Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yüzüme Gülen Omega Yıldızı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Theodorakis Palabras

Theodorakis Palabras


Lakap : Apollo
Rp Sevgilisi : --
Mesaj Sayısı : 605
Kayıt tarihi : 19/08/10

Özel
Rp Puanı:
Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Left_bar_bleue99/100Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty_bar_bleue  (99/100)

Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty
MesajKonu: Yüzüme Gülen Omega Yıldızı   Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Icon_minitimeC.tesi Şub. 12, 2011 10:43 am

O gün... Evet, o gün çok farklıydı. Yüzümü yalayan babam beni çok harika uyandırmıştı. Şans için gerekli olan tüm fırsatlar elimdeydi. Çünkü dün gece itibariyle Jüpiter yörüngeme girmişti. Bir haftosonu daha... Çıkıp Hogsmeade'de dolaşmak için çok iyi bir gündü. Gümüşi bir gömlek ve üzerine gece mavisi bir ceket ile pantolon... Tam Satürn gibi ışık saçıyordum. Hogsmeade'in tozlu ve bir o kadar da temiz havasını içime çekerek Üç Süpürge'ye yürüdüm.

"Merhaba Ian. Nasıl gidiyor?"

"Merhaba Koca Çocuk... Sağol. Yine buralardasın bakıyorum."

"Evet öyle oldu." dedi kahkaha atarak.

O söylemeden Ian Kaymak Birasını getirmişti bile. Onun o müthiş kokusu... Dünyadaki tüm kokulara paha biçilemezdi. Tam tadına doyulmayan bir yudum alacaktı ki kapıdan içeriye o uzun sarı saçlarını parlatarak giren bayan gözünü aldı. Ama ayıp olmasın diye keyfine devam etti. Ve aklından şu düşünceler geçiyordu: Bu kadın bana bir yerden tanıdık geliyor ama nereden?

"Selam Ian. Nasılsın?"

"Merhaba Bayan Elais. İyiyim. Teşekkürler."

"Bakıyorum da işler süper gidiyor: Tüm masalar dolu."

"Evet Bayan Elais. Malesef tüm masalar dolu." dedi In gözlerini devirerek.

"Sorun değil Ian. Ben şuradaki beyefendinin yanına otururum. Bi' kaymak birası alayım canım."

Dik bir şekilde yürüyen Elais, James'in masasına geldi ve güzel bir ricada bulundu.

"Afedersiniz. Yanınıza oturabilir miyim? Tüm masalar dolu da."

"Tabi. Buyurun, buyurun..."

James başka şey istese olacaktı. Pozitif enerjiler saçıyordu bayan. Tanışmak için can atıyordu James. Aşk değildi bu duygu, başka bir şeydi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cookieandmilkshake.tumblr.com/
Sophia Brigham

Sophia Brigham


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 18/09/10

Özel
Rp Puanı:
Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Left_bar_bleue98/100Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty_bar_bleue  (98/100)

Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty
MesajKonu: Geri: Yüzüme Gülen Omega Yıldızı   Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Icon_minitimeC.tesi Şub. 12, 2011 11:55 pm

Sabahın tüm ışıkları büyük bir zerafetle odasına süzülüyordu cadının. Müthiş bir güne uyandığını düşünüyordu. Bugün tatildeydi ve bunu en iyi şekilde değerlendirmek istiyordu. Masasının üzerindeki parşömenleri karıştırıyordu nedensizce. Belki aklına bir fikir gelir umuduyla... Hızla arkasını döndüğünde aynada kendisiyle karşılaştı. Fazlasıyla capcanlı görünüyordu bu sabah. Akşamdan kalma yorgunluğu geçmişti. Geç saate kadar çalıştığının hiçbir göstergesi yoktu. Aynaya doğru zarifçe süzüldü cadı. Bugün ne giyeceğine karar vermek istiyordu. Bir muggle gibi mi? Yoksa gerçek bir cadı gibi mi? Ama ne giyerse giysin deniz dalgasını anımsatan parlak sarı saçları yine salınmış bir şekilde duracaktı. Bu sabah bir muggle gibi görünmek istiyordu. Sıradan bir siyah kot pantolon, sıradan bir mavi bluz, üzerine zarif siyah, küçük düğmeli bir hırka ve mavi şeritli, siyah bir spor ayakkabı. İşte bu tam ona göreydi. Ama bir eksik vardı. Vanilya kokusu! O olmadan olmazdı. Bir çeşit vazgeçilmeziydi cadının. Son derece şık ve ufak şişeyi eline alıp gerdanının etrafında gezdirdi. Şimdi hafif vanilya kokusu tüm etrafına yayılmıştı. Attığı her adımda takip ediyordu onu...

Hogsmeade yollarında dolaşıyordu cadı. Güneşin hafifçe aydınlattığı tozlu yollarda. Ağır ağır ilerliyordu. Ellerini kırmızı paltosunun ceplerine sokuşturmuş, etrafı izleyerek yürüyordu. Etraf sakindi. Kimileri henüz dükkanlarını yeni açıyordu. Ama içlerinden biri çok daha erken açmıştı. İçerisi tıklım tıklım dolu olmasına rağmen Üç Süpürge en iyi yerlerden biriydi. Cadı da direkt burayı tercih etmişti. Kapıdan içeri girdiğinde hafif rüzgar saçlarını biraz dağıtmıştı. Yükselen kahkahalar, konuşmalar... Üç Süpürge'nin kaymak birasından sonra en önemli özelliklerindendi. Birbirinden farklı insanlar hep burada kaynaşırdı. Renkli bir ortama ev sahipliği yapardı burası. Az ilerde müşteriyle ilgilenen genç büyücüyü gördü cadı. Hızlı adımlarla yanına gitti. "Selam Ian. Nasılsın?"cadı hafif bir tebessümle yaklaştı ona. O da aynı şekilde "Merhaba bayan Elais. İyiyim, teşekkürler." dedi. İç çekerek etrafına bakındı cadı. Tüm masalar doluydu. Ian için güzel bir şey olsada onun için kaymak birası içemeyeceği anlamına geliyordu. E haliyle vasat bir durumdu bu. "Bakıyorum da işler süper gidiyor: Tüm masalar dolu." cadının yüzündeki tebessüm silinmişti. Bir taraftan etrafına bakmayıda ihmal etmiyordu. Belki bir masada boş sandalye görebilme umuduyla parıldayan mavi gözleriyle bakıyordu. "Evet Bayan Elais. Malesef tüm masalar dolu." dedi büyücü gözlerini devirerek. Biraz mahçup olmuş gibi bir hali vardı. Bunu farkeden cadı tekrar tebessüm ederek "Sorun değil Ian. Ben şuradaki beyefendinin masasına otururum. Bi' kaymak birası alayım." dedi. Zarifçe ve dik bir şekilde tanımadığı büyücünün masasına geldi cadı. Çekingen bir tavırla "Afedersiniz. Yanınıza oturabilir miyim? Tüm masalar dolu da." diye sordu. Büyücü başını kaldırdı ve "Tabii. Buyurun, buyurun." dedi.

Nazik bir büyücü olması cadının şansınaydı. Bu onun biraz daha rahat olmasını sağlıyordu. O sırada Ian cadının enfes kaymak birasını getirmişti. Sandalyesinin arkasına paltosunu astıktan sonra masaya geri döndü. Karşısındaki kişi iyi birine benziyordu. Belki biraz sohbet edebilirdi. Bu onun için iyi olurdu. Çünkü sohbet etmeyi çok severdi cadı. Şimidilik ikiside pek konuşmuyordu. Sadece kaymak biralarını yudumluyorlardı. Sonunda cadı, bu sessizliğe son verdi. "Umarım rahatsız etmemişimdir." Ellerini masanın üzerinde birleştirdi cadı. Karşısındaki kişi de sanki bu anı bekliyormuş gibi. Hiç beklemeden cevap verdi. "Elbette hayır." Hafif bir tebessüm etti büyücü. Şimdi cadı daha da rahatlamıştı. Çünkü büyücünün tebessümü sahte değil, içtendi. "Adınız nedir acaba?" Kaymak birasını yudumluyordu bir yandan. Büyücü yine aynı tebessümle "James. Sizin adınız nedir?" dedi. Cadı, kaymak birasını tekrar ahşap masaya koydu. Evet kesinlikle iyi birine benziyordu. "Elais. Ela da derler."dedi gülümseyerek. İsimden başlayıp birçok konuda sohbet edecekleri belliydi. Bu sabah güzel bir güne uyanmıştı cadı. Güneşi ilk gördüğü andan bu zamana kadar çok iyi anlamıştı bunu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Theodorakis Palabras

Theodorakis Palabras


Lakap : Apollo
Rp Sevgilisi : --
Mesaj Sayısı : 605
Kayıt tarihi : 19/08/10

Özel
Rp Puanı:
Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Left_bar_bleue99/100Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty_bar_bleue  (99/100)

Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty
MesajKonu: Geri: Yüzüme Gülen Omega Yıldızı   Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 1:15 am

"Tanıştığıma memnun oldum Bayan Elais."

"Bende." dedi cadı tebessümle. James dayanamayarak sordu.

"Affedersiniz. Bir şey sorabilir miyim?" demişti ama karşıdan sorma cevabının gelmeyeceğini biliyordu. Gelse bile soracak gibi bir tavrı vardı James'in.

"Tabi James."

"Ben sizi bir yerden tanıyor gibiyim. Çok tanıdık bir sima sanki."

"Bilmem. aynısı benim içinde geçerli. Bende sanki sizi bir yerden tanıyorum."

"Mesleğinizi öğrenebilir miyim?"

"Ben Büyüceşura Baş Hakimi'yim. Peki siz?"

"Bende Hogwarts'da profesörüm: Astronomi." dedi kaşlarını devirerek. " Şimdi sizi nereden tanıdığım hatırladım galiba."

"Siz hangi senelerde Hogwarts'da okumuştunuz?"

"Ya, lütfen. Sizi bizi kaldıralım. Böyle çok resmi oluyor." dedi James kaymak birasının son yudumunu alırken.

"Ben 1990-1997 yıllarında okumuştum. Peki sen?" dedi James.

"Ben 1997- 2008 yıllarında okumuştum."

"Aaa şimdi hatırladım seni." dedi James büyük bir şaşkınlıkla. Bu o kızdı. Mezun olacağı sene birinci sınıflara gelen o güzel ve çekici kızdı.

"Ben ama hala tam çıkaramadım seni." dedi Ela ufak bir gülümsemeyle.

"Ben senin geldiğin sene son sınıftaydım. Hani Hogwarts'ı o sene birincilikle bitirmiştim. Hatırladın mı?" Bu birinciliği ne zaman fırsatını bulsa kullanırdı. Öyle kibirli biri değildi ama en iyi tanınma yöntemiydi.

"Ha evet. Tanıdım şimdi." dedi Ela büyük bir rahatlamayla.

Sohbet böyle uzayıp giderken vaktin nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Ama hala o koyu muhabbet dakikaları yalıyordu. O güler yüzlü ve sıcakkanlı cadıyla saatlerce konuştular.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cookieandmilkshake.tumblr.com/
Sophia Brigham

Sophia Brigham


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 18/09/10

Özel
Rp Puanı:
Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Left_bar_bleue98/100Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty_bar_bleue  (98/100)

Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Empty
MesajKonu: Geri: Yüzüme Gülen Omega Yıldızı   Yüzüme Gülen Omega Yıldızı Icon_minitimePerş. Haz. 09, 2011 3:26 am

Yavaş hareketlerle hırkasını çıkartıp masanın üzerine koydu cadı. Narin, beyaz ellerini de hırkasının üzerine. Karşısında oturan büyücü, pek de yabancı gelmiyordu ona. Gördüğü bir yüzü unutmazdı. Hayal meyal olsada hatırlardı yine de. Lakin bir türlü çıkartamıyordu. Zümrüt gözlerini, büyücünün yüzünde gezdirdi. Belirgin çene hatları, ince dudaklar, mavi gözler... Mutlaka daha önce görmüş olmalıydı onu. Cadı kafasını toparlamaya çalıştığı sırada büyücü konuşmaya başladı. "Afedersiniz, bir şey sorabilir miyim?" Bir anda yok oldu düşünceleri, bir toz bulutu gibi. Büyücünün gözlerine baktı tekrar. Acaba o da onu bir yerden tanıyor olabilir miydi? Kim bilir belki de aynı şeyleri düşünüyorlardı. Kafası karışık bir şekilde yanıtladı cadı.
"Tabii James."
"Ben sizi bir yerden tanıyor gibiyim. Çok tanıdık bir sima sanki."
"Bilmem, aynısı benim için de geçerli. Ben de sanki sizi bir yerden tanıyorum."
"Mesleğinizi öğrenebilir miyim?"
"Ben Büyüceşura Baş Hakimi'yim. Peki siz?"
"Bende Hogwarts'da profesörüm: Astronomi. Şimdi sizi nereden tanıdığım hatırladım galiba." Önceden bir yerlerden hatırlama olayı çözülmeye başlamıştı. İlk önce büyücü söylemişti. Büyük bir dertten kurtarmıştı cadıyı. Çünkü hatırlamak daha fazla güçlük çekmeye başlamıştı. Büyücünün hafızası cadınınkinden daha güçlüydü anlaşılan. Biraz biraz aklında bir görüntü belirmeye başlamıştı cadının, bu sayede. Büyük salon yine her zaman olduğu gibi gizemli görkemini koruyordu. Dışarda bardaktan boşalırcasına yağan yağmurdan tek damla ses bile yoktu. Kendi gibi bir sürü küçük cadı ve büyücü vardı. Ne olacağını bilmeden ilerliyorlardı sadece. Cadı bir an başını Ravenclaw masasına çevirdi. İşte oradaydı. Yine o derin mavi gözleriyle cadıya bakıyordu. Tıpkı diğer büyücü ve cadıların yaptığı gibi... O mu yoksa değil mi kararsız kalmıştı cadı. Sormak istedi birden belki de her şeyi açığa çıkaracak olan soruyu. "Siz hangi senelerde Hogwarts'da okumuştunuz?" Büyücü cadının ona 'siz' demesinden rahatsız olmuştu. Belki de başından beri böyleydi, cadı anlamamıştı. Bunu hemen dile getirdi büyücü. Küçük bir tebessümle onay verdi cadı da. Bu kısa gülümsemenin ardından sorusuna cevap verdi büyücü. "Ben 1990-1997 yıllarında okumuştum. Peki sen?" Şaşırdı cadı. Büyücünün mezun olduğu sene gelmiş olmalıydı okula. Ancak hala büyük salonda gördüğü kişi miydi emin değildi. Uzun parmaklarını, rüzgardan dağılmış sarı saçlarına götürdü. Küçük bir hareketle kafasını kaşıdı cadı. "Ben 1997- 2008 yıllarında okumuştum." dedi, yine kararsızlıkla. Ani bir hareketle arkasına yaslandı büyücü. Şaşırmış ve mutlu görünüyordu. Adeta gözlerinin içi gülüyordu. Biraz korkmuştu cadı, o ani hareketle. Ne yapacağını bilemiyordu sanki. Gözlerini sürekli oynatıyordu. Bu sırada büyücü tekrar masaya dirseklerini koydu. "Aaa şimdi hatırladım seni." Bu sözü duyan cadı rahatlamıştı. Zihni daha fazla bulanmadan kurtulmuştu hatırlama derdinden. Çünkü büyücü daha önce davranmıştı. Evet, büyücü onu hatırlamıştı ama cadı hala kararsızdı. "Ben ama hala tam çıkaramadım seni." yüzüne o can alıcı, sevimli gülümsemesini yerleştirmişti cadı. Büyücü kısaca anlattı onu nereden hatırladığını. Sonunda cadı da hatırlamıştı onu. Hogwarts'a geldiği ilk akşam gördüğü Ravenclaw masasındaki kartaldı o.

Hogwarts en güçlü ortak noktasıydı. Bu yüzden yıllarının geçtiği okul hakkında konuşmaya başladılar. Yelkovan hızla geçerken sayıları, fark etmemişti ikiside. Sohbet ilerledikçe daha çok gülüyorlardı. Vazgeçilmez ve paha biçilmez anılarını anlatıyorlardı birbirlerine. Büyücü en güzel anılarından birini paylaşmıştı onunla, sıra cadıdaydı. "İlk geldiğim gece koridorda kaybolmuştum, iki arkadaşımla. Neredeyse Kafasız Nick gelmişti. İşte o zaman yanlış yerde olduğumu sanmıştım. Sanki ayaklarımın altından yer kayıp gidiyordu. Yanımdaki arkadaşlarım ağlamaya başlamışlardı bile. Neyse ki bina sorumlumuzun bizi bulması kolay olmuştu." Bir yandan gülerek anlatıyordu okuldaki ilk anısını. Büyücü artık kahkahalar atıyordu.
"İlk gecen harika geçmiş. Ne diyeyim?"
"Bu olay yüzünden okula alışmam bir haftamı almıştı." Büyücü mezun olduğu gün de oradaydı cadı. Okulu birincilikle bitirmiş bir binadaş...


Out. :
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yüzüme Gülen Omega Yıldızı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Role Play Geçmişi-
Buraya geçin: