all monster are human.

Tallulah Charley'e bayılıyor, ona hasta oluyor çünkü koskoca okulda aklı başında tek insan olduğunu düşünüyor. Psikopat ve dengesiz yapısı, duygusuz olması ve en önemlisi katil olması Tallulah'ı inanılmaz derecede cezbediyor diyebiliriz.

Ve Circe var profesör kehanet profesörü Tallulah'ın halası.
Hogwarts'a yeni geldi seni gördüğü zaman 'Demek bu meşhur Charley sensin, sonunda tanıştığımıza çok memnun oldum. Balta kullanmak çok harika, eski anılarım canlandı." gibi bir şeyler söylemiştir büyük ihtimalle.

Tüm Bochkarev soyuyla kurgun olacak gibi görünüyor, sevdim Charley'yi ben baya.
Aleksei değil de Vasily ile arkadaş olabilirler.
Asıl aklımdaki şey Arisha ile, "içinde ana-baba şefkatinden yoksun büyümüş bir çocuk var" cümlesini görür görmez Arisha'ya dönüştüm çünkü. Arisha diğer Bochkarevler gibi asırlardır ölü, karabüyü yardımıyla Hogwarts'a döndü. Charley'ye karşı bir koruma içgüdüsü (annelik gibi) besleyebilir.

Aa öyle sanıldıktan sonra Aria biraz mesafe koyabilir, duygusal çünkü. Hani üç yüz küsur yıldan sonra hayata dönünce kimden hoşlanacağını şaşırmıştır, dedikoduların doğruluğuna kendi bile inanıp, asıl hayata dönme amacını hatırlar vsvs.

https://whisperofdeath.yetkin-forum.com/t1559-soguk-bir-sonbahar-gunu Patrica burda benim RP'ye ilk başladığım RP'lerden, sonra onu oynayan kız banlandı ancak banlanmadan önce kızın kendini öldürdüğü bir rpsi vardı, kurgu olarak da Xealsia'lara atılmış saydık.

Evet, ben de okuyorum! Mutlu oldum yalnız. Kurgular da tamam, o ye.

Ehe öhö, selam bebeğim. Şimdi Astrid ile dalayım dedim ilk başta. Astrid'in ağzına gelen her şeyi söyleme ve aşırı derecede laf sokma huyu var, herkese karşı. Senin yüzüne karşı "Eğer o kadar psikopat bir katil olmak istiyorsan, yanlış yerdesin." tarzı bir laf etmiş olabilir. Ayrıca bastırılmış duygularını da alaya alabilir ama bunu kötü niyetle yapmaz. Farkında olmadan bir bakar ki Charley ondan nefret etmeye başlar, buna kötü kötü bakar. Bu da yanına gidip "Söylediklerime alınmadın değil mi Charls?" der. Tabii seninki lakaptan hoşlanmadığından iyice kıza atarlanır. asfhjas Ama Astrid rahat bırakmaz, sana absürt *gerçekten saçma sapan* sorular sorar durur. Sen kızdan bıkmış hale gelirsin ama içten içe onun seni rahatsız edip durmasından da hoşlanırsın hani. Hatta Astrid çok mutlu olduğu bir anda "Seni seviyorum Charls!" diyip çocuğun dudaklarına yapışır ve hiçbir şey olmamış gibi gülerek gider. Arkadaşça diyecek tabiisi ama oğlumuzun çok arkadaşı olmadığına göre etkileyici bir an olur. Charley de öylece bakakalır arkasından, kendisi kabullenmek istemez ama Astrid'den hoşlanmaya başlar. Just friendly.

O değil de, Astrid Krystelle'ın özelliklerini çalıyor gibi hissettim. asfghas Normalde manyakça kendisini sevdiren kız o olurdu, ehe. Her neyse Krystelle seninle konuşmaya mutlaka çalışır ama Krystoflar ona bulaşma, o kimseyle konuşmaz tarzı bir tepki verebilir. *böylece benim diğer Slyler ile arada pek bir olay olmadığını anlıyoruk OH WAIT ALY İLE BULDUM KRYSTELLE'DAN SONRA ONA DÖNÜCEM* Krystelle hırs yapar konuşmaya çalışır, arada sırada sohbet ederler. Krys her insanla nasıl konuşacağını bilir. Seninkinin sevdiği bir şeyden konu açar. Charley de inanmaz, senin gibi bir kız onunla ilgileniyor olamaz diye. Sonuçta Krystelle Charley'in nefret edeceği kadar mutluluk saçan bir kız. Charley biraz kıskanabilir işin aslı, istediği her şeye sahip olduğu için. Ondan onu tınlamaz. Krystelle ise bunu sezse bile seni aralarına almaya çalışır. Becerebileceğini sanmıyorum bu sefer ama.. Öyle işte. sagfha

Ve Alyssha. Bence ikisi birlikte birini öldürmeli ama herkesten saklamalılar. Şu an kurguyu bulamadım ama bulalım. Aklında bir şey oluştu mu yavrum?

Heheh ben de öyle düşünmüştüm Aly ile zaten. Oldu o zaman bebeğim, özellikle Astrid ile olanı çok sevdim. <3

Biz zaten konuştuktuk. <3

Hacıt korktum ben. Ama kurgu istiyorum, kesinlikle! *-*

bence Sierra ile aranda garip bir çekim olabilir. Çünkü Sierra da genel olarak çevresine uyum sağlayamayan dışlanmış bir tip. Zaten küçük yaşta kendi öz babası tarafından reddedilmiş, iki yaşındayken ikizinden koparılarak tüm anıları silinmiş ve muggle bir aileye babası tarafından evlatlık verilmiş. Kendini hiç bir yere ait hissedemeyen bu kız beşinci sınıfın yazında öz ailesinin kim olduğunu kendi çabaları sonucu öğrenecektir. İntihara kadar gidecek ve koca bir yazı klinikte geçirmeye zorlanacaktır ama okula tekrar döndüğünde küllerinden doğan intikam aleviyle yanan bir kız olarak çıkacaktır insanların karşısına. Yani işte genel olarak böyle. Aralarında anlayışa dayalı bir bağ olabilir. Pek konuşmayı seven biri değil ondan kendi aralarında birbirlerinin zihnine girerek anlaşabilirler bence. Kimsenin anlamadığı garip ama özel bir bağları olur.

Benim kafamda acayip bi kurgu var ama öyle böyle değil. İki karakterim var, iki spoiler halinde yazayım en iyisi.

Ophelia Johnson:

İşte şimdi geldik en muhteşem kurguya.

Amelia Bryssa Johnson: