Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Benim Gibi Biri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Aisha Miele

Aisha Miele


Rp Sevgilisi : Utandırmayın şimdi
Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 19/05/12

Özel
Rp Puanı:
Benim Gibi Biri Left_bar_bleue92/100Benim Gibi Biri Empty_bar_bleue  (92/100)

Benim Gibi Biri Empty
MesajKonu: Benim Gibi Biri   Benim Gibi Biri Icon_minitimeSalı Haz. 05, 2012 6:52 am

Benim Gibi Biri 004ccegk & Benim Gibi Biri Rach11
Celia A. Right & Aisha Miele

Zaman:Sabahın Körü
Mekan: Baykuşhane
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aisha Miele

Aisha Miele


Rp Sevgilisi : Utandırmayın şimdi
Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 19/05/12

Özel
Rp Puanı:
Benim Gibi Biri Left_bar_bleue92/100Benim Gibi Biri Empty_bar_bleue  (92/100)

Benim Gibi Biri Empty
MesajKonu: Geri: Benim Gibi Biri   Benim Gibi Biri Icon_minitimeSalı Haz. 05, 2012 7:57 am

    Karanlık onlara sonsuzluğu veriyordu, körlemesine yaptığın her şeyi saklama şansı vaat ediyordu. Sınır yok, utanç yok, "başka birileri" yok... Ama aydınlık? Her şeyi sınırlarıyla birlikte insanların gözleri önüne seren, onları görünür ve tedirgin kılan aydınlık değil miydi? Başkalarının düşüncelerinin de değer kazandığı zaman güneşin doğuşuydu zaten. Peki neden doğru taraftı, insanları iyi olmaya zorladığı için mi? Hayır, aydınlık zorlamazdı ki seni, sen sınırlarını çizmeye muhtaç hissederdin kendini. Sonra da güneşi beklemeye başlardın, tıpkı Aisha gibi, onun gibi sonsuz özgürlükten korktuğun için.

    Düşünmediği şeyler değildi bunlar, hele son zamanlarda genç kızın aklından çıkmıyordu. On altı yaşındaydı ve halâ belli bir çizgisi yoktu, nasıl olsun ki? Hayatını yöneten direksiyon hep başkalarının elinde olmuştu, yaptığı çoğu şeyi kendisi istediği için değil, başkalarını kırmamak için yapmıştı. Ailesi yüzünden İngiltere'deydi ve yine ailesi yüzünden o lanet olası binaya seçildi. Slytherin kendine has bir sinsilikle içindeki kötülüğü yoğurdu, çömez bir heykeltıraş gibi yonttu onun duygularını... Ta ki o gelene kadar, kurumuş kalbine yeniden şekil verip onu canlandırana kadar...

    Yüksekliğiyle baş döndüren kulede herhangi bir yerde eğleniyor olabilecekken, pis kokusuyla nefes kesen baykuşhanede dikiliyordu. Ne taş duvarların soğukluğunu hissediyordu ne de baykuşların odak noktası olmaktan rahatsız oluyordu. Onun şu anda canını acıtan tek şey avucunu yakan mektuptu, dün ailesine sevgiyle yazılmış ama bugün hep beyninin kuytu köşelerine ittiği düşünceleri nankörce ortaya çıkaran mektup. Yavaşça temiz kalmayı başarabilen bir yere oturdu, ailesini niye bu kadar nefretle anıyordu ki? Onların hiçbir suçu yoktu, tek suç kendi iradesizliğinden kaynaklanıyordu. Gevşek kurallarından, yönetimi ele alınca hayatını batıracağını düşünmüştü hep. Peki ama neydi bu güvensizliğin nedeni, kötü bir beddua mı? Yoksa daha önce kendine güvenmesi için hiç şans tanınmamasından mı kaynaklanıyordu bütün bunlar.

    Baykuşların çığlığına eşlik etmeyi isterdi, boğazına takılan o birkaç sözcüğü özgür bırakmak isterdi...
    Lakin bu mümkün değildi, baykuşlarınki dışında gözler hissettiği zaman göz yaşlarını silmek için geç kaldığını anladı. Ne diyebileceğini bilmiyordu, gözlerini elinin tersiyle sildi "Merhabalar, ailesini özleyen başkaları da varmış demek." Yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirdi ama nafile, gözlerine diktiği barajlar çoktan yıkılmıştı.



En son Aisha Miele tarafından Perş. Haz. 21, 2012 12:25 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Benim Gibi Biri Left_bar_bleue90/100Benim Gibi Biri Empty_bar_bleue  (90/100)

Benim Gibi Biri Empty
MesajKonu: Geri: Benim Gibi Biri   Benim Gibi Biri Icon_minitimeÇarş. Haz. 06, 2012 7:42 am

Aydınlık yeterince iyiyse, karanlık neden doğdu? Madem aydınlık o kadar güçlüydü, karanlık nasıl üste çıkabildi? Aydınlık bu derece haklı ise, karanlık taraf uğruna savaşacakları şeye nasıl bu derece bağlanabildiler? Karanlık bu derece gizli saklıyken ne kadar kötü oldukları hakkında aceleci mi davranılıyordu? Belki de karanlık da sınırsız boşluğunda renklerin en güzellerini saklıyordu. Aydınlık gibi şımarık parlak renkler değil, kibar ve haklı renkleri…

Celia bunların babasıyla gizli görüşmelerinde zihnine fark ettirilmeden ekilmiş tohumlar olduğunu, o tohumların ise meyve verdiğini biliyordu. Böyle düşünmek istemese de, bağlı olduğu taraf tam tersiyse de Celia bütün bu fikirlerin mantıklı gelmeye başladığı hissettikçe sırtından aşağı buz gibi bir ürperti iniyordu.

Yıllarca gerçek bir taraf seçmeyi düşünmemişti, ama şimdi düşünmekten bir taraf seçemiyordu. Zihninde atalarından gelme yılan ve kendine özgü dehasının getirdiği kartal bir savaş veriyordu ve durum berabere gibiydi. Celia aydınlıkla ilgili iyi fikirlerine sımsıkı yapışmış bu kişilik bölünmesini sağ salim atlatmak için kartalın onu kanatları altına almasını bekliyordu. Oysa yılan onu sarmış ve boğuyordu.

Celia bunları o kadar sık düşünmüş, yazmış ve kendi kendine tartışmıştı ki fikirleri bir paradoks gibi başladığı yere dönmek dışında hiçbir şey yapamıyordu. Babasının onu yavaşça ve en mahrem en ölümcül yerini, zihnini zehirlediğini bile bile, ona gelecek Hogsmeade gezisinin tarihini yollamaya gidiyordu. “Bu son olacak, demişti kendine, adamın kendini etkilediğini ve her seferinde yeniden gitmek isteyeceğini itiraf edemeyerek.

Hayatına olan nefretini merdivenlere aktarıyormuş gibi ayaklarıyla merdivenleri döverek, güneş daha yeni yeni parlarken bütün kuleyi ayağa kaldıracak bir patırtıyla baykuşhaneye varırken aklından geçen şeyler o kadar çaresizceydi ve o kadar sinir bozucuydu ki Celia kendiyle sessiz bir tartışmaya girmişti bile.

Ve az kalsın, içeride birini olduğunu anlamadan içeriye dalacaktı.

Bu kızı biliyordu Celia, Slytherin’deki şu İtalyan kız… Aisha. Elindeki mektuba bakıyordu ve düşünceli görünüyordu. Sarı saçları biraz dağınık, gözleri ise buğulanmıştı. Derken kızın gözlerinden birkaç yaş indi, kız onları sildi. "Merhabalar, ailesini özleyen başkaları da varmış demek."

Fark edilmesinden daha sinir bozucu olan şey, Celia’nın ağlayan kızları teselli etmekte berbat oluşuydu. Yaşlar kızın gözlerinden yarışırcasına inmeye başladığında Celia baykuşhaneye girdi. Kızın yanına sarsak adımlarla yaklaştı. Aisha Miele’yi ağlarken görmek, hem de salak gibi değil asilce ağlarken… Bir sorun var demekti, bir problem var bir şey olmuş demekti. Tuhaf olan bu okulda Slytherin isen hiçbir probleminin olmayışıydı…

Kızın yanına oturdu, ne yazık ki ne yapacağı hakkında bir fikri olmayışıydı… birkaç saniye boyunca bocaladı düşünceleri kıza sarılmak ya da çekip gitmek arasında gidip geliyordu. En sonunda genç kız Celia’yı kurtaran bir davranış gösterdi gözyaşlarının akmasına mani oldu ve başını kaldırıp Celia’ya baktı.

“Seni zor durumda bıraktığım için özür dilerim. Ben Aisha Miele…” Samimi görünen bir tavırla gülümseyip elini uzattı, Celia da uzanan eli sıkmakta tereddüt etmedi. “Celia Right,” dedi kısaca. Ardından merakına yenilip burnunu sokmaktan rahatsız olarak “Mektup kime?" diye sordu, ailesine olduğunu tahmin edebiliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aisha Miele

Aisha Miele


Rp Sevgilisi : Utandırmayın şimdi
Mesaj Sayısı : 50
Kayıt tarihi : 19/05/12

Özel
Rp Puanı:
Benim Gibi Biri Left_bar_bleue92/100Benim Gibi Biri Empty_bar_bleue  (92/100)

Benim Gibi Biri Empty
MesajKonu: Geri: Benim Gibi Biri   Benim Gibi Biri Icon_minitimePerş. Haz. 21, 2012 1:59 am

    Tuhaf bir durum ortadaydı, oraya ikisini de tanıyan biri gelse kafasını kaşıya kaşıya geri döner, sıcak yatağına uzanırdı. Sonuçta Aisha Miele, her ne kadar kötü karizması yapmamış biri olsa da, hiç kimsenin yanında ağlamazdı; Celia Right ise, hani insanların sürekli tosladığı o soğuk duvarlara sahip kız, onun yanına oturmuş, sohbet etmeye çalışıyordu. Aslında hiç konuşmadan oradan ayrılsalar ve sonra olanları unutsalar daha makbule geçerdi. İkisi de bunu biliyordu ama sırtlarını soğuk ve pis duvara vermiş, birbirleriyle konuşmaya çalışıyorlardı "Aileme gidiyor, özlemişlerdir beni diye yazayım dedim." gözleri diğer kızın elindeki mektuba takıldı, o da ailesine yollayacaktı muhtemelen "Seninki de ailene sanırım." Kız ağzını açtı, açıklama yapmaya karar vermişti anlaşılan ama bu düşüncesinden vazgeçmiş olacak ki baş sallamakla yetindi.

    Birkaç dakikalık sessizlik Aisha'nın gücünü toplamasına yetmişti. Aman Allah'ım, az önce ne yapmıştı öyle! Daha hiç konuşmadığı bir kızın yanında ağlamış, bir de teselli aramıştı. Sonuçta Celia tarafsızlık adı verilen o ince çizgide hiç dengesini kaybetmeden yürüyebilen bir kızdı, onun bu sırrını öğrenmek isterdi doğrusu. Ama olanlar basit bir konuşmadan öteye gitmemişti, ne bekliyordu ki? Altı yıl hiç konuşmadıktan sonra ona bütün samimiyetiyle yaşadıklarını anlatıp "İşte bundan şundan dolayı çizgimden hiç şaşmıyorum. Sana da şunu onu öneririm." gibi bir şey diyemezdi herhalde. Kalkmaya niyetlendi ama bu Celia'ya haksızlık olurdu, o da bazı kurallarını çiğneyip kendisiyle konuşmuştu ne de olsa. Onu böyle bırakıp gitmeyecekti, açıklama yapmalıydı "Eminim neden sabahın köründe burada ağladığımı merak ediyorsundur." Celia'nın dudakları hafif bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Açıkçası bir Slytherin'i ağlatmak kolay şey değildir. Nasıl bir şey bu pis baykuşhanede ağlatabilir ki?"

    İşte, Slytherin'in ona kazandırdığı yegane şey: İnsanların seni güçlü bir şey sanmasını sağlayan ön yargı. Aisha bunu sonuna kadar kullanmayı severdi ama bugün değil. "Aslında bakarsan ikimizin de ortak bir noktası var. Hala griler içinde yaşıyoruz biliyorsun, bu senin için pek problem değilmişe benziyor." Celia şaşırmışa benziyordu, Aisha ise düşüncelerini okuyabiliyordu "Ne yani, bu yılanın sorunu bu mu? Taraf seçememesi mi?" Evet, sorun buydu ve bugün bu işe bir çözüm bulacaktı "Ama benim için büyük bir problem. Ailem daha karar veremedi, zaten onları da anlayamıyorum ya! Doğru tarafı biliyorlar ama bazı şeyler onları çok kötü etkiliyor, şeytanın vaatleri... Onlara ne söylediler bilmiyorum, bilsem ne işime yarayacak ki? Onları karşıma alıp konuşacak cesaretim yok!" Kendine sinirlenmişti yine, bu siniri karşı tarafa yansıtmak istemiyordu. "Aslında bakarsan taraf seçmek benim için hiçbir şey değiştirmeyecek ya, eminim o büyük savaşta saklanmaktan başka bir şey yapamam. Neyse, şimdi bunun sırası değil. Ailemden bahsediyordum, onları gerçekten değer veriyorum ve arkadaşlarıma da... Tahmin edebileceğin gibi çoğu Slytherin, onlara asamı doğrultup o büyülü kelimeleri söylediğimi hayal edemiyorum. Öte yandan yanlış olanı da yapamam, ırkçı değilim ben, sırf egosu yüzünden kendini üstün gören bir sınıfı desteklemem otomatik olarak cehennemde kendime en sıcağından bir yer ayarlar." Derin bir nefes aldı, bu kısmı söylemek istediğinden emin değildi ama kızın ona yardımcı olmasını istiyorsa olayı bütün çıplaklığıyla ortaya koymalıydı "Bir de... bir çocuk var. Onların bulanık dediklerinden." Ve sustu. Daha başka ne söyleyebilirdi ki?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Benim Gibi Biri Left_bar_bleue90/100Benim Gibi Biri Empty_bar_bleue  (90/100)

Benim Gibi Biri Empty
MesajKonu: Geri: Benim Gibi Biri   Benim Gibi Biri Icon_minitimePerş. Haz. 21, 2012 4:36 am

"Bir de... bir çocuk var. Onların bulanık dediklerinden." Celia gülmemek için kendini zor tuttu. Bulanık bir çocuk. Her zaman bir çocuk olmaz mıydı zaten? Her zaman erkekler değil miydi kızların zihnini karıştıran? Kendi kararlarına burnunu sokan da bir erkek değil miydi?

Celia genç kıza baktı. Kızın gözlerinde gördüğü şey, hayranlık ve aşktı. Saf aşk. Celia’nın daha önce hissetmediği o hastalık, bütün büyülerin ötesinde bir sihir… Celia’nın içine ekşi bir his doluverdi, kıskançlık. Derin bir nefes aldı ve o hissi bastırdı. Aisha’nın ihtiyacı olan şey bir düşmanın zehirli sözleri değildi, bir tavsiye arıyordu. Ve eğer buna bile yardımcı olamayacaksa Celia Ravenclaw armasını çiğner geçerdi.

“Anladım,” dedi Celia ama Aisha’nın buna inanmadığı belliydi. “İnan bana, anlıyorum. Aslında aynı olduğumuzu söylerken yanılmıyordun. Ben… ben de seninle aynı fikirdeyim. Sevdiklerin iki taraftayken ve senin fikirlerin karmakarışıkken insanlar bir taraf seçmeni ve o taraf uğruna savaşmanı bekliyorlar. Ama savaşı düşündüğüm kadar tarafımı seçtiğimde sevgisini kaybedeceklerimi ve belki de savaştan sonra bedenen de yitireceklerimi düşünmeden duramıyorum. İnsanlar yetiştirildikleri yoldan yürüyerek kararlarını veriyorlar ama ben… Ben hiçbir tarafa ait yetiştirilmedim çünkü ben…”

Celia devam edecek ve “Çünkü ben babamı yeni tanıyorum,” diyecekti ama demedi. Bütün sırlarını ifşa edemez, bir insana hemen öyle güvenemezdi. Tıpkı babası yüzünden karanlığa yanaştığını itiraf edemeyeceği gibi. Herkes onu tarafsızlığın mükemmel bir karışımı sanıyor olabilirdi, sanıyorlardı ama Celia tarafsızlığın sonsuz bir boşluk olduğunu kabullenmişti. Şimdilik babasının zoruyla karanlığa düşmemek tutunduğu can simidiydi tarafsızlık. Ama bu kızın hissettikleri Celia’ya çölde susuz kalmış birine bir pınar bahşetmek gibiydi, Celia kızın fikirlerinden destek alabilirdi. Başını yerden kaldırıp kızın gözlerine bakacak cesareti bulduğunda Aisha Miele’nin de ona tatlı ve güven veren bir tavırla gülümsediğini gördü. Çilek tadında bir his Celia’yı sımsıkı saran o duygusuzluk bariyerini aştı ve Celia kıza kocaman ve sıcacık bir gülümseme armağan etti.

Aslında bu his, Aisha’ya değil kendisine bir hediyeydi. Yeniden doğuşun verdiği güneş parlaklığında bir mutluluktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Benim Gibi Biri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Biri Yarışma mı Dedi?
» Benim Köşem ile İlgili

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Kuleler :: Baykuşhane-
Buraya geçin: