|
| | Altıncı Sınıf Quidditch Dersi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Elizabeth Dunham
Lakap : Beth, Liz Rp Sevgilisi : JASON. Mesaj Sayısı : 312 Kayıt tarihi : 29/07/11
Özel Rp Puanı: (97/100)
| Konu: Altıncı Sınıf Quidditch Dersi Ptsi Haz. 04, 2012 8:36 am | |
|
Belki herkes memnun kalmamıştı veya belki bazıları oldukça rahatlamıştı ama sonuç olarak burada önemli olan yapılacak maç ve binalara götürülecek puanlardı.
“Sessizlik!” demek zorunda kaldı. “İlk çift, yerlerini alsın. Geri kalanlar arkadaşlarını izlesinler ve hazırlansınlar. Her ikili sırayla yarışacak. En ufak bir hata oyunda bir kişinin elenmesine neden olur. Umarım, kaliteli gösteriler sergilersiniz çünkü sıkılmak istediğim son şey. Ve sonuç olarak en yüksek puanı en çok kaliteli oyunu dergileyenler alacaktır.” Ardından süpürgelerinin yanında yerlerini almış Bartoloměj ve Arquette'nin yanına gidip çantasından iki -Beyzbol sopasına fena halde benzeyen o- sopaları uzattı. Göz kırptı ve aralarında neredeyse on adım olacak kadar geri çekildi. Bir.. İki ve üç. Koca sahayı tiz düdük sesi doldurdu ardından iki kişi “Yukarı!” diye bağırdı. - Puanlama Yöntemi:
Renklendirme: 5 Betimleme: 15 Uzunluk: 5 Noktalama ve yazım yanlışları: 10 Akıcılık ve İçerik: 15
- DİP.NOTLAR:
**Konuşmamı kopyala yapıştır yapıp iki kelime ekleyenler vardı geçen sene, bu sene yapmasınlar çok pis puan kırarım ve herkes yalnızca BİR RP bırakacaktır, hani siz altıncı sınıfsınız yapmazsanız ama söyleyeyim dedim.. **Yalakalığa artı puan verir miyim? Kim vermez ki hacı, dürüst olayım. Neyse, saçmalıyorum! **Puanlama her zamanki gibi yazı üzerinden yapılacaktır, ‘hangi binaların ne kadar kazandığı’ sorun oluşturmaz. **İkililerden memnun kalınmazsa veya ekleme istenirse bir PM kadar yakınım efendim. **VE ÇOK ÖNEMLİ BAK BU -> ordaki 1 2 3 sıralaması RP yağpma sırası değildir, canı isteyen başlasın.
En son Elizabeth Dunham tarafından Cuma Haz. 08, 2012 9:17 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Krystelle Bartoloměj Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Lakap : Krys, Stelle, Xtelle. Rp Sevgilisi : Tamam yalana gerek yok, Hansey. Mesaj Sayısı : 529 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Geri: Altıncı Sınıf Quidditch Dersi Salı Haz. 05, 2012 10:16 pm | |
| Yapraklar ahenkle dans ediyor, baharın müjdesini şakıyan kuşlar neşeyle ötüşüyorlardı. Uzun zamandır süren yakıcı sıcaklar gitmiş gibiydi. Baharın neşeli havası, insanların suratlarında gülen yüzler, kulağıma çalınan kahkahalar. Ah, ben Krystelle Bartolomej, tam olarak bu duruma bayılıyorum! Aslına bakarsanız hiçbir zaman okul açılışlarını seven biri olmadım, neden olayım ki? Zaten herkesi görme fırsatım vardı ve yanımda olanlarla sıkıcılıkta birbirleriyle yarışan derslere girmekten daha güzel şeyler pekala yapabiliyordum. Lakin, işte tam da burada dönemin ilk dersine giderken açıkçası canımın sıkıldığını söylemek, hem bu güzel havaya hem de Quidditch dersine büyük bir hakaret olurdu. Dilime dolanan ve insanın içinde gereksiz bir mutluluk oluşturan şarkıyı söylemekle meşgulken kendimi en sonunda Hogwarts’ın bahçesine atmayı başarabildim.
İleride göl tüm güzelliğiyle bana doğru bakarken, bu görüntü iki gündür en çok gördüğüm şey olduğu için orası yerine doğruca sahaların olduğu yere doğru yöneldim. Eğer bir Slytherin iseniz; zindanların pencerelerinin göle baktığını bilir, zindanların görüntüsünün ne kadar korkunç olmasına karşın ortak salonun bambaşka bir diyara nasıl dönüştüğünü anlarsınız. Yeşil ve gümüş, doğanın parıldayan iki ışığı. Deri yeşil koltuklar –kesinlikle yılan derisi değil, hey, biz yılanları koruruz- gri duvarların üzerine çizilmiş Slytherin amblemleri, çizgili perdeler, gizemli ancak tam da bize yakışır olan bir ortak salon. İçerideki en mükemmel yer ise; tam olarak bizim için ayrılmış olan boş gri duvar. Slytherin'den her insanın kendi adına bir cümleyi yazdığı ya da resim çizdiği duvar. Kısacası, geçmişten günümüze kadar ortak salona değmiş bütün parmak izleri... Dışarıdan kasvetli bir bina gibi görünebiliriz, aslında haksız da sayılmazlar, niye zindanlardayız ki? Pekala, cevap aslında o kadar da zor değil. Biz zindanlardayız çünkü; zindanlar karanlık, dipsiz ve tehlike doludur. Biz zindanların içinde parıldayan bir ayız çünkü; kimse karanlık ışığımızın altındaki gerçekleri bilmiyor. İşte bu yüzden, biz Slytherin’iz!
Attığım her adımda Quidditch sahasına biraz daha yaklaşırken göz ucuyla yanımda yürüyen kızlara baktım. Muhtemelen Gryffindor olduklarını tahmin ettiğim ve isimlerini dahi bilmediğim kızlara. Oysa onlar, okulun çapkın erkeğinin çapkın ve yeni gelen kız kardeşi hakkında oldukça şey biliyormuş gibi, gözümün içine baka baka beni konuşmakla meşgullerdi. Suratıma yayılan sırıtış git gide büyürken kahkahama engel olamadım. Bir an için duraklayıp kızlardan en kısa boylu olanına doğru bakarak atıldım. “Krys’e göre fazla kısasın ve sen uzun boylu olan, hayır sevgilini elinden almak gibi bir niyetim yok,” dedim onları şok içerisinde bırakarak. Onlara cevap verme fırsatı vermeden omuz silktim ve yürümeye devam ettim. Güneşli bahar sabahı hiç olmadığı kadar beni içine çekerken sahaya geldiğimde durdum ve doğruca Jerome’u seçtim onca kişi arasından. Ona sıkıca sarılıp geri çekildiğimde gözlerim önce bize doğru ilerleyen Elizabeth’e –kendisi profesör olur- ve birbirlerine hala kaçamak bakışlar atmaya devam eden ikiliye takıldı. Doğru tahmin, Natalia ve Jack. Sevgili odun çiftimiz.
Bize doğru ilerlemekte olan Elizabeth’i dikkatlice süzdüm. Kadındaki Slytherin duruşu, en baştan gözümde onu ilk üç profesöre taşımaya yeterdi bile. Rüzgarla savrulan sarı saçları, dipsiz mavi gözleri ve tam da Quidditch’e uygun haliyle, bu kadının işini hakkıyla yapacağına dair bir an dahi şüphe duymadım. Yanımızda durduğunda, konuşmasına odaklandım. Kelimeleri kimi zaman güldürücü, kimi zamansa gayet sıradan bir hal alsa da başarılı bir konuşma yaptığına kanaat getirerek kura çekilmeden önce etrafıma bakındım. Görmeyi beklediğim sarı karıştırılmış saçlar, çarpık gülümseme, su yeşili gözler yoktu... Jerome’a biraz yaklaşarak fısıltıyla “Krystof yok,” dedim. Bunun onun için neredeyse imkansız bir ihtimal olduğunu pekala ikimiz de biliyorduk. Düşünceli bir şekilde etrafıma baktığım sırada önümde duran küreden, eğlenceli bir partner olmasını umarak bir isim seçtim. İsmi açtığımda attığım kahkaha üzerine Jerome’a dönerek adeta tısladım. “Seni şanslı çocuk.”
Profesör elindeki sopayı bana uzattığında süpürgeme atladığım gibi bir saniye bile beklemeden havalandım. Benim alanım kovalamak olabilirdi; ancak her Bartolomej içinde bir canavar barındırırdı. Ve eğer bir Slytherin iseniz... Karşınızdaki en yakın arkadaşınız dahi olsa, oyunda ve savaşta içinizdeki canavarı dışarı çıkarırdınız. Bu yüzden Jerome’a bakarak son kez ona sırıttım. Peşi sıra bana doğru gelmekte olan topa var gücümle vurdum. Top onun suratına doğru son sürat gitmeye başladığında yükseldikçe yükseldim. Baharın havasını ciğerlerime doldururken, bana doğru öldürücü bir şekilde gelmekte olan topa gözlerimi kısarak baktım. Ona tekrardan vurduğumda, aklımda öldürmeye çalıştığım şey şu an nerede olduğunu bilmediğim ikizimden başkası değildi. Ve emin olabilirsiniz ki, ona yapacaklarım Bludger’dan çok daha ağır olacak. Çok çok daha ağır...
Değerlendirme; Renklendirme: 5 Puan Betimleme: 15 Puan Uzunluk: 5 Puan Noktalama ve yazım yanlışları: 9 Puan Akıcılık ve İçerik: 14 Puan Puanınız 48!
| |
| | | Michael Ross
Lakap : Mikey Mesaj Sayısı : 40 Kayıt tarihi : 28/04/12
Özel Rp Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Altıncı Sınıf Quidditch Dersi Çarş. Haz. 06, 2012 1:08 am | |
| Sıkıcı bir sabah, fazlasıyla sıkıcı. Okul, Jerome için bir hapishaneydi. Boğucuydu, soğuktu. Sanki kim olması gerektiğini anlatıyordu okul ona. O bir Arquette'ydi, diğerleri gibi olması bekleniyordu. Piç bile olsa, soğuk olmalıydı, katı ve sonuna kadar karanlık olmalıydı. Soğuktu, katıydı ama sonuna kadar karanlık değildi. Bazen çok acımasız şeyler yapıyordu, Heaven yada diğer aile üyeleri gibi, bazen de Hufflepuff'lı bir öğrenciyle konuşuyordu. Hayat onun için garipti zaten. Babasının zamane sevgililerinden birisinin çocuğuydu. Fazla tanımasa da babasını, en azından onu sahiplenecek vefakarlığı göstermişti. Heaven ve geri kalan aile üyeleri ise, hemen kabul etmeseler de zamanla aralarına almışlardı, Jerome'u.
Bahçedeki çimenler genç adamın ayağına dolanırken içten içe homurdanıyordu. Ne olurdu yaz tatili biraz daha uzasaydı! Ve lanet okulun ilk günü Quidditch olmak zorundaydı sanki. Geçen seneki kazadan sonra bir kez bile adım atmamıştı sahalara. Ne maçlara gitmişti, ne de antrenmanları izlemeye. Bludgerların bir tanesi sertçe omzuna çarpmıştı ve onu süpürgesinden düşürmüştü. O andaki acı hâlâ beyninin bir köşesinde saklıydı. Ne zaman süpürgeye binmeye kalksa o tarifsiz acı zihni de belirir ve Jerome'a korku içinde bırakırdı.
Quidditch sahasına kendini zorlayarak girdi. Yolda bir kaç arkadaşıyla karşılaşmıştı. Çoğunluğu Slytherin'li olsa da, başka binalardan da arkadaşları vardı. Geneli derse girmemesini söylese de Jerome'un kaçmak gibi bir düşüncesi yoktu. Onları kibar olmaya çalışarak başından kovdu ve profesörü beklemeye başladı. Hafif bir rüzgar saçlarını dağıtırken, karşıdan gelen kız dikkatini çekti. Sarı saçları rüzgarla dans ederken, etrafına gülücük dağıtıyordu. Su yeşili gözlerinde beliren alaycı bakışları ise Jerome'dan başka fark eden yoktu, galiba. Genç kız sıkıca sarıldığı genç adama, neşeyle gülümsedi. Eğer bok gibi hissetmeseydi Jerome, belki o da neşeyle gülümseyebilirdi.
Profesör konuşmaya başladığında gözlerini başka tarafa çevirdi. Profesörü dinlemiyordu, zira bunların hepsini biliyordu genç adam. Sıkıntıyla iç çekti ve Stelle'nin alaycı gözleriyle karşı karşıya geldi. O gözlerde biraz da... endişe vardı. Genç adam hızla etrafı taradı ve aradığı kişiyi bulamadı. Ne yani? Krystof derse gelmemiş miydi? İşte bu, genç adamı bulunduğu durumdan çıkarabilirdi belki, zira Stelle'nin ona gülümseyerek gelmesi ve eş olduklarını söylemeseydi. İçinden binlerce kez lanet okurken genç kızın havalanmasını izledi. Kendi de profesörden aldığı süpürgeye binerek havalanmaya başladı. Eğer aklı o kadar karışık ve hızlı çalışıyor olmasaydı, profesörün hüzünlü bakışını yakalayabilirdi.
Rüzgarı suratında hissetmek Jerome'u rahatlatırdı. Eğer o kaza yaşanmamış olsaydı. Şimdi ise keşke derse girmeseydim diye düşünüyordu. Gerçi bu dersi hangi akla hizmet seçtiğini bilmiyordu ya. Bir kaç kişinin gazına gelmiş ve kendini bu derse kayıt yaptırırken bulmuştu. Elindeki sopa onu değişik hissettiriyordu. Tabii Stelle'nin yolladığı bludger onu daha da kötü hissetmesine neden oluyordu. Saniyeler kala kenara kayan Jerome soğuk bakışlarla genç kıza baktı. Genç kız ise, zaferle gülümsüyordu. Sanki eğleniyor gibiydi. Ne olduysa o anda oldu zaten. Bludger tekrar ona yönelmiş ve hızla geliyordu. Bu geçen seneki gibiydi, bludger gelir ve genç adam bir şey yapamadan ona çarpar. Ve yine aynısı olmuştu işte. Tek farkı bu sefer sol omzuna çarpmıştı. Uzaklardan duyduğu bir kaç iç çekiş, bir kaç hafif çığlık ve bir kahkaha eşliğinde yere düşerken tek diyebileceği; "öldün sen Krystelle!"
Değerlendirme; Renklendirme: 5 Puan Betimleme: 14 Puan Uzunluk: 4 Puan Noktalama ve Yazım Kuralları: 9 Puan Akıcılık ve İçerik: 14 Puan yani 46! | |
| | | | Altıncı Sınıf Quidditch Dersi | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|