Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Adela Majcherczyk

Adela Majcherczyk


Lakap : çekçekçekçek.
Rp Sevgilisi : Terkedildi.
Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 25/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue100/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (100/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 9:45 am

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  LETSHAVESOMEFUNVLAD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vlad Dimitrijević

Vlad Dimitrijević


Lakap : Aklından bile geçirme.
Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue96/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (96/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Geri: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimePerş. Eyl. 01, 2011 3:40 am

    Her yıl klasikleşmiş olan Teftiş Mangası'nın gizli partisi, ilk defa Vlad'in isteksizliğine maruz kalmıştı. Gruba katıldığından beri hiçbir partisini kaçırmazdı aslında, yine de bütün gün kafasını kurcalayan bir olay onun zindanlarda kalmak istemesine yol açıyordu. London'a ulaşması için gönderdiği ev cini, kağıdı ona verdiğini söylediğinden beri aklından çıkmamıştı. Hangi aklıyla Gryffindor kızını çoğunun Slytherinlilerin oluşturduğu bir partiye çağırırdı, bilemiyordu. Bir şekilde onu kenara çekebileceğini ve konuşabileceklerini ummuştu ama düşündükçe partinin ortasında bunu yapmanın daha zor olduğunu fark ediyordu. Derin bir nefes alırken yatakhanede sadece kendisinin olduğunu fark etti. Büyük ihtimalle Slytherin binasındakilerin çoğu partiye gitmiş ya da gitmeye hazırlanıyor, diğerleri de farklı yerlere kaçmayı planlıyordu. Zaten kurallara uymak gibi bir huy aranmazdı binada, gece yarısında nadir olarak insan bulunurdu ortak salonda. Aynanın karşısına geçip kendine baktı. Koyu yeşile benzeyen gömlek ile siyah bir pantolon vardı üzerinde, daha fazlasına ihtiyaç duymamıştı. İşe yaramayacağını bile bile düzelmesi için elini saçlarının arasında gezdirdi, üzerinde çok fazla gerginlik vardı. Hızlı adımlarla yatakhaneden ve ortak salondan çıkıp yarı karanlık koridorlara attı kendini. Büyük bir ihtimalle profesörlerin ya da hademenin yollarına çıkmaması için başka yönlere çekilmişti dikkatleri, gölge misali hareket etmesi de Vlad'in en ufak bir endişe duymadan partiye gitmesini sağlıyordu. Parti müziğini duyana kadar sessiz adımlarla ilerlemeye devam etti. Yasak Orman'ın biraz içine doğru hazırlanmıştı parti yeri, yine de gelenlerin yolunu kaybetmemesi için patika kılıklı yeri takip etmesi yetiyordu. Kısa bi' an kenarda durup London'ı aradı gözleri, kendisinden önce gelmiş olma ihtimali var mıydı? Büyük ihtimalle hayır. Parti henüz doğru düzgün başlamamışken erkenden buraya gelmiş olacağını sanmıyordu. Bir ağaca yaslanırken yanında duran içki bardaklarından birini aldı.

