Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kutsanmış Nefha

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Vasileos Châtillon

Vasileos Châtillon


Lakap : Aklından bile geçirme!
Rp Sevgilisi : Marjy.
Mesaj Sayısı : 56
Kayıt tarihi : 22/07/12

Özel
Rp Puanı:
Kutsanmış Nefha Left_bar_bleue100/100Kutsanmış Nefha Empty_bar_bleue  (100/100)

Kutsanmış Nefha Empty
MesajKonu: Kutsanmış Nefha   Kutsanmış Nefha Icon_minitimePtsi Eyl. 03, 2012 12:34 am

[Resimleri sadece adminler görebilir.]

i lost my heart
i lost my mind without you
without you
i am lost, I am vain
i will never be the same without you
[Linkleri sadece adminler görebilir.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vasileos Châtillon

Vasileos Châtillon


Lakap : Aklından bile geçirme!
Rp Sevgilisi : Marjy.
Mesaj Sayısı : 56
Kayıt tarihi : 22/07/12

Özel
Rp Puanı:
Kutsanmış Nefha Left_bar_bleue100/100Kutsanmış Nefha Empty_bar_bleue  (100/100)

Kutsanmış Nefha Empty
MesajKonu: Geri: Kutsanmış Nefha   Kutsanmış Nefha Icon_minitimePtsi Eyl. 03, 2012 12:34 am


    Bakışlarını masasından ayırdı ve sakince baktı arkadaşına. Fikrini bekliyor ve içindeki heyecana engel olamıyordu. Gerçekleştireceği planı ilk defa birine sunmuş olmanın mutluluğunu yaşarken tebessüm etti isteksizce. Bazen kendine bile şaşırıyordu. Hayatı bu kadar karamsar ve rutin geçerken nasıl olur da bir anda değişebilirdi? Buna mucize diyor ve adeta kendinden geçiyordu hayal edince. Yıllarca aile baskısı altında ezilerek yoğunlaşmıştı geleceğine. Okul ve bakanlık. Babasının amacını gerçekleştirmek adına başladığı bu işi gün geçtikçe severken başta hata yaptığını düşünüyordu. Bakanlık ve Vasileos. Fazlasıyla abartı olan bu ironi, geleceğini çıkmaza sürüklüyordu. Yalnız öleceğini bildiğinden ikizinden başka değer verdiği insan yoktu. Ne ağabeyi ablası kendisini umursuyordu ne de anne babası. Büyücünün düşüncelerini hiçe sayarak hareket ediyorlar ve planlarına dâhil etmek istediklerini bile söylemiyorlardı. Çünkü bu Vasileos’tu. Ne denirse, ikiletmeden söyleneni gerçekleştiren Vasileos. Sadece ikiziydi, hayatındaki en kıymetlisi. Kendisini dinleyen, sayan ve bir nebze de olsa önemseyen. Kız kardeşinin özlemi ile tebessüm etti ikinci kere. Bu sefer daha istekli ve daha akıllıca bir düşünceye karşılıktı, dudaklarının kıvrımı. Uzun parmakları, masaya vurarak ritmik sesler çıkartırken arkadaşının heyecanı ile dağıldı düşünceleri. ‘‘Tanrım, çok romantiksin Vasileos! Kız olsaydım seninle bir ömür geçirirdim!’’ Kahkahanın ardından baktı, arkadaşına sakince. Ciddi miydi bu çocuk? Bazen erkeklere ilgi duyduğunu düşünmüyor değildi. Kaşlarını çattı ve yüzünü buruşturarak baktı. Ardından dudaklarını oynattı ciddiyetle. ‘‘Eğer kendi cinsine ilgi duyuyorsan söyle çünkü her an kaçabilirim.’’ Kafasını sallayarak kalktı masadan ve paltoların bulunduğu yere doğru ilerledi. Her ne kadar bir yılan olsa da seviyordu muggle işlerini. Bunda büyük ihtimalle en yakın muggle dostunun parmağı vardı. Paltosunu alırken gülümsedi, arkasına dönerek. ‘‘Ben gidiyorum, Jayson beni bekler!’’ Kapıyı kapattı ve asası ile cisimlendi, Yunanistan’a.







    Kapıdan içeri girer girmez, tüm havayı içine çekti. Vanilya burnuna değerken, bu yuva kokusunu özlediğini anımsadı. En fazla altı yıl önceydi. Herkesin yanında olduğu, mutlu bir aile tablosunu andıran o güzelim noel geceleri. Özel günlerin yanında bir hafta izin verirdi kendilerine tüm aile. Sadece birbirilerine ayıracaklardı bu günleri. Kendisine doğru yaklaşan sarışın çocuğu görünce sildi gözlerindeki hüznü. Aynı acıyı yaşatmak istemiyordu sonuçta. Tüm ailede sevilen iki kişi kayıpken, bu acıyı onlara yaşatamazdı. Kendisine uzatılan eli tuttu ve sarıldı, pek değerli dostuna. Böyle bir sürprizi ancak onunla paylaşabilirdi. Üstelik yardım da isterdi ondan, sonuçta güveniyordu. Ayakları ahşap zeminde takırdarken gülümsedi tekrardan. ‘‘Ne kadar teşekkür etsem az Jayson.’’ Asla bunun bedelini ödeyemeyecekti, Vasileos. Yapacağı ve yaptığı her şey destansı görünürken adamın cevabı ile bakışlarını yumuşattı. ‘‘Ne demek, akrabadan çok dostuz biz Vasileos.’’ Haklıydı. Amélia ve Acesles kaybolduğundan beri tüm ailenin ilişkisi bambaşkaydı. Sanki ikisi de bunun için kaybolmuş ve geri dönmemişlerdi. Ancak arkalarında öyle bir enkaz bırakmışlardı ki, bunu toparlamak kimsenin elinde değildi. Kendilerinden çok, güzel kızlarına üzülüyordu. Euterpe. En sevdiği yeğeni olabilirdi, belki de en çok anladığı. Ancak bunu hak etmeyecek kadar yalnızdı cadı. Ne Ledell’in pohpohlamalarıyla kendisine gelebiliyordu ne de Victor’un desteği ile. Onun tek ihtiyacı annesi ve babasıydı. Bakışlarındaki hüznü kaldırırken kendisine yöneltilen soru karşısında gülümsedi. ‘‘Marjolaine ne zaman gelecek?’’ Aslında cadının ne zaman geleceğini bilmiyordu. Çünkü bugün güzel cadının izinli olduğunu biliyordu, bu yüzden yatak odasını gül ve balonlarla süslemişti. Uçan balonların iplerinin ucuna yerleştirdiği notlarla ilk önce kendisine aldığı özel hediyeyi bulacaktı ardından buraya cisimlenecekti. Ortadan kaybolup kaybolmaması gerektiğini bilmiyordu. Tek bildiği, onu görme isteğiydi.

    Cadı ile ilk tanışmaları gün ruhuna dokunuyordu adeta. Açık kumral saçları, yuvarlak yüzünün kenarlarına savrulurken bir o kadar şirinli görünmesine karşın tehlikeliydi. Bunu mesleğinden ötürü doğru buluyordu aslında. Mavi gözleri, bir okyanustan çok gökyüzünü hatırlatıyordu. Uçsuz bucaksız mavilikler canlanırken gözünde, nasıl insan olduğunu bilmiyordu. Ancak âşık olduğunu adı gibi biliyordu. İlk gördüğü anda, gökyüzü siyah gözlerine değmişti. Hala dün gibi anımsıyordu, kalbinin atışlarını. Üzerine giydiği elbise, en sadesi bile olsa onun üzerinde bambaşka duruyordu. Hayatının kadını, biraz sonra buraya gelecek ve kendisi için hazırladığı sürprizi görecekti. Kırmızı gül yapraklarıyla süslenen masaya ve şarap kadehlerine baktı. Kırmızı şarap, gözüne takılırken cebindeki kutuyu çıkardı ve elmas yüzüğün ışıldamasını sağladı. Servisi yapmak üzere olan kızın bile aşık olmuşçasına baktığını görünce tebessüm etti. Tabii bunun elmastan çok kendisine olduğunu biliyordu, Vasileos. Birçok kız ona bayılırdı, belki romantik olduğu için. Ancak kalbinin prensesini bulmuşken, gözü nasıl başkasına bakardı? Elmas yüzüğü, meleğinin eline alacağı kadehe atarken gülümsedi ve Jayson’a baktı.
    ‘‘Ne diyorsun?’’ Bakışlarını kapıya kaydırırken zamanı olmadığını düşünüyordu. Sadece biraz daha beklemeliydi, prenses. ‘‘Harika! O zaman ben gidiyorum. Gerisi sana kaldı, Bay Châtillon.’’ Vasileos, Jayson’ın arkasından bakarken aşçıların yanına geçerek birkaç talimat verdi. Sonuçta bugün onlar için çok özel olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kutsanmış Nefha
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Ü L K E L E R :: Diğer Ülkeler :: Atina :: Cynnton's Cake-
Buraya geçin: