Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 You My Brother? Haha, Oh No!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Maral Avakian

Maral Avakian


Lakap : Maral. Sadece Maral.
Rp Sevgilisi : Yalnız. Ezilgen.
Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 08/07/12

Özel
Rp Puanı:
You My Brother? Haha, Oh No! Left_bar_bleue100/100You My Brother? Haha, Oh No! Empty_bar_bleue  (100/100)

You My Brother? Haha, Oh No! Empty
MesajKonu: You My Brother? Haha, Oh No!   You My Brother? Haha, Oh No! Icon_minitimePtsi Ağus. 06, 2012 10:28 am

YOU MY BROTHER? HAHA, OH NO!

Primorse De Luna & Primrose De Luna & Primus L. De Luna
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maral Avakian

Maral Avakian


Lakap : Maral. Sadece Maral.
Rp Sevgilisi : Yalnız. Ezilgen.
Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 08/07/12

Özel
Rp Puanı:
You My Brother? Haha, Oh No! Left_bar_bleue100/100You My Brother? Haha, Oh No! Empty_bar_bleue  (100/100)

You My Brother? Haha, Oh No! Empty
MesajKonu: Geri: You My Brother? Haha, Oh No!   You My Brother? Haha, Oh No! Icon_minitimePtsi Ağus. 06, 2012 10:35 am

    Karanlığın ortasında hayatında başına gelen en güzel şey olduğunu düşündüğü gümüş saç fırçasının parıltısıyla yol alıyordu genç kız. Bu tarağı ona kimin gönderdiğini bilmiyordu. Bilmekte istemiyordu açıkçası. Gizli olması, gizemli olması... Hayatı boyunca her zaman gizemli biri olmuştu Prim. Onun için karşısındaki kişinin de öyle olduğunu bilmek iyi geliyordu ona. O kişiye Mr.Blood diyordu. Çünkü gönderdiği paketin üzerinde garip diş izleri ve kan lekeleri vardı. Ne olduğuna dair tek fikri yoktu ama bu saç fırçası onu yasak ormana götürüyordu. Ne olduğunu bilmeden. İkizini düşündü. Buralarda olduğunu duysaydı hemen atlamak isterdi. Ah şu Gryffindor'un cesaret zımbırtısı. Karanlık ile bütünleşirken genç kız, siyah uzun saçlarını gözlerinin önünden çekti. Bembeyaz, mermeri andıran pürüssüz suratı tüm güzelliği ve körpeliği ile dışarı çıktı. Ormana doğru adım atmakta zorlanıyordu adeta. Kendine bir beden küçük gelen deri pantolonu içerisinde hareket etmek o kadar zor ve acı vericiydi ki! Cebine zar zor soktuğu asasını çekmek için fırçayı koltuk altına sıkıştırdı. Asasını öne doğru sanki bir düşman varmışçasına doğrulttu. Her an biri çıkabilirdi. Yasak Orman, Teftiş Mangasının, bazı çapkınlıkların anası-atası olmaya başlamıştı. Karanlıktı ve çoğu kişinin önünden geçmeye bile korktuğu bir yapıya sahipti. En azından dolunayda.

    Ormanda asla kurtadamların olduğuna inanmıyordu Primorse. İnanmak istemiyordu belki de. En azından kendine itiraf edemediği şeyler hakkında kendisini kandırmak ona iyi geliyordu. Ama bu iş daha ne kadar sürebilirdi bilmiyordu. Gerçeklerin derin suyunda yıkanırken yalanları, bunu yapmak günden güne zorlaşıyordu genç kız için. Ormana girdiğinde yerde gezen örümcekleri çıtır çıtır ezerek geçiyordu. Bastığı yerden çıtırtıların yükselmesi sonucu gözlerini yere devirmişti. Sonra kalın taban botlarının, ezik böceklerin kanıyla parladığını fark etti. Suratını hafifçe buruşturup yoluna devam etti. Bir ağacın altına çöktüğünde fırçayı çıkardı ve üzerine baktı. Yıldızlar parladıkça, sevildiğini bilmelisin. Gökyüzüne çevirdi başını. Dolunayın etrafını çevirmiş yıldızları tek tek inceledi. Yüzüne parlayan, gözlerini acıtmaya başlayan ışığa aldırmadan. Yıldızlar parlıyordu, seviliyordu. Ama sevemiyordu. Bir türlü sevemiyordu genç kız. Anne şefkatini almayan bir insan nasıl başkalarını sevebilirdi ki? Nasıl? Gelen ayak sesleri üzerine başını hafifçe kaldırdı ve birini görmeyi bekledi. Ayağa kalktı ve asasını çekti. "Lumos!" Asasının ucundan cılız bir ışık topu çıkıp orada kaldı. Etrafı görmeyi gayet iyi başarıyordu. Hep Lumos büyüsü hafif olurdu zaten. Tüm örümcekler, böcekler bir bir kaçarken sarı, düz, uzun saçlar gördü. Saklanmayı beceremeyen, cılız, iri gözleri olan bu kızı tanıyordu. "Primrose! Büyük Gryffindorlu!" Kız kardeşi ağacın arkasından çıkarken gülümsemeyi ihmal etmedi. "Burada ne yapıyorsun? Kuralları çiğnemiş olmuyor musun, sevgili kardeşim?" Kardeşi kıkırdadı. Her zaman yaptığı gibi umursaman bir tavır takındı, Prim. Çoğu kişi kardeş olduklarını bilmezdi. Primrose'nin Gryffindor olması sorun değildi. Sadece fazla hareketli olması sorundu. Dilini tutamazdı. Sürekli gülerdi.

    Kız kardeşi, kiremit rengi bir pantolon, tişörtünün rengini göremeyeceği kadar önü iliklenmiş, deri bir mont ve deri bir çift bot giymişti. Saçlarını her zamanki gibi salmış, tüm güzelliği ile karşısında duruyordu. Tek benzerlikleri gözlerinin iriliği ve zayıflıklarıydı. Ama kız kardeşinin bir Slytherin'den hoşlandığını adı gibi biliyordu. "Asıl senin burada ne işin var, Morse? Bir kural ihlali daha yapmamalısın. Biliyorsun değil mi?" Kız gülümsüyordu. "Ah, Primorse. O elindeki sevgilinden mi geldi? Pardon, senin sevgilin olamaz. Çünkü sana hiçbir erkek katlanamaz. Erkek gibisin kardeşim. Öpüşmeyi, yürümeyi bile bilmiyorsun!" Morse'un kan beynine sıçramıştı. Elindeki fırçayı yavaşça sıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
You My Brother? Haha, Oh No!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Rakip mi? Haha!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Okul Arazisi :: Yasak Orman-
Buraya geçin: