Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Claw vs. Paw

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Claw vs. Paw Left_bar_bleue90/100Claw vs. Paw Empty_bar_bleue  (90/100)

Claw vs. Paw Empty
MesajKonu: Claw vs. Paw   Claw vs. Paw Icon_minitimeC.tesi Ağus. 25, 2012 8:51 am

Claw vs. Paw Scaled.php?server=607&filename=anigifhpw
I could be mean
I could be angry
You know I could be
just like you
*:


En son Celia Annabeth Right tarafından Cuma Eyl. 07, 2012 8:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Claw vs. Paw Left_bar_bleue90/100Claw vs. Paw Empty_bar_bleue  (90/100)

Claw vs. Paw Empty
MesajKonu: Geri: Claw vs. Paw   Claw vs. Paw Icon_minitimePtsi Ağus. 27, 2012 12:54 am

    Saatin ritmik tik-taklarının her biri ses bombalarıymış gibi Celia'nın zihninde patlıyordu. Saat Kulesi'ne ihtiyacı olan sessizliği bulmaya gelmişti ve koskoca saatin içine oturmuştu. Dakikada bir saniye başına çarpmasın diye kafasını eğmek zorunda kalıyordu ama yine de boş kafalı aptallardan arınmış, kimsenin onu bulmaya cüret edemeyeceği rahatça düşünebileceği bir yerdi burası.

    Ama düşüncelere dalamamıştı henüz, saatin ritmik sesleri onu baştan çıkarıyordu. Kalp atışları saatin ritmine uymak için tekledi ve saatle eşit gitmeye başladı. Beyni bu işkenceye katlanamadı ve saniyeleri saymaya başladı. Üç bin yüz yirmi yedi, üç bin yüz yirmi sekiz, üç bin yüz yirmi dokuz... En azından çelişkilerde boğulmuyordu. Belki her zaman buraya gelmeli ve diğer insanlar gibi hiçbir şey düşünmeden, bütün olasılıkları görerek kendini deli etmeden yaşamalıydı. Herkesin sandığının aksine zeki olmak bir nimet değil lanetti. Elbette yapmanız gereken tek şey ödevlerken veya aptal bir Gryffindor'u aşağılarken çok işe yarıyordu zekası ama Celia kadar sorunluysanız zekanız sadece işleri zorlaştırırdı. Ağırlık yaratırdı, zamanı engellemeye çalışırdı. Zamanı durdurabileceğini biliyordu Celia, büyü üzerinde çalışıyordu ama olmuyordu. Üç bir dört yüz altmış sekiz, üç bin dört yüz altmış dokuz, üç bin dört yüz yetmiş... Belki de her şeyi zamana bırakmalı biraz gevşemeliydi. Hayatı gırtlağından tutup sıkmak yerine bırakırsa hayat ona dönüp sarılırdı belki. "Saçma, o beni az kalsın öldürüyordu. Bana sarılmasını beklemek saçmalık olur." Zihnindeki hayat olgusunun boğazına daha sıkı sarıldı, iplerini kendi eline alıyormuş gibi hissetti. Kadere inanmazdı, hayatındaki her saniyenin belirlenmiş olması ona aciz hissettiriyordu. Üç bin dört yüz doksan yedi, üç bin dört yüz doksan sekiz, üç bin dört yüz doksan dokuz, üç bin beş yüz. Saniye kafasına çarpmasın diye başını bacaklarına yapıştırdı, beş saniye bekleyip geri çekildi.

    Dışarıdakileri izlemeye başladı. Buradan avlunun manzarası mükemmeldi. Her yeri her şeyi ayrıntılarıyla görebiliyordu, Tanrı gibi. Ayrımcı Slytherinler kendini içlerinde gruplara ayrılmış dolaşıyorlardı. Kendi binasından birkaç inek kenarda Gryffindor takımından birkaç kişiyle ödev yapıyordu. Muhtemelen Ravenclaw, Gryffindor'un ödevlerini yapıyordu. Celia sinirlendi ama yapabileceği bir şey yoktu. Hufflepuff'tan bir sarışın Slytherin bir çocukla kavga ediyordu, ilginç bir şekilde kız kazanıyor gibi görünüyordu. Ücra bir köşede görülmediğini zanneden Gryffindor bir kızla Slytherin çocuk öpüşüyordu, ya da yiyişiyordu. Buradan karar vermek zordu. Diğer bir köşede Ravenclaw bir kız birkaç Slytherin'le laf dalaşına girmişti. Celia kahkaha attı.

    "Ne o yoksa delirdin mi, Annie? Aşağıdaki normal toplumdan dışlanmışken gülebilmek zor değil mi?"

    Celia'nın ensenindeki kaslar bu tanıdık sese dilinden önce tepki verdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Catherine Lioness West

Catherine Lioness West


Lakap : Catherine hariç her şey.
Mesaj Sayısı : 74
Kayıt tarihi : 15/08/12

Özel
Rp Puanı:
Claw vs. Paw Left_bar_bleue90/100Claw vs. Paw Empty_bar_bleue  (90/100)

Claw vs. Paw Empty
MesajKonu: Geri: Claw vs. Paw   Claw vs. Paw Icon_minitimeCuma Eyl. 07, 2012 6:24 am

    Saat Kulesi'nin merdivevenleri işkence aracı olarak kullanılabilirdi. Merdivenleri çıkmak güç değil sabır istiyordu, ufacık basamaklara dikkatli basmazsan-buum! Bir saattir çıktığın merdivenlerden bir saniyede düşebilirdin. Peki bu Lioness'ın umrunda mıydı? Hayır. Merdivenleri beşer beşer çıkarken aklındaki şey Celia Right'ı köşeye kıstırmaktı. Bu yüzden çabuk olmalıydı. Üstelik o dişi bir kediydi ve kediler hep dört ayak üstüne düşerdi.

    Sonunda merdivenler düz zemine kavuştuğunda Lioness derin bir nefes alıp bedenindeki enerjiyi tazeledi, şimdi hiç yorulmamış gibiydi. Onu iyi yapan buydu işte: Asla yorulmamak. Belki bir yetenekti ya da Lioness bir ucubeydi ama o böyle doğmuştu. Ne yaparsa yapsın bir türlü yorulmamıştı. Üst üste on altı düello yapabilirdi, Yasak Ormanı baştan başa koşabilirdi, Saat Kulesi'nin merdivenlerini beşer beşer çıkabilirdi. Bunların hepsini denemiş ama bir türlü yorulmamıştı. O hissi hiç tatmamıştı. Geçen yaz ne kadar efor harcayacağını denemek adına yarım ton kaldırmaya çalışmıştı. Yarım saat uğraşmış ama yorulduğunu hissetmediği için kolundan çıkan kemiği fark edene dek duramamıştı. Tedavisi bir aydan fazla almıştı ve Celia Annabeth Right'la bir ay yattığı hastanede karşılaşmıştı.

    O kızdan nefret ediyordu.

    Koskoca saatin içine tünemiş, kahverengi saçlarını sırtına yaymıştı kız. Kollarıyla bacaklarını sarmış, başını dizlerine yaslamıştı. Sonsuza dek böyle kalacak gibiydi, dışarıyı acıklı ve eğlenceli bir tavırla izliyordu. Dudaklarında o eksik olmayan çarpık gülümseme vardı, gözlerinde gözlemci bir bakış. Ama diğerlerinden bu kadar uzaktayken acınası bir hale sahipti sırtındaki kavis ve çökmüş omuzlar yenildiğini vurguluyordu. Yenildi diye düşündü, Lioness. Sonunda. Bunları düşündükten hemen sonra Right düşünceleri okuyabiliyormuş gibi bir kahkaha attı. Ve bu sefer Lioness dilini tutamadı.

    "Ne o yoksa delirdin mi, Annie? Aşağıdaki normal toplumdan dışlanmışken gülebilmek zor değil mi?" Ve beklediği gibi cevap gecikmedi. Bu kıza dalaşmayı bu yüzden seviyordu işte, kız düşündüğü anda cevap veriyor böylece kavga zaman israfı olmuyordu.

    "Ben zaten deliydim, Cat. Tıpkı senin hastanede vurguladığın gibi." Lioness gülümsedi. Kız belden aşağı oynamış, ona Cat demişti. Catherine. İsminden nefret ediyordu. "O zamanlar bir kediydim hayatım ama şimdi dişi bir aslanım."

    Celia iç çekti ve fazlasıyla yavaş, tıpkı yaşlı nineler gibi ölgün bir tavırla, pozisyonunu hiç bozmadan Lioness'a döndü. "Var oluşunu değiştiremezsin, Catherine. Ne olduğunu değiştiremezsin. Sen aslan pençelerine değil şirin patilere sahipsin ama kabul etmeliyim ki o paticikleri yere sağlam basıyorsun." Celia'nın sesi her zaman aynı özgüvenli ve kısık tondaydı.

    Lioness ciğerlerine daha fazla nefes çekti. Şimdi uyuşturucu almış gibi uçuyordu. Şimdi o kadar enerjikti ki, kıza asa çekmek yerine bir yumruk atıp dışarı yollamak istiyordu; ama ne yazıktır ki bu ezeli bir kavgaydı. Celia Right'ı yenemeyeceğini hastanedeki o gün anlamıştı ama he rne kadar hoşuna gitmese de sabır, bu kızı yenmenin silahıydı. Kız deliriyordu. Zaman onun ilacı değil zehriydi.

    "Evet," dedi "Paticiklerim asil ve sağlamdır. Gerçi sen de onlar da yok değil mi? Pençe ve kanatlara sahip olduğunu sanıyorsun ama aslında sende onlar yok. Sende hiçbir şey yok." İma ettiğini vurgulamak istercesine gözlerini kıstı ve Celia'ya bir yılanmış gibi tısladı.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Claw vs. Paw Left_bar_bleue90/100Claw vs. Paw Empty_bar_bleue  (90/100)

Claw vs. Paw Empty
MesajKonu: Geri: Claw vs. Paw   Claw vs. Paw Icon_minitimePaz Eyl. 09, 2012 3:44 am

    Celia yorulmuştu. West kızının sürekli üstüne gelmesinden bıkmış, her kavgada senaryoyu ezberlemiş aktörler gibi sürekli aynı replikleri tekrar etmekten usanmıştı. Cel, Hogwarts'a başladığından beri birileriyle kavga ediyordu; ama Lioness''in istediği şey bir laf dalaşı değil ölümüne yapılacak bir düelloydu. Ve Celia St. Mungo'daki o haftalardan sonra çok halsiz düşmüştü. Yorulmayan bir kıza karşı yapacağı düelloda kazanamazdı. Yine de korkup kaçamazdı da, kız açık açık meydan okuduğunda Celia omuzları dik bir şekilde asasını çekecekti. O zamana kadar ya iyileşecekti ya da ölümü kabullenecekti.

    Evet, ölümü kabullenecekti ama o vakit gelene kadar kızın laflarına karşılık vermeden duracak da değildi. Kız "Evet, paticiklerim asil ve sağlamdır. Gerçi sen de onlar da yok değil mi? Pençe ve kanatlara sahip olduğunu sanıyorsun ama aslında sende onlar yok. Sende hiçbir şey yok," dediğinde Celia zaten sinirlenmişti. Bu melez kız ne hakla asil olduğunu iddia ederdi? Babası sadece bir Muggle'dı ve annesi sıradan bir Gryffindor'dan daha fazlası değildi.

    Sonra Catherine Lioness West, Celia'ya hayatında edebileceği en büyük iyiliği etti. Tısladı. Celia'nın içindeki yılanı vurgulamak istemişti belki de, Celia'ya binasının hakkını vermediğini.
    Ama bu Cel'de tam tersi bir etki yarattı. Az önce kız hakkında neler düşünmüştü Celia? Beş yıl boyunca kendisi normal bir annenin piç kızı değil miydi? Nasıl melez bir ailenin kızını aşağılardı? Hep babasının kim olduğunu merak etmişti, bir Muggle olduğunu düşünerek onlarla ilgili bilgi sahibi olmak için Muggle Bilimleri dersi bile almıştı. Şimdi ne vardı peki? İçindeki yılan mı uyanmıştı? Ya da bu bir bahane miydi? Güçlü olabilmeyi kötü olmayla eş tutmaya başlayıp, hayatını zafer hissi üzerine mi kuruyordu? Yoksa tek istediği daha fazla dikkat çekmek miydi?

    "Hey! Çok mu ağırına gitti küçük kız? Yatağına gidip ağlayacak mısın? Yoksa daha da kuytu bir köşe mi bulmayı düşünüyorsun? Ne olduğunu kabul et Annabeth, benim her yerde gözüm var. Sen ya pes edecek ya da savaşacaksın ve ben seni o zamana kadar zorlayacağım. Bir ayımı çaldın ve bunu sana ödeteceğim. Duyuyor musun?"

    Catherine'in her bir kelimesi onda soğuk su etkisi yaratıyordu. Ne olduğunu görmeye başlamanın zamanıydı belki de. Aylar hatta belki yıllardır değişiyordu, bunun farkındaydı. Babasını tanımaya başladığında da bunun farkındaydı. Ama ne yöne değişeceğinin seçimini kendi elinde tutmamıştı. Bir yılan gibi eski derisini çıkarıp tamamen yenisini oluşturacak kadar kişilikisz değildi Celia. Bir kuş, bir kartal gibi tüylerinin sadece zayıf olanlarını döküp daha güçlülerini çıkaracaktı.

    Ayağa kalktı ve dik omuzlarla Catherine'in burnunun dibine kadar yürüdü. "Haklıydın," dedi ve bunu ona itiraf etmek, kendine itiraf etmekten daha kolay geldi. Sonra kızı nazikçe kenara itti ve merdivenlerden inmeye başladı.

*:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Catherine Lioness West

Catherine Lioness West


Lakap : Catherine hariç her şey.
Mesaj Sayısı : 74
Kayıt tarihi : 15/08/12

Özel
Rp Puanı:
Claw vs. Paw Left_bar_bleue90/100Claw vs. Paw Empty_bar_bleue  (90/100)

Claw vs. Paw Empty
MesajKonu: Geri: Claw vs. Paw   Claw vs. Paw Icon_minitimeSalı Eyl. 11, 2012 1:45 am

Celia Right'ın sessizliğinin bu kadar uzun sürmesi hayra alamet değildi. Lioness bir an için Celia'nın ne cevap vereceğini düşündüğünü sanmıştı; ama düşmanını iyi tanıyordu. Right kızının laf yetiştirmek için zamana ihtiyacı yoktu. O halde bu kadar uzun süre onu düşündürten neydi?

Celia'nın sessizlik anı Lioness'i hastanedeki o güne götürdü. Karşısındaki kızın saatlerce tek bir noktaya baktığı güne. Ardından karşısındaki psikoloğa... Ah, hayır. Bunu düşünemezdi. Düşünmeyecekti. Ne yapıp edecek, kızın konuşmasını sağlayacaktı. Lioness, Celia'dan nefret ediyor olabilirdi ama canını seviyordu. Kızın damarına basarak onu konuşturtmayı denedi.

"Hey! Çok mu ağırına gitti küçük kız? Yatağına gidip ağlayacak mısın? Yoksa daha da kuytu bir köşe mi bulmayı düşünüyorsun? Ne olduğunu kabul et Annabeth, benim her yerde gözüm var. Sen ya pes edecek ya da savaşacaksın ve ben seni o zamana kadar zorlayacağım. Bir ayımı çaldın ve bunu sana ödeteceğim. Duyuyor musun?" Lioness gözlerini kısarak düşmanında bir değişim aradı. Kelimelerinin bir tesiri olmuş olmalıydı. Dikkatle baktı, kızın gözlerindeki değişimi fark etti. Değişik renkler barındıran kocaman irisleri küçülmüş, gözbebekleri boşlukta bir yere bakar biçimde sabitlenmişti. Lioness geriye doğru iki adım attı. Celia Annabeth birden ayağı kalktığında irkildi ve kapıya doğru hamle yaptı ama genç kız ona doğru kontrolsüz bir şekilde gelmiyordu. Aksine gayet sakindi. Adımları ağır, omuzları sert, bakışları yumuşaktı. Karşısında durduğunda Lioness ağzından dökülecek kelimeleri bekliyordu. "Haklıydın," Celia Right'ın tek kelimesi kanını dondurmaya yetmişti. Zehirli, canını acıtacak bir şeyler bekliyordu Lioness; bunu değil. Celia Right her zaman haklı olmasından çok, her zaman haklı olduğunu belirtmesiyle ünlü değil miydi? Her daim kendisinin doğru olduğunu savunan o sürtük gitmiş, başka birisinin hatta biir düşmanının haklı olabileceğini kabul edebilen bir kız mı gelmişti? Bu... Mümkün müydü?

Celia'nın teması Lioness için artçı şoktu adeta. Kız güçlüydü, Lioness'i kenara itebilecek kadar. Hatta bunu nazikçe yapabilecek kadar. Bu nezaket iş bitirecek darbenin planı mıydı yoksa? Lioness dizlerinin üstüne çöktü ve Right'ın adım sesleri bitene dek derin ve sakinleştirici nefesler alarak bekledi.

The End. For Now.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Claw vs. Paw
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Kuleler :: Saat Kulesi-
Buraya geçin: