanları çok merak ediyordu ama çaresizdi. Zamanında İtalyanca öğrenmesine karşı çıkan dedesine sinirlenmişti tekrar. Öğrenmiş olsaydı merakını giderebilecekti. Bu duruma oldukça canı sıkılmıştı, cadının. Güvenebileceği ve İtalyanca bilen biri vardı aklında; Viviane. Masasının yanındaki kafeste bulunan gri baykuşuna baktı. Masasının çekmecesinden aldığı küçük bir kağıda gelmesi gerektiği yazdı. Ardından masasından kalkarak kafese yürüdü, hızlıca. Gümüş kafesten çıkardığı baykuşunun gri gagasına iliştiriverdi kağıdını. Pencerenin tek tarafını açarak saldı baykuşunu gökyüzüne.

    Geçmek bilmeyen dakikalar, merakını pekiştiriyordu cadının. Odasında bir sağa bir sola doğru yürüyordu hızlıca. Kendi bile takip edemez olmuştu, kaç kere gidip geldiğini. Ufak bir tıkırtı tüm düşüncelerinin uçmasına neden olmuştu bir anda. Gıcırtıyla açılan tahta kapının ardından başka bir cadı belirmişti. Gür kahverengi saçları, yüzünün belirgin hatlarına iyi uyum sağlıyordu. Onu tanıdığından bu yana hiç parıltısını yitirmemiş kahverengi gözler. Viviane beklediğinden çabuk gelmişti. Bu yüzden şaşkındı cadı. Masasına doğru ilerledi. Viviane'ın içeri girip ona yaklaştığından emin olana kadar bekledi. Viviane'ın imzası haline gelmiş vanilya kokusunun yoğunlaştığını hissedince döndü cadı. Elinde sıkıca kavradığı parşömeni Viviane'a doğru uzattı.
    "Bunu çözebilir misin Viv?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Viviane Stevens

Viviane Stevens


Lakap : Viv.
Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Kapalı Kapılar Ardında. Left_bar_bleue96/100Kapalı Kapılar Ardında. Empty_bar_bleue  (96/100)

Kapalı Kapılar Ardında. Empty
MesajKonu: Geri: Kapalı Kapılar Ardında.   Kapalı Kapılar Ardında. Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 7:18 am

"Crucio!" Nefretinin tüm harareti gözlerine yansıyordu bu kelimeyi söyledikçe. Karşısındakinin inat etmesini istiyordu. İstediği de oluyordu. Kelimeyi söyledikçe kıvranıyordu yaşlı büyücü. Saçından ayağına kadar canı yanıyordu. Tüm hücresi acı içinde kıvranıyordu. Ama söylemiyordu bir türlü. Kırlaşmış saçları çoktan darmadağın olmuştu. Gür kaşları lanetin geldiği an çatılıyor, bağırdığında ise ince dudaklarının arasından seyrek dişleri kolayca görünüyordu. Zayıf vücudu kıvranırken bir yılanı andırıyordu adeta. Bir an önce kurtulma hayaliyle çığlıklar atıyordu. Yerin altında olduklarından bile haberdar değildi yaşlı büyücü. "Nerede o kağıt parçası ihtiyar?" Her seferinde daha fazla sinirleniyordu Viviane. Saçlarını eline dolayıp lastik bir tokayla bağladı. Hızlı adımlarla ilerleyip köşedeki bir kayanın üzerine oturdu. Dirseklerini dizlerine yaslayıp öne doğru eğildi. Yaşlı büyücüyle yüz yüze gelmişlerdi. Hiddetli bakışlarıyla delip geçiyordu adeta yaşlı büyücüyü. Adamın biri içeri girdiğinde bakışlarını o yöne doğru çevirdi. Adam pençeyi andıran koca eliyle Viviane'a doğru bir kağıt uzattı. Viviane ayağa kalktı, adama doğru hızla yürüdü. Topuk sesleri mağarayı inletiyordu. Kağıdı alıp ışığa yaklaştı ve okumaya başladı. 'Büyüceşura'daki odama gelmelisin Viv. Sana ihtiyacım var. -Harm.-' En yakın dostu bir çağrıda bulunmuştu. Ne kadar meşgul olsa da bunu gözardı etmezdi. Kağıdı katlayıp cübbesinin cebine koyduktan sonra iri adama dönüp işareti verdi. Arkasını döndüğünde yeşil ışık tüm mağarayı aydınlatmıştı. Kısa sürmesine rağmen oldukça parlaktı. Ardında vanilya kokusu bırakarak ayrıldı karanlık mağaradan.

Bakanlığa girdiğinde sabahki telaşın yarısının bile olmadığını fark etti. Saat ilerledikçe sakinleşmesi hoşuna giderdi Viviane'ın. Kimseyle selamlaşmadan doğruca Büyüceşura'ya gitti. Topuk sesleri dar koridorlarda yankılandı. Birkaç kişi bu seslerden irkilip yanından sinerek geçmişlerdi. Büyüceşura'nın önündeki geniş hole geldi en sonunda. Hızlı geldiği için nefes nefese kalmıştı. Buna rağmen boynundaki bir damla terden başka yorgunluk belirtisi göstermiyordu. Kapının açık olduğunu düşünerek yüklendi. Tahmin ettiği gibi kapı açıktı. Aralıktan içeri girerek kapıyı kapattı. Masanın başında Harmonia'yayı gördü. Ona doğru yaklaştı yavaşça. Harmonia'nın çok sevdiği mavi gözleriyle karşı karşıya geldi bir an. Bakışlarını biraz aşağı çevirdiğinde elindeki eski parşömeni gördü. Tam o sırada ipeksi sesiyle "Bunu çözebilir misin Viv?" dedi Harmonia. Kafasını hafifçe sağa yatırarak arkadaşının elinden aldı eski parşömeni. İtinayla açıp içine baktı. O an gördüğüne inanamadı. Uğruna adam öldürecek kadar önemli olan kağıt elindeydi işte. Sonunda bulmuştu onu. Bundan Harmonia'nın haberi yoktu. Bilmesini istiyor muydu emin de değildi. Onu bu işe bulaştırmak istemiyordu. Ancak nasıl yalan söyleyeceğini de bilemiyordu. Harmonia yalanları daima söylendiği an anlardı, çok zekiydi. Bakışlarını parşömenden alıp arkadaşının meraklı bakışlarına kenetledi. "Şey." Ne diyeceğini bilemiyordu ama denemeliydi. "Bu çok eski bir parşömen." Arkadaşı bir şeyler mırıldandığında tam cevap istediğini anladı. "Bununla uğraşmayacağına söz verirsen ne olduğunu açıklarım." dedi Viviane, kendinden emin bir tavırla. Arkadaşının sözünü bekleyip konuşmaya devam etti. "Bu parşömende eski bir lanetten bahsediyor Harmonia. Daha doğrusu bunun kaynağından. Aşağıdaki karman çorman çizim de kaynağını gösteriyor. Hepsi bu. Eski bir efsane işte." Umursamaz tavırlarla parşömeni arkadaşına uzattı yeniden. Arkadaşı büyük bir dikkatle parşömeni incelerken aklına takmaması için dua ediyordu Viviane.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sophia Brigham

Sophia Brigham


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 18/09/10

Özel
Rp Puanı:
Kapalı Kapılar Ardında. Left_bar_bleue98/100Kapalı Kapılar Ardında. Empty_bar_bleue  (98/100)

Kapalı Kapılar Ardında. Empty
MesajKonu: Geri: Kapalı Kapılar Ardında.   Kapalı Kapılar Ardında. Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 9:54 am

    Meraklı gözlerle parşömeni inceleyen arkadaşına baktı, cadı. Bir garip bakıyordu parşömene arkadaşı. Şaşırmış gibi göründü cadıya. Bir anlam veremedi bu duruma. Bir şeyler söylemesini dört gözle bekliyordu. Ayağını sallaması ele veriyordu sabırsızlığını. Parşömeni okumayı bitiren arkadaşına gözlerini kısarak bakıyordu. Bir yandan da 'neymiş' dercesine başını sallıyordu. Arkadaşı lafı geveliyordu. Önce ne diyeceğini bilemedi. Biraz bekledikten sonra açılmaya başlamıştı. Ancak bu sefer de dalga geçer gibi laf etmişti. Parşömenin oldukça eski olduğunu söylüyordu ki bu zaten görülen bir şeydi. Daha fazla bekleyemeyen cadı oturduğu masadan ayağa fırlayıp kollarını göğsünde kenetledi. "Onu biliyorum. Ne yazıyor? Sen onu söyle." diyi mırıldandı. Arkadaşı bunu duymuş olmalı ki lafına devam etmek için boğazını temizledi. Parşömeni kısa bir süreliğine gözünün önünden çekerek tekrar kenetledi kahverengi gözlerini cadıya. "Bununla uğraşmayacağına söz verirsen ne olduğunu açıklarım." Hiç beklemediği bir şeydi bu. Neden böyle bir şey istemişti? Tehlikeli bir şey miydi? Muhtemelen öyle olmalıydı. Viviane'ın her zaman koruma iç güdüsü daha ağır basmıştır. Acımasızlığından bile.

    Onaylayarak başını salladı cadı. Şimdi tüm dikkatini arkadaşının söyleyeceklerine vermişti. Yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı. Beklediği gibi bir açıklama olmamıştı. Kısaca bahsedip kestirip atmıştı arkadaşı. Ardından parşömeni tekrar uzattı cadıya. Pür dikkat göz gezdiriyordu, narin ellerinin arasına aldığı parşömene. Büyük bir merak uyandırmıştı cadıda. Onun bulmasını istediği biri özellikle koymuştu çalışma masasına. Bundan emindi. Böyle bir şey tesadüfen buraya gelemeyecek kadar önemli bir şey gibi görünüyordu. Ama kim ve nasıl? Neden? Lanetin kaynağından çok bunu düşünür olmuştu. Haritaya bakıyordu sadece. Bazı yapılan gizli haritalarda yapan kişinin adı saklı olurdu. Buna birçok kez şahit olmuştu. Kenarına köşesine baktı ama bir şey bulamadı. Belki de haritayı çizen kişi büyük bir ustalıkla yerleştirmişti ismini. Bu görüşünü arkadaşına anlatmak istiyordu. Ancak o, çileden çıkartacak kadar umursamaz tavırlarla etrafa bakınıyordu. Parşömeni tekrar masanın üstüne koyarak arkadaşına dik dik bakmaya başladı. Bir anlam vermesini bekliyordu, evet. Bunu fark eden arkadaşı hızlı bir hamleyle yanına oturdu cadının. Omuzunu omuzuna vurarak güldü. Ufak bir tebessüm etti cadı da. "Varsayalım; bu benim masama biri tarafından bırakıldı. Biri bunu bulmamı istiyordu. Bu bir tuzak mıdır? Yoksa başka bir şey mi? Tabii varsayım olarak." dedi arkadaşının endişeli bakışlarına dikkat etmeden. Başını yavaşça yanında oturmakta olan arkadaşına çevirdi. Viviane başını öne eğerek halıdaki desenlere topuklu çizmelerini sürdü, umursamaz tavırlarını sürdürüyor olmasının kanıtı gibi. Cadı, yüksek sesle boğazını temizledi, dikkat çekebilmek adına.

    Yaklaşık iki saat geçmişti buraya gelişinin, parşömenleri incelemesinin, Viviane'ı çağırmasının üzerinden. Vaktin nasıl geçtiği anlamamıştı bile. Viviane'ın gelmesinin üzerinden ise henüz on beş dakika geçmişti. Oturduğu yerden başını çevirip pencereden baktığında havanın kararmış olduğunu görmüştü. Artık güneş saklamıştı kendini dağların arkasına. Son derece berrak havada direkt görülebiliyordu hilal ve yıldızlar. Bizimkiler ise hala aynı şekilde duruyorlardı. Uzun bir sessizlik hakim olmuştu odada. Viviane'ı istediğini almadan bırakmaya hiç niyeti yoktu cadının. O da bunu iyi biliyordu. İnadından vazgeçip konuşmak üzere boğazını temizledi. Sesi duyan cadı, yarım bir şekilde konuşmak üzere olan arkadaşına doğru döndü.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Viviane Stevens

Viviane Stevens


Lakap : Viv.
Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Kapalı Kapılar Ardında. Left_bar_bleue96/100Kapalı Kapılar Ardında. Empty_bar_bleue  (96/100)

Kapalı Kapılar Ardında. Empty
MesajKonu: Geri: Kapalı Kapılar Ardında.   Kapalı Kapılar Ardında. Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 8:21 pm

Vazgeçmesini umarak umursamaz davranışlarını sürdürdü Viviane. Ama boşunaydı. Harmonia çoktan düşüncelere dalmıştı. Dikkatini çekmek için yanına oturup omzunu omzuna vurdu. İçten bir gülümsemeyle baktı arkadaşına. Gözlerinde merakının alevlendiğini görmüştü. "Varsayalım; bu benim masama biri tarafından bırakıldı. Biri bunu bulmamı istiyordu. Bu bir tuzak mıdır? Yoksa başka bir şey mi? Tabii varsayım olarak." Şaka yapıyor olmalıydı. Kulaklarına inanamadı Viviane. Hiçbir şey söyleyemedi kısa bir süre. Yalnızca halıdaki desenlere ayakkabısını sürüp durdu. Arkadaşının yüksek sesle boğazını temizlemesine aldırış etmeden uzun süre öylece bekledi. Ne buna ne de arkadaşının hareketlenmesine tepki vermişti Viviane. Tek düşündüğü onu bu beladan uzak tutmaktı. Belki biraz da kendi çıkarı içindi. Böyle bir kaynağı uzun yıllar aramıştı ailesi. Fakat hiçbir sonuca varamamışlardı. Şimdi bu fırsat ayağına gelmişti. Daha doğrusu hiçbir şeyden haberi olmayan Harmonia'nın ayağına.

"Varsayımları bir kenara bırakırsak; az önce bir söz vermiştin. Unuttun mu? Ama biliyorum ki sana düzgün bir açıklama yapmadan ikna olmayacaksın. Pekala o zaman. Bu çok eskilerden beri ailemin aradığı güçlü bir lanetin ve aynı zamanda başka bir şeyin kaynağı olduğu söylenir. Başka neyin kaynağı olduğu bilinmiyor. Burayı daha önce bulan olmamış. Genelde yolunda ölmüşler. Acayip yaratıklar, zorlu yollar. Ufak ve zehirli bir örümcek tarafından öldürülmek ister misin Harm? Bir hiç uğruna?"

Arkadaşına baktığında şaşırmış olduğunu gördü. Biraz afacanlık peşinde olduğu da aşikardı. Ne yaparsa yapsın bu inatçı Fransız'ın önüne geçemeyeceğini biliyordu Viviane. Bu yüzden saklamaktan vazgeçmişti. Harmonia'nın bir sonraki hamlesinin ne olacağını hiç bilmiyordu. Belki de hiç gelmemeliydi buraya. Ama o zamanda peşinde olduğu şeyi hiçbir zaman bulamayacaktı belki de. Söylediği için pişmanlık duyuyordu. Ama saklayamazdı da. Harmonia işiyle oldukça meşgul biriydi. Onu arayacak zamanı olmazdı. Bırak onu, kafasını kaşıyacak vakit bulamazdı bazen. Bu düşünceler Viviane'ı biraz olsun rahatlatıyordu. Yine de içini kemiren bir duygu vardı içinde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sophia Brigham

Sophia Brigham


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 18/09/10

Özel
Rp Puanı:
Kapalı Kapılar Ardında. Left_bar_bleue98/100Kapalı Kapılar Ardında. Empty_bar_bleue  (98/100)

Kapalı Kapılar Ardında. Empty
MesajKonu: Geri: Kapalı Kapılar Ardında.   Kapalı Kapılar Ardında. Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 9:39 pm

    Açıklamalara bir hayli şaşırmıştı cadı. Oturduğu yerden ayağa kalkıp mumlarının bulunduğu küçük sehpaya doğru ilerledi. Büyük, beyaz mumlardan üç tane alıp yüksek, gümüş şamdanlara yerleştirdi. Hemen yanında bulunun bir çakmakla yaktı mumları. Vanilya esansı tüm odayı sardı. Ardından tekrar arkadaşının yanına gitti ve oturdu. Onun için daha sıradışı bir hal almıştı her şey. Merak uyandıran, cezbeden ve ulaşılamayan. Bu üçlünün arasında kalmak isterdi her zaman. Öğrenciyken isterdi daha çok. İstediği olmuştu geç de olsa. Haritaya tekrar tekrar baktı cadı. İstediği ufak macera, narin ellerinin arasında duruyordu. Belki de birinin son isteğiydi ellerinin arasındaki. Bilmiyordu. Yalnızca haritayı inceliyordu, neresi olduğunu çıkarmaya çalışarak. Şimdiye kadar birçok yer görmüştü. Bunlardan birinin olacağını umarak bakıyordu haritaya. Tanıdık bir manzara... Taşlar şimdi yerine oturmaya başlamıştı kafasında. Hayretler içerisinde anılarını yokluyordu. Dönem arası küçük bir tatil. En sevdiği insan yanında. Az sonra olacaklardan habersiz gülüyordu durmadan küçük cadı. Hatırlamıştı, o gölü. Nasıl unutabilirdi ağabeyini son gördüğü günü.

    Kendisinde yalnızca iki yaş büyük ağabeyi okulu yeni bitirmişti. Dönem arasında kardeşini bir yerlere götürmek istiyordu. Onun hoşuna gidebilecek bir yer seçmişti, araştırmıştı günlerce. Sonunda karar vemişti onu dünyanın bir ucuna götürmeye. Bu fikir hoşuna gitmişti genç cadının. Süpürgeyle birlikte uçtular Atlas Okyanusu'nun üzerinden. Hayatında hiç bu kadar eğlenmemişlerdi belki de. Dünya'nın bir ucundaki bu kıt'aya iner inmez harika bir güzelliğe sahip Quietus Gölü'ne götürdü ağabeyi onu. Eşsiz güzellikteki manzara karşısında hayrete düşmüştü cadı. Puslu dağların tam ortasında masmavi bir göl. Etrafında yemyeşil ağaçlar ve arasında tüm asaletiyle gülümseyen güneş. Görür görmez çığlık atıp ağabeyine sarıldı. Defalarca onu sevdiğini söyledi. Ancak ağabeyi biraz buruk bir sevinç yaşıyordu. Kardeşine sımsıkı sarılıyordu, ağlayacak gibiydi. Ama güçlü olmalıydı. Söylemeliydi biricik kardeşine. Sarılmayı bırakıp birbirlerine baktılar. Tıpkı cadının gözleri gibi masmavi gözleri vardı onun da. Ağabeyi boğazını temizleyerek konuşmaya başladığı sırada görüntü yavaş soldu, uçup gitti gözlerinin önünden.

    Gözleri dolmuştu cadının. bir damla gözyaşı süzülmüştü yanağından. Bunu gören arkadaşı ne olduğunu anlamaya çalıştı önce. Daha sonra baş parmağıyla sildi, akan gözyaşı. Böyle bir dost dünyadaki her şeye bedeldi onun için. Durumu anlatmaya kelimeleri yetmeyecekti, emindi bundan. Arkadaşının merakla parıldayan kahverengi gözlerine bakıp yutkundu cadı. "Philadelphia." Yalnızca tek bir kelimeyle anlatabilmişti yaşadıklarını. Arkadaşı anlamasa da cadı için böyleydi durum. Oraya gidecekti cadı. Arkadaşının söylediği örümcek onu durdurmaya yetmeyecekti. Ne merakından ne de o kaynağı bulmaktı amacı. Tek amacı; ağabeyinin isteğini yerine getirmekti şimdi.


~ Rol Oyunu Sonu. ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kapalı Kapılar Ardında.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Maskenin Ardında Kalan Gizli Geçmiş

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: B Ü Y Ü C Ü D Ü N Y A S I  :: Sihir Bakanlığı :: Büyüceşura Yüksek Mahkemesi-
Buraya geçin: