Adı Soyadı: Rory Lennox
Yaşı: 42
"Bu koku..." burnunu çekerek "Kafanı güzelleştirmeye yeter." dedi Rory çırağına. Haftanın en sevdiği günüydü. Mal gelen, kavanozlara bölünüp raflara yerleştirilen gün. Bir başka dönem daha vardı, ki o hasat sezonlarında başlardı, bahar sonlarıydı. Onun güzelliği de kalite kontrol yapmasıydı. Yine de haftada birkaç saat süren bu mal alma ve yerleştirme zamanı Rory'ye zevk veriyordu. Ağır iş olsa da, parmaklarını topraktan fırlamış o yumuşacık bitkilerde gezdirmeyi seviyordu. Hayvan parçalarının kayganlığı sanki tuzlu denizlerde balık avlıyormuş gibi doğayla birliği hissettiriyordu mahzeninin duvarları arasında.
Çırak yeni olduğundan elini ayağını nereye koyacağını bilemiyordu. Gözlerini kapatıp hırsla burun çeken ustasına bakarak yüzünü buruşturdu. Üst kattan gelen klasik müziğe belli belirsiz salınarak eşlik eden ustası yeşil cübbesiyle tam bir sarhoş leprikona benziyordu. Bir kaç kez konuşmak için ağzını açsa da, Rory'nin kısa inlemesi ve havaya kalkarak susmasını işaret eden eliyle gerisin geri sokmuştu dilini içeri. Halini tanımlamak için tek kelime yeterliydi: "Rahatsız."
Müziğin yavaşça sönüp yeni bir parçanın başlayacağının hissedildiği sessizlikte açtı gözlerini Rory. Yüzünde çocuklara özgü muzipçe bir sırıtışla çırağına seslendi: "Haydi başlayalım." Adeta zıplayarak kübik bir cam kabın başına geçti. Yanı başından bir kavanoz aldı ve kapağını açıp dirseğiyle vücudu arasına sıkıştırdı. Yerinde duramayan parmaklarını gururla çırağa göstererek daldırdı kübün içine. Ve işte dalıyorlardı derine. Bir avuç kurbağa kalbini hızla çekti yukarı. Parmaklarının arasından kayıp düşseler de büyük kısmı kurtulamıyordu avucundan. Dili dışarıda, avucunda kahverengi toplarla gerçek bir çocuk olmuştu. Çıkardığı kalpleri nazikçe kavanoza akıttı. "İşte böyle..."diye mırıldandı Rory. "Çok sıkmayacaksın ki suları çıkmasın. Keyifle ve nazikçe. Şimdi sen yap."
Çırak kavanozu kendi tarafına, kübün kenarına koydu ve yüzünü buruşturup derin bir nefes aldıktan sonra daldırdı elini. Sanki sadece eli değil de tüm vücudu kaba girecekmiş gibi hazırlanmıştı. Kayganlıktan iğrendiğinden ilk seferde neredeyse tüm kalpleri kabın içine geri düşürdü. İkinci denemede eli iyice boyanınca Rory yardıma koştu ve sıkılığını kontrol etmek için çırağın elini tutarak birlikte daldırdı elini. Çırağın rahatsızlığı her halinden belliydi ama Rory'nin kafası kurumuş kanın güzelliğiyle dolduğundan meşgul olamıyordu onunla.
Sonunda çırak nasıl yapacağını öğrendiğinde Rory sevinçle bağırdı "Harika! En çok kurbağa kalbi kullanacağız. Bu yüzden çabuk alıştığına sevindim. Kavanozların hepsi dolunca üzerlerine etiket yazarsın. Ben diğer malzemeleri çıkartayım."
Kirli elinden kanlar mahzenin taş zeminine damlayarak depo birimlerinin bulunduğu masaya ilerledi Rory. Temiz eliyle kese kağıtlarını avuçlayıp hasat ürünlerine yöneldi sonra. Şimdi önünde zor bir karar vardı, çirişotu kökleri mi yoksa aksırık otu mu iyi bir başlangıç olurdu?