Ortalık bir anda karışmıştı kimsenin ne olduğundan haberi yoktu sihir dünyası şok içindeydi Jean Pierre'in okuduğu mektuptan çıkardığı sonuç buydu...Sihir Bakanı onun ekseriyetle Lyon şehrine gitmesi gerektiğini söylemişti.Jean Pierre koyu kağıt kullanılarak yazılan mektubu siyah üzerine kırmızı fransız zambakları işlenmiş koltuğun üzerine bıraktı.Ayağa kalkmaya çalıştı ama sendeledi buna rağmen ayaktaydı.Yaşamında çoğu zaman nasıl sendeledi ve doğruldu ise şimdide ayaktaydı.Henüz 23 ünde genç bir delikanlıydı küçük yaşında kaybettiği annesi ve babası ona bu mevkilere gelmesine yardım ediyordu bundan emindi.Belkide Sihir Bakanlığı Yardımcısı olması onun cesurluğu ve zekası yüzündendi ama Jean Pierre böyle olmamasını tercih ederdi çünkü annesini ve babasını hissetmek istiyordu.Yanında yoktular bari böylece onları hissedebilirdi.Bir anda irkildi bunları düşünmenin vakti değil dedi kendi kendine korsika aksanı taşıyan fransızcası ile...Kapıyı yavaşça araladı dışarda inanılmaz bir yağmur vardı.İçinde bulundukları kötü ortamıda düşününce bir anda durdu göklere baktı gözlerini kısarak "Yüce Efendimiz İsa...Bunlar senin gözyaşların değil,değil,olmamalı"dedi ve istasyona doğru koşar adımlarla yürümeye başladı.Çok geçmeden eski olduğu belli taş binaya varmıştı.Yeşil-Beyaz vitraylarla süslenmiş kapıyı yavaşça araladı...Kapıyı açar açmaz gözüne biri takıldı.Göğsünde sihir bakanlığı arması vardı.Yeşil uzun bir elbise giymiş saçlarını yukardan toplamıştı.Kıza daha yakın bakınca onun Solangé olduğunu anladı ve koşar adım yanına geldi "Quelle heure est le plus proche" dedi nefes nefese kelimeler ağzından bozuk çıkmıştı.Solangé , Jean Pierre'yi süzdükten sonra ona kafasıyla üst katı işaret etti.Jean Pierre'in kafası karışmıştı.Kızıl merdivenlerden yukarı koşar adımlarla çıktı yukardaki koridor sade bir şekilde boyanmıştı ama yerdeki halının özenle dokunduğu belliydi yavaş yavaş yürümeye başladı.Aniden bir kapı açıldı "İçeri gel" dedi adam tıslayarak ve etrafa bakarak.Jean Pierre içeri girdi oda ahşap renklerin ağırlıkta olduğu klasik stilde düzenlenmiş hoş bir odaydı az önce kendisine çağıran adam kapının önüne dikilmişti adamın korkutucu bir yüz ifadesi vardı.Odada masasında oturan kilolu adam Jean Pierre'in yanına geldi ve ona bir kağıt uzattı."Bu Lyon biletin" dedi ve arkasını dönüp dışarı çıkacakken bir anda durdu " Unutmadan al şu parayı " dedi parayı Jean Pierre'in eline sıkıştırarak ve kapıdakı koruması ile dışarı çıkarken koruma Jean Pierre'in de dışarı çıkması için kafası ile işaret etti.Jean Pierre koşar adımlarla aşağıya indi.Solangé hala ordaydı güzel kız diye düşündü bu görevden dönersek neden olmasın dedi kendi kendine.Solangé da dönüp Jean Pierre'e bakın J.P ister istemeden gözlerini ondan kaçırdı.Bunları düşünürken trenin saati geldiğini farketti.Yavaşça 3 numaralı aprona doğru yürüdü.Kırmızı-Lacivert renklerin hakim olduğu yeni olduğu belli olan trene bindi.İçi güzel düşenmişti.Bir odaya girdi oda şimdilik boştu siyah deri ile kaplanmış güzel koltuklara kendini bıraktı."Biraz dinlenmeliyim"dedi halsizce ve koltuğa uzandı...