Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Grace was here

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Grace Campbell

Grace Campbell


Mesaj Sayısı : 3
Kayıt tarihi : 14/07/13

Özel
Rp Puanı:
Grace was here Left_bar_bleue93/100Grace was here Empty_bar_bleue  (93/100)

Grace was here Empty
MesajKonu: Grace was here   Grace was here Icon_minitimePaz Tem. 14, 2013 9:14 am



    Dudaklarındaki tadı sevdi, hissettiği ıslaklığın çağrışımı olan dudakları görmek için gözlerini açtı. Vaat edilen ödüle ulaşmış çocuklar gibi, karşısında görmeyi umduğu mavi gözleri bulduğu için neşeli bir gülümseme tüm yüzüne yayıldı. Mutluluk geçiciydi ve ellerini beline koyup tekrar yatağa çektiği bu kadın da tanımın kanıtıydı.  Oldukça zor süreçler atlatsalar ve pek de mutlu sayılmayacakları yüzlerce gün yaşasalar da Alexis yakaladığı küçük bir mutluluğa tutunup onun üzerine bir hayat kurabilecek kadar âşık bir kadındı. Annesinin her sabah babasını öperek uyandırdığını filmlerdeki sahnelerden etkilenerek hayal ettiği  için, aşkın tanımını da sabah kendisini öperek uyandıracak kadınla yapıyordu. Yatakta geçen ve her veela kahkahasının ardından dozu artarak ilerleyen kısacık bir çeyrek saatin ardından Bryan banyoya doğru yol alırken, Alexis sevgilisini uyandırmaya gelirken kahvaltıyı nerede bıraktıysa hazırlamaya oradan devam etti.

    Islak saçlarını birkaç kez havluyla karıştırdıktan sonra terliklerini ayağına geçirip mutfağa ilerledi Bryan. Alexis’e arkasından sarılıp boynuna birkaç öpücük kondurduktan ve onun aslında memnuniyet göstergesi olan sızlanmalarını şakalaşmalarla cevapladıktan sonra domatesleri dilimleyip kayık tabaklara özenle dizmeye başladı. Dilimleri tabağa kalp oluşturacak şekilde dizip etrafını yeşilliklerle süsledi. Kimseyle paylaşmadığı salata sosunu üzerine döküp işini bitirecekken güvertedeki poşetleri almak için çıkan Alexis’in yüzü kireç gibi bembeyaz geriye dönmesiyle durakladı. Zor konuşuyordu ve ağlamamak için kendini zor tutar bir hali vardı. Poşetleri yerinde bulamadığı için olamazdı değil mi tüm bu paniği? “Şey… ben üzgünüm bir şey diyemedim kendim. Ama şey. Hazır değilim galiba. Onunla konuşmaya yani… Ophelia gelmiş.” Bir an yanlış duyduğunu düşündü, doğruluğunu kadının perişan bakışlarından tasdik edince, yanlış duymuş olmayı diledi. Zor zamanlarında kendini affettirmek ve ona ne kadar değer verdiğini göstermek için aldığı bu tekneyi kutsal mekân olarak adlandırmıştı. Başka hiçbir kadınla oraya gitmemiş Alexis’in gizli mabedini kirletmemişti. Oysa şimdi verdiği sözü tutamamıştı. O kadınlardan biri saklanmaya ihtiyaç duyduklarında sığındıkları mabedi bulmuştu. İlk çağ zamanlarında mağarası taşlanan insanların çaresizliğini görüyordu Alexis’te. Kutsalına dokunulmuştu. Elini önündeki önlüğe sildi ve dışarı hışımla çıkarken bir yandan da ondan kurtulmaya çalıştı. Her tarafını bağlayan ipler özgür hissetmesine engel oluyordu oysa yapacakları konuşmada kendine güvenen ve hâkim olabilen biri olarak durmalıydı. ”Buraya gelerek ne yaptığını zannediyorsun?” Ophelia’nın böyle bir tepkiyle karşılaşmayı beklemediği yüzündeki şaşkınlıktan ve sarılmak için hamle yapmışken aniden geri çekilmesinden anlaşılıyordu. Bryan oldukça sert ve kararlı bir sesle konuşurken, yüksekliğine de hakim olamıyordu. Bu demek oluyordu ki muhtemelen Alexis yalıtımsız teknede her şeye rahatça şahit olabiliyordu. ”Telefonuna açmıyordun. Eve gitmeyi düşündüm; ama çocuklar görürse yalan söylemek istemedim. Yalnızsın sanırım hayatım.”İşte anlayamadığı ve sorun yaşadıkları nokta buydu, Bryan yalnız kalan ve bunu isteyen bir adam değildi. Ophelia ile değilken vakitlerini Alexis’le harcamaktan hoşlanıyordu. Onunla yemek yapmayı seviyordu, onunla uyumayı, yüzmeyi, öpüşmeyi seviyordu. Alexis’i seviyordu ve Ophelia bunu bir türlü anlayamıyordu. Evet, ona karşı da boş değildi ama eğer biri sahiplenecekse bu kişi şu anda güvertede bağıra çağıra kavga ettiği kadın değil, mutfakta gözyaşlarına hâkim olamayan kadın olurdu. Öyle olmalıydı. “Sana beni merak etmeni söylemedim. Başıma bir şey geleceğinden mi korkuyorsun yoksa aslında kontrol mu ediyorsun?” Sinirlerine hakim olmalıydı, en azından sesini alçatmalıydı ama o anda sesin içeri gidebileceğini düşünmüyordu. Ophelia’nın kesin kurallara rağmen evine, ailesiyle ortak alanına gelebilmeye nasıl cesaret edebildiğini ölesiye merak ediyordu. ” Kendine gel. Pişman olacağın şeyler söylüyorsun.” Ve ileride zor tamir edilebilir yaralara yol açan bu diyalog Bryan’ın bu davranışlarının sebebini şu anda Ophelia’yı görmek istememesi, istese onun yanında olacağını söylemesi ile devam etti. Aslında söylemesi gereken Alexis’le birlikte olduğu, onu görmek istediği ve tekneye gelerek yeri olmayan bir mekana girdiğini söylemekti. Kısa bir süre daha devam eden bağırışların ardından yandaki teknelerin ilgisini çektiklerinde sakinleşmeye çalışan Bryan artık gitmesini ve bunları sonra konuşacaklarını söyledi, Ophelia bir daha görüşmemek isteğini çok net bir şekilde belli eden yüz ifadesini geride, adamın gözlerinde bırakarak uzaklaştı.

    Ne ile karşılaştığını bilemeden mutfağa giren Bryan, arkası dönük Alexis’in yanına gidip yalnızca iki sözcük fısıldayabildi. ”Özür dilerim.” Çok özür dilerim.  

    Birkaç dakika önce oluşan gerginliği midesine birkaç şey soktuktan sonra kendine doldurduğu bir kadeh şarapla atmaya çalıştı. Ve elinde şarabıyla Alexis’in suskunluğunu paylaştı bir süre. “Bir şey yapmak zorunda olmadığınızı söylemiştim hep… Ama o evimize ya da buraya gelirken hiç kolay olmuyor. Yapamıyorum. Gitmeyeceğime dair söz verdim ama gitmek istiyorum. Onu burada gördüğüm anda kaçmak istedim.” Kaçmamakla iyi etmişti o zaman. İki büyük ayrılmanın ardından bir üçüncüsünü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın hiçbir ilişki kaldıramaz. Oysa Bryan Alexis’e yardım ediyor gibi hissetmeyi seviyordu. Roy’un enkazından onu kurtarmayı, Grace’e edemediği yardımların kefareti olarak görmüştü. Günahlarından arınıyordu. Statham’ın tanrısının cennetine girebilmek için bu gerekliydi. “Her şey fiziksel olduğunda sorun yoktu, gerçekten. Ama siz ona âşıksınız.” Ah hayır bunu ondan duymak hiç iyi olmamıştı. Yüzünü buruşturdu ve şaraptan olduğu zannedilsin diye kadehinden büyük bir yudum aldı. Sevdiği ve onu delice seven kadının başkasına da aşık olduğunu bilmesi yeterince kötüyken, bunu dile getirmesi en kötüsüydü. Cümlesini bitirir bitirmez elini dudaklarıyla kapadı ki böyle konuşmalara mühürlensin. Kendine acı verdiği halde bunları söylemesin. Hatta isterdi ki, hiç bilmesin. En başta yapmıştı hatayı. Her şeyi açık seçik yaşamamalıydı. Eğer aralarındaki şey fazla ilerlemeden koysaydı engeli böyle olmazdı. Diğerlerinden haberi başından beri olmamalıydı. Ama bunlar için geç olduğuna göre düşünmesinin de anlamı yoktu. Karşısındakinin iyiliği için ilişkiyi bitirmek gibi bir niyeti yoktu, kendi iyiliği için terk edilmek de istemiyordu. Başka bir yol bulunmalıydı. Ona yalan söylemeden, tutamayacağı sözler vermeden işe yarayacak bir yol. ”Burası senin için olduğu kadar benim için de özel. Seninleyken başkalarını görmeyi –burada Ophelia’dan bahsetmişti fakat ismini anmak istemediği gibi onu işaret edecek olan bir kişi zamirini de kullanmaktan çekinmişti- ben de istemiyorum.” Ama bana bunların sorun olmayacağını dair söz vermiştin. Belki en baştan fikirlerini söylesen vazgeçemeyeceğim kişilere bağlanmak zorunda kalmazdım . Bir gün bu zor duruma düşeceğini en başından biliyordu; fakat Alexis’le yaşamayacaklarını ümit etmişti. Herkes en iyi bildiği işi yapmalıydı oysa. Evciliği küçük kızlar oynamalıydı, tarihi eser kaçıran kocaman erkekler değil. Eğreti duruyordu. ”Bunları konuşmayalım lütfen, seni seviyorum. Bizi ilgilendiren de bu değil mi?” Ayağa kalktı, güvertede kısa bir turun ardından Alexis’in birkaç adım gerisine oturdu. Belki son kararı vermek için yalnız kalmaya ve tüm etkilerden arınmaya ihtiyacı vardı. Bryan’ın ne düşüneceğini değil kendi hislerini duymalıydı.

    Birbirlerinin hayatlarına bu kadar dahil olmaları ikisini de yaralamıştı. Alexis’in Cosby’le barlarda eğlendiği ve Bryan’ın da kendine vakit bulabildiği, bütün bunların sorun olmadığı zamanları zaman zaman özlüyordu. Alexis bahçede hava ne kadar soğuk olursa olsun beklemiyordu adamın dönüşünü. Ve Bryan onu battaniyeler içinde bankta otururken görünce tüm enerjisini yitirmiyordu.

    Alexis’i hayatına aldı ve ilk gençliğinde verdiği kararı tutamadı. Ondan uzak duramadı.

    RP SONU


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Parthenia

Parthenia


Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 09/05/13

Grace was here Empty
MesajKonu: Geri: Grace was here   Grace was here Icon_minitimePaz Tem. 14, 2013 9:43 am

Puanınız: 93





# Betimleme: 27/30
# Akıcılık: 10/10
# Yazım Kurallarına Uyum: 9/10
# Sayfa Düzeni: 10/10
# Renklendirme: 5/5
# Kurgu: 22/25
# Uzunluk: 10/10

İyi rol oyunları!

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Grace was here
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Grace was here
» Rachel Lissa Grace
» Rachel Lissa Grace

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Role Play Geçmişi-
Buraya geçin: