|
| | Animagus Alımları | |
|
+10Alyssha Cassidy Malfoy Floja Feodora Loki Laufeyson Ekaterina Valentinova Nicholas Newton Galatea Cynnton Aretha Henderson Rhea Aleksandra Czarova Kaisa Welch Theodorakis Palabras 14 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Theodorakis Palabras
Lakap : Apollo Rp Sevgilisi : -- Mesaj Sayısı : 605 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Animagus Alımları Salı Tem. 17, 2012 2:39 am | |
| İstedikleri hayvana dönüşebilen cadı ve büyücülere Animagus denir. Bakanlık hayvana dönüşebilen bu büyücüleri takip eder ve hangi hayvana dönüştükleri, işaretlerini gösteren kayıtlar tutar. - Animagus: 85 RP ve üstü.- Alınacak üye sayısı: (11/15)
- Form:
Ad-Soyad: Rp Seviyesi: Dönüşeceği Hayvan: İlgili Rol Oyunu:
- Animagus Listesi:
- Alexandre Leal Markey - Kartal
- Anna Lizzie Malfoy - Ejderha
- Austen Bentley - Golden Retriever
- Blythe Bristow - Kedi
- Dimitri Stefan Potter - Anka Kuşu
- Elizabeth Dunham - Kelebek
- Floja Feodora - Kurt
- Galatea Cynnton - Kurt Köpeği
- Jason Fielding - Vaşak
- Krystelle Bartolomej - Boa Yılanı
- Krystof Bartolomej - Piton
- Sasha N. Ignashevich - Köpek
- Theodorakis Palabras - Mavi&Bronz Kartal
En son Apollodoros Olvirsson tarafından Paz Tem. 22, 2012 10:41 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Kaisa Welch
Lakap : Kai Rp Sevgilisi : Myrcella ile karmaşık. Mesaj Sayısı : 8 Kayıt tarihi : 19/07/12
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Cuma Tem. 20, 2012 12:57 am | |
| Ad-Soyad: Kaisa Welch Rp Seviyesi: 99 Dönüşeceği Hayvan: Kedi İlgili Rol Oyunu: Özel mesajla yolladım. | |
| | | Theodorakis Palabras
Lakap : Apollo Rp Sevgilisi : -- Mesaj Sayısı : 605 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Cuma Tem. 20, 2012 1:13 am | |
| | |
| | | Rhea Aleksandra Czarova
Lakap : Hippi, Aleks, Andra, Ova. Rp Sevgilisi : Hepimiz kardeşiz! Mesaj Sayısı : 18 Kayıt tarihi : 18/08/12
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Paz Ağus. 19, 2012 10:55 am | |
| Rhea Aleksandra Czarova, 100, Alaycı Kuş. Behzat Çözer benim diğer karakterim, onunla RP bırakmıştım bir kere. Eğer gerekiyorsa tekrar yollarım şimdilik gitmem gerek. *-* | |
| | | Aretha Henderson Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 743 Kayıt tarihi : 19/07/12
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Perş. Ağus. 23, 2012 7:07 am | |
| Yeteneğiniz verilmiştir ^^. | |
| | | Galatea Cynnton
Rp Sevgilisi : Rivaille Mesaj Sayısı : 176 Kayıt tarihi : 29/08/12
Özel Rp Puanı: (90/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Salı Eyl. 04, 2012 11:58 pm | |
| Ad-Soyad: Galatea Cynnton Rp Seviyesi: 90 Dönüşeceği Hayvan: Kendi kurt köpeğim Pygmalion olmak istiyorum ama tam olarak o olmak. Yani bedenimin onunkine dönüşmesini. Bilmem anlatabildim mi? - İlgili Rol Oyunu::
Galatea koşarak toplantı odasından ayrıldı. Süslü koridorları, karanlık odaları geçti ve köşede gizlenmiş küçük karanlık kileri buldu. Kapıyı içindeki dehşeti yansıtarak sertçe açtı içeri girdi ama kapıyı kapamadan önce peşinden gelen koskoca köpeğin girebilmesi için bekledi. Sonra kapıyı hafifçe kapadı, yerinin belli olmasını istemeden, gizlenerek ve dünyadan soyutlanmak isteyerek. Ölmek istemiyordu, sadece bir nevi görünmez adam olmak istiyordu. Ailesinin peşinden ağlayıp ağlamayacağını görmek için hatta yokluğu fark edip etmeyeceği için. Kardeşleri fark ederdi, kesinlikle fark ederlerdi. Ama annesi ve babası? Para hesabı yapmaktan, koca malikanedeki gizli kasalardaki para miktarını hatırlamaya çalışmaktan yorulmuş beyinleri bir çocuklarının eksik olduğunu fark ederler miydi?
Belki de haksızdı, belki de seviliyordu ve belki de söylemek istediği her şeyin boğazını aşamayıp hep susması bu lanet olası nezaket ve hatta lanet olsun dışında bir küfür bile edememesinin tek suçlusu kendisiydi. Umurunda mıydı? Hayır. O sadece bıkmıştı, neşeli görünmeye çalışmaktan ama aslında neşeli olmamaktan sıkılmıştı. Yok olmak istemek çok da büyük bir istek olmamalıydı Tanrılar için. Midesi bulandı ve gözünden acılı bir yaş indi. Bu korkutucu odada aptal bir dilekle ergen tribi attığına inanamıyordu. Galatea Cynnton bundan ibaret olmamalıydı.
Gözlerini odadaki tek cisme karşı duvarı boylu boyunca kaplayan etrafı gümüşle işlenmiş boy aynasına baktı. Sarı dalgalı saçları karmakarışık olmuş, mavi gözleri ağlamamak için kendini kasmaktan kızarmış, üstündeki pahalı saten giysiler tozlanmış kıza. Eteği belinde toplanmış, bacaklarını dikmişti zaten onu burada görecek hiç kimse yoktu. Yanında kurulmuş gözleri Galatea'nınki kadar nadir bir mavi olan Pygmalion Galatea'nın aksine tertemiz ve asil duruyordu. Soylu bir kız ve bir köpek için ne büyük bir çelişkiydi.
İkinci kez mide bulantısı büyük bir titremeyle geldi. Galatea gözlerini sımsıkı yumdu, acının geçmesi bekledi. Kollarındaki kaslar çekiliyor gibiydi, kan damarlarında kaynıyor gibi. Belki de geceli kaçıp sunakta ettiği dualar kabul olmuştu, ölüyordu. Kalbi bir an durdu, Galatea panikle nefes almaya çalıştı ama alamadı. İkinci denemesinde her şey rahattı, derin bir nefes alarak ciğerlerini doldurdu ve daha rahat nefes almak için dilini dışarı çıkardı, burası fazla sıcaktı. Bju yaptığı oldukça doğal gibiydi ama aklı bunu reddediyordu. Gözlerini kaldırıp karşısındaki koskoca aynaya baktı. Yansıttığı şey sadece bembeyaz bir köpekti. Pygmalion.
| |
| | | Nicholas Newton
Mesaj Sayısı : 29 Kayıt tarihi : 04/09/12
Özel Rp Puanı: (91/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Çarş. Eyl. 05, 2012 3:43 am | |
| Ad-Soyad: Nicholas Newton Rp Seviyesi: 91 Dönüşeceği Hayvan: Macar Boynuzkuyruk İlgili Rol Oyunu: - İlgili Rol Oyunu:
''Crucio!'' diye bağırdım casusa karşı. Yere düşen adam dizlerinin üzerine çökerek kıvranmaya başladı. Hogwarts'a küçük bir böceğe dönüşüp giremeyeceğini bilmesi lazımdı. Onu şamarcı söğüte götürüp cezasını vermeliydim ama onun kaadar kötü değildim. Adam zar zor kekeleyerek konuşmaya çalışıyordu, ''Bı-bı-bırak, gid-giideyim'' demişti. Bunun ardından havada sisler uçuşmaya başladı bunlar ölüm yiyendi. Hogwarts dışında bir yerde olduğumdan şu anda savunmasız sayılırdım. Ölüm yiyenler beni ortalarına alıp asalarını havaya diktiler. Hepsi birden bağırarak asalarını salladılar, ''Crucio!'' Neredeyse ölebilirdim orda ama dayanmaya çalıştım. Güçlü bir büyücü olduğumdan zar zor başımı kaldırarak karşıdaki kapının önüne cisimlendim. Ortalarından bir anda yok olduğumu gören ölüm yiyenler tekrar siyah sislere dönüştüler. Beni arıyorlardı, derin derin nefes alarak odaklanmaya çalıştım. Her yaptığımda zorlaşıyordu, bir animagus olduğumdan dönüşeceğim hayvan çok büyük çaplıydı ve bu vücuduma iyi gelmeyip beni yoruyordu. Bir anda boyum uzadı ve dişlerim büyüyüp sivrileşti bedenimdeki değişimi hissedebiliyordum. Kanatlarım çıkmıştı ve burnumdan soluyordum, bir anda üzerimdeki siyah sislere doğru alev püskürttüm. Kendimi sanki gerçek bir Macar Boynuzkuyruk ejderha gibi hissediyordum. Bu ölüm yiyenlerin hepsini ateş kullanarak öldürmeye çalıştım. Çok fazla ateş harcadıktan sonra ölüm yiyenlerden iz kalmadı ve normal formuma döndüm. Tekrar büyücü formum da olduğum zaman her yerim ağrıyıp başım sanki çatlayacak kadar ağrıyordu ve gözümün önü karardı. Yere yığılarak o günün yorgunluğunu atmaya başlamıştım bile. ''SON''
| |
| | | Ekaterina Valentinova
Lakap : Kat Mesaj Sayısı : 38 Kayıt tarihi : 30/08/12
| Konu: Geri: Animagus Alımları Çarş. Eyl. 05, 2012 6:33 am | |
| | |
| | | Loki Laufeyson
Lakap : Luke Liesmith, Serrure Rp Sevgilisi : monogamy is too mainstream Mesaj Sayısı : 202 Kayıt tarihi : 23/08/12
Özel Rp Puanı: (98/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları C.tesi Eyl. 08, 2012 2:13 am | |
| Ad-Soyad: Loki Laufeyson Rp Seviyesi: 98 Dönüşeceği Hayvan: Kedi. Kara kedi. bond, james bond Sey, animagusu kedi olan uyenin hem rutbesi yok hem de listede adi yok, malum. - İlgili Rol Oyunu::
Buyuculerin muggle dunyasini ezme merakini asla anlamayacakti. Loki’ye gore mugglelar da en az buyuculer kadar tehlikeli olabilirdi zira buyunun eksikligi yuzunden yaptiklari icatlar hayranlik vericiydi. Saygi duyma aliskanligi olmasa da mucit mugglelara belli bir sempatisi vardi. Bir eliyle soz konusu icatlarin en iyilerinden olan telefonunda eski muggle isverenlerinden biriyle mesajlasirken diger elindeki sutsuz, sekersiz, balsiz cayindan bir yudum aldi. Duzensiz bir ise sahip olmak ne guzel seydi, diger insanlar gibi aceleci olmasina hic ama hic gerek yoktu. Telefonu birakip kultablasindaki sigarasindan derin bir nefes cekerek aliskanlik olarak analiz eder sekilde etrafina bakti. Her yerde dusmani olacak kadar onemli bir adam falan degildi tabii, ama dikkatsiz olmaktan da nefret ediyordu. Bir sure daha ayni rutine devam ettikten sonra gitmek uzereyken arkasindan birinin yaklastigini hissedip elleriyle yuzunu kapatti bikkin bikkin. Eger tahmin ettigi tipler gelmisse onlarla hic ugrasasi yoktu. “Arka sokaklarda cisimlenme yontemini ne zaman birakacaksiniz merak ediyorum?” dedi Isvecce, arkasina donmeden. Bitmek uzere olan sigarasina son bir nefes cekmek uzere uzandi, cayi ise sukurler olsun ki bitmisti, yoksa icecegini yarim biraktirdiklari icin adama karsi berserk hale gecebilirdi. “Bir gezinti yapmak ister misin Odinson?” Agir iskandinav aksani, filmlerden ogrenilmis klasik replikler… Loki gozlerini devirdi. Her neyse, en azindan bu seferki pek akilli durmuyordu. Loki elini sigarasini sondurdugu yerden kaldirip arkasina dondu. “Laufeyson.” dedi onemli bir ders veriyormus gibi basparmagini kaldirarak. “Simdi, soz konusu gezintiyi daha once kac arkadasinla yaptigimi biliyorsundur umarim. Merak ediyorum, digerleri pek sevgili Laufey’iylerinin intikamini alamamisken senin alacagini dusunmene sebep olan yetenegin ne?” dedi rahatca kendinden iri adamin koluna girip kafenin yanindaki sokaklardan birine ilerlerken. Insanlarin arasindan ciktiklari anda ilimli ifadesini kaybeden gozleriyle adamin yuzunu arastirdi. Kararlilik, beyni yikanmislik falan… Ah, cok klasik seylerdi bunlar. “Bir gun bizim elimizde oleceksin baba katili. Bilmiyormus gibi konusma.” Adam Lokiyi sert bir hareketle ara sokaga itmeye kalkarken Loki kolay bir hareketle elinden kacti. “Ssssh, I don’t like to be manhandled.” Dedi adamin zorlukla konustugu dile gecmekten buyuk bir zevk alarak. Ama gorunen o ki karisisndaki intikam melegi muhabbet etmeye pek merakli degildi, adamin eli aninda asasine giderken Loki bir eli rahatca cebindeyken diger elindeki asayi adamin boynuna dogrultmustu bile. “Gercekten bu sokakta duello yapmaya kalkisacak kadar gerizekalisin demek.” Bu adami korkutmaya bile gerek duymuyordu, ama belki bulacak arkadaslarina ibret olsun diye biraz hirpalayabilirdi. Sessiz bir expelliarmus’la asasini alirken adamin hic de korkmus gozukmemesinden hoslanmamisti. “Asan her seyin degil demek. O zaman bunu yapmamdan zarar gelmez.” Dedi dikkatle adama bakarken asasini diziyle ikiye bolerek. Bekledigi tepkiyi, tabii ki, almisti. “Tek silahim asa saniyorsun Odinson!” Loki ustune atlamaya kalkan adamin yolundan gozlerini devirerek cekilip ic cekti. “Aynisini senin icin de soyleyebilirim. Ve…” Asasina bile gerek duymayarak –adam onun da intikamini almaya falan kalkardi, tanri korusun- ic cebindeki bicaklardan birini eline aldi. Egilerek bir yumruktan kactikten sonra digeri gelirken bicagini son anda adamin bilegine gelecek sekilde hizaladi. “Soyadi konusuna aciklik getirdik saniyordum.” dedi adam hayati damari yarilirken igrenc bir sekilde bagirdiginda. Ah lanet olsun, ustune kan gelmesinden ise daha cok nefret ediyordu. “Daha dus alali bir saat olmamisti.” dedi keyifsizce, sacinin kana bulanmis bir tutamini iki parmagi arasina alip onaylamayan bir bakis atarak. Adamin derin nefes seslerinden onun hala bileginin yasini tuttugunu biliyordu- ki bu da pek uzun surmeyecekti muhtemelen, malum. Hayati damar falan. Loki dengesizce ayakta duran adamin tam onune geldi. Diger bir darbeyi engellemeye tamamiyle hazirdi ancak adam buna ugrasacakmis gibi durmuyordu. Loki de bir eliyle onu gogsunden itip yere dusurdu. Bu adamlar onun gorundugunden guclu oldugunu kalin kafalarina ne zaman sokacaklardi acaba? “Ben konusurken ses cikarilmasini sevmem bu arada.” dedi adamin yaninda ayakta durup. Asasiyla kirlenmis bicagini temizleyip yerine koyduktan sonra tekrar adama bakti tepeden. Uzaktan ayak sesleri ve konusmalar duyuyluyordu. Aman ne hos.“Ve insanlardan pek uzaklasmamisken ciglik atmak pek de iyi bir fikir degil, takdir edesin ki.” Adamin gozlerinin rengi gittikce soluyordu, Loki suanda ambulans ya da sifaci gelse bile onun kurtarilamayacagini biliyordu. Ama hala gozleri goruyordu degil mi? “Arkadaslarina vaz gecmelerini soyle derdim, ama sanirim bunu yapmaya zamanin kalmadi.” Siritirken insanlarin fazlasiyla yaklastigini duydu. Tanidik buyusunu yaparken mavi-yesil gozlerini kapatti, kaslarinin sekil degistirmesi cok da muthis bir deneyim degildi ama zorunlu olan yapiliyordu iste. Sokaga giren mugglelar son anlarinda yuzunde saskinlik ifadesi olan bir cesedin yanindaki kara kediyi, hirlarcasina miyavlayip kedilerin o kendine has hizli hareketleriyle uzaklasmadan once ancak birkac saniyeligine gorebildiler.
| |
| | | Floja Feodora
Lakap : badwolf Mesaj Sayısı : 92 Kayıt tarihi : 20/05/13
Özel Rp Puanı: (96/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Ptsi Mayıs 20, 2013 6:50 am | |
| Ad-Soyad: Floja Feodora Rp Seviyesi: 96 Dönüşeceği Hayvan: Kurt İlgili Rol Oyunu: - Spoiler:
Taş merdivenlerde yankılanan ayak sesi adeta beynini delip geçiyordu. Son zamanlarda kendisine ne olduğuna bir anlam verememişti. Sanki, tüm duyuları birden bire işlev kazanmış gibiydi. En ufak bir gürültüden bile rahatsız oluyor, en ufak bir parfüm kokusu bile ona keskin bir koku gibi geliyordu. En ufak bir harekette bile eskisine nazaran daha bir hırçın oluyordu. Kendisindeki bu değişimin ne olduğunu bilemediğinden, bunu bilebilecek olan birinden yarım almanın daha doğru olduğu kanısına varmıştı birkaç gün önce. Aradığı cevapların onda olmasını umuyordu. Derin bir nefes aldı ve kiliseden dışarı attı adımlarını.
Güneş, her ne kadar gökyüzünde boy gösterse de bu mevsimde pek fazla ısı yaymıyordu. Şubat ayının ortasında, kalın yün kazaklarla dolaşması gerekirken üzerinde sadece pek kalın olmayan mantosu vardı ve onun içinde bile terlediğini hissedebiliyordu. Ya hormonlarında bir problem vardı, ya da hava şubat ayına göre oldukça sıcaktı. İlerlerdi ve ilerideki çam ağacının altına kondurulmuş bankın üzerine oturdu. Hafif hafif atan kar tanelerini izlemek, cadıya oldukça keyif veriyordu. Yılın en sevdiği bölümünden biri de, kar yağışıydı. Gözleri ileride, toprağın üzerinde yemek bulmaya çalışan minik kuşa takıldı ve derin bir iç çekti.
Yarım sonra, aniden yanında beliren bedenden irkilerek ayağa kalktı ve istem dışı olarak boğazından ufak bir hırıltı çıktı. Gözleri sinirden kısılmış, elleri yumruk biçimini almıştı. Dokunsalar, karşısındakini paralayacaktı. Gözleri karşısındaki büyücünün gözleriyle karşılaştığında, kısılan gözlerini açtı ve yavaşça bir nefes aldı. Birkaç saniyeliğe gözlerini kapatıp açtığında daha da sakindi. Hafifçe güldü ve karşısındaki büyücüye sarıldı. Ardından birkaç adım geriledi. “Seni görmeyeli değişmişsin, Jenkins!” Karşısındaki büyücü ufak bir kahkaha attı ve genç cadının omzuna şakadan bir yumruk attı. “Sanki sen hiç değişmedin, Floja.” Cadı hafifçe gülümsedi büyücünün sözleri karşısında. Jenkins, ellerini birbirine sürtmeye başlamış, yüzü birkaç dakikada kıpkırmızı kesilmişti soğuktan. Oldukça beyaz tenli olması onu daha da kızartıyordu. “Üşümüyor musun sen? Hava buz gibi. Hadi, içeriye.” Floja’yı kolundan tuttuğu gibi, binaya doğru sürüklemeye başladı. Cadının büyücünün hızlı adımlarına yetişmesi biraz zor olsa da, adımlarına sonunda ayak uydurmayı başarmıştı. İçeri girdikten sonra birkaç merdiven çıktılar ve geniş sahanlığa vardılar. Genişte bir kapıdan geçtiler ve kilisenin ibadet yerine vardılar. Sıra sıra dizilmiş olanlardan birine oturan büyücüyü takip eden Floja, ilerleyerek yanına oturdu ve gülümsedi. Jenkins’i çocukluğundan beri tanıyordu ve ne zaman başı sıkışsa ondan yardım alıyordu ve genç büyücü bir an olsun hayır demiyordu. Floja, direkt olarak konuya girdi. “Bende bir değişiklik görüyor musun, Jenkins?” Büyücü, yüzüne anlam veremediği bir ifade kondurduktan sonra başını hayır anlamında salladı. Floja derin bir nefes aldı. “Şu sıralar bana bir şey oluyor. Her an sinirli ve hırçınım. Ayrıca en ufak bir tıkırtı beynimi deliyor. En ufak bir koku bile en keskin kokuymuşçasına burnumu kırıştırmama neden oluyor. Neredeyse parfüm bile sıkamıyorum. Ve biraz önce de şunu fark ettim; sen geleli daha birkaç dakika olmuştu ve oldukça üşümüştün. Ama ben o bankın üzerinde yarım saatten beri oturuyordum ve mantomun içinde ter döküyordum. Sence hasta mıyım Jenk? Hormonlarımda bir bozukluk mu var sence.” Cadı üzgün bir surat ifadesiyle önüne dönerken, büyücünün yüzünde oluşan sinsi gülümsemeyi görmemişti bile. Büyücü hımhımlarken, Floja ne yapacağını bilmiyordu. Hafif bir kıkırdama duyan kız, kafasını kaldırdı ve ona gülmekte olan büyücüye baktı. Neden güldüğüne anlam verememişti. “Hiç komik değil!” Gittikçe kızgınlaşan ses tonu, büyücünün ciddileşmesini sağlamıştı ve onu konuşturmayı da başarmıştı. “Animagus!” Dedi. Floja anlam veremediği bakışlarını büyücünün üzerine yöneltti. Devamını bekliyordu. “Sen bir animagussun Floja. Bunu anlamadığına inanamıyorum. Biliyorsun, babam da bir animagus ve bana nasıl olduğunu anlatmıştı. Her neyse, bunu anlatmayacağım. Demek istediğim, aynı belirtiler sende de var. Beş duyunla ilgili değişimler yaşıyorsun ve dönüşeceğin hayvanın özelliklerini yavaş yavaş kazanıyorsun. Sanırım bir saldırgan köpek çeşidi olacaksın. Ses algılama, keskin koku alma, soğuktan etkilenmeme. Bunu daha önce anlamadığına inanamıyorum.” Büyücü tekrar kahkahalara boğulurken, Floja gözlerini kocaman açmıştı. Dudaklarından sadece tek bir kelime duyulmuştu kahkahaların arasında. “Animagus.”
| |
| | | Alyssha Cassidy Malfoy Slytherin VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Lakap : Aly, Cass Rp Sevgilisi : Xavier Shane Raymond. Mesaj Sayısı : 827 Kayıt tarihi : 01/11/09
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Paz Haz. 09, 2013 10:41 pm | |
| Liste yenilendi, girmeyenlerin yetenekleri alındı. ^^ | |
| | | Austen Bentley
Mesaj Sayısı : 62 Kayıt tarihi : 20/05/13
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Ptsi Ağus. 12, 2013 11:31 am | |
| - Bade Gölyazı. - 100. - Çita. - Euterpe Châtillon diğer karakterim. | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Animagus Alımları Paz Kas. 24, 2013 9:05 am | |
| | |
| | | Sasha N. Ignashevich
Lakap : sash, sas, padfoot Rp Sevgilisi : daha kimse cesaret etmedi Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 22/01/14
Özel Rp Puanı: (94/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Çarş. Ocak 22, 2014 12:29 pm | |
| Sasha N. Ignashevich 94 Köpek Yağmurun sesi korkutuyordu. Karanlık gökyüzünden düşen her damla pencereye hızlıca çarparak aşağıya doğru süzülüyordu. Dışarıdan gelen kurt ulumalarını dinliyordu. Tüyler ürpertici gök gürültüsünün ardından havayı bir nebze de olsa aydınlatan şimşeği, ıslak penceresinin yanında duran yatağından film gibi izliyordu Julia. Sessizce etrafına bakıyor, aynı zaman da yorganı da üzerine çekmeyi unutmuyordu. Hava kışın yaklaştığını haber veriyordu. Kuşlar, çıplak kalmış ağaç dallarından uçarak kendilerine sığınacak bir yer arıyordu. Şiddetle esen rüzgâr, ağaç dallarını ve kurumuş yaprakları da ardından sel gibi götürüyordu. Sokakta dolaşan sırılsıklam olmuş yavru köpek annesini arıyor, kediler ise büyük apartmanların altlarına sığınıyordu. Böylesine ilginç bir doğa tabiatını bir daha göremeye bilirdi. Bütün hayvanlar birbirleriyle iç içe mükemmel bir görüntü sergiliyordu. Kediyle köpeğin kardeşliğini ilk defa görmüştü Julia. Korkunç havayı tamamen unutup sadece yağmurdan kaçışan zavallı hayvanları seyrediyordu. Tanrının insanlara verdiği şansa hem şükredip hem de lanet ederken, ilerideki çalılığa gözleri dalmıştı. Neredeyse kesilen rüzgâr için tanrıya teşekkür ederken gri gözleriyle dakikalarca tutulduğu çalılığa bakıyordu aynı zamanda. Rüzgâr’ın kesilmesiyle sallanan ağaçların yavaş yavaş durması ama sadece o çalılığın hareket halinde olması Julia’nın merakını tamamen ortaya çıkartmasına sebep olmuştu. Cadı, çalılığa birkaç dakika daha baktıktan sonra ıslanmış penceresini araladığında suratına düşen yağmur damlalarını küçücük elleriyle sildi. Kafasını biraz pencerenin dışarısına çıkartarak 5 dakika boyunca sadece hiç durmadan sallanan çalılığa bakarken aynı zamanda duyduğu sese anlam veremeyerek bakmaya devam ettiğinde düşüncelerine ve merakına yenik düşüyordu. Julia, çalılığı bir kez daha kontrol ederek koşarak ahşap kapıya doğru ilerlediğin de aşağı kattan gelen ailesinin sesini duyduğun da odasının kapısını kilitleyerek yatağına tekrardan oturdu. Gözlerini kapatarak zihniyle oynadıktan sonra bütün cesaretini ve soğukkanlılığını beraberinde götürerek penceresinin yanında duran çırılçıplak kalmış ağacın en zayıf dalına tutunarak kendisini serbest bırakmıştı. Minicik bacakları tek bir hamlede ağacın gövdesini sararken kendisini kaydırarak aşağıya inmeye çalışıyordu, aynı zamanda gri gözleriyle çalılığı takip ederken eli bir anda ıslak olan daldan kurtulup yere düştüğün de tek bir acı hissetmiyordu. Yağmur, toprağı çamur haline getirmiş küçük cadının bembeyaz pijamaları tamamen çamurlanmıştı. Güçsüz düşen bedenini yerden kalkmak için zorlarken, 6 dakika önce tertemiz olan çoraplarını çıkartıyordu. Güçlükle ayağa kalktıktan sonra yavaşça çalılığa doğru ilerleyen Julia ani gök gürültüsüyle ister istemez irkildi. Gri gözleri hâlâ çalılıktaydı fakat, bir az önce baktığı çalılıktan farklıydı. Hareket, gök gürültüsüyle beraber kesilse de daha fazla meraklanmıştı Julia. Ses çıkarmadan yavaşça çalılığa doğru yaklaştı ve birkaç dakika yere sindi. Sessizdi. Garip bir şeyler olduğunu biliyordu. Gök gürültüsüyle birlikte kesilen çalılık tekrardan hareket haline geçince dalları hafifçe araladı. Zifiri karanlık yüzünden hiçbir şey görmeyen Julia daha önce ağabeyinden duyduğu ama hiç denemediği bir büyüyü yapmayı düşündü fakat çok tehlikeliydi. Büyüyü denemeden önce etraf da birileri var mı diye kontrol ettiğinde pijamasının cebindeki asayı yavaşça çıkardı ve çalılığın içerisine doğrulttu. Yapabileceğinden emin olmamakla birlikte korkuyordu Julia ama yapmak zorundaydı. Bütün gücünü cesaretini ve bitmek bilmeyen hırsını toparlayarak minik dudaklarını araladı. “Lumos!” Gözlerini asaya devirdiği gibi içinden lanet etmeye başlasa da asaya bir şans daha vererek tekrardan büyüyü denedi. Bu sefer yapacağına emindi, zaten yapmak zorundaydı. Asasını bir kez daha çalılığa doğrultarak büyüyü tekrarladı. “Lumos!” Asasının ucundan çıkan mavi ışık gözlerini almıştı birden bire, mutlu olmuştu Julia. Hareket eden çalılığa iyice baktıktan sonra gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Karşısında gördüğü hayvan hiçte sıradan bir hayvan değildi. Göz kapakları yoktu ama yeşil derisi ve siyah motifleri oldukça etkileyiciydi. Şuana kadar korkup kaçıp gitmesi gereken yerde 15 dakika boyunca sadece zavallı yılanın şiddetli yağmurdan korktuğu anı izledi. Yavaşça eğildi ve küçük eliyle yılana arkadaşlık teklifi etti ama zavallı yılan çok korkmuştu, kendisini korumak amacıyla pembe dilini ve büyük dişleriyle cadıya tıslayarak korktuğunu gösterdi. Julia, elini bir kez daha uzatarak arkadaşlık teklifini yenilediğinde minik dudaklarını tekrardan araladı. “Korkma, niyetim sana zarar vermek değil, Balthazar.” Adını bile koymuştu yılanın sadece onunla arkadaş olmak istiyordu. Birkaç dakika havada kalan elini gören yılan yavaşça cadıya doğru yaklaşarak kendisi bir anda sevdirdiğin de elinin üstünden sürünerek kollarından ensesine doğru Julia’yı kavradığında gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Yılan tek bir hamle de bütün boynuna dolanıp onu öldürebilirdi, korktuğunu asla belli etmemesi gerekiyordu. Küt küt atan kalbi heyecanının belirtisi olmalıydı ama küçük cadının unuttuğu tek şey, evlerine giremeyecek olmasıydı. Kapının önünde beklerken yılan birkaç dakika içersin de kendi benliğine kavuşmuş Julia'nın gözlerinin içerisine bakıyordu. Küçük kızın dudakları birbirinden tamamen ayrılmış bir şekildeydi. Şaşkındı ve ağızı açık kalmış bir şekilde en yakında arkadaşına bakarken, sadece kekeliyordu. Tek bir soruya yöneldi. "Sasha, sen bir ani - animagus musun?" Kızıl saçlarını yanına atarak birkaç saniye bekledikten sonra en yakın arkadaşının gözlerinin derinliklerine bakarak dudaklarını araladı. Bir sene boyunca söyleyemediği şeyleri söyleyecekti. "Hah, evet." Sözlerini bitirdikten sonra Julia'nın gözlerinin içine bakarak bir şey söylemesini bekledi. Aslında yeni bir adı olduğu içinde mutluydu Sasha. | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Animagus Alımları Çarş. Ocak 22, 2014 7:10 pm | |
| Onaylanmış; profilinize ve listeye eklenmiştir! | |
| | | Austen Bentley
Mesaj Sayısı : 62 Kayıt tarihi : 20/05/13
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Perş. Ocak 23, 2014 8:01 am | |
| - Austen Bentley. - 100. - Köpek ama cins olarak Golden Retriever olması hem karakterimle uyumu açısından daha iyi olur. - Aslında Bade Gölyazı'ydı bu karakter. Üstte başvurum var. O karakterim yerine yazılırsam yeteneğim çok memnun olurum. Yani aslında başvurmuştum sadece değişiklik olacak. | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Animagus Alımları Perş. Ocak 23, 2014 8:17 am | |
| Tamamdır; profiliniz düzenlenmiş, liste de yenilenmiştir. | |
| | | Barcus Monarojnaki Rox
Lakap : Shadow Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 22/01/14
Özel Rp Puanı: (89/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Perş. Ocak 23, 2014 11:46 am | |
| *Albatros Alton *89 *Dönüşeceği Hayvan: Kartal *İlgili Rol Oyunu:
Hayatta her zaman değişmeye çaba harcayan insanlar vardı onun gözünde. Değişmek iyi değildi. "Bu iki yüzlülüğe girmez miydi?" diye düşünüyordu. Onun için bunların hiç bir anlamı yoktu.
Bitki bilimi dersinden çıkarken profösörden izin alarak göl kenarında durmak istediğini söylemişti. Bu onu daha da rahatlatacaktı. Derste gördükleri kökler, köklerin kokuları ve tohumlar onu çok yormuştu. Bunları seve seve yapmasına karşın arada sırada ona bakan kişilerden sinir oluyordu. Albatros'un en nefret ettiği işte buydu. Onun yanına gidip öyle söyleyeceksin yoksa onun arkasından konuşan kişileri asla affetmezdi. Profösör ona memnuniyetle izin vermişti. Çünkü gerçekten çalışıyordu ve herkes de bunun farkındaydı. Şatonun güney tarafında kalan göle doğru tek başına yürümeye başladı. Yalnızlık ona gerçekten iyi gelse de gerçek bir arkadaşı olmasını çok isterdi. Onu anlayabilecek belkide o kişiyi sadece onun anlayabileceği bir kişi ile tanışıp onunla yürümek iyi gelebilirdi. Gerçekten çok daha eğlenceli olabilirdi fakat bu zamanda öyle bir kişi bulmak çok zordu. Bu sonbahar zamanında esen meltem Albatros için anlamlıydı. Tarafsızlığı bu meltem rüzgarları anlatırdı. Ne sıcak ne de soğuk. Ilık bir hava ve o vurduğu kişiyi okşayarak rahatlatması muhteşemdi. Meltemin saçına vermeye çalıştığı şekil güzel olabilirdi. Bir erkek olmasına karşın saçları yeteri kadar uzun denilebilirdi. Meltem rüzgarının yapmaya gücü yetmeyen şeyi kendisi yapmak istedi ve sol kulağının arkasına saçını topladı. Bu şekilde oyalanırken göl kenarına daha da yaklaşmıştı. Göl kenarındaki yaratıklardan ne kadar korksa da çok hoşuna giderdi. Aslında onlar çok dostane yaratıklardı ama efsaneler onları korkunç göstermeye yetiyordu.
Göl kenarının tam yanında tahtadan bir köprü vardı. Aslında tam gölün sınırlarında sayılırdı. bu yüzden oraya gidiyordu. Onu gördüklerinden dolayı yukarı kadar zıplayan deniz yaratıklarına yemekler atmayı severdi. Okul yemekhanesindeki o kadar şey boşa gitmesi imkansızdı. Belki de herkes bir şeyler getirebilirlerdi. Slytherinnlerin anlayışlı ve paylaşımcı olmalarını beklemiyordu tabi ama diğer binalar ve onun binamızdaki ondan başka kişilerinde bunu düşünmesini isterdi. Her zamanki köprüdeki yerine gitti. Orası biraz yıpranmış olabilirdi fakat dayanacağını düşünüyordu. Deniz yaratıkları o daha körünün ortasına geldiği anda sağında ve solundan havaya kalkıyorlardı. O kadar yükseklikten nasıl zıplayabildiklerini anlamıyordu ama umurunda da şuan için değildi. Bunu araştırmayacağı anlamına gelmezdi yani. Sırt çantasını indirdi ve fermuarını açıp bir büyük yemek kabı çıkardı. Kabı açıp içindeki yemekleri havalanan deniz yaratıklarına doğru atmaya başladı. Onlarla bir süre eğlenmişti ve diğer derse gecikmek istemediğinden hemen gitmesi gerekiyordu. Toparlandı fakat daha sonra köprü sağa doğru tahtaların çatlama sesleriyle birlikte devrildi. Çantayı tutmak için atılmıştı ve eline alabilmişti. Fakat daha sonra kendisinin düşeceğini fark ederek asasını çıkararak büyüsünü söyledi "Alarte Ascendarev". Bu şekilde çantasını köprünün sağlam kalan tarafındaki yere atabilmişti. Kendisi için herhangi bir büyü aklına gelmemişti. Çünkü korkusu ona bunları yapmasına engeldi. Aşağıya doğru düştü. Köprü gerçekten çok yüksekteydi.
Aşağıya düştüğü anda bir deniz yaratığı onu yemek sandığı için yukarı doğru zıpladığını gördü. Vücudunu tamamen melteme serbest bıraktı. Gözünü sıkıca kapamıştı ve ölümü bekliyordu. Halen bekliyordu ama bir anda kolları kendi kendine hareket etmeye başladı. Havada mı süzülüyordu? Kollarını her hareket ettirdiğinde kanat sesleri geliyordu. Bunu anlayamamıştı. Ne olmuştu? Bir hava yaratığı onu kapıp kaçırmış mıydı acaba? Ama her kolunu kıpırdatışında kanat sesi gelmesi tesadüf olamazdı. Durumu anlatmak için gözlerini açtığında gördüklerine inanamadı. Bir kartaldı ya da öyle bir şeydi ama kanatlardan anlamıştı.Gerçekten kartaldı. Köprüyü bulmaya çalıştı. Bulduğunda ise tekrar kendisine gelerek yere insan formunda yuvarlanmıştı. Gerçekten garipti bu onun için. Tek dilediği kimsenin onun görmemiş olmasıydı. | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Animagus Alımları Cuma Ocak 24, 2014 4:14 am | |
| RPniz yeterli bulunmasına rağmen öğrenciler birden fazla özel yeteneğe sahip olamayacağı için üzülerek reddedilmiştir.
En son Pokemon tarafından Cuma Ocak 24, 2014 4:37 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | | Animagus Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|