You and me. (2)

Konu: You and me. (2) Çarş. Eyl. 07, 2011 4:15 am

ÖNEMLİ NOT:

Spoiler:

Aşk ve tutkuyu aynı anda yaşamak nasıl bir duygu ?

Duygularına hakim olamıyor, mantığını kullanmamayı sürdürüyordu. Soğuk havada sıcak bedenlerinin birden bire bütünleşeceğini düşünüyordu yalnızca. İstediği, karşısında gördüğü yakışıklı çocuktan başkası değildi. Alkol bedenindeki sıcak kana yavaş yavaş dağılıyor, arzulama duygusu vücuduna buram buram yayılıyordu. Titremesine engel olamıyor, çocuğun yumuşak ellerini, pürüzsüz bedeninde hissetmek istiyordu. Yolların taşlarla dolu olması, ortama her ne kadar rahatsız edici bir hava katsada, karanlık ve donuk hava ısıtıyordu içlerini. Birbirlerine yanan ateşleri sayesinde, tutkuları daha da genişliyor, arzulama duyguları bedenlerinin yavaş yavaş yaklaşmasına sebep oluyordu. Genç çocuğun elini hissetti belinde. Yürümeyi keserek, eli belinde olan çocuğa çevirdi mavi gözlerini. Hissettiklerini söylemek istiyordu ama şimdi cümleleri kuracak durumda değildi. Daha doğrusu doğru şeyler söyleyip söyleyemeyeceğinden emin değildi. çocuğa yüzünü dönerek bir şeyler söylemeye çalıştı içkili ruhuyla. "Ne istediğimi biliyorum, seni istiyorum." Ne dediğinin farkında değildi belki de. Normalde böyle bir durumda ne yapacağını bilmezken, şimdi kendisinden emin bir şekilde bunları duyduktan sonra sırtının duvara çarptığını hissetti. Uzun parmakları boynunda hissediyor, genç çocuğun bedenini kendisine yaslanmış ve nefesini kendisinde hissediyordu. Korkuyordu aslında. Böyle bir şey yapmaktan, kendisini bir erkeğe bırakmaktan ve başkasını sahiplenmekten korkuyordu. Kaybetmek istemiyordu ama istediği herşeyi alabileceğini biliyordu Alexandra. Nefesini hissettiği Marcus'un, ellerini boynunda gezdirdiğini hissettikçe nefes alış-verişi hızlanıyor, tutkusuna engel olamadan ellerini çocuğun omzuna koyuyordu. Parmaklarını hafifçe gezdiriyor, zaman geçtikçe fısıldılar şeklinde kahkaha atıyordu zevkten.

Dışarıda olacak bir şey değildi aslında bu. Birisinin görmesinden saklanıyor, karanlıkta da olsa tanıdık birisinin çıkmasından çekiniyordu Alexandra. Çocuğu kolları arasından kayarak, kenara doğru çekinmeye çalıştı ve elini tuttu Marcus'un. Alabileceği nefesler, aşk ve tutkuyla beraber bütünlemiş, şimdi herşey daha netti. Yakınlarında rahat olabilecekleri yer sadece bağıran barakaydı. Soğuk havadan kurtulmak ve bütünleşmek istercesine kapıyı içeriye doğru ittirdi aniden. Zorlanmıştı evet, kapı zor açılıyordu burada. Ayağını uzatarak kapıyı sert bir şekilde kapatan Marcus, genç kıza baktı sinsice. Sonunda yalnız kalabilmişlerdi. Kız çocuğun boynuna sarılmak ve bu gece onunla olmak istemesini kenara attı. Şu an ona gülünç gelen şey; aşık olmaya başlamasıydı yavaş yavaş. Kanında tüm duygularını içeren bir şeyler hapsolmuştu adeta. Takta ve sık merdivenlere baktı yavaşça. Yaramaz bir çocuk gibi gülerek çıkmaya başladı bir taraftan. Diğer taraftan ise bir şeyler mırıldanıyordu çocuğa çılgınca. "Haydi." Merdivenlerden çıkar çıkmaz çocuğu yokladı gözleri. Birden bire hızlı bir şekilde sırtını duvara çarptığını hissetti ve bakmaya çalıştı. Çocuk narin elleriyle, genç kızın omuzlarını tutmuş, ellerini yavaşça sarı saçlarına götürüyordu. Genç kızın bedeni, duvar ve çocuğun bedeni arasına sıkışıp kalmış, hareket etmesi oldukça zordu. Kendisini sıkan Alexandra, birden bire gerginliğinden uzaklaşarak bedenini çocuğa bırakabilmesi için serbest bıraktı kendisini. Saçlarında dolanan elini belinde hissettikten sonra çocuğun boynuna dokundu. Parmaklarını gezdirdikten sonra dudağına doğru ilerledi ve genç çocuğun yumuşak dudaklarında gezdirdi dilini. Ardından ısırarak bir baskı yaptı ve öpmeye çalıştı. Nefes almak istemiyordu, nefessiz kalıp öleceğini bilse bile onun tutku dolu dudaklarından uzaklaşmak istemiyordu. Çocuğun dudaklarını öpmekten başka daha da ileri gitmek istediğini biliyordu, ellerini boynundan çekerek gömleğine doğru götürdü. Düğmeleri yavaş yavaş açarken, bir elini de çocuğun çıplak teninde gezdiriyordu. Nefes alışverişine engel olamıyor, arada bir saçlarını okşuyordu. Onu istiyordu, belki de delicesine istiyordu onu.

Konu: Geri: You and me. (2) Çarş. Eyl. 07, 2011 5:02 am

Marcus kapıyı itip açmıştı. Elini Alexi'nin beline attı ve onu kendine çekerek içeriye aldı. Kapıyı tekmesi ile kapattı. Alexi hızlı hızlı merdivenleri çıkıyordu. Marcus onun hemen arkasından çıktı. Kız arkasına döndüğü an onu bacaklarından tutarak havaya kaldırdı ve duvara doğru itti. Marcus hiç böyle tutkulu olmamıştı. Kızın dudaklarına yapışmıştı. Dilini boğazına sokuyor, dudağını yavaşça ısırıyordu.yavaş yavaş aşağı, boynuna inmeye başladı. Boynuna küçük öpücükler kondururken kız yavaş yavaş inliyordu. Bir yandan da Marcus'un gömlek düğmelerini açıyordu. Marcus hafifçe tekrar yukarı çıktı ve dudağına küçük bir öpücük kondurdu. Kulak memesini yalarken fısıldadı "Seni istiyorum.". Alexi gömleğin düğmelerini açmayı bitirmiş gömleği Marcus'un üzerinden atarken fısıldadı ve tekrarladı "Seni istiyorum.".
Marcus kızın tekrar boynuna küçük öpücükler kondurmaya başladı bir yandan da kızın göğüslerini sıkıyor, okşuyordu. Elleri kızın bacaklarına gitti ve kızı kendine doğru iyice çekti. O anda kızdan küçük bir inleme geldi. Marcus kızın bluzunu çıkartmaya başlamıştı bile. Marcus sütyeninin üstünden okşamayı sürdürerek küçük öpücükler konduruyordu. Alexi'nin eli Marcus'un pantolonuna gitti ve kemerini çözmeye başladı. Kısa süre sonra Alexi'nin sütyeni çıkmış göğüslerini saklayan bir şey kalmamıştı. İkisi çılgınca sevişiyorlardı...

Konu: Geri: You and me. (2) Çarş. Eyl. 07, 2011 6:19 am

Ayaklarını çocuğun beline sardı yavaşça. Hissettiklerinden çok istedikleri önemliydi onun için, boynunda dolaştırdığı ellerini, çocuğun vücudunda gezdiriyordu bu defa. Boynunda hissettiği dudakların yanında uyuşuyordu bedeni geçtikçe. Kendisini Marcus'a bıraktığının farkındaydı, arada bir genç çocuğun dilini boynunda hissettikçe zevkten inliyordu. Üzerindeki gömleği çıkardıktan sonra çocuğun belini bırakmaktan korktu ayaklarıyla. Eğer bıraksaydı, yere düşebilirdi, bu yüzden çocuğa sarılmak ve bırakmak istemiyordu. Kollarını yukarıya kaldırarak, üzerindeki bol tişörtü çıkarmasına izin verdi çocuğun. Başını duvara çarparak tekrardan öpmeye başlayan çocuğu hissediyordu bedeninde. Tişörtünü çıkardıktan sonra çocuk okşamaya başladı kızın göğüslerini. Yavaş yavaş kendinden geçmekle beraber, kendini kaybetmesi de beraberinde geliyordu iki gencin. Dudaklarını Marc'tan çekeren gülmeye başladı ve sessizce fısıldadı. "Seni yaramaz çocuk." Üzerindeki iç çamaşırlanı çıkardıktan sonra gizlenecek bir şey kalmamıştı ortada. Nefeslerini birleştirmek ve içkinin tadını çocuğun dudağından alabilmek için yavaşça uzandı. Dilini dışarıya çıkartarak dudaklarını yaladı ve boynunu geriye doğru çekti. Ellerini çocuğun pantolonuna doğru götürdü, deri ve belini tam olarak kaplamış olana kemeri kendisine doğru çekti. Sinsi bakışlarla çocuğa gülümsüyor, kemeri açmaya çalışıyordu yavaşça. Önüne düşen saçlara aldırmadan, arada bir onları düzeltiyor, mavi gözlerini saçlarının altından çocuğa çevirmekle meşguldü. Çocuğun kemerini çıkardıktan sonra pantolonunun düğmesini açmaya çalıştı yavaşça. Açtıktan sonra Marcus, pantolonu çıkartıyor, bir taraftan da ezmekle meşguldü. Çocuğun iç çamaşırını da çıkardıktan sonra ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Duvara yaslanmaktan ziyade, ayaklarını yerden kesilmiş bir vaziyette hissetti kendini. Genç çocuğun elleri kızın belinde, kızın bacakları çocuğun belinde, dudakları ise birbirine kenetlenmiş bir şekilde yatağa doğru ilerliyorlardı. Titredi birden Alexandra. Nefes almaya çalışarak kendine geldi ve yatağa geldiklerinde nefesini hissetti çocuğun. Bakışlarına aşık oldu adeta, gülümsemesine, dudaklarına ve o anki tutkusuna aşık oldu. Sevişmekten ziyade başka hisler içerisindeydi. Aşık olmak gibi, acı çekmek gibi, merak etmek ve kaybetme korkusu gibi...