this is gonna be awkward.

Konu: this is gonna be awkward. Cuma Ağus. 30, 2013 11:12 am

this is gonna be awkward, said she.

this is gonna be awkward. Tumblr_me2l3sKcrW1r96ljko1_250

and he laughed a lot until wore 'his' bra.

Konu: Geri: this is gonna be awkward. Salı Eyl. 03, 2013 12:37 pm

Neredeyse batmak üzere olan güneş henüz kızıllaşmaya başlamıştı, genç adam hızlı adımlarla ilerlerken koridorda. Yanından geçen insanlara selam veriyordu bir yandan; ancak ismini sorsanız hatırlamayacak vaziyetteydi. Aklında binlerce soru vardı ki en önemlisi bunu neden yapıyorum sorusuydu. Hans olsa her şeyin meraktan olduğunu söyler, birazdan düşeceği durum ile ilgili geyiğin dibine vururdu. Eğer bahsi geçen kişi Krystelle olmasaydı. Sahiden, Krystelle Bartolomej ile bedenlerini değiştirecek olmasına destek çıkacak bir insan bile yoktu şu dünyada. Belki Liam bunu komik bulabilirdi; o kadar. Damarlarında aslan kanı dolaşan genç adam bunu yaptığı için kendisini belki de asla affetmeyecekti ama bir kere söz vermişti, asla geri dönmezdi. Gergin olduğu her açıdan belliydi o yürürken. Derin bir nefes aldı ve kendi kendine her şeyin iyi olacağını söyledi. Daima istememiş miydi bir gününü Slytherin'de geçirmeyi, daima merak etmemiş miydi bunu? İşte, şimdi zamanıydı. Düşmanın inine girecek olması dışında pek sorunu yoktu aslında. Krystelle kendi ortak salonlarına davet edilen birisi olmasa da, insanlarla bir sorunu olmadığı düşünülünce pek tehdit oluşturmuyordu binası için. Onun tehdit oluşturduğu tek bir kişi vardı orada: Hans. Parmaklarını kütletti genç adam istemsizce. Roxana bu huyundan nefret ederdi onun ama adam stresliyken ya bunu yapardı ya da saçma sapan şarkılar söylemeye başlardı. Eğer ortak salonda birisi saçma sapan şarkılar söylüyorsa ya Gordon/Hans'tır ya da Shane. Şarkının ne kadar sapık bir zihniyete sahip olmasına göre değişiyordu, kim olduğu.

İhtiyaç odasının kapısına geldiğinde beklemeden içeri daldı. Dışarıda birilerinin kendisini görmesini istemiyordu. Hele ki Bartolomej kızı her an gelebilecekken. Belki de gelmişti, kim bilir? İçeri daldığında etrafına bakındı delikanlı. Önünde duran koltuğa oturacaktı ki, gelen ses üzerine arkasını döndü. "Gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım." Sarışın kızı duvara yaslanmış, üzerinde yalnızca gömleği ve eteği ile görünce yutkundu zira birazdan o beden, kendi bedeni olacaktı. Tekrar soru kendine: bunu neden yapıyorsun?! Zihni kapalıydı adamın son birkaç saattir başkalarına. Hans bunu henüz fark etmemişti, neyse ki. Adama söyleyecek bir yalanı da yoktu zira. Ona yalan söylerken kendisini bok gibi hissediyor, bu adamı öldürüyordu. Eğlenceyi asla kaçırmam." Kız omuz silkerek gülümsedi. Dışarıdan bakan birisi, neler döndüğünü belki de asla anlayamazdı. Sonuçta bu Gordon'dı; Hans'tan hiçbir farkı olmayan Gordon. Slytherinleri sevmezdi o, hele ki en yakın arkadaşını harap eden bir kızı asla. Oysa bu kız farklıydı. Gordon'ın metasını yakaladığı zaman hiçbir şey olmamış gibi yalnızca gülmüş, ona destek çıkmıştı. Kendisini sevdirmişti bunu yaptığının farkında bile olmadan ve eğer sorarsanız, Gordon onun Hans ile birlikte olmasını gerçekten isterdi. Sadece bunu dile getirmenin adamı parçalayacağını bildiği için kendisine saklıyordu. Çünkü o diyeceğini demişti, bir daha geri dönemezdi. İçten içe bu onu ne kadar harap etse de.

"Bilmem gereken bir şeyler var mı? Özel şakalaşmalar gibi?" Genç kız gömleğini çıkarıp adama fırlattığında şaşkınlıkla şaşkın bakışlarla arkasına döndü Gordon. "Lanet olsun, benim sevgilim var! Biliyorsun değil mi?" Krystelle'ın kahkahası adeta ihtiyaç odasında inledi. "Birazdan her şeyi göreceksin zaten tatlım. Bahsi geçmişken, Verbitsky'le sevişebilir miyim?" Genç adam eğer bir şeyler içiyor olsaydı kesinlikle hepsini püskürtmüştü. Telaş içerisinde arkasını döndü ve kollarını göğsünde kavuşturarak kaşlarını çattı. "Aklından bile geçirme." Kız masumum anlamında ellerini kaldırdığında eteğini de çıkarttı. İçinde bulunduğu durum o kadar garipti ki adam ne hissetmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Neticesinde o bir erkekti ve karşısında kadın vücudunun tüm güzel hatlarını taşıyan bir kız duruyordu. Yine de, Roxana'yı hiç kimseye değişmezdi o. Onu düşünüp, aklını buradan uzaklaştırmayı denedi. "Hans ve ben kimi zaman zihnen konuşuruz." Krystelle adeta hiç şaşırmamış gibi omuz silkti. Homurdandı ancak hiçbir kelimesini duymadı Gordon ta ki kız düzgün konuşmaya başlayana dek. "Şifre i wanna fuck you. Julius ve ben ayrıldık, şakalarına kanma. İnsanlara gülümse. Yatmadan önce Krystof'a sarıl ve-" diye devam ediyordu ki adam atılarak kızın lafını böldü. "Siz, ayrıldınız mı? Ah ve şifre... Merlin adına, onun yasal olduğunu bile bilmiyordum!" Cevabını alması gecikmedi. "Değil zaten." Gözlerini deviren genç adam, en sonunda üzerindeki t-shirtü kıza fırlattığında derin bir nefes aldı. Slytherin oluyordu... Gerçekten Slytherin oluyordu. Hepsinden ötesinde de; bir kızın bedeninde! O an, topuklu ayakkabıları fark etti ve gözleri fal taşı gibi açıldı. "GERÇEKTEN Mİ?! Onları nasıl kullanacağı mı bile bilmiyorum!" Kendisine yaklaşan genç kız bakışlarını adamın erkekliğine kaydırıp omuz silkti. "Onu nasıl kullanacağımı bile bilmiyorum! Hem, gerçekçi olması lazım. Değil mi?" Ve genç adam, işte o an pişman olmuştu bile bunu yapacağına. Merlin'e küçük bir dua okudu ve topuklu ayakkabılara bakmayı devam etti.

» This is not gonna happen!
» Haters Gonna Hate!