₰ she's goddess of music/spring and under-world.

Karamelin ateş rengini veren gözleri, sanki sizi içine çekercesine bir sıcaklık duygusu hissettirirken, ara sıra renk değiştiren saçları aslında kahvenin en tatlı tonudur. Kâh buğday tarlasını andırır, kâh alev gibi kaynayan cehennemin kızıllığını hatırlatır. Solgun yüz hatları, bulutların getirdiği bir saflığın simgesi ile hafif çıkık elmacık yanaklarını vurgular ve adeta bir tanrıça havası kazandırır, Persephone’a. Tebessümü tüm negatif duyguları zihinden atarken sadece küçük bir sevgi kalır benliğinde, gözlerinin parıltısı ile. Onu neredeyse mutsuz görmeniz zordur. Duygularından ödün vermeyecektir, asla. Lakin üzgün olsa dahi yansıtmaz etrafına, kendisinden başka mutsuz insan görmez istemez. Çünkü bilir insan duygusunu, empati yaparak. Psikolojik bir sorun olduğunu düşünür bazen o kadar melankoliye döner ki, bunun kimseye yansımaması için kendisini dört tarafı duvarlarla kaplı bir odaya kapatır. Esprilerden neredeyse hiç anlamaz, anlamış gibi görünse bile onun gözünde küçük bir düşüş yaşarsınız. Hele sulu şakalara tahammülü yoktur, bunu ezik bir davranış olarak düşünür. Enerjisi hiç bitmez, daima hareket halindedir. Elbette olgun ve oturaklıdır lakin arkadaşları o kadar hareketliyken durgun olmaya kim dayanır? Otoriterdir gerektiği zaman, nerede ne yapması gerektiğini bilir. Her şeyin bir zamanı olduğunu düşünür, planlıdır. Birden ortaya çıkan planları sevmez, her şeyi önceden belirlemeli ve buna uymalıdır. Kuralları vardır, kuralları dışına çıkan insanları çevresinde barındıramaz. Sabit fikirlidir, onu bir şeyden kolay kolay vazgeçiremezsiniz. İnatçıdır, keçi inadı vardır. İnandığı bir şeyden vazgeçirmek için çok uğraşmalısınız. Üzgün olduğu zaman kimseyi kaldıramaz, sadece kafa dinlemek ister ve yalnız kalmayı düşünür. Eğlencelidir, partileri sever. Dans konusunda iyi olsa bile insanları mutlu görmek, onun için bir nevi eğlencedir. Sigara ve alkol bağımlılığı olmasa bile sever. Sadece kafa dağıtmak için olsa bile bunun işe yaradığını düşünür. Üzgün insan görmeye dayanamaz, yardım severdir. Öyle ki mutsuz insan görünce kuzeninin iğrenç esprilerini bile yapabilir, nefret etse bile. O yüzden asla normal bir Slytherin olamamıştır, ruhunun derinliklerinde resmen bir Ravenclaw barındırır. Lakin buna rağmen asla yılanlar tarafından dışlanmaz. Zaten insanları dışlayanı da sevmez. Lakin çok garip bir düşüncesi vardır, sınıflara ayrılmak. Bina ayrımcılığına karşı olsa bile kültür seviyesindeki insanlarla takılmayı tercih eder. Karşısına kendisinden fazlasıyla aşağı ve cahil biri gelse bile onu aşağılamaz, bunu yapabilecek duygu onda yoktur. Hafif bir acıma ve üzülme duygusu barındırır, daha çok. Araştırmacıdır, gizemli konuları sever. Bir şeylerin sırrını çözmek onun asıl tutkusudur. Bu yüzden kitap okumaya bayılır, özellikle de tarihin tozlu raflarında bulunan eserler ilgisini fazlasıyla çeker.






Kolay kolay güvenemez, hayatında gerçekten güvenebileceği insanlar parmakla sayılabilecek sayıdadır. Yüzünüze gülse bile sizden hoşlanmamış hatta haz etmemişse bir daha suratınıza dahi bakmaz. Sizden kaçar kaçabildiği kadar. Ona zarar vermediğiniz sürece dokunmaz. Zaten sinirlenirse insanlara hiç yaşanmamış işkence ve acıyı çektirir. Kin ve nefret besleyebilmesi için en değerlisine zarar vermeniz lazım ki bu da zordur. Çünkü kime değer verdiğini belli etmez. Etse bile bunu gizli bir şekilde kendi dili ile vurgular. Bu yüzden sessiz kalırsa bilin ki ortamda sevmediği insanlar vardır. Sosyal değildir zaten, asosyal sayılabilir. Sosyallik duygusunu hat safhaya getirebilmesi için ortamda fazla tanıdığı olmalıdır. Kibirli olduğu söylenemez lakin şımarıktır. Küçüklükten gelen bu alışkanlık onu bazen insanların gözünde değiştirse de istediği bir şey olmazsa sesini çıkarmaz. İlla her dediğinin kabul görmeyeceğini bilir, yerinde ve zamanında bir şeyler ister. Kendini beğenmişlik konusunda biraz değişiktir. Evet, kendini güzel bulur lakin bunu her konuda dile getirmez. Sadece yalnız kaldığında ayna karşısında kendine iltifatlar edebilir, bunu da mutlu olmanın sırrı olarak görür. Lakabı olan Tanrıça ve Persephone’u da kendi isteği ile kabul etmemiştir. Mitoloji konusuna yatkın olan Euterpe, ailesinin yunan soyundan geldiğini bilir. Hatta o kadar araştırmıştır ki Truva zamanında bile akrabalara sahip olduğunu düşünür (ki ne kadar doğru olduğu bilinmez). Yunan mitolojisi üzerinde pek durduğu için insanlar ona Persephone demeye başlar, iş çığırından çıkınca ise Tanrıça artık bir lakaptan çok Euterpe için isim olmuştur. İsminin anlamı ise bu lakabı destekleyen niteliktedir. Müzik Tanrıçası. Annesi Amélia Cynnton Châtillon ise bu ismi koymada bir sebebi vardır. Kadın neredeyse tüm dünya çapında ün etmiş bir sese ve güzelliğe sahiptir. Bunun yanında annesinden, persephone’a geçen bu yetenek adeta destekleyici bir niteliğe sahiptir. Bunu gururla taşımaya çalışan Persephone, sıklıkla annesi yüzünden hatırlamak istemese bile melodik sesini kendinden uzaklaştıramaz.




Roma’da doğan Euterpe, annesi ve babasının seyahati sırasında dünyaya gelmiştir. Çok önemli bir iş adamı olan babası, Amélia’ya turne konusunda da her daim destek çıkardı. Lakin Persephone yıllar geçtikçe o kadar değerli bir cadı olmaya başladı ki, hem güzelliği hem de yetenekleri ile sınır tanımıyordu. En son Hogwarts’ta II. Sınıfta okurken kaçırılması ile neredeyse tüm aile yıkılmıştır. Buna karşılık sihir dünyası ne kadar aranırsa aransın, genç cadıyı kimse bulamamıştır. Üç yılın ardından ortaya çıkan genç cadı V. Sınıfa geçeceği sırada bulunmuştur. Lakin geri döndüğü zaman üç yıl boyunca hiçbir şey hatırlayamamaktadır. Tek bildiği kara büyüler üzerinde gizli bir hakimiyetinin olduğudur. Tabii bunu kimseye söyleyemeyen Persephone, birkaç kişinin bildiği bir sır olarak taşımaktadır. Bulunduğundan bir yıl sonra ise anne ve babasının kaybolması akıllarda tekrar bir soru işareti bulundururken hala arama çalışmaları devam etmektedir. Persephone, bununla ilgisi olduğunu düşünürken en değer verdiği iki insanın kaybolması ile birlikte sırların gerçek yüzü de ortaya çıkmaya başlamıştır.

Persephone lanetli olduğuna inanır. Çünkü gerçekten de öyledir. Cynnton ailesinin en önemli özelliği ve sırrı, metamorfmagus yeteneğinin getirdiği bir lanettir. Lakin lanet öyle normal bir lanette değildir. Her cadı olan genç kız, annesinin görünümüne dönüşürken duyguları ve anıları da hissedebilmektedir. Bu adeta bir bağ gibidir. Yunan kökenlerine sahip aile, yıllar önce Roma’da yaşamış ve adeta oraya yerleşmişlerdir. Rönesans dönemi sırasında cadıların yakılması ile ilgili bir katliam olduğu zaman Cynnton’lar saklanmak zorunda kalmıştır. Ailenin reisi Marcuel Jon Cynnton çok tanınmış biri olduğu için, kimse onlara dokunamamıştır. Lakin yakılmak üzere olan esirlerden Katelina Giosh, ölmeden önce öyle bir büyü yapmıştır ki bu büyüyü kimse bozamamıştır. Kadının kendi yarattığı bu büyü, yıllar boyu ailenin lanetli olduğunu vurgularken her acıyla birlikte bir kişi bu ölümü tadacaktı. Yıllar geçtikçe lanetin etkisi güçlenirken, Amélia en sonunda annesinin ölmesini kurtarmıştır ancak bilmiyordur ki kızının üzerinde lanetin büyüyeceğini. Euterpe, şimdi annesinin görünümüne her dönüştüğünde acıları kat be kat artarken, kadının kaybolması ile birlikte bir çıkmaz sokağa düşmüştür. Normalde ölmesi gereken Amélia’nın yani annesinin ölmediğini veriyor ve her acı içindeki nefesini hissediyordur. Bu yüzden annesi ve babası hakkında konuşmayı sevmez, tek istediği onlara bir şekilde ulaşabilmektir.




Persephone’un inancı çok farklıdır. Tanrı’ya inanır lakin dini konulardan kaçındığını fark etmişseniz tam da ciddi bir konunun üzerine parmak bastınız demektir. Çünkü Tanrı dışında on iki tanrıya da inanmaktadır. Bazen dinsiz biri gibi görünse de bunu çok araştırma yaptığına verir. Ailenin kökenlerinin Yunanistan’a dayanması da bunda ciddi bir etken yaratır. Atalarının inandığı ve taptığı şey, genç cadıyı fazlasıyla etkiler.
Bunun dışında aşk denen duyguya biraz yabancıdır ya da siz öyle olduğunu sanırsınız. Âşık olmamış gibi görünmesine karşın sevdi mi tam sever. Hala çocukluk aşkına âşıktır. Ondan başkasını yanında düşünemez. Cadılar bayramında karşılaştığı Kelid Aynasına baktığında bile tek görebildiği dalıp gittiği okyanus mavisi gözler olmuştur. Bu yüzden dışarıdaki insanlardan âşık olduğunu gizler, feminist bir hava takınır. Hatta Hogwarts’a başladığı ilk yıllarda birkaç erkeği sopadan geçirdiği bile dedikodular arasındadır. Bu yüzden kız hakkında erkeksi gibi laflar da kullanılmaktadır.