Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Boldizsár Vastagh




Lakap : Bold.
Rp Sevgilisi : Yalnızlık, ömür boyu.
Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 17/01/14

Özel
Rp Puanı:
Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Left_bar_bleue89/100Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Empty_bar_bleue  (89/100)

Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Empty
MesajKonu: Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476   Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Icon_minitimeCuma Ocak 17, 2014 10:57 am

sonsuzluğun başlangıcı

Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Prqru

1476, târgoviste, eflak.


boldizsar vastagh adıyla bir başka rp sitesinde kullanılmış görev rp'sidir.
_________________________________________

Attığı her adım vücudundaki bir yara izinin daha sızlamasına sebebiyet verirken komutan Boldizsar Vastagh, ülkenin kanla boyanmış topraklarının üzerinde görenlerin bir daha bakmasına sebebiyet verecek şekildeki görkemli üniformasıyla saraya doğru yürümekteydi. Gökyüzü bulutlarla kaplanmış, Karpatların bir kısmının zirvesi sarayın yüksek kesimlerinden bile görünemez olmuştu. Vastagh'ın içindeki kasveti kanıtlarcasına şekil almıştı hava ve bu durum ona artık bir nebze olsun zorlandığını hissettirmeye başlıyordu, ihtiyacı olan sonsuz gücü alamadığı için hayıflanmakla beraber aklına yıllar öncesinden bir manzara kazındı. 17 yaşında genç bir çocuk vardı manzarada kısaydı sarı saçları, bakışlarının içinde merhameti ve tanrının insana bahşedebileceği iyi özellikleri görebilirdi o manzarayı dışardan izleyen birisi. O manzaradaki çocuk için küçük bir kasabadan babasının kaderini yaşamamak için ayrılmıştı ayaklarını sürüye sürüye, annesinin gitmemesini emreden bakışlarına geri dönüp bakmamıştı. Baksaydı kalacaktı çünkü; kalamazdı, kalmayı aklına bile getirmemişti. Kalmayı seçen iki kardeşi vardı zaten. Küçük iki kardeş. Şimdi bilmiyordu nerelerde olduklarını, hayatlarına kimler girdi, öldüler mi, hayattalar mı, zenginleştiler mi, sefaleti mi yaşıyorlar, bilmiyordu ve bu sorularının hiçbirine cevap veremiyordu Boldizsar, vermek istemiyordu. Merakını almıştı geçen yıllar. Gerçekte yaşadığını bile bilmediği o insanları kafasına öldürmüştü zaten. Bulunduğu yere, ihtiyacı olan güce ulaşması için böyle yapması lazımdı. Kader onu seçti, dünya cehenneminde ayakta kaldı Boldizsar, doğru zamanda doğru yerde olarak muhteşem bir yere geldi. O çocuk şimdi ülkenin en büyük adamlarından biriydi. Gözlerinden okunan merhametin yoksunluğu, daha olgun bir yüz ifadesi, bir sürü kılıç yarası ve kapanmış bir kalpti statüsüyle beraber değişen. Memnuniyetsiz olamazdı bu durumdan, isteyip almıştı, isteyip almıştı. Cihanda yaşayan yüz milyonlarca hatta milyarlarca insanın başaramadığını başarmıştı. Fakat yorulduğunu hissediyordu adam, attığı her adımda yorulduğunu hissediyordu. Bıkmamıştı, bu ülkeye hizmet etmekten, ama yorgundu. Yorgunluğunu gizliyordu. Bir ağaç gibi dik duruyordu, hiç yıkılmayacakmış izlenimi veren bir çınar ağacı. Kim bilir, belki onun gibi uzun ömürlü olamayacaktı ama heybeti insanlara saygı uyandıracak bir durumdaydı.

Kışladan saraya doğru attığı adımlar bakışlarında kendi gençliğindekileri göremediği genç bir askerin "Efendim, bu kağıdı size iletmem istendi. Saraydan geliyor." demesiyle başlamıştı ve de uzattığı bir kağıtla. Boldizsar sadece başını sallayıp genç askeri oradan göndermişti. Açtığı kağıttan kendine yapılan çağrı son zamanlarda unuttuğu bir duyguyu harekete geçirmişti; merak. Eszter söyleyeceği bir şey olursa hep kendisi gelir bulurdu adamı, ayağına çağırmayı tercih etmezdi. Önemli bir şey olduğu aşikardı, fakat o an kadının kendisine ihtiyacı olan sonsuz gücü vaadedecek bir teklif yapacağını kestirmesi imkansızdı. Eğer bilseydi.. koşardı. Bu sık adımlardan daha fazlasını yapardı. En büyük hediyeye doğru gittiğini bilmeden atılmış sert adımlar en nihayetinde onu saraya ulaştırmıştı. Tek tek adımladığı merdivenler onu en yukarıya sürüklerken sarayın heybetinin görülmeye değerliği bile etkilemiyordu şu anda onu. Çünkü merak denen illete kapılmıştı, kadının ne diyeceğini merak ediyordu ve kendini duyacağı her şeye hazırlamaya yemin etmişti. Hazırlanmalıydı, şaşkınlık Boldizsar'a göre bir hareket olmazdı. Üzülmek veya abartılı sevinçlerde. Zaten şeytanın oyun sahasında kaybettiği ruhu buna izin vermezdi. Çok şey görüp yaşamıştı. Tanımadığı pek çok insan ellerinde verdi son nefesini, zalim olmasını gerektiren anlarda çok can yaktı. Şu anda sarayına girdiği ve o sarayın gerçekten "onun sarayı", bu ülkenin gerçekten "onun ülkesi" olması için hayatındaki en büyük ihaneti gerçekleştirdiği adam III. Vlad ülkede binlerce kazığa oturtulmuş adamı dizerken, dönemin süper gücü Türklerin bile kara gözlerine korkuyu yerleştirirken de oradaydı, o insanlar ordusunun en az yarısının canını alırken de oradaydı. Zaferin zevkine de varmış, çaresizliği de görmüştü adam, kendine dünya üzerinde, Karpatların eteklerindeki bu ülkede gençken hayalini bile kuramayacağı gücü veren II. Vlad'a yaptığı da hep kalacaktı aklında, yitip giden merhameti, iyi duyguları da... Aklındaki bunca düşünce ve bedenindeki bunca yara onu genç bile sayılabilecek bir yaşta yormayıp da ne yapacaktı.

Eszter'in odasının önündeki iki askere sertçe bakmayı tercih etti yürüdüğü kısa yol bittiğinde. Onlarsa içlerinden muhtemelen adam hakkında kötü şeyler geçirmelerine rağmen sersem yüzlerine kattıkları basit bir saygı ifadesi ve hareketleriyle yolu açtılar. Boldizsar en dipten başladığı için o insanların psikolojisini anlayabiliyordu, birazdan kendi aralarında konuşacakları şeyleri de. Fakat onların düşünceleri hakkında kafa yoracak durumu yoktu askerin. Görkemli kapı açılıp içeriye girdiğinde kendisini karşılayan Eszter'in suratında her zamankinden farklı bir ifade görmesi zor olmamıştı. Eszterin duygularını o an gizleyememesi mi yoksa Boldizsar'ın gördüğü binlerce insan sonrasında artık insanları daha kolay anlaması mıydı buna sebep olan bilinmez ama kadının güzel yüz hatları gerilmişti ve Boldizsar'ın mavi gözlerinin arkasındaki merak artmıştı. Son derece güçlü, kimseye ihtiyacı yokmuş gibi görünüyordu kadın. Yıllar öncesinden kalan geçmişlerini hatırlatmıştı bakışları ve Boldizsar'ın aklı en başa gitmişti. Eszter için yaptığı fedakarlığa, kendine dünya üzerindeki gücü veren adamın elinden onu kurtarmasına... Bilemezdi şu an aslında o dönem yaptığının mükafatını alacağını. Bilemezdi çünkü kadının konuşmaya niyeti yok gibi görünüyordu. Boldizsar tek bir kelime bile etmedi zamanında nice kelimeler döktüğü insana. Çünkü dinlemek istiyordu, baş gösteren merakının bir an önce bitmesini istediği gibi. Kadın cümlelerini toparlarken Boldizsar çoktan koltuğa oturmuştu. Mavi gözlerini diktiği kadın en nihayetinde dudaklarını aralayıp başladı anlatmaya. "Boldizsár, sen benim şu ana dek gördüğüm en cesur askersin. Aynı zamanda en iyi dost. Beni Vladislav'ın elinden kurtarmak zorunda değildin. Ama yaptın." Evet, değildim ve yaptım. diye içinden geçirdi. Kendini sorguladığı anları yaşamıyordu en başında yaptığı gibi, geçen yıllar onu umursamaz bir adama da çevirmişti ayrıca. En azından bu derdini umursamamaktaydı. Boldizsar kadına teşekkürünü bildirircesine başını salladı, hepsi bu. Susmaya yemin etmiş gibiydi. Konuşsa kadının cümleleri dağılacakmış gibi geliyordu çünkü ve bunu istemiyordu. Merak adı verilen canavar kadının cümleleriyle beslenmekteydi. Bold konuşursa yapacağı tek şey canavarın doymasına engel olmak olurdu ki o zaman canavar daha tehlikeli olurdu. Bunu istemiyordu adam. "Bu akşam bunları seninle konuşmak gerçekten çok zor. Konuya nasıl gireceğimi dahi bilmiyorum. Ama şunu bilmelisin ki benim için en kadar ulu bir insansan voyvodamızın gözünde de o kadar önemlisin. Senin varlığın sayesinde bugün başta Romanya olmak üzere tüm Dünya önünde korkuyla eğiliyor. Sen tarihin en cesur komutanısın." Duyduğu sözler hoşuna gidiyordu. Mütevazi olmayı seçemezdi, aptallık olurdu. Boldizsar yaptığı şeyin arkasında dururdu hep. Tıpkı kadının anlattıklarında olduğu gibi ve evet; bu sarayda hala eflak'ın siyah kartalı bayrak üstünde onurla duruyorsa sebeplerinden birisi, hatta en büyüğü oydu. III. Vlad'ın tüm dünyaya saldığı korkunun dışında... Mum ışığı gözüne vurunca hafiften ona doğru baktı. Sonra kendisine hoş cümleler kuran kadına döndü bir saniyelik dikkat eksikliğinin ardından. "Bu yüzden voyvodamızın sana bir teklifi var. Bize katılman." Siz? Ben ne zamandan beridir sizin dışınızdayım?

Boldizsar'ın suratındaki merak şaşkınlığa dönmüş ve derin bir nefes almayı tercih etmişti. Koltuğa kendinden emin bir tavırla oturan büyük komutanın yerini bir başkası almıştı... meraklı, sabırsız bir çocuk. O "çocuk" yeniden sert bakışlarını takındı ve artık konuşmalıydı. Kadına vermemeliydi tüm yükü. Merakını dudaklarından dökülenlerle kanıtlayacaktı ona. Kusursuz yüz hatları dalgalanmaya başlamıştı konuşmaya yeltenirken ve suskunluğun hakim olduğu oda adamın tok sesiyle inlemekteydi. "Eszter. Seninle olan arkadaşlığımız sayesinde sana adınla hitap edebileceğimi düşünüyorum. Bana açık konuşman gerek. Bir tehdit mi var? Voyvodamız tehlikede mi?" III. Vlad'a bir şey olmasını düşünmeye kadar gitmişti aklı. Düşünceleri öyle bir boyut almıştı ki artık engel olamıyordu. Kadın ne dese hazırdı, ne dese... "Fark ettin mi? Biz artık hiç gün ışığına çıkmıyoruz. Odamıza yemek çok az geliyor ve hiç dokunulmadan gidiyor. Bazı görevlilerin adı bir daha duyulmuyor. Biz değiştik Bold. Biz artık sizden farklıyız." Kafasındaki düşünceler beyninin patlayacağını hissettirince adam sarı saçlarını arkaya doğru ittirdi sağ eliyle. Sol eli kendi dizinin üzerinde vazifesiz bir şekilde bekliyordu. Ama anlıyordu kadının kastettiği şeyi. III. Vlad'a ve Eszter'e olanları tahmin ediyordu, kadın direk söylemese de adamın anlayışına güvenerek kurmuştu cümlelerini. Adam da en nihayetinde anlamıştı. Ama ne diyeceğini bilmiyordu. Sadece düşündü, başka bir şey yapamazdı. Bu karar kolay değildi. Kadının ona vaadettiği şey için aslında ömrü boyunca mücadele ettiğini hatırladı. En az 20 yıl önce o kasabadan ayrılan çocuğun hayalinin vaadediyordu kadın sözleriyle, ona sonsuzluğun kapılarını açıyordu III. Vlad ve Eszter. Bu iki insan adamın hayalini gerçekleştirmek için el ele vermiş gibi görünmekteydi, öyle bir dertleri yokmuydu var mıydı bilmiyordu ama kendisini öyle düşüncelere zorlamıştı ki olanlar, aklından geçenlerden sorumlu değildi. "Artık bir karar vermenin zamanı geldi Bold. Sonsuzluğun sonuna dek bizimle misin? Yoksa aciz bir insan olarak mu ölmek istiyorsun? Vazifesiz bir şekilde duran sol eli dizlerine hafifçe ve art arda darbeler vurmaya başlamıştı. Aciz bir insan olarak ölmek.. kadın onu nereden vuracağını biliyordu. Bold'un en büyük korkusunun göz önüne sermişti çünkü. Bold böyle yaşamamıştı. Böyle ihtişamlı bir hayat, aciz bir ölümle, basit bir hastalık, bir hainin kılıcı, bir düşmanın son darbesi veya bir dostun ihaneti gibi şeylerle sonlanmamalıydı. Evet sonlanmamalıydı, aslında böyle değil. Hiçbir şekilde sonlanmamalıydı. Son kararı verdi artık kadını daha fazla bekletmedi; "Eszter, sen ve voyvodamız bana hayatımı adadığım şeyi sundunuz. Ben.. ben bunu kabul etmekten başka bir şey yapamam. Aksini kendime ihanet sayarım. Hadi, bitir şu işi." Kararının netliği cümlelerinin sertliğinden geliyordu. Kadının attığı adımlar adamın içindeki heyecanı arttırıyordu. Kadının dişleri adam damarlarından akan kanı hedef aldığı an ışıklar kapanmıştı Boldizsar Vastagh için...

Bütün yapılması gerekenler yapılmıştı, onu ölümsüz bir hayata çeken her şey. Işıkların açılması tabutta geçen uzun saatler sonrasında gerçekleşti. Ölümsüz yaşamının başladığı an yanında dünyayı korkutan III. Vlad ve onun için anlamı kelimelere sığdıralamayacak olan kadın Eszter vardı. Mavi gözleri saatler sonrasında açılmış, ihtişamlı yaşamı aciz bir biçimde sonlanması muhtemel olan biri olarak uyuduğu uykudan hayallerini gerçekleştirmiş ölümsüz bir vampir olarak uyanmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Parthenia

Parthenia


Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 09/05/13

Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476   Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476 Icon_minitimeC.tesi Ocak 18, 2014 6:18 am

Puanınız: 89





# Betimleme: 25/30
# Akıcılık: 10/10
# Yazım Kurallarına Uyum: 7/10
# Sayfa Düzeni: 10/10
# Renklendirme: 5/5
# Kurgu: 22/25
# Uzunluk: 10/10

İyi rol oyunları!

*İkinci puanlama yapıldı. Şahsın ilk puanı seksen altı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sonsuzluğun Başlangıcı, 1476
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Role Play Geçmişi-
Buraya geçin: