Blake Belcher
Rp Sevgilisi : Her gün yeni bir tane. Mesaj Sayısı : 175 Kayıt tarihi : 14/06/10
Özel Rp Puanı: (95/100)
| Konu: Mitoloji Dersi | Altıncı Sınıflar | Birinci Ders Salı Haz. 05, 2012 10:36 pm | |
| - Hava: Eylül’le beraber gelen hafif bir esinti.
- Saat: On bir civarları
- Konu: İsis ve Osiris Efsanesi
Profesörün Konuşması: Sevgili sınıf, hoş geldiniz. Bu sene yedinci sınıflar gibi bir sınavınız olmadığı için şanslısınız, yada değilsiniz. Onlara biraz tolerans göstereceğim, ama size asla tolerans yok. Siz korkmaya başlamadan hemen derse geçmek istiyorum. İlk konumuz Mısır Mitolojisinden. Osiris Mısır kültünde, en önemli tanrılardan biridir. Tanrıça İsis'in hem kocası, hem kardeşi, Horus'un ise babasıdır. Osiris bu dünyanın kural koyucusudur. Aynı zamanda tarımın ve bereketin simgesidir. Mitolojiye göre insanlar Osiris'i severler. Koyduğu kuralları severek yerine getirirler. Kardeşi Seth onun bu başarısını kıskanır. Seth Osiris'ten kurtulmak için bir plan yapar. Kardeşinin ölçülerine uygun bir tabut yaptırır. Bir şölen düzenler ve Osiris'i de o şölene davet eder. Şölenin en sonunda önceden yaptırdığı tabutu çıkararak bu tabutun kime uyarsa ona verileceğini söyler. Herkes dener ve tabut sadece Osiris'e uyar. Bunun üzerine Seth hemen tabutun kapağını kapatır ve Osiris'in içinde oldugu tabutu Nil'e atar. Osiris'in karısı İsis kocasını aramaya başlar. Sonunda tabutunu bulur ve onu da alıp Mısır'a döner. Cenaze töreni yapmak için tabutu bir bataklığa saklar. Seth avdan dönerken tabutu bulur ve çok sinirlenir. Osiris'in vücudunu tabuttan çıkarıp parçalara böler ve Mısır'ın çeşitli yerlerine dağıtır. İsis bu parçaları teker teker bulur. Bir parçası eksiktir. Buna rağmen sihir ve büyü gücünü kullanarak dağılmış parçalarından Osiris'i canlandırır. İsis ve Osiris'in Horus adında bir çocukları olur. Horus büyüyünce Seth'e savaş açar. Bu savaşın sonuçları çeşitli şekillerde anlatılmaktadır. Bu savaşın sonucunda Osiris - yer altı dünyasının kralı, Horus yaşamın kralı, Seth ise şeytanlık ve kötülüğün kralı olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Evet, efsanemiz böyle. Şahsen Mısır Mitolojisini pek sevmem. Ama konularımız gereği size anlatmak zorundayım. Şimdi sizden istediğim bu efsanede geçen tanrı ve tanrıçaları detaylı bir biçimde açıklamanız. Ödevinizin uzunluğu en az on beş satır olmalı. Ödevinizi RP'nizin altına "spoiler" içinde paylaşın. - Puanlama:
Renklendirme: 5 Puan Betimleme: 15 Puan Uzunluk: 5 Puan Noktalama ve yazım yanlışları: 10 Puan Akıcılık ve İçerik: 15 Puan
- Not:
Lütfen beni konuşturmayınız.
En son Kisa N. Pavlichenko tarafından Çarş. Haz. 06, 2012 11:47 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Aisha Miele
Rp Sevgilisi : Utandırmayın şimdi Mesaj Sayısı : 50 Kayıt tarihi : 19/05/12
Özel Rp Puanı: (92/100)
| Konu: Geri: Mitoloji Dersi | Altıncı Sınıflar | Birinci Ders Çarş. Haz. 06, 2012 11:18 pm | |
| Sarı tuğlalı yolu takip etme Dorothy... Dinleme o küçük şeytanları, onların hepsi benliğini kaybetmiş, kurallara uyan koyun sürüsü. Oz'a ulaşmak için kendi yolunu bulmalısın Dorothy. Tıpkı Seth'in yaptığı gibi...
Slytherin ortak salonundaki rahat koltuklardan birine gömülmüş, Mitoloji dersine hazırlanacağı yerde Oz Büyücüsü'nü bitirmeye çalışıyordu. Sayfaları zarif bir hareketle çeviriyor, yeni açılan her sayfadan çoğu Ravenclaw'ın bayılacağı ama onun tiksindiği kitap kokusu yayılıyordu. Zaten her yeni sayfada kitaba duyduğu sempati biraz daha azalıyor, Dorothy'nin kendisine olan benzerliği onu gitgide daha çok korkutuyordu. Küçük, evine dönmek isteyen, köpeğini seven masum bir kız... Hayır, bu kısmın Aisha ile alakası yoktu. Asıl onu ilgilendiren kısım Dorothy'nin "Sarı Tuğlalı Yolu" takip etmesiyle başlıyordu. Ona bu emir veriliyor o da uyuyordu, tıpkı ailesinin her dediğini ne pahasına olursa olsun uygulaması gibi. Bir de kızın evine gitmesi için tek yapması gereken şeyin büyülü ayakkabılarını kullanıp eve gitmeyi istemesi kadar basit olması da kafa karıştırıyordu. Boş yere Oz'u aramış, aslında başından beri kendisinin sahip olduğu şeyleri yanlış yönlendirildiğinden fark edememişti. Eh, bu da kendine benzer bir yönüydü: Başkaları tarafından onaylanana kadar hiçbir yeteneğe sahip değilsindir.
Nihayet kitabın sonuna geldiğinde bu kitabı neden okuduğunu düşünmeye başladı. Onu eğlendirmemişti, ona iyi yönde herhangi bir öğüt vermiyordu, aslında bakarsanız onu hayatının gidişatı hakkında korkutmaktan başka bir işe yaramamıştı. Yine o klasik düşünceler trafiğine yakalanacaktı ki sakar bir çocuğun yanlışlıkla ayağına takılması ona Mitolojiyi hatırlattı. Derse hazırlanmadığı için bir anlığına rahatsızlık duydu, profesörün sert duruşunu hatırlayınca rahatsızlık tedirginliğe dönüştü. Neyse artık oturup düzgünce dinleyecekti dersi. Hata yapmaması gerekiyordu, kaybettirdiği her puan dişisinden yavrusuna her yılanı sinirlendirirdi. Her zamankinden daha hırslıydılar, iki yıl boyunca büyük salonu kırmızıların süslemesi onların canını fazlasıyla sıkmıştı. Şimdiyse çoğu öğrenci hiçbir dersi aksatmamak için çabalıyordu. Bazıları ilk defa düzgünce hazırlanmış bir şekilde derse girecekti -hem de beşinci sınıftaydı- bazıları ise ders hakkında tartışıyorlardı. Küçük sınıflar ayrı bir eğlenceydi zaten, Slytherin'e seçilmenin hem gururunu yaşıyorlar hem de amblemlerini taşıyan bayrağın büyük salonu süslemesi için şimdiden çaba gösteriyorlardı.
Gruplar halinde gezinenleri muggle belgeselinde gördüğü balıklara benzetti, Slytherin'in hüküm sürdüğü gölle iç içe yaşayan yılan balıkları... Ders eşyalarını torbaya benzeyen mavi çantasına yerleştirdi ve kendisi de sürüye katıldı. Gerçi derse daha on beş dakika vardı dersin başlamasına ama zindanlardan ikinci kata çıkmak zaman alırdı. Zindan katında ciddi duruşuyla hızlı hızlı ilerledi, ne de olsa az sonra aydınlık gözlerini kendine zorla alıştıracaktı. Gözlerini istem dışı bir refleksle kıstı; işte ev sahipleri heykeller ve tablolarla birlikte giriş katı karşısındaydı. Her binadan öğrencilerin mutlak uğrama noktasıydı burası, Hogwarts'ın kalbi. Sürprizlerle dolu merdivene adımını attı, büyük bir dikkatle ikinci kata çıktı. Yüz hatlarını yumuşattı, arkadaşlarına gülümseyerek selam verdi ve büyük pencerelerden sorun yaşamadan içeri giren güneş ışıkları eşliğinde sınıfa girdi. Popüler bir kız değildi ama güneşli bir sınıfa girerken her seferinde spot ışıkları altında sahneye çıkarmış gibi hissediyordu. Sahne eşittir seni tanıyan daha çok göz önünde bulunmak demekti ama bu durum kendine güveni az olan genç kız için problem değildi. "Çocukken alınan bale derslerinin yararı" diye düşündü "bir süre sonra kendini sahneyle bütünleştiriyorsun."
Mitoloji sınıfının düzeni klasik bir Hogwarts sınıfından farksızdı. Büyük pencereler, üçlü sütun şeklinde yerleştirilmiş sıralar, bir de öğretmen kürsüsü bulunuyordu sınıfta. Duvara asılı mitoloji konulu -doğal olarak- birkaç tablo vardı ek olarak. Aisha da o tabloların yakınında bir sıraya oturdu, bu tabloların çoğu muggle işiydi: Hareket etmiyorlar, öğrencilere ve öğretmene laf atmıyorlardı. Ama bazıları gerçekten harikaydı, özellikle şarkılarıyla denizcileri büyüleyen Siren'lerin tablosuna özel bir ilgisi vardı. Tabloya o kadar dalmıştı ki Profesör Kisa'nın geldiğini kadının sesini duyunca fark etti.
Profesör Kisa masum bir güzelliğe sahipti. Zarif ve ciddi bir duruşu vardı; fakat Aisha'ya göre sert bir profesördü. Aynı zamanda hızlıydı da, Aisha kağıdını çıkarmadan anlatmaya başlamıştı. Aman Allah'ım, ne hoş (!) bir tesadüf! Mısır Mitolojisi işliyorlardı, üstelik konuları Osiris'di. Aisha Mısır Mitolojisinden nefret ederdi, sadece sapkın oldukları için değil, uydurdukları kılıfı bir türlü kafası almıyordu. Zaman bir döngü halinde ilerliyordu...
Şimdi, geçmişten doğar, gelecek ise şu andan. Her şey bir kılınır bu süreklilikle. Bir döngü gibidir zaman, Bütün noktaları öyle birleşmiştir ki söylenemez Nerede başlayıp nerede bittiği Çünkü her noktası, hem önüne geçer Hem de ardından gelir birbirinin sonsuza kadar…
Böyle anlatılıyordu zaman. Bu İsis'in hem Osiris'in karısı hem de kardeşi olmasına bir kılıftı aynı zamanda, Aisha için fazla karışıktı bu konular. Aisha bu noktaya odaklanmaktan vazgeçti, profedörü dinleyerek notlar alıyordu. "İnsanlar Osiris'in kurallarını seve seve uygularlardı." Bunları not ederken gülümsedi Aisha "Oz'daki Munchkinler!" Sonra Seth ile ilgili kısım başlıyordu: Tabut yaptırması, Osiris'in bir aptal gibi tabutun içine girmesi, İsis'in kocasını kurtarma çabası... Sonrasında Horus doğuyordu, savaş ve iyi taraf kazanır. "Camelot efsanesi gibi" diye içinden geçirdi Aisha "belli farklılıklar var ama çoğu yönden benziyor. Erkek kardeşiyle ilişkiye giren Morgana çocuğu babasına karşı kışkırtır. Mordred sonunda babası Arthur'u öldürür." Aisha sıkılmıştı bu hikayeden, profesör de Mısır Mitolojisinden hoşlanmadığını belirtiyordu zaten. Sonra da ödevi duyurdu: En az on beş satır, efsanedeki tanrıları açıklayınız. Sevindi bu ödeve, Osiris'e duyduğu antipatiyi kesinlikle yansıtacaktı o kağıda.
- Spoiler:
Şimdi, geçmişten doğar, gelecek ise şu andan. Her şey bir kılınır bu süreklilikle. Bir döngü gibidir zaman, Bütün noktaları öyle birleşmiştir ki söylenemez nerede başlayıp nerede bittiği Çünkü her noktası, hem önüne geçer Hem de ardından gelir birbirinin sonsuza kadar…
Kısmı bana ait değildir.
- Ödev:
Osiris: Mısır Mitolojisinde en önemli Tanrılardan biri. Ölülerin Tanrısı, ölümsüz yaşam için diriliş Tanrısı, kural koyucu, koruyucu, ölülerin yargıcı. Orion takımyıldızının onu simgelediği düşünülürdü. Hatta Mısır kültüründen türeyen çeşitli Pagan inanışlarında Osiris'e hala tapanlar vardır. Bu Tanrı maddi ve manevi iyinin temsilcisiydi. O "Nil Irmağı" ve "Buğday Tanrısı" idi aynı zamanda. Osiris yeryüzünü dolaştı ve bildiklerini Mısırlılara öğretti. Kim bilir, belki de Mısırlıların onun her dediğine uyması bu yüzdendir. Nil ona bağlı, yiyecek ona bağlı...
Osiris, Nut ve Geb’in ilk çocuğuydu. Set, Nephthys ve İsis’in kardeşiydi, aynı zamanda İsis’in kocasıydı. Horus, İsis'ten oğluydu. Bir hikâyeye göre Nephthys, İsis gibi davranarak ve Osiris’i baştan çıkarmış ve Anubis’i doğurmuştur.
Osiris başta erkeklerin dünyasının kural koyucusu olmuş ve Ra gökyüzüne kural koymak için dünyayı bıraktığında kardeşi Seth, Osiris’i öldürdü. İsis’in sihri sayesinde tekrar yaşama döndü. İlk ölen yaşayan canlı olduğu için sonraları ölülerin lordu oldu.
Osiris hep sivri külah başlığıyla, ayakları bitişik olarak tasvir edilir. Kimi zaman başında taç ve iki veya daha fazla tüy bulunur. Tasvirlerinde vücudu ya sargılıdır ya da balık pullarıyla kaplıdır. Elleri göğüste çapraz vaziyettedir ve bir kamçı ile bir asa tutar, bazen bir de baston tutar.
İsis: Mısır’ın en büyük Tanrıçası. Simgesi, Sirius yıldızıdır. Sanatın ve şiirin Tanrıçası olarak bilinmektedir. Kutsal hayvanı kobra yılanıdır.
İsis, yeryüzü krallığı boyunca kocasına yardımcı olmuştur. Piramit yazıtları, İsis'in kocasının ölümünü önceden gördüğünü göstermektedir. Onun ölümünün arkasından, İsis, kocasının yeraltı dünyasında huzur içinde yatması ve uygun şekilde gömülmesi için gövdesini yorulmaksızın aramıştır. Büyüleri sayesinde, Osiris'i hayata geri döndürmüş, ondan kendini erkek çocukları Horus'a hamile bıraktırmıştır.
Horus: Osiris’le İsis’in oğlu. Doğumu melekler tarafından haberdar edilmiştir ve mağrada doğmuştur. Çobanlar doğumuna tanıklık etmiştir. Doğum günü kış gün dönümüne (21 Aralık) denk gelmektedir.
Cennetin hükümdarı, yeryüzünün kralı ve kutsal şahin olarak kabul edilir. Firavunlar kendilerini Horus'un yeryüzündeki cisimleşmiş halleri olarak gördükleri için Horus, Antik Mısır'ın en önemli tanrılarından biridir. Firavunlar, Horus'un ismini kendi isimlerinden biri olarak alırlardı.
Babasının intikamını almak için amcası Seth'i öldürmüştür.
Seth: Osiris'in kardeşidir.Set'in hiç çocuğu yoktur, çorak çöller onun için onunla anılır, aynı zamanda bereketli Osiris'in zıttıdır. Eski dönemlerde fırtına, gök ve gök gürültüsü Tanrısı. Kötü güçlerin etkisi altına giren Seth, kardeşi Osiris’i öldürdü ve Mısır’a sahip olmak istedi. Kardeşini öldürmesinden dolayı şeytani Tanrı olarak anılmaya başlamıştır. Sonuçta her şey Seth'in aleyhine işledi, Horus tarafından öldürüldü.
Renklendirme: 5 Puan Betimleme: 15 Puan Uzunluk: 5 Puan Noktalama ve yazım yanlışları: 10 Puan Akıcılık ve İçerik: 15 Puan Ödev: 5 Toplam; 55 Puan! | |
|