Nezaket başlıca kalkanıdır. Yeterince nazik olan birinin açığı olmadığına inanır. Aşırı derecede sessizdir, ağzından cımbızla laf alınır. Ailesi Chatillonlar'a karıştıktan sonra ebeveynlerinde başlayan Slytherin hayranlığı ve Galatea'nın en küçük kardeş olması onu unutulmuşluğa, maneviyatsızlığa itmiş ve kız sessizliğe bürünmüştür. Güzelliğinin duygularına yarar değil zarar verdiği kanaatindedir. Bu yüzden şimdiye dek tek arkadaşı bembeyaz kurt köpeği Pygmalion'dur.
Ailesi,sevgiden yoksun ve zengin
Müziği,
RP:
Oldukça geniş ailesiyle küçücük dükkana sanki bir orduymuşçasına girmişlerdi. Bütün Cynntonlar Galatea'nın asası sanki dünyanın en önemli şeyiymiş gibi yapmacık bir sevimlilikle Ollivander'ın dükkanını işgal etmişlerdi. Galatea yaşlı adamı onları görünce neler düşüneceğini düşündü. Ne kadar zavallıydı Galatea. Onlara tek başına girmek istediğini söyleyememişti. Onlara çok gürültü yapıp dikkat çektiklerini söyleyememişti. Onlara bu kadar ihtişamın alt tarafı bir asa dükkanı için fazla olduğunu söyleyememişti.
Ailesinin güzel kadınlarının üstündeki pahalı ipekler, işlemeli büstiyerler; yakışıklı beyefendilerin giydiği sırmayla işlenmiş aile arması bulunan gömlekler bu küçük karton kutularla dolu dükkan için çok fazlaydı. Herkes mırıl mırıl konuşarak dükkanın dedikodusunu yapıyordu ama o kadar çok kişilerdi ki konuşmaları bir uğultu şeklinde bütün dükkanı dolduruyordu. Lanet olsun! Herhangi bir asa alıp gitmek istiyordu. İşte olmuştu, yine içinde bir fırtına başlamış ama dışarıdaki görüntüsü sadece durgun soluk ve soğuk bir güzellik olarak kalmıştı. Sinirle büyüyen kelimeler gırtlağında takılıp kalmış sonra utanarak geri çekilmişler ve ses tellerinde büyük bir sessizlik olarak birikmişti. En azından sessizlikle eğlenmeyi biliyordu. En sevdiği kişi bir köpekti ve o da konuşamıyordu. "Pygmalion," diye fısıldadı kardan bile beyaz kurt köpeğine. Köpek Galatea'nın bacaklarıyla bitişti.
Mr. Ollivander gelir gelmez ailesindeki herkes Galatea'yı gösterdi. Mr. Ollivander düşünceli ama her nasılsa ne düşündüğünü belli etmeyen bakışlarla Galatea'yı süzdü ve üç asa getirdi. Birincisi oldukça kalın, kısa ve dal gibi bir asaydı. Galatea'ya uymadığı bir bakışta belliydi. İkincisi ince uzun ve Galatea'nın narin ellerinin hakim olamayacağı kadar başına buyruktu. Üçüncü asanın üzerine muhteşem desenler işlenmiş koyu renkli bir asaydı, ne çok uzun ne çok kalındı. Hatta sıradan bir asa denebilirdi, olağanüstü güzel olmasa. Ve dikkat çekmeyen bir asaydı aynı zamanda. Galatea asaya ısınmıştı ve Mr. Ollivander'ın yüzündeki tatmin olmuş ifade asanın Galatea'yı seçtiğini gösteriyordu. Ailesi ödemeyi yaparken Mr. Ollivander "Lütfen gelin Bayan Cynnton," dedi ve Galatea onu can kulağıyla dinlerken asasının özelliklerini anlattı.
Not:
Galatea ismindeki a'lar yumuşak a'dır ve Galatea'nın 'ea'sı "ya" olarak okunur. Lütfen ismimi bir Muggle yiyeceği olan galete ile bir tutmayınız.
Garrick Ollivander
Lakap : - Rp Sevgilisi : Gönül ister Madam Malkin. Mesaj Sayısı : 86 Kayıt tarihi : 16/02/11
Konu: Geri: Cynnton, Galatea C.tesi Eyl. 08, 2012 7:02 am
Birden dükkana toplaşan bir grup bayan ve onların birkaç katı paketler karşısında dururken neye uğradığını şaşırdı yaşlı adam ve elindeki bezi cebine iliştirerek yakınlaştı, her adımında sesler çoğalıyordu. En sonunda uğultudan hiçbir şey anlamaz kıvama geldiğinde kalabalığın arasında utangaç bir tavırla duran kızı fark etti ve sevecen, halden anlayan bir gülümseme yerleşti yüzüne. En sonunda tüm o bayanlar kendisini fark ettiğinde laf curcunasının içinde buldu kendini "Ah, Bay Olli-"Galatea için burda-"Çok tatlı bir kız, deği-"Galatea Cynnton-"Konuşsana Galatea, tatlı-"çok tatlı bir dükkan bay Ollivander."Hala genç görünüyo- Aslına bakarsanız işin ucunu ve lafların sahiblerini karıştırmaya başladıktan sonra dinlemeyi kesti yaşlı adam ve ilgiyle genç kızı süzüp onu sahiplenebilecek yegane asaları düşündü ardından kibar bir referansla uzaklaşıp asaları getirdi. Geri gelirken duyduğu havlama seslerini ise şaşırtıcı bulmadı.
Saygılı, kibar ve sessiz.. Geri döndüğünden sunduğu üç asa vardı ve tahmin ettiği gibi biri, sarışın kızı seçti. Onu sevecen bir tavırla yanına asanın özelliklerini anlatmaya çağırdı ve kız çekingen bir tavırla yanına geldiğinde anlatmaya başladı "17 santim, kiraz ağacı içerisinde anka kanı bulunur." tombul, koyu renkli ayrıyetten nacizane işlemelere sahip asayı kutusuna geri koymadan önce kıza göz kırptı ve "Adı Küçük Prenses," dedi. "aynı senin gibi küçüğüm." Küçük kızın gülümsemesi içine işlerken dükkan yavaşça boşaldı ve yaşlı adam tekrar sessizlikle başbaşa kaldı.