    Neredeyse bir saat sonra kaç kere doldurulduğunu hatırlamadığı bardağını kenara bıraktı. İçkiye alışık olduğu için kolay kolay sarhoş olmazdı ama yinede London'la konuşması gerekiyordu ve bunu olabildiğince ayık haldeyken yaparsa daha iyi ve ikna edici olabilirdi. Başını çevirip Hogwarts'a doğru baktığında onu gördü. Siyah bir tişörtün altına, belinin üzerinde kısa turuncu bir etek giymişti. Dalgalı saçlarını açık bırakıp turuncu bir taç takmıştı ve Vlad'i gördüğüne sevinmiş gibiydi. Yüzündeki gülümsemeyi görünce bir saniyeden az bir sürede pişmanlık hissetti Vlad, söyleyeceklerini düşündü ama tekrar kendine gelebildi. "Harika görünüyorsun." dedi London yanına yaklaştığında. Yüzüne doğru eğildi ve ufak bir öpücük verdi. Büyük ihtimalle Slytherin ruhu olmasa kararından vazgeçip eskisi gibi devam edebilecekti ancak ne olursa olsun caymaması gerektiğini biliyordu. Kısa bir an gerçeğin farkına vardı, eğer hemen söylemezse partinin sonunda çoktan kararından vazgeçmiş olabilirdi. "Benimle gel." dedi kulağına fısıldayarak. Elini tutup ağaçların arasından müziğin hala duyulduğu ama kimsenin olmadığı tarafa doğru çekti onu. Etraf karanlık olsa da öyle ya da böyle London'ın ifadesini seçebiliyordu. "Bir şeyler söylemem lazım." dedi London'ın ifadesinin değişmesini izleyerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
London Rasmussën

London Rasmussën


Mesaj Sayısı : 35
Kayıt tarihi : 22/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue97/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (97/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Geri: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimePerş. Eyl. 01, 2011 5:18 am


      London, koridorlardan birinde oturmuş, elleri karnında kitap okuyordu. İçindeki şeyin akıbetini merak etmekle birlikte bir şekilde onu dünyaya getirmesi gerektiğini hissediyor, bunu biliyordu. Tam o an, zengin bir büyücüye yaraşır şekilde giydirilmiş ev cinlerinden biri kendisine doğru koşa koşa geldi. London onlara garip bir merhamet besliyordu, şayet elinden gelse bütün hepsini alacak ve kendi evinde dört dörtlük yaşatacak kadar severdi. Uzattığı kâğıtta tanıdık el yazısı ile kendisine yapılan parti davetini okudu London. Gitmek konusunda kararsızdı, ev cinine teşekkür edip cebinden çıkardığı 300 galleonu uzatırken yüzündeki tebessüme hayran kaldı. Ortak salona uğrayıp odasına geçtiğinde saatin geçtiğini farketti, belirtilen saatin üzerinden bir saat kadar geçmişti. Son bir kararla dolabından çıkardığı siyah, göğüs kısmının biraz aşağısında delik şeklindeki kesimi olan tişörtünü üzerine geçirdi. Turuncu eteğini el çabukluğuyla bacaklarından geçirip belinin üzerinde ilikleyen London, ayağına çok sevdiği siyah 'Vans' ayakkabılarını geçirip son bir kararla tacını taktı. Hogwarts'ın nöbetçilerle bezeli kısmını cisimlenip geçerek Yasak Orman'ın yakınından itibaren yürümeye başlayan London çok geçmeden buldu partinin yapıldığı yeri.

      Yeşil gömleği ve siyah pantolonu ile hemen gözleri seçti aşık olduğu adamı London. O kadar mükemmel bir erkekti ki, üzerindeki paspal kıyafetler bile onu mükemmel bir erkek olarak göstermişti "Harika görünüyorsun." dedi aşkla baktığı adam, Vlad. London'ın yakınlığından yararlanarak dudaklarına bir öpücük kondurduğunda, kalbi titredi genç kızın. Günün konusu elbette ki London'ın doğurmak istediği bebekti ancak London bu konuda ısrarcıydı ve elinden zorla alınmadığı sürece o çocuğu doğuracaktı. "Benimle gel." dedi aşık olduğu adam kulağına fısıldayarak. Ağaçların arasından onu çekip götürürken yavaşlaşan müziğin etkisiyle London duygusallaşan hormonlarını kontrol edemiyordu. "Bir şeyler söylemem lazım." dedi London'ın ifadesi değişirken adam onu izliyordu. Durduklarında adamın gözlerine takılı kaldı London ve derin bir nefes alıp ellerini onun göğsüne koydu. "Hayır! Kabul etmesen de, babalık etmesen de onu doğuracağım." dedi derin bir nefes vererek. Dudaklarını öptü doyasıya adamın ve geriye çekilip gözlerinin içine baktı. "Beni terkettiğinde, yarım bırakıp gittiğinde yanımda kalacak olan tek şey o bebek çünkü." dedi, gözyaşları akıp gidiyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vlad Dimitrijević

Vlad Dimitrijević


Lakap : Aklından bile geçirme.
Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue96/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (96/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Geri: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimeC.tesi Eyl. 03, 2011 8:25 am

    "Beni terkettiğinde, yarım bırakıp gittiğinde yanımda kalacak olan tek şey o bebek çünkü."

    Konuşmak istediği şeyi daha o söylemeden fark etmişti genç cadı, Vlad için sürpriz olmamıştı tabi. Onun gözyaşlarını görebiliyordu ancak çaresiz hissediyordu kendini, sanki elinden hiçbir şey gelemezmiş gibi. Oysa gerektiğinde yardımının dokunabileceğini biliyordu. Sadece.. yapamazdı işte. On altısına bile basmamışken bir çocuğa babalık yapamazdı. London'ı ne kadar sevse de, kendisinin çabalarıyla bile olmayacağını anlayabiliyordu bu işin. Eğer onun dediği şeyi kabul edip ikisine de bakmaya kalkarsa bir şekilde bir sorun olacağını sezebiliyordu. Birilerinin kalbini kırması gerekse bile henüz olay tam olarak ilerlememişken yapmalıydı bunu. Derin bir nefes alıp London'a sarıldı, ağlamasını duymamaya çalışarak gözlerini kapattı. Bu kadar zor olmak zorunda mıydı aşk? Nefes alışı düzelmeye başlayana kadar bekledi, ne diyeceğini bilemiyordu pek. Eğer her şeyi kabul etse neler olabilirdi diye düşündü kısa bir an. London'ın kucağında bir bebek ile kendisine gülümsediğini hayal etti, mutluydu. Belkide bir ev bile alabilirdi, bunu dert etmeyecek kadar parası vardı zaten. Ama ters bir şey vardı işte bu sahnede, normal değildi. Ebeveynlerin söyleyeceği gereksiz lafları görebiliyordu, hiçbirini takmasa da hepsini duyacağını da biliyordu. London'ın eğitiminin aksamaması için okulda kalması gerektiğini de biliyordu, dalga geçebilecek ya da tip tip bakacak her türlü insanı da ezmeye hazırdı. Yinede tersti işte bir şeyler ve ne olduğunu anlayamamak onu deli ediyordu! Kontrolü dışında hayaline giren bir adam her şeyi mahvedip gidiyordu, bu kadar. London'ı omuzlarından tutup yüzünü görebileceği kadar uzaklaştırdığında kararından vazgeçmedi. "Düşünmelisin London, bebeğe sen bakabilsen bile çok fazla sorun var. Ben.. yanında olabileceğimi sanmıyorum." dedi London'ın ağlamamasını umarak. Sevdiği kızdan bilerek ayrılmak zor geliyordu işte, inkar etmesinin anlamı yoktu. Çok fazla zordu hemde, buna bir çözüm bulup bulamayacağından emin değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
London Rasmussën

London Rasmussën


Mesaj Sayısı : 35
Kayıt tarihi : 22/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue97/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (97/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Geri: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimeC.tesi Eyl. 03, 2011 9:21 am


      Vlad'ın tavırlarındaki değişikliklerin London'ı şaşırtması pek süre almadı. Çok sevdiği, yumuşak ve her zaman soğuk olan elleri onun kollarını sardığında bacakları titremeye başladı. Dokunuşları midesinin hareketlenmesine yol açıyordu. Zaten fazlasıyla bulantısı vardı. Başı şiddetle dönüyordu ve midesinin çok daha altlarındaki sancı git gide artıyordu. Ancak London burnu havada, gururlu görünümünden yine de vazgeçmedi. "Düşünmelisin London, bebeğe sen bakabilsen bile çok fazla sorun var. Ben.. yanında olabileceğimi sanmıyorum." dediği an gözlerinde şimşekler çaktı London'ın. Sevdiği ve bir kere bile düşünmeden kendini verdiği, masumiyetini bağışladığı adamın böylesine umarsız oluşu onu derinden acıtıyordu. Rahmine olduğunu tahmin ettiği, içlerde, kuytularda bir köşeye sancı saplandı. Elini midesinin altına bastırarak acısını geçirmeyi umdu. Pek belli etmiyordu sancıyı, sadece yumruk yaptığı elini duruş açısı gibi şekillendirerek bastırdığı yer muhteşem bir biçimde acıyordu. -aha saçmalığa bak esin!-

      Başı döndü umarsızca ve kendini onun kollarına bıraktı bütün teslimiyetiyle gururunu ayakları altına alarak. Elinde değildi bütün olanlar, son zamanlarda korkunç bir şekilde başı dönüyor ve gelip giden ağrılar dengesinin, uykularının şaşmasına sebep oluyordu. Ancak kısa sürede kendini bir ağaca doğru attı Vlad'ın kollarından tiksintiyle kendini fırlatarak.
      "İğrenç bir adamsın sen, Vlad!" dedi öfkesini dışarıya vurarak. Elini Vlad'ın kalbine savurdu hızla ve aynı elini gözlerini kapatmak için kullandı. "Elde edene kadar, benimle birlikte olana kadar her şekilde benimle olacağını söyleyen kimdi! Kimdi?!" dedi ve gözyaşlarını akıttı. Gözlerinden fışkıran öfke o kadar derindi ki, Vlad'ın bir adım geriye attığına yemin edebilirdi. Dizleri üstüne çöktüğü an dizlerine batan çalılıkların, dikenli bitkilerin acısını hissetti. "Sana demiştim ben... Bana zarar verirsin, beni kullanırsın, öldürürsün diye." Nefesleri düzensizleşmişti London'ın, öyle ki bir nefesiyle diğerinin arasında bazen uçurumlar bazen de saliseler oluyordu. Kendi hayatını nasıl bitirdiğinin farkındaydı ve bu canını acıtıyordu. Deli gibi aşık olduğu adamın onun yanında asla olmayacağını biliyordu ve bu mükemmel bir jübilenin kendisini kolları arasına alması için muazzam bir koşuldu. "Nasıl da bitirmeye bu kadar meraklısın beni... bizi... bebeğimizi." Fısıltısı belki de Vlad'ın duymadığı bir şekilde geceye karıştı. Bebeğimiz kelimesi bir an o kadar mucizevi gelmişti ki ona, gözlerinden akan yaşlar gülümseyen dudaklarının etrafından sıyrılıp geçti. "Tatlı, pespembe dudakları olan, muhtemelen sana benzeyerek mükemmel bir erkek olacak olan bebeğimizi..."


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vlad Dimitrijević

Vlad Dimitrijević


Lakap : Aklından bile geçirme.
Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue96/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (96/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Geri: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimeC.tesi Eyl. 03, 2011 11:18 am

    Birden kendisini iten ve öfkeyle bakan bir London buldu karşısında. "İğrenç bir adamsın sen, Vlad!" yüzüne çarpan nefreti ve London'ın ifadesine herhangi bir tepki vermemeye çalışarak, aynı soğukkanlılıkla izledi. "Elde edene kadar, benimle birlikte olana kadar her şekilde benimle olacağını söyleyen kimdi! Kimdi?!" Bu sefer farkında olmadan, biraz geriye kaydı şaşkınlıkla. London'ın kızgın olduğunu biliyordu ancak gerçeklerin bu şekilde yüzüne çarpılmasından dolayı afallamıştı. Gerçekten böyle mi yapmıştı, London gerçekten sadece onunla yatmak için takıldığını mı sanıyordu? Karşısındaki başkası olsaydı herhalde umursamazdı ama söz konusu London olunca herhangi bir şey söyleyemiyordu. Vicdanı bile bu olaya itiraz ederken kendisinin sadece durup London'a bakması tamamen gerzeklikti. London'ın yere çökmesi ile refleks olarak uzandı ancak onu tutmaya kaldırırsa kendisini öldürmeye çalışacağını hatırlayıp vazgeçti. "Sana demiştim ben... Bana zarar verirsin, beni kullanırsın, öldürürsün diye." sesi yavaş yavaş kısılırken ağlamasını daha çok duymaya başlamıştı, yavaşça London'ın yanında yere eğildi. London'ın sesi hayal meyal kulaklarında çalınırken ona bakmaya çabaladı. "Nasıl da bitirmeye bu kadar meraklısın beni... bizi... bebeğimizi." Kendini tam anlamıyla bırakıp derin bir nefes alırken sakinleşmeye çalıştı. Neden aşık olduğu kız bu kadar zeki ve söylediği her söz doğru olmak zorundaydı? Kurduğu her cümle ile canının yandığını hissedebiliyordu, elinden bir şey gelmediğini söylemenin anlamsız olduğunu da anlayabiliyordu. Ayrıca biliyordu ki kız ondan nefret ediyordu, ikisini de istemediğini düşünüyordu. Bunun doğru olmadığını kanıtlamayı ne kadar çok isterdi Vlad! Yanında olacağını ona söylemek, sarılmak. Çok fazla şey mi istiyordu şu lanet olası hayattan, kendisine bir kez yardım etse dünyanın sonu mu gelirdi? Bu iki olayın çelişmesi bile hataydı bir kere, London'ın yanında olmak istemesi ancak ikisine de bakamayacak olduğunu bilmesi. Görücü olmadığının farkındaydı ama biliyordu işte, bir şekilde dünyanın başlarına yıkılacağını sezebiliyordu. Keşke ikisini aynı anda yapmanın bir yolu olsaydı, keşke dünya bir kerecik onlar için kurallarını yıkabilseydi. Ama olmuyordu işte, yapılamıyordu.

    Bir şeyler söyleyip söylememek arasında gidip gelirken genç cadının mırıldanırcasına söylediklerini anlamaya çalıştı ama şimdi çok uzağında kalmış olan partiden gelen müzik bile duymasını engelliyordu sesi. Yüzündeki gülümsemeyi anlamaya çalışırken uzanıp gözyaşlarını sildi yavaş ve nazik bir şekilde. Bir şekilde neler hissettiğini açıklamaya çalıştı ama gevelemekten başka bir işe yaramayınca sustu. Gerçekleşeceğini bildiği felaketleri bile sıralamak istiyordu aslında ama London bütün bunların bahane olacağını düşünecekti kesinlikle. Öyle olmadığını bir bilseydi, bir kez doğru düzgün konuşabilselerdi! Yavaşça yaklaşıp kızı kaldırdı ve çalılıkların olmadığı bir ağacın altına götürdü. Herhangi sivri bir şeyin ona batmadığından emin olana kadar London'ın ne yaptığını izleyen şaşkın bakışlarını inceledi, sonra da yanına oturdu. Başını kaldırıp çevresine bakınırken bakışlarını London'ın yüzüne çevirdi. "Üzgünüm." dedi büyük bir ihtimalle dizlerine doğru odaklanarak. Yüzüne bakmaya cesaret edemiyordu, bunun yeterli olmadığını bildiği halde söylediği içinde kötü hissediyordu. Bir özür dilemenin her şeyi değiştiremeyeceğinin farkında olmak tuhaf bir hayal kırıklığıydı ama bir şekilde sadece canı yananın o olmadığını ve Vlad Dimitrijević'in onu gerçekten sevdiğini anlatmaya çalışıyordu, bunu kısaca söylenen 'üzgünüm' lafından nasıl anlayabilirdi bir fikri yoktu gerçi ama en azından bir bilse, her şey ile değişebilirdi bunu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
London Rasmussën

London Rasmussën


Mesaj Sayısı : 35
Kayıt tarihi : 22/08/11

Özel
Rp Puanı:
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Left_bar_bleue97/100Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty_bar_bleue  (97/100)

Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Empty
MesajKonu: Geri: Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London    Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London  Icon_minitimeC.tesi Eyl. 03, 2011 12:42 pm


      London nefes almaya çalışıyordu hala, ancak içindeki sancı bir şekilde onu bundan alıkoyuyordu. Kanayan dizlerini parmakları ile yavaşça ovalarken parmak uçlarındaki kan damlacıkları rahatsız olmasına vesile olmuştu. Velhasıl bunu önemsemiyordu, sevdiği adam, ikisinin birleşip oluşturdukları o mükemmel şeyi, o yaşam formunu aldırılmasını ve ondan kurtulup öldürmesini diliyorken geri kalan her şey teferruattan başka şey değildi. Genç adam uzanıp soğuk parmakları ile gözyaşlarını sildi London'ın usulca. Dokunduğu her deri parçası, her santimetre, her milimetre ateşle tutuşuyorken başını döndürüp parmaklarını öpmemek için kendini metazori durdurdu kendini. Ağlamakla şişmiş suratının ne kadar çirkin göründüğünü, adamın bakışları değişmese de anlamıştı. İçinden gelen seziler, adamın neler söyleyeceğinin farkındaydı ancak yine de ondan duymak istiyordu. Ondan işitmek, onunla işitmek... Vlad onu kaldırdı hiç zorluk çekmeden ve elini kızın incecik beline dolayarak otların neredeyse hiç yok denecek kadar az olduğu bir ağacın altına götürüp, kesilmiş kütüklerden birine oturttu. Dizlerine odaklanmıştı genç cadının, kan damlaları beyaz teninde o kadar yabancı duruyordu ki sanki başka bir yerden bulaşmışçasına emanet bir görünümü vardı. Adam dizlerine odaklanmış şekilde mırıldandı kızın. "Üzgünüm." dedi oldukça kararlı ve çok yabancı bir tınıyla. Başta öfkelendi London, sadece tek kelimelik bir cevabı hak etmediğine inanıyordu. Ancak büyücünün bakışları o kelimenin altındaki korkunç sezileri öylesine yansıtıyordu ki, London kendinden utanabildi. Adamı zora düşürdüğünü düşünüyordu, hamile olmasının kendi suçu olduğunu ve bundan dolayı kesinlikle Vlad'ı suçlamaması gerektiğini. Ancak sonra bu düşünceden vazgeçti çünkü Vlad ilişkilerinin en başından beri aralarındaki bağın imkânsız olduğunu savunan London'ı şiddetle kınamıştı, birlikte olacaklarını vaat etmişti. Mutlu olacaklardı, hatta London inancını tamamen kaybettiği bazı günlerde çok uzun yıllar sonra ne kadar mutlu olacaklarını bile vurguladığı günler yaşamışlardı. Umudunu kaybetti o an London. Öyle ki korkunç bir boşluk onu içerisine çekmişti.

      Boşluk tanıdıktı, daha önceden bunu çok kere yaşamış ve görmüştü. Sezileri öyle zamanlarda gelirdi ki, onu muhteşem bir boşluğun pençesine iter olacak şeylerin farkına varmasını sağlardı. Bir asayı gördü göğsünün tam karşısında, sabitçe duruyordu. Önce bir dudak değdi onunkilere. Öyle ki bütün hisleri bir anlığına sustu. "Böyle olmamalıydı..." Büyücünün sesi tanıdıktı ancak içinde bulunduğu atmosfer öylesine yabancıydı ki karşısındakinin kim olduğunu bile çıkaramıyordu. Ay'ın ışığı ters bir noktadaydı, kendisi aydınlanıyordu ancak önünde duran kişi kesinlikle karanlığa hapsolmuş gibiydi. Ellerini kaldırdı ancak öylesine yorgundu ki bacakları, artık onu taşımaktan vazgeçip yere yığıldı. Toprağın kokusu tam burnunun ucunda tütüyordu. Sis bacaklarının arasından dolanıp onu tamamen karanlığın içine aldığında derin nefeslerle bulunduğu korkunç atmosferden sıyrıldı.

      Vlad’ın bakışları yere eğilmişti, bir şekilde yüzüne asla bakamıyor olduğuna emindi. Öyle ki, genç büyücünün içindeki bütün kasvet, birbirine değen omuzları ile kendisine sızıyor gibiydi. Tırnaklarını batırdığı bacaklarına baktı, kan öyle yoğundu ki silme arzusu içini kapladı. Başındaki bandanayı çekip aldı ve dizini temizlemek için kullandı. İlgilenmemek için elinden geleni yaparken Vlad’ın yüz ifadesinin ne kadar mükemmel oluşu onu öyle etkilemişti ki kendini korkunç bir ölümün döşeğinde gibi hissetmesi kaçınılmazdı. Kendini hafifçe ona döndürdü. Adamın diğer tarafındaki elini aldı ve kendi karnına bastırıp boştaki elini büyücünün mükemmel yüzünü kavramak için kullandı. O kadar pürüzsüz bir suratı olduğunu tekrar fark etti o an. Yaşıtlarının aksine hiçbir sivilcesi yoktu ve bu onu hep daha bakımlı olması için zorlayan bir unsurdu. Ancak bulundukları süre zarfı içinde hiçbir önemi yoktu bunun. Adamın yanağına uzun, kokusunu içine çeke çeke bir öpücük bıraktı. “Gideceğini, beni bırakacağını adım gibi biliyorum. İkimizin birleşerek oluşturduğu bu mükemmel varlığı sorumluluklardan dolayı istemediğini de…” diye fısıldayıp elini onun yüzünden çekti ve karnındaki elinin üzerine yaslayıp Vlad’ın elini okşadı. “Senden korkuyordum, beni sevdiğini söylediğin gün bile ne kadar korktuğumu bir Tanrı bilir. Ve o, seninle birlikte olduğum gün de. Ama kollarının arasındayken öyle mükemmel bir huzur vardı ki. Ben… senden sırf ilk erkeğim ve karnımdaki mükemmel şey yüzünden değil, kalbimdeki korkunç histen dolayı nefret edemiyorum. Bir an parlıyorum ancak, içimde o kadar korkunç bir şey var ki. İçim, öylesine ürkütücü bir hisle kaplı ki.” derken gözyaşları gözlerinden şelale damlaları gibi akıyor ve konuşmasını zorlaştırıyordu. Derin bir nefes alırken ciğerleri yanıyordu. Üşütmüş olma imkânının yüksekliği onu ürküttü, çünkü ne zaman hastalansa korkunç kâbuslar etrafını sarardı. Saçmalamanın zirvelerindeydi aynı zamanda, içindeki acı onu iğrenç bir fikir boşluğuna itelemişti. “Seni kaybedeceğimi düşündükçe…” diye fısıldayıp Vlad’ın elini kalbi üzerine yerleştirdi.
      “…burada korkunç bir şey sızlıyor Vlad. Aşkım… Erkeğim…”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Lets Have Some Fun!! ;; Vlad & London
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Lets Have Some Fun!! ;; Yorinde & Edward & Lorraine
» London.
» Lets play with him!
» London Rasmussën .puanlama2.
» Lets Have Some Fun!! ;; Adela & Krystof

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Role Play Geçmişi-
Buraya geçin: