Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 In The Shadows

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alyssha Cassidy Malfoy
Slytherin VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Slytherin VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Alyssha Cassidy Malfoy


Lakap : Aly, Cass
Rp Sevgilisi : Xavier Shane Raymond.
Mesaj Sayısı : 827
Kayıt tarihi : 01/11/09

Özel
Rp Puanı:
In The Shadows Left_bar_bleue100/100In The Shadows Empty_bar_bleue  (100/100)

In The Shadows Empty
MesajKonu: In The Shadows   In The Shadows Icon_minitimePtsi Kas. 07, 2011 2:36 am

In The Shadows D40f
* * *

    Karanlık her yeri buram buram sarmışken, lanetli orman her zamanki gibiydi. Buraya neden geldiğini anlamasa da kendisini bir şeylerden kaçmak zorunda hisseden genç kız uzun zamandır durgun olan hayatını düşünüyordu. Okul biteli neredeyse iki ay olmuştu, koskoca iki ay. Oysa genç kız iki ay boyunca kayda değer hiçbir şey yapmamıştı. Ne tarafı için, ne de kendisi için. Bencilliğin zamanı olmadığını biliyordu Alyssha. Tarafına daha çok ilgi göstermeli, daha çok kişi çekmeli, elinden geleni ardına koymamalıydı. Yine de kendi problemlerine o kadar gömülmüştü ki, hayatının tek amacına dahi hizmet edemiyordu. Ormanın bol oksijenli yakıcı havasını içine çekip, ciğerlerine temiz havayı dolduran genç kız eliyle zonklayan bakışı ovarak bir ağacın dibine çöktü. Merlin adına, düşünmesi gereken çok şey varmış gibi hissediyordu. Hiçbir şeyi yokken.

    Gözlerini yavaşça kapatan genç kız, sırtını ağaca dayamanın rahatlığıyla kendi ruhani dünyasına kapattı kendisini. Uzun zamandır sırtını yaslayabileceği hiç kimsesi yoktu. Bu nasıl olabiliyordu? Aphrodite? Alyssha'nın biricik Aphrodite'i bile kendini işlerine o kadar kaptırmıştı ki, genç kız onu bir iki kereden fazla görememişti. O yokken kendisini yalnız hissediyordu, yapayalnız. Xavier? Genç adam tatil için Londra'dan ayrılıp Rusya'ya gitmişti, öyle ki bir kez bile yüzünü görememişti Alyssha. Onu istiyordu, onun ellerini tutmaya ihtiyacı var, onunla susup saatler geçirmeye. Ona o kadar çok ihtiyacı vardı ki kendisi bile deli gibi korkuyordu bundan. Bir an düşünüp, Xavier'sız da hayat aynı diyordu fakat daha saniyeler birbirini henüz kovalamışken hayır diyordu kendisine. Onsuz hayat onsuzluk kadar acıydı. Kardeşlerini zaten çoktan kaybetmişti, Daphné ile Kimberly Anna ne derse onu yapmakla meşgul, tatilde kendilerine oyalanacak bir şeyler bulmuşlardı. Alyssha ise isyan bayrağını çekmiş, Malfoy Malikanesi'nden ayrılarak, Aphrodite'in izniyle onun malikanesine geçmişti.

    Ne yaparsa yapsın, istediği gibi bir hayat süremiyordu. Tatilin başından beri yaptığı tek şey, can sıkıntısı almak amaçlı Karanlık Bölge'de dolaşmaktı. Burada huzuru buluyor, kendisini dinliyordu. Nereye kadar bu böyle devam edecekti, işte genç kızın aklını delip geçen soru buydu. Bir an önce kendisini toparlamalıydı. Hayatını iki kişiye odaklaması yanlıştı, biliyordu. O Alyssha'ydı, bencildi, bir kendisi olmalıydı hayatında. Yine de yapamıyordu. Hatta Alexandre için bile. Birden aklına gelen genç adamın düşüncesiyle nefesini tuttu. Onu çok sık düşünür olmuştu, kendisini öldürmek için geldikleri günden beri. Daha doğrusu, Alyssha'nın canını kurtardığından beri. Onu düşününce suratına aptal bir gülümseme yerleşiyordu genç kızın. Sonra, bunu ihanet olarak kabul ediyor suratını asıyordu. Tamam, belki Alyssha bağlanabilen birisi olmamıştı hiç ama aldattığını hissettiği kişi Xavier'dı. Hayatının aşkı, koşulsuz sevebildiği tek insan. Peki o zaman Alexandre onun için ne anlam ifade ediyordu? Nefesini verdi. Cevabı olmayan yüzlerce sorusundan yalnızca biriydi bu. Kendi kendine cevap arayıp içinden çıkamadığı yüzlerce sorudan.

    Düşünceleriyle boğuşurken, duyduğu hırıltı üzerine gözlerini açtı. Burada o kadar farklı ve vahşi yaratıkla boğuşmuştu ki, hırıldayan bir kurt adamla karşılaşmayı bekledi gözlerini açarken. Oysa önündeki bomboş, lanet ormana yakışmayacak kadar fazla boş alana baktı. Hiçbir ses gelmediğinin o an farkına vardı. Ters giden bir şeyler vardı. Fazlasıyla ters giden. Cisimlenmeyi düşündü, sonra bu fikirden düşündüğü gibi vazgeçti. O Alyssha'ydı, kaçmazdı, üzerine giderdi. Asasını sıkıca kavrayarak ayağa kalktı. Gözleri etrafı tarayıp hiçbir şey bulamazken, derin bir nefes aldı. Bu da neyin nesiydi? "Ortaya çık," dedi kendinden emin bir biçimde. Cevap sağır edici sessizlik olurken dişlerini birbirine kenetledi. Aklına gelen düşünceyle irkildi. Ölüm sessizliği ve yokluk... Kaderin Defteri'ni çalan kişiyle karşı karşıya olma ihtimali beyin hücrelerini zorladı. Olamazdı. Olamazdı değil mi? "NESİN SEN?!" diye haykırdı var gücüyle. Ardından etrafında döndü. Ormandaki tek hareketlilik kendi gölgesinin kıza eşlik etmesiydi. Durdu. Gölge mi? Suratında dümdüz olurken, gecenin bu karanlığında, yalnızca zayıf ay ışığının altında Lumos bile yapmadığı halde gölgesinin olma ihtimalini düşündü. Boğazına dolan çığlığı yutkundu. Öyle bir ihtimal yoktu ki.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shadow

Shadow


Lakap : Master.
Rp Sevgilisi : My children.
Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 08/11/11

Özel
Rp Puanı:
In The Shadows Left_bar_bleue100/100In The Shadows Empty_bar_bleue  (100/100)

In The Shadows Empty
MesajKonu: Geri: In The Shadows   In The Shadows Icon_minitimeÇarş. Kas. 09, 2011 3:18 am

    Neredeyse bir yıl olmuştu kaderin puslu defteri O'nun eline geçeli. Fırtınalar, yok oluşlar, ölümler ardı arkasına gelmişti. O'nu arayanlar, peşine düşenler, istemsiz ipuçlarını takip edenler. Hepsinin sonu aynı olmuştu, onun ellerine düşmüş, yokluğun ne demek olduğunu tatmışlardı. Her ölümle bir canlanmış, her şimşekle yeniden doğmuş gibiydi. Öyle ki artık felakete bile ihtiyacı yoktu. Günler güneşliydi, sıcak her yeri kaplıyordu. Bunu değiştirmiyordu, biliyordu ki bu dünyanın son demleriydi. Bir sene önce o defteri aldığında dünyanın sonunu en ince ayrıntısına kadar planlamıştı. Kaderin defteri, adı gibiydi. Yüzyılların engin deneyimi içinde bir yıldız gibi parlıyordu. Fakat defteri önemli kılan asıl olay, kaderi bir bütün olarak işlemesiydi. Üzerinde vakit geçirdikçe, gelecekle geçmiş bir bütün oluyordu. Zamanının hepsini bir defter başında geçiren onun içinse, artık defter her şey demekti. Geçmiş, gelecek ve şimdi.

    İnsanların yorumuyla bilinmeyendi o. İnsan bilinmeyenden korkardı, bu da onun işine geliyordu. Hiçbiri onu tam olarak anlayamamıştı. Üzerine o kadar rivayetler kurmuşlardı ki, hiçbirinin gerçekle ilgisi yoktu. En çok yaklaşılan teori, onun bedensiz oluşuydu. Evet, onun bir bedeni yoktu. O gölgelerle yaşardı, her insanın gölgesiyle hayat bulur, bütün gölgelere hükmederdi. Oysa artık bununla sınırlı da değildi. Öldürdüğü bedenler sayesinde şekil almaya başlamıştı. İstediği kılığa bürünebiliyordu, tam olarak aynısı olamasa dahi. Bu yüzden bu silahını kullanmıyordu, gerçek bir insanla arasındaki fark o kadar belliydi ki, kendisini ifşa etme gibi bir düşüncesi yoktu. Oysa artık vakit gelmişti. İnsanların neyle karşı karşı olduğunu bilmesinin, çaresizliği tatmasının zamanıydı. Görmüştü bunu gölgelerin efendisi. Kaderde. Kendisini gösterebileceği bir dünya insan vardı, bugün ise o güçlüler arasında git gide zayıflayan bir halkayı seçmişti, birçok kişiyi etkileyebilecek bir halkayı.

    Gölgelerin efendisi, insanların ne hissettiklerini anlayabiliyordu. En büyük avantajlarından biri de buydu. Ve kendisini ne kadar yalnız hissederse hissetsin, Alyssha Malfoy’un yalnız olmadığını da biliyordu. Onu ortadan kaldırırsa, zincir kopacaktı. Sevgili ladysi, kardeşleri, onu seven insanlar, en başta karanlık taraf. Kaderde görmüştü bunu efendi, şimdiyse uygulamanın tam vaktiydi. Ufak bir rüzgarla, kendisini lanetli ormanın içine attı. Kızın neredeyse her gün buraya geldiğini keşfetmişti, onu bulmak zor değildi. Işığın doğrudan geldiği bir noktada bir tavşanla bütünleştirdi kendisini, onun gölgesini alırken hızla tüm ormanı ilerleyerek kendisini Alyssha'nın gölgesine bıraktı. Onun ayaklarını bastığı yerlerde anlık şaşırmayı ve korkuyu hissetmişti, şimdi genç kız konuşurken telaşını da tadabiliyordu. Sessiz kaldı. Anında saldıracaktı, gölgesini parçalara ayırdığı zaman o da parçalanacaktı. Tıpkı diğer bedeni asla bulunamayan insanlar gibi yok olacaktı. İçten içe gülümsedi gölge. O ansa, genç kız gölgesinin varlığını fark etti. Diğer birçok kişinin aksine gölgesine bakakaldı ve ardından bir haykırış yükseldi boğazından.

    Ortaya çıkmayı düşünmemişti efendi. Sessiz ve sakin bir ölüm olsun istemişti, oysa avıyla oynama şansı eline geçmişken bunu ters tepme gibi bir niyeti yoktu. Birden gücünün bir kısmını kullanarak gölgeyle birlikte beden buldu. Alyssha'nın tam karşısında, başka bir Alyssha dikilirken soğuk havanın tenini yakıp geçmesinin verdiği acıyla yüzünü ekşitti gölge. Hala alışamamıştı beden bulmaya. Sevmiyordu bu tadı. Yine de sırıtışını çabuk kondurdu yüzüne. Karşısındaki kız dehşetle kendisine bakarken, bazı gerçekleri açıklamaya karar verdi. "Ben senim Alyssha," dedi çığlıklarla karışmış cırtlak sesiyle. Ardından devam etti. "Senim, oyum, ben her şeyim. Şimdiyse bana felaketim diyebilirsin." Tüm ormanı sessizliğe bürümüş sesiyle kahkaha attı. Karşısındaki kızın aceleyle bir şeyler yapmaya çalıştığının farkına varsa da, yapacağı hiçbir şeyin kendisine zarar veremeyeceğini bildiğinden eğlenceyi devam ettirerek ona izin verdi. Ve ardından, oyuna üçüncü bir kişi daha katıldı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
In The Shadows
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» The Walking Shadows?
» # Master of Shadows, The Mother, Bilinmeyen.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Karanlık Bölge :: Lanetli Orman-
Buraya geçin: