Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Falling Down, Healing Up

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Catherine Lioness West

Catherine Lioness West


Lakap : Catherine hariç her şey.
Mesaj Sayısı : 74
Kayıt tarihi : 15/08/12

Özel
Rp Puanı:
Falling Down, Healing Up Left_bar_bleue90/100Falling Down, Healing Up Empty_bar_bleue  (90/100)

Falling Down, Healing Up Empty
MesajKonu: Falling Down, Healing Up   Falling Down, Healing Up Icon_minitimeSalı Eyl. 11, 2012 1:25 am

Catherine Lioness West vs. Celia Annabeth Right.

We're livin'in past.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


En son Catherine Lioness West tarafından Cuma Eyl. 14, 2012 1:06 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Falling Down, Healing Up Left_bar_bleue90/100Falling Down, Healing Up Empty_bar_bleue  (90/100)

Falling Down, Healing Up Empty
MesajKonu: Geri: Falling Down, Healing Up   Falling Down, Healing Up Icon_minitimeCuma Eyl. 14, 2012 12:04 pm

    Hastanenin havası o kadar yoğundu ki, dilini çıkarsa havanın tadını alabilecekti sanki. Burnuna dolan panzehir ve kan kokusu hiçbir lezzetli yiyeceğin ya da serin bir içeceğin keyfini yaşamazdı ona. Hastanenin o karışık ve eşsiz kokusu Celia için uyuşturucudan farksızdı. Bu kokuya aitti sanki, her nefes çektiğinde yeniden doğuyor nefesini verirken ölüyordu. Ciğerlerine daha fazla, daha fazla hava çekmek istiyordu ama yapamıyordu. Başı dönmeye ve bilincini kaybetmeye başladığında son bir nefes çekmeye çalıştı ama bu defa aynı tadı alamadı.

    Gözlerini bir kez daha açtığında bembeyaz odasının renkleri değişmişti. Köşedeki zambaklar mora boyanmıştı sanki, duvarlar da yeşil. Pencereden gelen gün ışığı mıydı o kan kırmızı renkli? Ne ara olmuştu da yatağının demirleri maviye boyanmıştı? Celia bilmiyordu. İlk defa bir şeyi bilmiyorum diye geçiştirmek bu kadar kolay geliyordu. Ona her ne verdilerse, kendi ağırlığını bile hissetmiyordu.

    İkinci uyanışı başından aşağı soğuk su dökülmesinden farksızdı. Yeniden doğuyormuş, gerçek hayata gözlerini açıyormuş gibi hissetmişti bu defa. Ama bir bozukluk vardı. Ellerini kullanamıyordu. Ellerini kasıyordu, ama görünüşe göre elleri beynine itaat etmiyordu. Celia panikledi, elleri yok muydu? Ne? Nasıl? "Ellerim!" diye çığlık attığında sesini kime duyurmaya çalıştığını bilmiyordu. Vücudu deforme olmaya başlamıştı. Karıncalanma ayak parmaklarından başlarken Celia bacaklarını sallamaya başladı.

    Aynı anda içeri giren hemşire sürüsü, Celia'yı sabit tutmaya çalıştı. Eller ve tırnaklar kollarını ve bacaklarını sıkarken Celia içgüdüsel olarak debelenmeye ve bu kıskaçlardan kurtulmaya başladı. Buradan çıkmak istiyordu, neredeydi? O çok sevdiği hastane kokusunu alamıyordu şimdi. Hasta yatağında yatıyor olmak onu güçsüz düşürmüştü. Hemşireler kontrolü ele alıyordu. Alamazlardı. Celia Annabeth Right buraya getirildiği gece bir söz vermişti kendine: Zapt edilemeyecekti.

    Kaynağı belirsiz bir ateş damarlarındaki kana karışırken Celia bacaklarını tutan hemşireyi itti. Kollarından birini tutan aptal, ona yardıma koştuğunda bunu fırsat bilip boş kalan eliyle öbür hemşireye vurdu. Serbestti, nefes alabilirdi.

    Kan ve panzehirin harmonisi tekrar akciğerlerine dolarken, Celia bunun kapının açılmış olduğu manasına geldiğini fark edemedi. Ahenkli, kibar ama sert kelimeler zihnine dolup hemşireler tekrar ayaklanırken yankılandı: "Siz ilaçları verin ben onu tutarım."

    Ancak iki yüz kiloluk, kaslı bir adamdan beklenecek saf güç Celia'nın üstüne çıkıp onu hareketsiz kılarken, iki şey fark etti. Birincisi yemininin ne kadar çabuk çiğnendiğiydi. İkincisi onu zapt eden şeyin, elli kilodan fazla gözükmeyen bir kız olduğuydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Catherine Lioness West

Catherine Lioness West


Lakap : Catherine hariç her şey.
Mesaj Sayısı : 74
Kayıt tarihi : 15/08/12

Özel
Rp Puanı:
Falling Down, Healing Up Left_bar_bleue90/100Falling Down, Healing Up Empty_bar_bleue  (90/100)

Falling Down, Healing Up Empty
MesajKonu: Geri: Falling Down, Healing Up   Falling Down, Healing Up Icon_minitimeCuma Eyl. 14, 2012 1:04 pm

    St. Mungo Hastanesi kesinlikle aziz falan değildi. Bütün deli doktorları kaba hatta sapıktı. Hepsi Lioness'e ilgili gözlerle bakıyorlardı ama iş kelimelere geldiğinde hiçbiri Lioness'e bir çare bulamıyordu. Çok kısıtlı düşünüyorlardı, ona kalsa kendi hastalığının ismini koymuştu: Yetenek.

    Hastaneye ilk gittiğinde babası onu bir Muggle doktoruna götürmüştü ve psikologlar tek cevap vermişlerdi: Pygmalion etkisi. Süssüz adıyla Lioness asla yorulmadığına o kadar inanıyordu ki asla yorulmuyordu. "Hah," diye düşünmüştü. "Kıçımın kenarı lanet Muggle doktor." Annesinin kolundan tutup St. Mungo'ya geldiğinde gerçek bir tanı bekliyordu. Aslında tam olarak şunu bekliyordu: "Harikasınız Bayan West. Bir yeteneğiniz var!" Ama bu şifacı da aynı şeyi tekrarlamıştı ezberlemiş gibi: Beklenti etkisi. O günden beri Lioness buraya salı, perşembe, cumartesi ve pazarları geliyordu. Gelmek zorundaydı, yoksa baykuşlar annesine haber uçuyordu ve Lioness küçük bir çocuk gibi annesiyle gelmek zorunda kalıyordu. Tek başına geldiğinde içeride kırmızı saten sabahlığıyla ya da kırmızıya boyattığı hastane kıyafetleriyle gezebiliyordu. Kimse ona aldırmıyordu zaten, onun aklı başında olduğunu bilenler Lioness'in buranın müdavimlerinden olduğunu biliyordu. Aklı başında olduğunu bilmeyen tayfa deliydi ve kimsenin kırmızı sabahlığına dikkat edecek halde değillerdi.

    Bugün günlerden cumartesiydi ve Lioness çok erken gelmişti. Psikolojik Salaklıklar koğuşunda volta atarken çığlıkları işitti. "Ah, lanet olsun. Yine mi deliren var?" Hemşirelerin tiz sesi Liones'in tüylerini ayağa dikiyordu. Kedi boğazlıyorlarmış gibi. "Buradan nefret ediyorum," dedi kendine sonra çığlıkların geldiği odaya gitti. Kapıyı ardına kadar açtı ve yerdeki hemşirelere acıyarak baktı. "Güçlü bir tane." Birde yataktaki kıza baktı. "Haysiktir." Sesi fısıltıdan öteye geçememişti. "Bu Right."

    Olabildiğince kibar olmaya çalışarak "Siz ilaçları verin ben onu tutarım," dediğinde kız zaten pes etmiş gibiydi. Sabahlığının eteğini geriye itti ve kızın üstüne çıktı. Diz kapaklarıyla kaval kemiklerine, elleriyle de bileklerine tüm gücüyle bastırırken düşündü bir şey vardı. "Yarın pazar. O da ben de burada olacağız ve ben onun bileklerindeki morlukları görmek için onu ziyaret edeceğim." Gülümsememek için kendini zor tuttu. Right, Lioness'in etkisine tepki vermeyi kestiğinde odadan çıkıp kendi odasına girdi ve doktorunu ayaklarını sallayarak bekledi.

    125 saniye sonra kahverengi saçlı orta yaşlı bir adam gülümseyerek içeri girdi. "Merhaba Catherine," diye kızı süzdü selamladı gülümseyerek. Lioness hasta yatağına otururken adam da Lioness'in yanında dikildi. "Beklenti etkisi demek..." dedi elindeki dosyaya bakarken gülümsüyordu. "Hala yorulamadın mı?" dedi gülümseyerek. "Hayır bok kafa," dedi Lioness. "Sana da diyorum senden öncekilere de dedim lanet olası angut. Yorulmuyorum tamam mı? Denedim ama olmuyor." Yataktan aşağı zıpladı. "Gidiyorum," dedi kapıya tek adımda vararak. Doktor, şifacı ya da her ne boksa onu şaşkınlıkla izlerken. Herhalde yeniydi. "Artık o gülümsemeni alıp müsait bir yerine sokabilirsin," dedi Lioness kapının arkasından Nimbus 2010'unu alırken. Zaten yarın gelecekti, o zaman bu çömez gitmiş olurdu. Normalden biraz daha sinirli olması dışında normal bir gün.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Falling Down, Healing Up
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: B Ü Y Ü C Ü D Ü N Y A S I  :: St. Mungo Sihirsel Hastalıklar Hastanesi :: Psikolojik Rahatsızlıklar-
Buraya geçin: