Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 it's kind of a funny story

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Winter W. Archangel

Winter W. Archangel


Lakap : Kissed by Fire
Mesaj Sayısı : 118
Kayıt tarihi : 19/05/13

Özel
Rp Puanı:
it's kind of a funny story Left_bar_bleue100/100it's kind of a funny story Empty_bar_bleue  (100/100)

it's kind of a funny story Empty
MesajKonu: it's kind of a funny story   it's kind of a funny story Icon_minitimeCuma Mayıs 24, 2013 7:47 am

it's kind of a funny story Nf5jc
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Winter W. Archangel

Winter W. Archangel


Lakap : Kissed by Fire
Mesaj Sayısı : 118
Kayıt tarihi : 19/05/13

Özel
Rp Puanı:
it's kind of a funny story Left_bar_bleue100/100it's kind of a funny story Empty_bar_bleue  (100/100)

it's kind of a funny story Empty
MesajKonu: Geri: it's kind of a funny story   it's kind of a funny story Icon_minitimeCuma Mayıs 24, 2013 7:56 am

Rüyada olduğunu biliyordu kızıl cadı; ancak yine de kendini kaptırmış ve hayallerinin erkeğini gözetlerken kokteylinden büyük bir yudumu midesine indirmişti. Bakışları sarışın ve oldukça fazla kaslı adamdan bir saniye olsun ayrılmıyordu. Dudakları olabildiğince kıvrılmış ve bu saçma rüyalarının tadını çıkartıyordu. Adamın bakışları da, ona döndüğünde mavi gözleri aşkla dolmuştu adeta Winter'in. Kirpikleri saniyede birden fazla kapanıp açılmaya başladığı sırada ise, kaslı çocuğun yanına doğru yürüyüşünü büyük bir heyecanla izledi. Karşısındaki, çocukluk arkadaşıydı, evet. Ve onu ve hareketlerini bir kitap kahramanıyla özdeşleştirmişti, yine evet. Ve bu da ergen rüyası falan değildi. Yaşamayı istediği ve bir gün çocukluk aşkıyla yeniden karşılaşmayı umut ettiği sürece hayallerini süsleyen birkaç hayalden ibaretti. Thomas'ın yürüyüşünü izleyen gözleri bulanıklaşmaya başladığında, bir an her şey dağılmaya başlamıştı. Artık yatakhanenin sıcaklığını, yatağının ipeksi beyaz kumaşını hissediyordu. Ve bir de burnuna değen tüylü bir cismi. O da ne!? Demek, güzelim rüyasından onu alıkoyan bir eşek şakası veya kedisinin kuyruğuydu. Nymphadoria'yı çok kez uyarmıştı yatağına yatmaması için ama aptal kedi, anlamıyordu. Parmakları hızlıca burnunu kaşındıran ve tahminince tüy olan cismi yüzünün alanından uzağa iterken gözlerini aralamamış ve rüyasına geri dönmeyi dileyerek karanlığa bırakmıştı yeniden kendisini. Büyük ihtimalle, aptal kedisi Doria, bu hareketiyle huzursuz bir mırıltı çıkarmış ve daha ileriye uyuşuk bir halde yürümüştü. Tahmin ettiği buydu; lakin olan tam olarak bu değildi. Çünkü burnu yeniden kaşınmaya başlamıştı ve birden hapşırarak rüyasını ve uykusunu paramparça etmiş ve yatakta neredeyse ayağa kalkmıştı. Gece rengi gözleri alev saçarak yatakhaneyi taramıştı; lakin kimse ayakta veya yataklarında değildi. Gözleri muggle hediyesi saate çevrildiğinde büyük ihtimalle uyuya kaldığını gerçeği yüzüne tokat misali inmişti. Rahat yatağını aceleyle terk eden Fire, yere bastığında bir feryat koptuğunu kulaklarıyla duymuş ve gözlerini bastığı gibi geri çektiği yere çevirdiğinde tembel turuncu kedinin tüylerini kabarttığını görmüştü. Kuyruğuna bastığını fark etmesi uzun sürmemişti. Hemen yere eğilerek onu kucağına almış ve karnını okşamıştı birkaç kez. Mırıltıları kesilmeye başladığında ise onu henüz yapılmamış yatağına bırakmıştı. Hemen başucundaki aynaya yönelmiş ve birbirine giren kırmızı saçlarını eliyle düzeltmişti. Asasını pijamasının cebine tıkıştırır tıkıştırmaz, çıplak ayaklarıyla lavabonun yolunu tutmuştu. Yatakhaneden çıkar çıkmaz karşılaştığı sarı kafa, uykusunun bölünmesine neden olan kişilerden ilk şüpheli olduğundan olduğu yerde durmuş ve bu sefer ona doğru ilerlemeye başlamıştı. Sesi uyku sersemi olmasından kaynaklanan bir yorgunluk taşısa da, buna zıt gözleri niyetinin hem ciddi hem de kötü olduğunu belirtecek şekilde bakıyordu.

''Komik olduğunu mu zannediyorsun?''

Çocuğun saçlarından yakaladığı gibi duvara dayamış ve aralarında adımlık dahi mesafe bırakmayarak ona yaklaşmıştı. Büyücünün pelerininin ceplerini kurcalamaya başladığında bunun yerine asasını kullanmayı dilemişti; ama pek uzun sürmemişti aradığı şeyi bulması. Baykuş tüyüne benzeyen iki adet tüy parmaklarının elinde duruyorken, öfkesi daha da artmıştı Fire'ın. ''Orada olduğunu idare öğrense; ceza alacağını biliyorsun, değil mi?'' Aceleyle kafasını sallamaya başlayan büyücüye gülümsedi cadı, sinsi sinsi. ''Güzel.'' Büyücünün saçına yapışan eli gevşemiş ama bırakmamıştı. Çünkü hala sinirli sayılırdı Winter.

''Şimdi ben bu tüyü bir daha görürsem, pek hoş olmayan bir yerlere sokarım. O yüzden, bir daha görmemeyi umuyorum.''

Gülümseyişi, mutluluk saçıyor gibiydi etrafa; ama ondan çok tehdit göz önünde duruyordu. Parmaklarının arasında duran tüyleri bir anda serbest bırakmış ve cebine tıkıştırdığı asasını çıkartarak büyücünün boynuna dayamıştı. Birkaç saniye korku dolu ifadesini seyrettikten sonra iki elini de gevşetmiş ve bir adım geriye çekilmişti. Bunu yapar yapmaz yerinden hızla ayrılan sarışın çocuğun ardından kahkahalarla gülmeye başlamıştı ki, ortak salona ikizi damlamıştı. Bakışları kibirle yıkanmışçasına yücelmişti Fire'ın. Buna zıt olarak, dudakları masumiyetle kıvrılmıştı. Gece yaşadıkları macerayı hatırlatmasına gerek kalmadan, buldukları malzemeleri kullanmalarının vaktinin geldiğini hatırlatırcasına bakışmıştılar birbirleriyle. Koşar adımlarla yatakhaneye geri dönmüştü Winter. Üzerindeki gecelikten kurtulmuş ve günlük okul kıyafetlerini büyük bir sıkıntı içerisinde üzerine geçirmişti. Gece çok geç yattıkları için bütün bir günü kaçırdığına inanamıyorken, Summer nasıl olur da bir inek misali tüm derslerine yetişmişti, buna anlam veremiyordu. Pelerinine malzemelerden odaya taşıdıklarını doldurmuştu. Adımları tekrar ortak salona yöneldiğinde, son ders zili çalmadan önce 3 kat yukarı çıkmaları gerektiğini Summer'a hatırlatma gereği duymadan sarışın cadı koltuktan kalkmış ve birlikte ortak salonu terk etmiştiler. Yolda ilerlerken gevezeliği tutan kişi yine Winter olmuştu.

''Öğrencileri boşver. Bence yakışıklı bir profesör seçelim kendimize.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer S. Archangel

Summer S. Archangel


Lakap : Ice.
Rp Sevgilisi : Superman. My superman is Vincent!
Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 20/08/12

it's kind of a funny story Empty
MesajKonu: Geri: it's kind of a funny story   it's kind of a funny story Icon_minitimeCuma Mayıs 24, 2013 7:58 am

    Üzerini örten saten kumaş, tenini gıdıklandırırken sadece tavana bakmakla zaman geçiriyordu. Karanlık ve bunaltıcı havanın görüntüsü bir an gözlerinin ışıldamasına el verse de sadece hayali olduğunun farkındaydı. Hayalperest ve düşünceleri fazla derin olan bu genç cadı, akşamları yatağına yatıp hayal kurmayı severdi. Uyuyamazdı fazla, kaldıramazdı bünyesi bu havaları. Bu yüzden severdi, tenini gıdıklayan saten örtüyü. Tekrardan tebessüm etti kırmızı dudakları. Hayallerini gözler önüne sermek istercesine bırakmıştı ruhunu. Beyaz yastığına dağılan sarımtırak saçları sanki bir anlığına rüzgârın akışına karışmış, rüzgârın yönünü gösteriyordu. Kasvete kapanan göz kapakları, birden bile açılıp yeşilimsi gözlerinin ışıltılarını saçmaya başlamıştı. Etrafında yeşeren ağaçlara bakıp, tüm havayı içine çekti. Burnuna dolan menekşe kokusu, eski günleri aklına getirirken ikizini düşündü. Birkaç saniye sonra kendisine doğru yaklaşan çocuğu gördü. Çocuk yaklaşırken, etrafındaki havayı donduruyor adeta buz kütleleri yaratıyordu. Cadıdan birkaç numara büyük olan ayakları, yere her bastığında buz pateni yapıyormuşçasına donuyordu. Üzerine giymiş olduğu mavi cübbe, kalbinin atışını sağlarken kendi okulundan olduğu belliydi. O’ydu bu. Rüyalarını ziyaret eden ama aslında karşılaşmadığı genç büyücü. Birkaç santim uzun olan boyu, genç cadının ona aşağıdan bakmasına olasılık verse de, bir yandan da şanslıydı. Kızaran yanaklarını saklarken, gözlerinin utangaç yeşilini göstermiyordu. Cadı’ya yaklaşmasına bir metre kalan büyücü durdu ve kızı baştan aşağı süzdü. Genç cadının üzerine bulunan kısa gecelik, bir hayalin içinde olduğunu belli edercesine rüzgârla hareket ediyordu. Büyücüye bakmamasını sağlıyordu, utanıyordu adeta. ‘‘Yine sen… Yine karşılaştık görüyor musun?’’ Rüzgârda dağılan siyah saçları, koyu renk gözleri ile bir uyum sağlarken tebessümü de bir o kadar cana yakındı. Kalbinin yaratıp, beyninde canlanan bu büyücüyü bir gün bulabilmeyi dilerken sadece onu görmek için uyumayı, hayal etmeyi beklerdi cadı. Teni kar kadar beyaz, dudakları ise vişne kadar kırmızıydı. Çoğu kez ona dokunmuş, hissetmiş, gerçekmişçesine sarılmıştı. Ancak bu gün aralarında engel vardı. Yeşil gözlerini büyücüden çekip ayaklarına dikti. Yavaş yavaş kendine yaklaşan buz, ruhunu dondurmuştu sadece. İlk defa bedeni titremiyor, ruhunu ele geçiriyordu. ‘‘Engeller. Sadece seni korumak için prenses. Unutma ki, ben hep burada ve buradayım.’’ İnce uzun parmakları ile ilk önce beynini gösterirken birkaç saniye sonra kalbini gösterdi. Genç cadı anlamaya çalışırcasına yüzünü buruşturdu ardından sinsice gülerek kendi yaklaştı. Çocuğun mantığı, bir hamle yapmasını engellerken cadıyı engelleyecek biçimde değildi. Cesurdu o, kendine güvenirdi. Kararlarının arkasından dururken, inatçıydı da. Dediğini yapar ayrıca yaptırırdı. Tebessüm etti, kar beyaz parmakları büyücünün yüzünü avuçlarken. ‘‘Sana ulaşmamı engelleyecek her türlü engeli geçeceğimi biliyorsun. Burada ya da burada olsun.’’ Büyücünün hareketlerini taklip etmiş ardından geniş omuzlarını es geçerek boynuna dolamıştı kollarını. Kokusunu içine çekerken bekledi bir anlığına. Bitmesini istemiyordu, ancak bitmeyeceğini de biliyordu.

    Yeşil gözleri, göz kapağının dayanıksızlığı ile canlanmış ve bedeni yatağında doğrulmakla kalmıştı. Nefesi içinde tutup, bırakırken sadece sakin olmak istiyordu. Bu adamın hayali ile yaşamak canını acıtsa dahi alışmıştı. Belki bir gün onu tanıyacağını düşünüyor, başka bir şey istemiyordu. Daha ikizine bile anlattığında alay konusu olmuştu. Ama elbette ayrıntısına kadar anlatamazdı. Bir yılan olsa bile utangaç Archangel ikiziydi o. Fire’ın tam tersi Ice’tı. Buzdu. Yere baktığında soğuktan beyazlamış ayaklarını gördü. Dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı. Hayal değilsin biliyorum, kuzgun. Aklını meşgul eden düşünceyi silip atarak değiştirdi üzerini. Yeşil cüppe, bedeninin kıvrımlarını kapatırken dudaklarını büzdü ve aldırış etmeden kapıdan çıktı bir kuş misali. Sessizce süzülüyor, hiçbir sesi etrafında bulundurmuyordu bile. Ortak salondan gelen kahkaha ile silkelendi ve bakışlarını kızıl cadı ile birleştirdi. Saçları, her tınısında dalgalanırken sadece bakmakla yetindi. Ancak o sırada beyninde çakan kıvılcımın, ikizinde de çaktığını biliyordu. Kızın arkasından bakarken kendisini koltuğa atmakla yetindi. Bütün gün koşturmanın verdiği sıkıntıyı, uykuyla atamayacağını bildiğinden küçük bir yaramazlığın zarar vermeyeceğini biliyordu. Ayrıca o fazlasıyla inek bir öğrenciydi, diğerlerine oranla. Biraz eğlenceyi de hak ediyordu. Sırıtışı genişlerken, ikizinin gelmesiyle ayaklandı. Yolda giderken yasak koridoru hatırladı ve ikizinin cümlesine de karşılık vermeyi unutmadı.
    ‘‘Profesör… Bugün fazla iddialısın Winter. Doğru, unutmuşum. Tehlike senin diğer adındı.’’ Dalga geçercesine konuşmuş ardından gözlerini devirerek ikizini takip etmişti. Bir an önce bu eğlenceyi sonlandırıp hayallerindeki prensine kavuşmak istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Winter W. Archangel

Winter W. Archangel


Lakap : Kissed by Fire
Mesaj Sayısı : 118
Kayıt tarihi : 19/05/13

Özel
Rp Puanı:
it's kind of a funny story Left_bar_bleue100/100it's kind of a funny story Empty_bar_bleue  (100/100)

it's kind of a funny story Empty
MesajKonu: Geri: it's kind of a funny story   it's kind of a funny story Icon_minitimeC.tesi Mayıs 25, 2013 6:33 am


''Profesör... Bugün fazla iddialısın Winter. Doğru, unutmuşum. Tehlike senin diğer adındı.''

Gülümsedi ikizine Fire; ama herhangi bir şey yapmadı buna karşılık. Yasak koridora vardıklarında malzemeleri soğuk zemine bıraktı ve hazırlıklara koyulmaya başladı. O bir yandan küçük kazanla iksiri hazırlarken bir yandan da yanlış olmadığını kontrol etmek için kitabı incelerken, Ice'ın sırtını duvara dayamış sadece ikizini izlediğini gördüğünde, kız kardeşinin tembelliği sinirini bozmuştu. Her zamanki gıcık tavırlarını öne süren Winter, masum ifadesinden yine de bir şey kaybetmiyordu.

''İstersen yardım et, Summer? Biraz daha iddialı olarak bu iksiri senin şu hayallerinin prensine yapmayı deneyeceğim. Sen ne dersin? Senin de elin deyse güzel olmaz mı?''

Gözleri parıldarken dudakları tebessüm armağan etmişti çift yumurta ikizine. Birbirlerine hiç benzemiyorlar, aksine tamamen zıttılar. Bu yüzden herhalde babası onlara bu isimleri koymuş olmalıydı. Biri kış, diğeri yazdı. Biri soğuk ve sinir bozucu; diğeri ise sıcak ve cana yakındı. Ama bir o kadar da benzemeyen yönleri aslında ikisini birbirine daha da çok benzetiyordu. Birbirleriyle aralarındaki bağ, asla kopmayacak bir bağdı; eğer ikiz olmasaydılar bu böyle olmazdı, orası ayrı meseleydi. Eline kazanı karıştırmak için aldığı büyük kaşık benzeri cismi, kazanın içinde kaynamakta olan malzemelere doğru uzattı. Etrafı saran duman, sinir bozucuydu. ''Summer!'' Tekrar ikizinin adını haykırdığında, yardım istediği açıktı. İksir işlerinde veya diğer derslerle ilgili şeylerde iyi olduğu söylenemezdi Winter'in. Sadece büyü yapmayı seviyordu. Summer ise, onun aksine bu işlerin ustasıydı adeta. Bu yüzden seçecekleri hedefin zarar görmemesi için iksirin geri kalan kısmını sarışın cadı yapmalıydı. Bu nedenle de bu sefer kenarı çekilip izleme sırası Winter'daydı. Kazanı konumlandırdıkları yerin biraz ilerisine bağdaş kurarak oturdu ve diğer yarısının ustalıkla iksiri yapışını seyretti. Arada attığı laflara kulak asmıyordu bile. Gözleri pencereye kaymıştı, ufku dikizliyordu. Kimi seçecekti, kendi de karar vermemişti. Ufak bir yaramazlık yapmaktan bir şey çıkmazdı; lakin bir profesör üzerinde deneyecekleri bu iksirin kaynağının ikizler olduğu öğrenilirse bu sefer birazcık sıkıntı yaşayabilirlerdi. Babaları onları kurtarabilirdi yine de; ama bu işin sonu belki de Hogwarts'tan atılmaya kadar giderdi. Kahretsin. İksir yapımına dalmış ikizine çevirdi bakışlarını. Beyaz teni ardındaki siyah-mavi gökyüzünün önünde parlıyordu adeta. İkisi de güzelliklerini annelerinden almışlardı. Geri kalan her şey, babalarına aitti adeta. Davranışları ve diğer şeyler işte. Yine de Winter annesine daha bağlıydı, dile getiremediği bir şekilde. Bu babasını sevmediği anlamına gelmezdi, hayır; lakin annesine olan hayranlığı daha da büyüktü. Hatta ikizini çoğu zaman kıskanırdı, annesine kendisinden daha çok benzediği için. Çatallaşmış sesi ikizine iletildiğinde düşüncelerinden çok uzak bir cümle ortaya çıkmıştı Fire'ın dudaklarından. Kelimeler sona erdiğinde ise, şen kahkahası koridorun bütününü kaplamıştı.

''Vazgeçtim, bir öğrenci seçelim. Hatta sevmediğin biri varsa söyle, onu seçelim. Benimkilerden seçersek, çok fazla iksir yapmamız gerekecek çünkü.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer S. Archangel

Summer S. Archangel


Lakap : Ice.
Rp Sevgilisi : Superman. My superman is Vincent!
Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 20/08/12

it's kind of a funny story Empty
MesajKonu: Geri: it's kind of a funny story   it's kind of a funny story Icon_minitimeC.tesi Mayıs 25, 2013 8:14 am

    Yüzünü bir melek misali okşayan soğuk rüzgârın boğuculuğu karşısında derin nefesler almaya çalışmış, zorlamıştı kendini. Cübbesinin önünü açarak, tahta sıralardan birinin üstüne oturdu ve ayaklarını sallamaya başladı vakit geçirircesine. Fire’ın iksirle uğraştığını görmek hoşuna gitse de aklını bunlarla bunaltmak istemiyordu. Kendisi yaramaz değildi, çılgınlık ona göre olamazdı ancak hayallerinin yakışıklısından uzaklaşmak için böyle yaşamaya devam edemezdi. Onu şimdiden özlemiş ve soğuk ellerini ısıtmasını dilemişti. Lanetli bedenimin, günahkâr meleği. Böyle düşünürdü hep siyah saçlı kuzgunu için. Nedensiz yere biliyordu onun yaşadığını, istiyordu tüm kalbi ile ona ulaşmayı. Bakışları buğulanırken, yarısının sözleri ile bölündü tüm düşünceleri. Yılanın sözlerine karşılık bir kahkaha patlattı ve melodik sesi ile aktardı düşüncelerini. ‘‘Onu görmüş olsaydın bunu yapmak için can atardın Winter.’’ Bakışlarını devirirken ayaklanmış ve kendi isminin ikinci kere yankılanmasının ardından iksirin yanına ulaşmıştı. Burnuna kadar ulaşan duman kokusu, bir anlığına öksürmesine olanak verse de istifini bozmadan ikizinin başladığı işi bitirmeye koyuldu. Masasının üzerinde duran birkaç ek malzemeyi kazanın içine serperken, sağ elindeki spatula ile de karıştırmayı unutmuyordu. Kız kardeşine bilmişçesine bakarak gülümsedi ve bu işte ne kadar iyi olduğunu görmesini sağladı. Aslında her daim ön planda olmak isteyen bir cadı değildi ancak yine de bazı konularda iyi olmak hoşuna gidiyordu. Mesela ders gibi… Bazen bir kuzgun olması gerektiğini düşünüyor, ardından ikizine bakarak bundan vazgeçiyordu. Zıt olabilirlerdi, isimleri bile bunu dışarıya yansıtıyordu; ancak ayrılmayacakları da bir gerçekti. Ruhları her ne kadar ayrı olsa dahi birbirilerine bağlıydı. Gülümseyerek devam etti işine.

    Zaman geçmek bilmezken, sarışın cadının aklına bir fikir geldi ve bunu dillendirmeye karar verdi.
    ‘‘Aslına bakarsan Profesör Thompson, bu yaramazlık için biçilmiş kaftan olabilir. Tabii dedikodusu çıkan porsuk cadıyı saymazsak.’’ Yüzüne iğrendiğini belli eden bir ifade yerleştirirken adamın da yakışıklı olduğunu yalanlayamazdı. Hatta çoğu öğrencinin ona hayran olduğunu da biliyordu, belki kendisi hariç. Tabii prensi olmasaydı, yakışıklı profesöre oda gönlünü kaptırabilirdi. Ancak bunun olmayacağını biliyordu. Prensine ihanet edemezdi, o bir hayalden de öteydi. Sözlerinin ardından ikizinden gelen teklif ile şaşkınlığa uğradı. Profesörden vazgeçip, bir öğrencinin üzerinde oynamak kendileri için daha az tehdit oluştururdu ve bu oldukça mantıklıydı. Sonuç olarak profesörleri karşısına almak istemezdi, son bir yılı kalmışken. Düşüncelerini es geçerken, iksiri uygulayacak bir kurban bulamamanın da hüznün yaşıyordu. ‘‘Emin ol senin ne kadar düşmanın ya da nefret ettiğin kişi varsa benim de o kadar dostum var. Bir Slytherin olabilirim ancak senin gibi Fire olamam ikizim. Ben Ice’m, hatırlatırım.’’ Dudaklarına yayılan tebessüm ile birlikte güldü kendince. Kafa tuttuğu birçok kişi olabilirdi son sınıflardan ancak bunların isimlerini telafuz edebilecek kadar cesareti yoktu yeşil cübbeli cadının. Kurban seçimini ikizine bırakırken, iksirin son rötuşlarını yapmaya başlamıştı. Gerçekten enfes koktuğu da bir gerçekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Winter W. Archangel

Winter W. Archangel


Lakap : Kissed by Fire
Mesaj Sayısı : 118
Kayıt tarihi : 19/05/13

Özel
Rp Puanı:
it's kind of a funny story Left_bar_bleue100/100it's kind of a funny story Empty_bar_bleue  (100/100)

it's kind of a funny story Empty
MesajKonu: Geri: it's kind of a funny story   it's kind of a funny story Icon_minitimeC.tesi Mayıs 25, 2013 8:53 am


Sarışın güzeli ikizinin söylediği sözler oturduğu yerden bir kez daha gülmesine neden olmuştu. Zihninde, bir yandan kurduğu cümlenin doğruluğunu tartarken, diğer yandan ise seçeceği kişiyi düşünüyordu. Kendi binasından birini seçebilirdi ve bu eğlenceli olur, gülüp geçerlerdi bir süre sonra. Ya da hiç sevmediği Gryffindorlular'dan birinin üzerinde kullanabilirdi bu iksiri. Biraz eğlenirdi seçtiği kurbanla, ardından başı belaya girebilirdi ama. Bu yüzden Gryffindorlular'a bulaşmama kararı aldı. Nasıl olsa onları sevmiyordu. Ravenclaw gibi zeka küpleri de eğlence nedir, bilmezdiler. Bu yüzden onları da elemişti Fire. Hufflepufflılar'a gelince, onlarla pek alakası olduğu söylenemezdi. Kararsızlığı tüm neşesini alıp götürmek üzereyken, aralıklı kalmış kapıdan içeriye giren kedilere çevrildi bakışları. Ice'ın kedisi C ve Fire'ın kedisi Nymphadoria, her zamanki uyuşuk halleriyle kuyruklarını ağır ağır sallayarak art arda yasak koridora girmişlerdi. Bu durum, Winter'e ilham kaynağı olmuş ve koridoru kaplayan çığlığının, iksirini bitirmek üzereyken sessizliğine gömülmüş ikizini zıvanadan çıkarmasına neden olmuştu. Tiz çığlığı, kahkahalarla birleşirken, Summer'ın öfkeli bakışlarına aldırmadan Nymphadoria'yı kucağına almış ve tüylerini heyecanla okşamaya başlamıştı. Küçük kedinin şaşkın bakışlarına maruz kaldıkça içinden daha da kahkaha atmak geliyordu; ama cadı sessizliğini korumaya çalıştı, Summer iksirini bitirene kadar.

''Buldum! Bence buna biz değil de Nymphadoria ve C karar versin. Nasıl fikir?''

İkizinin anlamsız bakışları karşısında gözlerini ona dikmiş ve daha farklı bir tepki vermesini beklemişti; lakin Summer'ın derslere rahatlıkla basan kafası Fire'ın söyledikleri için aynı rahatlığı göstermiyordu belli ki. Oflayarak omuzlarını aşağı indiren Winter, kucağındaki dişi kediyi yere bırakmış ve iksir kazanının hemen yanında duraksamıştı.

''Yani diyorum ki, N ve C kime ilk değişik, beklenmedik veya komik bir davranışta bulunursa -bu kişinin erkek olması gerekiyor ama-, bu iksiri içirelim ona. Ne dersin?''

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
it's kind of a funny story
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» this is our story

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Hogwarts 3. Kat :: Yasak Koridor-
Buraya geçin: