Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eric Rostie Malevra

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Eric Rostie Malevra




Lakap : Eros
Rp Sevgilisi : Adalicia Fanetta Calanth
Mesaj Sayısı : 3
Kayıt tarihi : 06/09/11

Özel
Rp Puanı:
Eric Rostie Malevra Left_bar_bleue78/100Eric Rostie Malevra Empty_bar_bleue  (78/100)

Eric Rostie Malevra Empty
MesajKonu: Eric Rostie Malevra   Eric Rostie Malevra Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 10:08 am

Yeni bir gün başlamıştı işte. Yeni bir
şehir , yeni bir okul ve bir sürü yeni şeyler anlarsınız işte. Donielle’nın
annesi Amelia, kocasından ayrıldıktan sonra yeni bir hayat yaşamaya karar
verdi. Doiellen ise bunu istemiyordu çünkü öz babasından ayrılmak istemiyordu. Onu çok özleyecekti. Bunun farkındayıdı ve babası bu duruma el koydu. Sonuç olarak
hafta sonları babası ile kalacaktı. Babası New york’ ta annesi ise şimdi ismini
telaffuz edemediği bir kasabaya Donielle’yı da sürükleyerek taşınmış bulunmakta.
Bundan ne kadar rahatsız olsa da annesini yalnız bırakamazdı. Neyse gelelim bu
güne. Annesi boşanmadan aldığı nafakayla güzel bir ev aldı. Tabi bu eve daha
önceden biriktirdiği paraları ve antika takılarını sattığı için sahip oldu. Üç
katlı, devasa teraslı, özel havuzu ve kendine has büyük bahçesiyle görkemli bir
evdi. Fakat emlakçı bu evi satmakta
gönüllü oldu ve baya ısrar etti. Özel indirimle bu eve sahip oldular kısacası.
Şimdi ise odasına manzarasına bakıyordu Donielle. Henüz tam olarak taşınmamıştılar,
kutuların arasında oturuyordu Donielle. Tavandan yere kadar olan camlardan
güneşin batmasını bekliyordu. Kızıl ve turuncu renklerin müthiş buluşması uzun
zamandır görmediği bir manzara idi. Büyülenmişti adeta. Donielle’nın içinde
tarif edemeyeceği duygular vardı fakat her güzel şey gibi bunun da sonu
gelecekti biliyordu daha önce yaşadıklarından biliyordu.İşte o kötü sahne hüzün
işte güneş battı. Hava karardı odasının
sonunda ki ışık düğmesine bastı. Bir ‘Kilik’ sesiyle ışık hafifçe bir titreşerek
açıldı. Odanın karşısına geçtii aynadaki solgun ve aksi suratına baktı. Buraya
asla uyum sağlayamayacağını fark etti. Biliyordu aslında güzeldi.
Altın sarısı saçları , yeşil renk gözleri ve bembeyaz bir ten. Çoğu kızın hayaliydi
sanırım bunlar. Fakat onun için bir önemi yoktu güzelliğin yada erkeklerin
peşinden koşmasının. Zaten ona göre erkekler salaktı. Onlar fiziğe önem veren
ucubelerdi. Hele eski erkek arkadaşı. Onun her memeli olan varlığa asılan biri
olduğunu anladığında kıçına tekmeyi basmıştı. O günden sonra ise kimseyle
çıkmadı. Ta ki erkeklerin zihinlerini okuyabilene kadar. Bu olmayacağı içinse
kimseyi düşünmüyordu.


Evet, ev sonunda düzelmişti. Hayat
akışına bırakılmıştı. Aylardan eylül idi. Okulların açılmasına sadece bir gün
vardı. Okulu ise New York’un en prestijli okullarından biriydi. The Knox isimli
bu okul prestijli üniversiteler için çok idealdi. Okulu internetten araştırdığı
zaman ağzı açık kalmıştı Donielle’nın. Aslında heyecanlı değildi. Her zaman ki
şeylerdi ona göre. Yeni geldiği için herkesle tanıştırılacak. Yüzü kızaracak
.Erkekler ise ondan gözlerini ayıramayacaklardı. Bir anda diz üstü
bilgisayarının başından kalktı ve yatağa zıpladı. Uyumalıydı. Annesi bunu
istiyordu. Eski el yapımı melek desenli olan yorganını aldı ve üstündeki
meleklere baktı. Yüzleri, kanatları, başlarının üstündeki haleler, onları
sadece eşsiz yapmakla kalmıyor büyüleyici kılıyordu. Yorganına hafifçe sarıldı
ve ev özlemini bastırmaya çalıştı. Yorganında ki koku çok güzeldi. Derin nefes
aldı ve şekerli konunun ciğerlerine dolmasına izin verdi. Bir ferahlama duygusu
geldi. Ev özlemini bastırmıştı sanki Donielle’nın. Şimdi daha rahat bir nefes
alarak. Yatakta yorganla biraz debelleştikten sonra, yorganını çenesine kadar
çekti, evini düşündü, babasını, eski erkek arkadaşını –ne kadar mankafa olsa
da- ,arkadaşlarını özledi, popülerliğini, her şeyini özledi Donielle. Fakat
gerçek dostu yoktu hiç. Popüler olduğu için sadece yamakları ve zaman geçirmek
için konuştuğu insanlar vardı. Oradaki herkes dedikoduyu severdi. İnşallah
böyle bir şey yeni okulunda olmazdı. Olursa okulunu bile değiştirebilirdi.
Çünkü diğer okulunda bodrumda erkek arkadaşıyla yiyişirken yakalanmıştı fakat
sadece bir öğrenciye görevliye değil. Kız ise bunu sır olarak saklamamış bütün
okula e-posta yöntemiyle mesaj çekmişti böylece disiplin kurulunun yolunu
tutmuştu. İlk disiplin suçu da zaten buydu ve
bu ilk suç devamını getirmeyi de unutmamıştı. En sonunda aldığı
uzaklaştırma ile kendine çeki düzen vermişti Donielle. Kendine düzen verdi
fakat orada bir işe yaramadı, çünkü bu lanet kasabaya taşınmıştılar ve
Donielle!nın uykusu ağır basmaya başlamıştı. Gözleri yavaşça kapanıyordu.
Duvarda bir gölge gördü , fakat bunu umursamayacak kadar uykulu idi. Bu yüzden
yavaşça uykuya daldı. Uykusundaki rüyalar onu bekliyordu ve beklediler de.
Sabah garip bir sesle uyandı. Hızlıca yatakta doğruldu ve sesin kaynağını
aradı. Ses ise alarmı bir saatti. Saat çok eskiydi takırdaması bile değişmişti.
Böyle bir makinenin alarmından hayır gelmezdi. Donielle ilk iş saati
değiştirmeyi düşündü. Sesi viyaklamaya benziyordu saatin. Alarmı hemen kapattı
ve kaslarını rahatlatmak için kedi misali gerindi ve kendini ilk okul gününe
hazırlamaya çalıştı. Önce yataktan kalktı. Soğuk zemin ayaklarını dondurdu. Bu
yüzden hemen ördekli terliklerini giydi. Parmaklarını saçında gezdirdi. Hafifçe
esnedi ve karanlık odada elini duvarın hafif pürüzlü yüzeyinde gezdirip ışık
düşmesini bulmaya çalıştı. Eli serin plastik bir şeye takıldı ve ona bastı.
Bastığı anda içeriye beyni uyuşturan bir ses çıkarmaya başladı. Donielle
haykırarak ellerini kulaklarını götürdü ve aynı anda bir çığlık attı. Müzik
sesi yavaşlayarak durdu fakat bir kelime odada asılı kaldı ‘Git’. Donielle deli gibi etrafına bakınmaya başladı. Tek
görebildiği, saatin fosforlu yeşil rengindeki ışığıydı. Odada kimse yoktu. Işık
düğmesini buldu ve bastı. Hafif bir vızıldamayla ışık açıldı. Donielle ani
ışıkta gözlerini kıstı ve öylece odayı taradı. Odada kimse yoktu. Bu olay Donielle’nin
kafasını karıştırmıştı. Banyonun kapısını açtı, ışığı yaktı ve aynada kendisine
baktı. Berbat haldeydi. Aynadaki yansıması ürkek bir ceylanı andırıyordu. Seksi
bir ceylan. Ürkmüşken bile seksi idi. Bunları boş verip gardırobuna astıklarına
baktı.’Leopar mı ? Zebra mı ? Yoksa düz
bir şeyler mi ?’ Diye düşündü Donielle. Askılardan bir tane kalın leopar
bir gömlek, dizin üstünde siyah bir etek ve dolabın en altından siyah uzun
topuklu bir ayakkabı eline geçirdi. Dolaba bir süre daha baktıktan sonra
giyinmeye başladı. Giyindikten sonra aşağıya indi.. Annesi çoktan gitmişti.
Buraya gelmeden daha iş bakıyordu. Hatırladığıma göre holdingde sekreter
olacakmış. Umurumda değildi zaten. Kendisine bir kase gevrek ve hazır
kurabiyelerden hazırladı. Sandelyeyi çekti ve oturdu. Ağzına bir kaşık gevrek
aldı ve masanın tahta zemininde parmakları ile ritim tuttu. En azından yarım
kadar bir süre oturduğu yerden kalkmadı ve yemeğini bitirdi. Yemek onun için
keyifsiz geçmişti.


Evi ile o iki yabancıydı. Daha alışmamıştılar.
Kendini oraya ait hissetmiyordu. Bunlara kafa yormadan aniden masadan kalkınca
biraz sendeledi. Sandalyeye tutundu. ‘Ne
oluyor bana ?’ diye düşündü. Kafasından ki kötü düşüncelerden arındı ve
kendini kapıya doğru ilerlerken buldu ama daha gitmeyi düşünmemişti bile.
Odasından çantasını alacaktı. Garipti kapının oradan dönerken yine olanları
düşünüyordu. Saçmaydı. Bunu da kafaya takmayarak. Merdivenlerden koşarak
çıkarken adımı basamağın çıkıntısına denk geldi ve yere kapaklandı. Ağzından
birkaç küfür kaçmıştı. Bu aksilikler nereye kadar sürecekti acaba? Basamağa eli
ile destek alıp oturdu. Bacağını kaldırdı ve biraz inceledi. Dizinde kızarıklık
vardı ve zonkluyordu. Kesinlikle moraracaktı.’Lanet olsun bu eve ve merdivene
hatta evrene!’ Diye haykırdı Donielle. Biraz topallayarak odasına gitti.
Çantasını masanın üstünden sürüyerek aldı ve alırken birkaç kitabı da yere
düşürdü. Donielle kitaplara dil çıkararak odadan çıktı. Bunu biraz ergence
olduğunu biliyordu. Fakat neyi umursuyordu ki bu sabah. Merdivenlerden bu sefer
daha dikkatli indi ve sonra merdivene dönüp ona da bir dil çıkardı. Annesi ise
onunu bu davranışlarından kesinlikle utanacağını biliyordu. Ne var ki annesi
onun her davranışından utanırdı. Sonunda kapıya ulaştı anahtarı aldı ve elini
tokmağa koydu. Koymasıyla elinin tokmağa yapışması bir oldu Donielle çığlıklar
atıyor. Olduğu yerde kıvranıyordu. Yine bir çığlık atarken elini kurtardı ve
elindeki yara izini gördü dövme gibi avucuna işlenmişti. Büyük harflerle ‘Uyarmıştık!’.
Yazıyordu. Donielle artık çok korkuyordu. Bu evde neler oluyordu. Neler
dönüyordu. Bir dizi kamera şakası mıydı? Fakat o kamera göremiyordu. El
sallanacak kameralar nerdeydi ? Her şey gerçekti fakat o buna inanmak
istemiyordu. Kalp atışlarını yavaşlatmak istercesine nefesini düzene sokmaya
çalıştı. Derin nefesler aldı. Fakat bunlar işe yaramıyordu olduğu yere çöktü ve
titremesinin geçmesini bekledi. Yavaşça normale dönüyordu. Eline tekrar
bakacaktı. Elini titrek bir şekilde yukarı kaldırdı. Avucunun içindeki kavurucu
sıcaklığı hissediyordu. Elini çevirdi rengi solmuştu, demek ki biraz sonra iz
geçecekti. Hızla oturduğu yerden kalktı metal tokmağa dokundu. Kapıyı hızlıca
açtı ve soluğu dışarıda aldı. Kapıdan kaçarcasına uzaklaştı çünkü yetişmesi
gereken bir okul vardı. Hızlıca bir taksi tutup okulun yolunu tuttu. Okula
giderken camı açma hatasına düştü. Çünkü Donielle’nın yüzüne öyle bir çarptı ki
görülebilir olsaydı tokat sanılabilirdi. Camı hızla kapattı Donielle. Adam onu
uyardığında ise okulun önündeydi. Hemen parayı adamın eline tutuşturdu ve
taksiden indi. Okul gerçekten de çok büyüktü. Haritaya ihtiyacı vardı. Yoksa
kaybolabilirdi. Hemen okulun içine girmek istiyordu çünkü bakışlar onun
rahatsız ediyordu. Üstüne ‘Lobi’ yazan
bir bina vardı. Hızlı adımlarla binaya yöneldi. Bina kahverengi tuğlalardan
yapılmıştı. Kapısı çok eskiydi açarken gıcırdıyordu. Çatısı ise güneşte
parlıyordu. Donielle kapıdan içeri girdi ve ona gülümseyen kadının yanına doğru
yürümeye başladı. Kadın ona başıyla selam verdi ve eline okulun içini gösteren
bir harita verdi. Bu her şeyi kolaylaştırırdı. Ona hızlıca teşekkür edip oradan
uzaklaştı. Okulun haritasını hafızasına yerleştirdi ama buna gerek yoktu okulun
her tarafında küçük levhalar halinde belirtiliyordu. Donielle bir anda yere yığıldı. Yere düşmesiyle eve geri
dönmesi bir olmuştu. Hemen ayağı fırlayıp olanlara bir anlam vermeye çalıştı.
Midesi bulanıyor ve terliyordu. Işınlanmış mıydı? Olanlara bir anlam veremeden etrafına
bakınıp duruyordu. Odanın zemininden garip bir sis çıkıyordu. Umutsuzluk ve
yalnızlık kokuyordu. Donielle titreyen dizleriyle yere düştü. Geri geri zemine
sürtüne sürtüne kaçtı. Oradan gri bir
duman kütlesi toplanıp bütünleşerek. Yeni bir cisim oluşturdu. Öyle bir kükredi
ki oda sadece onunla dolmuştu. Donielle ismini bile unutmuştu. Nutku tutulmuş
gibi ona bakıyordu. Karanlık sis bir el yarattı ve Donielle’yi boyunun dan
tutup kaldırdı. Donielle haykırıyordu fakat bir işe yaramıyordu. Sisin içindeki
sabırla onun susmasını bekledi ama susmayınca ona bir tokat attı. Donielle
yanağını tutuyor bir yandan da gözlerinden akan yaşları siliyordu. ‘ Sessizlik işte
başında beri böyle olmalıydı.’
Dedi dumanlı varlık. Donielle
ise sadece gövdesine bakabiliyordu. ‘ Şimdi küçük kız ikimiz beraber hemen Y’elsitirale
gideceğiz orada bana verilen görevi yapacağım. Yani güçlerini elinden alacağım.
Tamam mı ? Şimdi bana sorun çıkartmadan gidelim.’
Donielle algılama
sorunu yaşıyordu. Güçlerde ne oluyordu hiçbir şeyin anlamını bilmeden yaratığa
bakıyordu. Yaratık Donielle’ye yüzünü yaklaştırıyordu. Donielle’nin kalbi bir
yusufçuk böceğinin kanatları gibiydi. Elini bilinçsizce kaldırdı. ‘Mortem’ Diye haykırıp elini dumanlının yüze benzeyen bölgeye kaldırdı. Dumanla eli birleştiğinde
her taraf beyaz bir ışıkla doldu. Dumanlı yok oldu ama Donielle’de yoktu artık.
Evin zemininde sadece küçük bir iz vardı. Oda Donielle’den kalan bir toka.
Annesi yıkılacaktı belki de ama bir seferde böyle bir büyü yapmak ona gerçek
ölümün kollarını açmasını sağlamıştı.


Ek karakterim.
Toplam üç karakterim oldu buna arkadaşım erhan girecek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dimitri Aldrich Potter

Dimitri Aldrich Potter


Lakap : Dim. Dimka.
Rp Sevgilisi : Diamenta Sandeaux.
Mesaj Sayısı : 1216
Kayıt tarihi : 16/08/09

Özel
Rp Puanı:
Eric Rostie Malevra Left_bar_bleue100/100Eric Rostie Malevra Empty_bar_bleue  (100/100)

Eric Rostie Malevra Empty
MesajKonu: Geri: Eric Rostie Malevra   Eric Rostie Malevra Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 3:18 am

;; Betimleme: 18/30
;; Akıcılık: 5/10
;; Yazım Kurallarına Uyum: 9/10
;; Sayfa Düzeni: 3/10
;; Renklendirme: 5/5
;; Kurgu: 19/25
;; Uzunluk: 8/10

Puan; 67!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eric Rostie Malevra
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Karakter İşlem ve İstek Geçmişi-
Buraya geçin: