Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Soğuk bir Sonbahar Günü

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue97/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (97/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimePaz Kas. 27, 2011 9:17 am

Soğuk bir Sonbahar Günü Lucas-Grabeel-lucas-grabeel-2727041-100-100 ile Soğuk bir Sonbahar Günü File.php?avatar=426602_1296752950
arasında
Soğuk bir Sonbahar Günü 10upn
hogsmeade ve ötesinde
*


“Hayır!” diye bir çığlık geldi uzaktan “Hayır!”

Çığlığın sahibi görünmüyordu ama sese doğru koştum. İlgilenmem gereken bir dava mıydı bilmiyorum ama o an oraya gitmem gerekiyormuş gibi geldi. Ve bu anlık his beni nefes nefese bırakana dek koşturdu.

Çığlık asla dinmiyordu. Tek ve daimi kelimesi koca bir Hayır’dı sadece ancak ne için hayır? Bilmiyordum yalnızca koştum koşmaktan yorulana dek.

Ben yürümeye başlayınca çığlık korkunç bir hal aldı ve ne durumda olursam olayım bu aptal koşturmaya devam ettim. Nereye gittiğimi bilmiyordum, tek yaptığım asla yakınlaşamadığım o acı sesi takip etmekti.

Bir süre sonra fark ettim tek yönüm sesti; her yer karanlıktı ve ben yalnızdım. “Belki,” diye düşündüm o koşuşturmanın arasında “Belki, bu acıyı yalnız kalmamak için takip ediyorum. Bana acı veriyor olsa da varlığı benim için bir umut… Belki, belki de… “

“Hayır!”

“Hayır!”

Koşmaya devam ettim, ayaklarım bana küfrediyordu ve lanet asam lumos bile yapamıyordu. Ve o saniye mühürlenmiş dudaklarım çözüldü ve ilk kez dış sesimle bağırdım “LUMOS!”

*

Yatakhanede perdeleri çekili olan yatağımın içindeydim ve gözlerim asamdan süzülen yoğun ışıkla yanıyordu. “Nox.” Dedim yavaşça ve ışık söndü.

Yatakhaneden birkaç kişinin bana sövdüğünü duyabiliyordum ama uyku sersemliğiyle tehdit olayını beceremiyorlardı pek iyi.

Kulaklarım onları duymuyordu zaten asamı avcumun içinde sıktım ve bu aptal rüyayı unutmamak için her detayı düşünmeye koyuldum. Kabus değildi bu gerçek gibiydi..


En son Jack Panas Karenina tarafından C.tesi Ara. 10, 2011 5:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Patrica Isabel G'ladheon

Patrica Isabel G'ladheon


Lakap : Pat
Rp Sevgilisi : Thomas (Alp yok artık :( )
Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 30/07/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue82/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (82/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimePtsi Kas. 28, 2011 6:04 am

Bir çığlık kopardım
"Hayır ! Hayır !"
Abimin yerde gözleri kapalı olarak yattığını görmüştüm. Göğsünde ise koca bir delik vardı.
"Hayır !"
Sesim bahçede yankılanıyordu. Dizlerimin üzerine çökmüştüm. Karşımda, suratında korku,
acı karışımı bir ifade bulunan Richard vardı. Diz çöktüğüm yerden kalktım. Gözlerim kan
çanağına dönmüştü. Thomas arkamda duruyordu. Gerilemeye başladım Thomas'a doğru
geriliyordum. Bir yerde durdum ve elimi arkaya, Thomas'ın ceketinin cebine attım.
asasını tutmuştum. Çekiverdim. O anda ne olduğuna bakan Thomas'ın gözleri fal taşı
gibi açılmıştı. Asayı Richard'a doğrulttum.
"Seni pis hain. Gebereceksin !"
gözüm dönmüştü adeta. Asayı sallayacaktım ki biri elimden tuttu...

Yatakhanede uyanmıştım. Lilou'nun o yerde yatan cesedi ve Richard'ın yüzü asla aklımdan
gitmiyordu. Herkes başımdaydı. Sanırım yine sayıklayıp durmuştum. Arianna elini
anlıma koymuştu.
"Pat sen iyi değilsin. Bugün Hogsmeade'ye gitmemelisin."
Ona şöyle bir göz attım. Sarı dağınık saçları beline iniyordu. Beyaz geceliği ile melek gibiydi
Arianna. Hayır anlamında kafa salladım. Ari bana şefkatle gülümsedi ve elimi sıktı.
Ona gülümsedim. O benim arkadaşımdı. Onu oldukça çok seviyordum.
Tekrar yatağa uzandım. Uyuyormuş gibi yaptım. Arianna gitmişti. Yatağında yatıyordu.
Sadece rol yapıyordum. Gözlerimi her kapattığımda o kadar korkunç şeyler geliyordu ki
gözümün önüne.

Gün ağardığında uyuduğumu sanan Arianna yanıma geldi ve elini omzuma koydu.
"Pat. Gezi zamanı. Geleceğinden emin misin ?"
Döndüm ve Arianna'ya baktım.
"Evet. Biraz nefes alsam iyi olacak sanırım."
Üzerime geçen yıldan kalma ama hala üzerime bir beden büyük olan, gri, kirli gibi duran
pantolonumu giydim ve üzerime tişörtümü geçirdim. Hava soğuk gibiydi. Ağaçların yaprak
ları sallanıyordu. Üzerime giydiğim ceketimin üzerine montumu giydim. Ve Gryffindor'un
asil sarı-kırmızı renklerini taşıyan atkımı boynuma doladım. Asamı cebime yerleştirdim
ve kapıya yeltendim. Kolu aşağı doğru çektiğimde tüm dişlerini göstererek sırıtan bir 2.sınıf
öğrencisine rastladım. Eminim yatakhaneden birini bekliyordu. Ona baktım ve sırıttım
"Günaydın."
Çocuk üzgün ve hayal kırıklığına uğramış bir ifade ile
"Günaydın Pat !"
dedi. Adımı biliyordu. Bir kez daha sırıttım. Yürümeye başladım. Merdivenlerden aşağı
doğru inmeye koyuldum. Kapıya geldiğimde Şişman Keşiş'in portresi dışarı doğru savruldu
dışarı adımımı attım. Her yer büyü ile dolu olduğundan oldukça sıcak bir hava vardı.
Hogwarts biz Hogsmeade'ye gittiğimizde bir nebzede olsa dinleniyordu. Şişman Keşiş'e
selam verdim ve yürümeye devam ettim. Hareket eden merdivenlere geldiğimde ise
portre içindeki Hogwarts sakinleri ile konuşan Sir. Nicholas'ı gördüm. Gryffindor'un hayaleti.
"Ah Patrica. Günaydın tatlım."
dedi ve gülümsedi. Kafamı ona çevirdim
"Günaydın Sir. Nicholas. İyi günler."
Kafa sallamak ile yetindi. Yavaş yavaş bahçeye yaklaşıyordum. Kapının önünde bir kaç
Slytherin öğrencisi ve aralarında bir Rawenclaw öğrencisi vardı. Fısır fısır konuşuyorlardı.
Beni görünce sustular ve aralarından biri bir adım öne çıktı.
"G'ladheon abin ölünce sataşacak kimse bulamadın mı ?"
dedi. İçimden lanet okuyordum. Asamı çekmek istememiştim. Her an Mr.Potter gelebilirdi.
Dişlerimi sıktım ve kapıdan dışarı çıktım. Grupta dikkatimi çeken sarışın, mavi gözlü ve
uzun boylu bir çocuktu. Şu yeni gelen. Dumstrang'tan. Patrica'ya İksir Dersinde attığı o
pis bakış asla bir Slytherin ile Gryffindor arkadaş olamaz der gibiydi. Oysa neydi bu
düşmanlık ? Aynı okulu, aynı sıraları paylaşıyorduk. Tek ayrım karakterimize göre olan ayrımdı. Bunları düşünürken Hogsmeade'ye gideceklerin olduğu uzun kuyruğa gelmiştim.
İzin kağıdımı almıştım. Sıra gelince verdim ve yana geçtim. Arianna ve Leonard beni
yakalamışlardı. Yanıma geldiler. Leo, oda en az Ari kadar iyi bir arkadaşımdı. Onlara
gülümsedim. Bizden sonra az önce dikkatimi çeken sarışın çocuk geldi. Slytherinler.
Neden bu kadar soğuklar ? Sadece kendilerini düşünüyorlar. Ve düşünmeden hareket
ediyorlar. Düşüncelere dalmıştım...


En son Patrica Isabel G'ladheon tarafından C.tesi Ara. 03, 2011 6:34 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue97/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (97/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeC.tesi Ara. 03, 2011 12:00 am

Bir iki saat olduğum yerde öylece uzandım. Gloria'nın acı veren ancak bağımlısı olduğum hayaleti yine kafamı içinden benimle uğraşıyordu; böyle olmamalıydı.. Artık unutmalıydım; en azından benden istenilen buydu; Hogwarts'a bunun için gelmemiş miydim?

Hogwarts.. Durmstrang'dan daha samimi değildi benim için. Soğuk ve seviyeli arkadaşlıklar ve belirgin taraf tutma... Slytherin; evet, kesinlikle olmam gereken yerdi burası; o donuk havanın içinde yürekten sırıtan topluluk.. Belki her birinin sırıttığı konu apayrı bir düşünceydi ancak gözlemlediğim kadarıyla aptalca koşuşan Gryffindor'luların aksine Slytherin'liler düşünebiliyordu. Yıllardır süren Gryffindor-Slytherin çekişmesi nedensiz değildi belli ki; ayrı uçlardık bi kere, dört ay yetti bunu sindirmeme..

Slytherin'in en iyi yanıysa gizli sağlam bağları; sonuç olarak akrabayız değil mi?

Güneş doğmaya başladı; yavaşça hazırlanıp yatakhaneyi terk ettim. Bugün Hogsmead'e gidilecekti. Gri kumaş pantalonumun cebine annemin imzaladığı izin belgemi yerleştirdim. Babam böyle şeylerle uğraşmazdı. Koyu yeşil pelerini ilikledim ve soğuk gölü gösteren pencerenin önünde atkımı daha iyi sardım boynuma. Tamamen hazır olduğumda dahi Ortak salon dolmuş sayılmazdı.. Şu sessiz kız Isadora uzun zamandır ortalarda görünmüyordu. Merak etmiyor değildim ama bunu kimseye soramazdım, kimsenin ağzına dolanmak istemiyordum; hissetmediğim bir aşk hikayesini... Dedikodu kazanını tüttürmekle uğraşamazdım, özellikle olmayan bir şey hakkında!

Allysha Malfoy göründü ortak salonda onu farketmemiş gibi devam ettim duruşuma; samimiyet burada önemsenen bir şey değil; ki bu iyi. Çünkü, Tanrım, bir insan nasıl bu kadar başkasına benzeyebilir? Parlayan siyah saçlar ve tamamen zıt bir ten rengi ile ışıldayan yüz... Gloria.. Aynı belirgin yüz hatları ve asil duruş...

Daha fazla odada durmadım ve tek kelime etmeden kahvaltıya indim; zaten en az on dakikaya herkesin geleceği yer orasıydı.

*

On beş-yirmi dakika sonra neredeyse tüm Slytherin masası ve büyük salon dolmuştu. Laf kalabağı arasında kahvaltımızı yaptık; pırasa kızartma, kerevizli omlet ve ıspanaklı şekerli yumurta gibi harika lezzetler...

Yaşıtım olan Slytherin grubu ile Hogsmead'e gitmek üzere ana kapıya doğru ilerledik; bu sırada izin belgelerini unutan iki salak geri koştu. Tam kapıya vardığımızda Richard yandan geçen Gryffindor olduğunu bildiğim ancak adını hatırlamadığım kıza doğru aniden böğürdü "G'ladheon abin ölünce sataşacak kimse bulamadın mı ?" Kızın yüzü sinirden abuk bi şekil aldı; asasını sıktığını farkettim. Ardından bir an bana baktı, dalgalı, uzun, kahve saçları vardı ve yeşilimsi gözleri... Asasını gevşetti ve hiçbir şey söylemeden arkadaşlarına bakıp kapıya doğru ilerledi. Richard içten bir kahkaha atıyordu bende onunla sırıttım.

"Lilou Slytherin'in yüz karasıydı." demişti bir keresinde bana Richard "İki yüzlüydü de; bazen kardeşini savunur, bazen Gryffindor olduğu için ona söverdi. Sonuç olarak ölümü beni üzmedi; tarafını belirleyememiş pisliğin tekiydi işte.." Ben Lilou'yu tanıyamadım hiç ve yoluma devam ettim aynı Gloria öldüğünde diğerlerinin yaptığı gibi; benim sorunum değildi bu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Patrica Isabel G'ladheon

Patrica Isabel G'ladheon


Lakap : Pat
Rp Sevgilisi : Thomas (Alp yok artık :( )
Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 30/07/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue82/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (82/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeC.tesi Ara. 03, 2011 4:28 am

Bu düşünceler içerisinde, kafam karışık bir halde yürümeye devam ettim. Fark ettiğim tek şey vardı, önümdeki çocuğun ağır ve fazla parfüm kokusu. Burnumun direği kırılmıştı. Ne lüzum vardı bu kadar parfüme ? Saçları ise dik dikti. Ya büyü yapmış olacaktı, yada jöle kutusunu kafasına boşaltmış. Resmen parlıyordu.
"Merlin'in sarkık donu adına."
Elimde olmadan fısıldamıştım. Sanırım sadece ben duymuştum. Bu içimi rahatlatan şeydi işte. Bir kez daha içimden Thomas'a dua ettim. İyi ki böyle değildi. O diğerlerinden farklıydı. O özeldi.

Hogsmead'e gelmiştik. Havadaki soğuk oldukça etkileyiciydi. Planım hazırdı. Biraz Ari ve Leo ile dolaşacaktım. Ve onlar yalnız kalabilsinler diye yanlarından ayrılacaktım. Sonra aklıma neresi gelirse. Genelde sessiz yerler. Çünkü şu aralar tek kalmaya o kadar ihtiyacım var ki. Ari ile Leo'yu buldum ve gezmeye başladık. Önce birer kaymak birası içtik. Sonra Balyumruk'tan şekerleme aldık. Biraz da Crim'in Şaka Dükkanı'nda takıldık. Aslında içim karanlıktı ama dışarı vurmamaya çalıştım. Gerçekten çok kötü hissediyordum. Tam gitmek için izin isteyecektim ki karşıdan sarı saçları, parlak mavi gözleri ile Thomas geliyordu. Üzerine giydiği mavi tişörtü, montunun açık olan düğmelerinin arkasından görünüyordu. Kot pantolonun altından siyah, fosforlu turuncu renkte çizgileri olan spor ayakkabısı dikkat çekiyordu. Boynuna taktığı turuncu, siyah atkı ayakkabıları ile uyumunu ortaya koyuyordu. Bir kez daha büyülenmiştim. Bana sırıttı. Ona aynı şekilde bir gülümseme ile karşılık verdim. Yanımıza geldi. Bir an bakıştık ve birden kendimi ona sarılırken buldum. Şaşkın ama sevinçli bir ifade oluşmuştu suratında. Bana sıkı sıkı sarıldı. Gözlerimden yaş gelmişti. Hemen elimle sildim. Ayrılmıştık. Sonra Ari ve Leo'ya baktı. Leo'nun kafasını okşadı. Ari mutlu olmuştu. Sonunda birbirlerini kabullenmeyi öğrenmişlerdi. Thomas sırıttı.
"Sonra görüşürüz."
dedi ve gitti. Bende izin alarak yanlarından ayrıldım.

Yürümeye başladım. Thomas'ı görmek bir nebzede olsa rahatlatmıştı beni. O gülüşü, o içini ısıtan konuşması. Gerçekten aşıktım. Elimde olmadan Bağıran Baraka'ya yürüyordum. Yaklaştığımda Slytherinleri gördüm. Şu kapıda karşılaştıklarım. Onların ne yapacakları belli olmayabiliyordu. Geri dönmeye karar verdim ama beni gördüler. Birisi arkamdan seslenmişti sanırım...


Not: Kabul ediyorum kısa oldu. Özür dilerim Betül.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue97/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (97/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeCuma Ara. 09, 2011 9:39 am

Aslına bakarsanız halen bu yeni düzene alışma aşamasındaydım. Tek yaptığım yeni tipleri ezberlemek ve yapılanları gözlemlemekti. Ders çalışır ve kitap da okurdum ve ara sıra annemden gelen mektuplara cevap verirdim. Evet, hayatımın yeni düzeni buydu. Ama gözlediğim çılgın düzen bir gün beni içine çekecekti, o güne kadar; halimden memnunum.

Richard soğuk bir tipti ve bana kalırsa kendisini erişilmez görüyordu. Uzun boylu ve oldukça güçlü vücutlu... Ve geldiğimden beri beni sahiplenen tek kişi oydu belki de. Sahiplenmek sayılmaz belki ama yanından ayırmadığı kesindi. Fazla konuşuyor sayılmazdık ama nedensizce uyuyordum ona... Ama bağlılık değil, istediğim zaman gidebilirdim de; veya o beni bırakırdı. Belki de bu yeni gelen çocuk saçmalığını atınca üstümden, ezik listesine yazacaktı beni. Ah, hayır, Richard gibi kendini bir şey sanan tipler karşısında ezilecek biri değilim ve Richard beni bu kadar bile tanımıyordur. Dediğim gibi..

Üç Süpürge'de oturuyorduk. Hepimizi güldüren boş bir sohbet vardı masada ve biz mutlu görünüyorduk oldukça. Kaymak Biraları bitince kalktık.

Artık yerini kışa bırakacak olan sonbahar boş bıraktığı ağaçların üzerine kar taneleri konmasına izin vermişti. Hatta yanımızdan neşeyle yürüyen küçüklerin kaydığını görebiliyordum; yine de kahkaha atıyorlardı.

Richard onlara bakıp kısık sesle küfretti. Bir yanım nedense Richard'a hak veriyordu; ancak ben her ikisini de isterdim; hem burdan kaymadan yürümeyi, hem de böyle içten gülümseyebilmeyi.. Kader veya hayat böyle bir şey; kimileri - aynı yaşta olduğum bazı kişiler - halen çocukça mutlu olabilirken, kimileri o yaşa kadar artık asla tekrar mutlu çocuk olamayacağı şeyler yaşayabiliyor, kimilerinin kaderi ise her şeyini o azıcık görünen yıllara sığdırıyor ve ölüyorlar... Yeniden çocuk olmak isterdim, hep çocuk olmak; Dünya'nın tüm cilvesinden habersiz öylece oyun oynamak, ancak halen büyüyorum ve evet, benim hayatımda devam ediyor koşarak. Yinede, yinede...

"Anna Lizzie Malfoy," dedi Steve "gerçekten güzel kadın!"

"Sonuç olarak Slytherin!" dedi Richard kararlı bir edayla. "Karanlık Sanatlara Karşı Savunmayı neden seviyorum bilirsiniz zaten."

Richard'ın birine karşı olan ilgisini böyle dile getirmesi Richardvari bir tutum değildi ve konuşmanın başını kaçırdığım için bana gerçekçi gelmiyordu. Evet, kadın güzel olabilirdi ancak ders anlatışını sevmiyordum.
"Durmstang'da KSKS dersleri çok daha iyiydi." dedim sakince önüme gelen herhangi kozalağa ayağımla vururken.

"Ya, demek öyle!" diye birden çıkıştı bana ve başka bir şey demesine fırsat bırakmadan devam ettim "Durmstrang Dünya'nın en iyi KSKS eğitimi veren büyücü okuludur, bunu herkes bilir."

"Dünya'nın en çok korkulan büyücüsü de Hogwarts mezunudur." diye sertçe tısladı bana "Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen" Ah, elbette ki kim olduğunu biliyordum; tüm çocukluğum annem tarafından onun hakkındaki hikayelerle çevrilmişti ancak sonuç olarak onu on yedi yaşında bir çocuk öldürmüştü. Hala herkesin ona saygısı veya korkusu olmalıydı ki ölümünden on dört yıl sonra bile ismi tam anılmıyordu; hatta halen geri döneceğine inananlar vardı; sonuç olarak bir keresinde on bir yıl sonra etkisi tekrar görülmeye başlanıp ardından resmen geri dönmüştü; neden bir kez daha olmasındı ki? Buna inanıyor muydum, sanırım biraz evet ama hayır. "Onun gücü de onunla bir öldü." diye ahmakça bir söz çıktı azımdan, belki de hiç konuşmamalıydım.

Richard suratıma hayatımda görebileceğim en karanlık bakış ile baktı. Belli ki bu konu da ailesi tarafından oldukça doldurulmuştu.. Ardından Steve'e döndü ve yalnızca şunları söyledi "Durmstrang'lıya gücünü göstermesi için fırsat ver." Ardından ağaca yaslandı ve Steve'e iki gözünü yavaşça kırptı. Eski, kırık dökük bir barakanın önünde duruyorduk; etrafı çitlerle çevriliydi ve pek uğrak mekan gibi görülmüyordu hani. Ve ansızın Stev'in sesi duyuldu "Asanı al, Karenina, düelloya çıkıyorsun!"

Bir anlık duraksamadan sonra o ağacın altından uzaklaşarak yerimi aldım. Kurallara uygun olarak selamlaştık. İzinsiz bir düello olsada kural, kuraldır. "Expelliarmus!" diye bağırdım asasız bırakmak adına basit bir hamle olsada, Steve ondan beklemediğim bir rahatlıkla büyüyü engelledi ve "CRUCİO!" diye bağırdı. Büyüyü kendimden uzaklaştırdım ama anladığım bir şey vardı; kurallar yoktu.

Daha sert bir büyü yolladım ona ince uzun asamdan. Ancak sıyrılmayı başardı. Düello sürerken bir ses çınladı kulaklarımda "Hayır!", "Hayır, durun!". "Serseml-" büyüyü tamamlayamadan berbat bir darbe yedim. Sanki kafam yirmi tane çanın içinde kalmış ve karnıma onlarca ok saplanmış gibi.. Ama öylede değil kaybolmuş gibi.. Sahoş gibi.. "Hayır!" ,"Hayır, durun!" gaipten bir ses bana böyle fısıldıyordu. Kimse beni kurtaramayacaktı tüm acılarım, tüm anılarım; annem, ona iki haftadır cevap yollamamıştım.. Tüm sorumluluklarım ve uzaklardaki çocukluğum... Gaipdeki ses birden belirginleşti "Prof. Potter'a söyleyeceğim!"

Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda G'ladheon vardı. "İyi misin?" diye sordu hararetle, o pislik sana Crucio yaptı ve gelince kaçıp gittiler.

Yavaşça açmış olduğum gözlerimi hızla devirdim, o pislikle düello yapıyordum ve bu kız her şeyi bozmuştu. "Git başımdan, G'ladheon." dedim sertçe "Defol!"

Kız gerçekten afalladı ama onu önemseyecek durumda değildim, yalnızca gitmesini istiyordum. "Her hayatını kurtarana böyle mi davranırsın?"

"Kimse sana hayatımı kurtamanı söylemedi." onun duyabileceği kadar kısık sesle söylendim "Her şeyi mahvettin, gerzek."

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Patrica Isabel G'ladheon

Patrica Isabel G'ladheon


Lakap : Pat
Rp Sevgilisi : Thomas (Alp yok artık :( )
Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 30/07/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue82/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (82/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeC.tesi Ara. 10, 2011 7:50 am

Gerilemiştim. Onlarda hareket ediyor ve bir yandan soğuk bir ifade ile birbirlerine bakıyorlardı. Ortam gergindi belli ki. Ayaklarım kenetlenmişti. Yaşayabileceğim şeyi biliyordum fakat ayaklarım gitmemi engelliyordu. Ağzım açık olacakları izliyordum. Yeni gelen çocukla ilgili bir şey vardı. Kendime lanet okudum. Neden Arianna ve Leo'dan ayrılmıştım ki ? Birden keskin ve soğuk bir ses duydum.
"Onun gücü de onunla bir öldü."
Kendinden emin konuşuyordu. Steve ve Richard'ın surat ifadesi değişmişti. Kimden bahsettiklerini anlamış değildim. Gitmeli miydim onu düşünüyordum sadece. Tamam Slytherinlerden haz etmeyebilirdim, belki o çocuk kaba ve soğuk olabilirdi. Ama ya bir şey olursa ? Richard ve Steve'i oldukça iyi tanırdım doğrusu. Richard abimin katili, Steve ise Hogwarts'a geldiğimden beri beni ezen şahsiyet. Çocuğun dediği Richard'ın o pis bakışını fırlatmasına yetmişti.
"Durmstrang'lıya gücünü göstermesi için fırsat ver."
dedi Steve çok sakin ve alaycı sesiyle. Richard hodri meydan der gibi bir bakış fırlattı yeni çocuğa. Çocuk gözlerini hiç kaçırmadan aynı şekilde dik bir bakışla karşılık vermişti. Korkmuyordu belli ki. Bu öz güven Richard ve Steve karşısında iyi değildi.
"Asanı al, Karenina, düelloya çıkıyorsun!"
Çocuk bir an bire duraksamadan yaslandığı yerden sırtını çekti. Cebinden asasını çıkardı. Boş ve kar ile örtülmüş alanda Steve ile karşı karşıya durdu. Asası elinden sarkıyordu. Gayet centilmen, kurallara uygun bir şekilde selamlaştılar. Steve alaycı bir şekilde gülüyordu, çocuk ise taş gibi bir suratla Steve'ye gözlerini dikmişti. Hiç beklenmedik bir anda.
"Expelliarmus!"
diye bağırdı. Steve'nin yüzünde bu beklenmedik hamlenin şaşkınlığı yerine, oldukça rahat bir ifade vardı. Büyüyü çok büyük bir rahatlıkla savurdu. Sonra ağzı gerildi.
"Crucio !"
diye bağırdı. Şaşırmıştım. Bu iş kurallarına göre gitmiyordu. Kendimi öne atmak istedim ve bir anda kendimi tam ortada bağırırken buldum.
"Hayır ! Hayır ! Durun."
Ama çocuk hamle yapmıştı bile.
"Serseml-"
Steve bir hamle yapmıştı. Çocuk büyük bir dehşet ifadesi ile gözlerini kapattı. Yere düştü. Bir kere daha bağırdım.
"Hayır ! Hayır ! Durun"
Koşarak kaçmaya başladılar. Richard'ın beyaz-sarı saçlarını gördüm en son. Asamı çeksem olay büyüyecekti. Bağırdım arkalarından.
"Prof. Potter'a söyleyeceğim!"
Çocuk yerde yatıyordu eğildim. Cansız gibiydi. Kafamı göğsüne yasladım. Nefes alıyordu. Yavaş yavaş gözlerini aralamaya başladı.
"İyi misin ?"
diye mırıldandım. Gözlerini devirdi.
"Git başımdan G'ladheon."
sert çıkmıştı. Ama yerimden kıpırdamadım.
"Defol !"
Bu sefer gerçekten gururuma dokunmuştu. Küstahtı, soğuktu ve gıcıktı.
"Her hayatını kurtarana böyle mi davranırsın?"
dedim. Çocuk yine gözlerini devirdi.
"Kimse sana hayatımı kurtamanı söylemedi."
Çok kısık sesle söylemişti. Ama duymama yetmiştim.
"Her şeyi mahvettin, gerzek."
Bu fazla olmuştu. Yerimden kalktım. Arkamı döndüm. Çocuk şaşırmıştı ona baktım ve konuştum
"Diğerlerinden farkın yok. Küstah, soğuk ve gıcıksın."
Bana baktı.
"Hayır. Farklıyım"
Çığlığa benzer bir kahkaha fırlatmıştım.
"Doğru. Richard olsa bana kara büyü savurmuştu. Sağ ol ya."
Çocuk gülümsemeye benzer bir hareket yaptı. Hoşuna gitmiş gibiydi. Ama komik değildi.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue97/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (97/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimePaz Ara. 18, 2011 5:58 am

Ayağa kalktı ve arkasını döndü; gideceğini ummuştum, en sonunda.. Ve aniden arkasını döndü ve sert bir ifadeyle "Diğerlerinden farkın yok. Küstah, soğuk ve gıcıksın." dedi.

Küstah, soğuk ve gıcık.. Demek dışardan büyle görünüyordum, dışarıya yansımayan ufak bir gülümseme gelip gitti. Ve cevap bekleyen kıza bakıp "Hayır," dedim sakince "farklıyım."

Tiz bir kahkaha attı "Doğru, Richard oysa bana kara büyü savurmuştu." Sahte gülümsemesiyle bana bakıp "Sağ ol ya!"

Nedense bu komiğime gitmişti, garip bir şekilde gülümsedim. Dışardan bakılınca ne kadar gülümsemeye benziyordu bilmiyorum ama gerçekten son zamanlardaki en içten gülümsememdi. "Richard'ın ne yaptığını bilmem ama o Steve'di. dedim. Richard şu sarışın olan, aslında yalnızca dört aydır burada olan birine kıyasla isimleri bildiğini sanmıştım.

Kız yanlışının farkına kısa sürede vardı ve herkesin dilinin sürçebileceğini söyledi muzip bir havada. Ufak içten bir gülümseme onu samimi bir havaya sokmuştu birdenbire… Tuhaftı bu; beni küçük düşüren biriyle samimi görünemeyeceğim kadar da kesin. Gryffindor veya değil...

Tekrar köye dönmek istiyordum veya en kısa yoldan Hogwarts’a veya her hangi sakin bir ortama… Yalnızlık, şu an onu nasıl da istiyordum! Tam o anda gözüme ucube baraka takıldı. Sanki biri beni duymuştu ve sunumunu yapıyordu.. “Ne harika bir yer!” diye geçirdim içimden.

“Bağıran Baraka mı?” dedi G’ladheon birden. Ah, olamaz, biraz sesli bir iç geçiriş olmuştu sanırım…

“Bağıran Baraka mı?” dedim bende “Ne, bunun bağıran bir ev olduğunu söylüyorsun, yani?”

“Evet ve doğruyu söylemek gerekirse zeka seviyene hayran kaldım..” dedi ve bilmiş bir edayla devam etti “Ayrıca burası İngiltere’nin en hayaletli evidir.”

“Ve İngiltere’nin en iyi büyücü okuluna yalnızca yarım kilometre uzaklıkta, ah ne güvenlik!” Durmstrang’ı boşuna savunmadığımı düşündüm ve kendimi tekrar haklı buldum.

“Hogwarts güvenlidir.” dedi kız “Etrafındaki koruma büyülerine aklın bile ermez.”Bana alttan laf atıyordu, bu bir.. Bundan hiç haz etmem, bu da iki!

“Peki bayan çok bilmiş,” dedim sakince “Zeki olduğun kadar cesur musun yoksa Gryffindor’da bulunma nedenin yalnızca burnunu her olaya sokmandan mı?”

Kız bir an duraksadı ve yüzümde durdurmak için çabalamadığım zevk alan bir gülümseme belirdi. “Bu da ne demek oluyor?”

“Şu demek oluyor,” yavaş adımlarla kızın yanına yürüdüm ve sol kolumu omzuna ukelaca atıp sağ işaret parmağımla barakayı gösterdim “Bahse varım, o barakanın içine hiç girmemişindir.” kızın gözlerine gözlerimi ayırmadan baktım –beni rezil etmek ona ucuza patlamamalıydı- ve meraklı bir ifade takındım “Ah Pathy, neyi merak ediyorum biliyor musun? O binadaki hayaletlerden mi daha çok korkuyorsun yoksa Hufflepuff’lu sümsük sevgilinin seni ordan kurtaracak kadar cesur olmamasından mı? Çünkü , eğer sana bir şey olursa ben kılımı bile kıpırdatmam, tatlı şey..

“Thomas’a laf ediyim deme!” diye parladı aniden ve omzuna doladığım kolumu hızl itekledi. Thomas; aslında Hufflepuff’lı sümsüğün adını bilmiyordum yalnızca onunla bir dolanan sarı bir üniformaydı benim için hatta Pat adını hatırlamama da onun bahçede aptalca bağırışları yardımcı olmuştu. Soğuk görünsede iyi bir kahkaha attım “Ah, sanırım laf ettim bile!”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Patrica Isabel G'ladheon

Patrica Isabel G'ladheon


Lakap : Pat
Rp Sevgilisi : Thomas (Alp yok artık :( )
Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 30/07/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue82/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (82/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeC.tesi Ara. 24, 2011 3:37 am

Çocuk sırıtmaya devam ediyordu. Sanırım bir yanlış yapmıştım ki o anda cevabı yapıştırdı.
"Richard şu sarışın olan, aslında yalnızca dört aydır burada olan birine kıyasla isimleri bildiğini sanmıştım."
"Ah, tabii ya Steve. Ama önemi yok. İkisininde kız olsalar fahişe olacaklarına eminim."
diye geçti içimden. Dışarı vurmadığım içinde sevinçliydim. İçten gelen bir istekle gülümsedim çocuğa. Etkilenmiş gibiydi. Öyle olmasa oda yüzüne bir gülümseme oturtmaya çalışmazdı herhalde. Çocuk etrafa göz gezdirmeye başladı. Gözü hafiften Bağıran Baraka'ya kaymıştı.
“Ne harika bir yer!”
Çocuk ne dedim dercesine bir bakış attı. Şaşkınlığımı gizlemekte güçlük çekiyordum. Bağıran Baraka her zaman bana soğuk gelmişti. Adından olmalıydı.
"Bağıran Baraka mı ?"
deyiverdim. Çocuk gözlerini fal taşı gibi açtı.
"Bağıran Baraka mı ?"
diye tekrarladı. Sonra tekrar konuştu.
“Ne, bunun bağıran bir ev olduğunu söylüyorsun, yani?”
“Evet ve doğruyu söylemek gerekirse zeka seviyene hayran kaldım..”
diye yapıştırdım cevabı. Sonra cevap gelmemesi üzerine harekete geçtim.
“Ayrıca burası İngiltere’nin en hayaletli evidir.”
Çocuk şaşkın, şaşkın baktı ve bir açık yakalamış gibi muzipçe gülümsedi.
“Ve İngiltere’nin en iyi büyücü okuluna yalnızca yarım kilometre uzaklıkta, ah ne güvenlik!”
Lafını esirgemeyen bir yapıya sahipti Jack.
“Hogwarts güvenlidir.”
dedim.
“Etrafındaki koruma büyülerine aklın bile ermez.”
diyede ekledim. Aslında laf atmak için değil, öyle olduğu için söylemiştim. Hemde Hogwarts'tan bu kadar hoşlanmadığını dile getirdiği halde orada okuyordu.
“Peki bayan çok bilmiş,”
dedi sakince.
“Zeki olduğun kadar cesur musun yoksa Gryffindor’da bulunma nedenin yalnızca burnunu her olaya sokmandan mı?”
İçimdeki ses hayırdı.
"Ne ?"
Dışa vurmadım ama. Suratım garip bir şekil aldı ve sözlerime başladım.
“Bu da ne demek oluyor?”
Çocuk yavaşça kalktı.
"Şu demek oluyor."
yavaş yavaş yanıma geldi ve elini ukala bir tavırla omzuma koydu. İşaret parmağı ile Bağıran Baraka'yı gösterdi.
"Bahse varım, o barakanın içine hiç girmemişindir.”
Gözlerini gözlerimden ayırmadı. Bahse girmesine gerek yoktu. Girmediğimi biliyordu çünkü.
“Ah Pathy, neyi merak ediyorum biliyor musun? O binadaki hayaletlerden mi daha çok korkuyorsun yoksa Hufflepuff’lu sümsük sevgilinin seni ordan kurtaracak kadar cesur olmamasından mı? Çünkü , eğer sana bir şey olursa ben kılımı bile kıpırdatmam, tatlı şey.." dedi. Neden bu kadar ukalaydı. Ama Thomas'a laf etmişti. Gözlerimden ateş saçıyordum.
“Thomas’a laf ediyim deme!”
diye bağırdım. Gerçekten sinir olmuştum. Omzumdaki elini hızlıca itekledim. Soğuk ama neşeli bir kahkaha attı. Komik değildi.
“Ah, sanırım laf ettim bile!”
ukalaca bunları söyledi. Ondan gözlerimi ayırmıyordum. Dayanamadım. Biraz daha boğazına sarılacaktım çocuğun. Çocuğa arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
"Korkacağını biliyordum."
diye konuştu. Durdum ve geriye döndüm. Ellerini bağlamış bana bakarak gülümsüyordu. Belli ki beni çok iyi tanımıştı. Ne yapacağımı, neye ne tepki vereceğimi gayet iyi biliyordu. Asamı çıkardım ve çocuğa doğru ilerledim. Ne olduğunu anlamamıştı. Şaşkındı asayı ona doğrulttum ve mırıldandım.
"Gidelim !"
sonra çocuk gülümsedi.
"Bir şey söyleyeyim mi ?"
dedim. Çocuk soğuk, soğuk baktı.
"Senden de, Bağıran Baraka'dan da korkmuyorum !"
Çocuk ukala, ukala baktı.
"Bu iyi. Çünkü oraya gittiğimizde altına etmeni istemem. Görülür falan."
Bular konuşulurken yolu yarılamıştık.
"Ha ha ha."
diye dalga geçer gibi güldüm. Çocuğun hoşuna gitmişti. Yürüdükçe karda ayakkabılarımızın izleri çıkıyordu. Oldukça yaklaşmıştık. Cesaretlenmiştim sanırım. Bilmiyordum ama garip hissediyordum gerçekten.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue97/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (97/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeCuma Ocak 06, 2012 8:45 am

Tam kapıya varmıştık ki kızın yanında yürümeyi kestim ve geriye doğru yöneldim. Bu kadar yolu bile fazla yürümüştüm aslında, kapıya kadar uğurlama töreni vazgeçilmez bir incelikti oysa bu hafif iri kız inceliğimi anlamışa benzemiyordu, ne yaptığımı sordu; şu aptal binaya girmiyor muyduk?

Korktuğunu sezebiliyordum sesinin tınısından ve tını yok oldu öylece..

Ah, hayır tabi ki de! "Ben gireceğime dair hiçbir şey demedim." dedim "Bu senin cesaretin, senin sınavın; ben cesur olduğumu da öne sürmedim."

Kız kızgın bir şekilde konuştu ve içindekileri döktü iki kelimeyle “Gıcığın tekisin.”

"Hayır, eğer geri dönersen o sen olucaksın ve korkak ve sayamadığım onca şeyde... Haddi Pathy göster sözde cesaretini!" Onun o barakaya gireceğindene inanıyordum, çünkü öğrendiğim bir şey varsa bir Gryffindor asla tehlikeden kaçmazdı, çok… çok ahmakça olduğunu bilse bile. Evet, derin farkta buydu: bir Slytherin ahmakça tehlikelerle ilgilenmez, sonucunda çıkar sağlayabileceği her türlü tehlikeye adım atardı; o nedendir ki Azkaban misafirlerinin neredeyse hepsi Azkaban’a hiç girmemiş olanlardan altı-yedi kat daha zengin…

Beklediğim oldu. "Eğer cesarete inanmanın tek yolu buysa bu barakaya girmenin hiç de zor olmadığını sana göstereceğim." diyerek arkasını döndü ve sarı kırmızı atkısının rüzgarda dalgalanmasına izin vererek kapıya gitti ve kırık kapıyı zahmetsizce açtı. Girmeden önce bana sert bir şekilde baktı soğuk ama sağlam bir duruşla, aynı şekilde karşılık verdim ona. O girdi ve ben gittim.

Koştum olağanca hızımla Üç Süpürge’ye, koştum. Onlarca kişinin arasından hızla "Çekilin, açılın!” Üç Süpürgenin kapısını açtığımda soluk soluğaydım ve bira, tarçın ve baharat kokuları arasında bağırdım "Bir kız Bağıran Baraka’ya girdi!” iki derin nefes aldım ve seslerin yavaşça kesilişini takiben "Adını bilmiyorum, yalnızca… Gryffindor atkısı takıyordu ve… ve sanırım beşici sınıf, sanırım macera arıyor.”

Susuşum üzerine bana bakan yabancı, endişeli suratlar gördüm. Yalnızca bir ses geldi kısa bir an sonra Hufflepuff olduğunu bildiğim uzun bir çocuktan ”Bu Pat olmalı, oraya doğru gidiyordu!” Koşarak ayrıldı ve onu takiben Üç Süpürge ‘nin yarısı çıktı dışarı.

Soluk soluğa bir koltuğa oturdum şömine karşısındaki ve Üç Süpürge’nin sahibi olan Madam bana bir bardak içecek getirdi. Bir-iki profesörün de oradan ayrıldığını gördüğümden beri gülümsememe engel olamıyordum içimdeki. Sıcak, köpürdeyen, beyaz çikolatamdan bir yudum aldım. İntikam ilk kez beni bu kadar mutlu ediyordu; kim bilir belki artık gerçekten bir Slytherin oluyordum.



xXxSONxXx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Soğuk bir Sonbahar Günü Left_bar_bleue97/100Soğuk bir Sonbahar Günü Empty_bar_bleue  (97/100)

Soğuk bir Sonbahar Günü Empty
MesajKonu: Geri: Soğuk bir Sonbahar Günü   Soğuk bir Sonbahar Günü Icon_minitimeC.tesi Nis. 28, 2012 12:44 am

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Soğuk bir Sonbahar Günü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kübra'nın Doğum Günü
» Larry Potter`ın İlk Günü
» Soğuk Rüzgarlar
» En Soğuk Espriyi kim yapcak Bakalımm...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: B Ü Y Ü L Ü B Ö L G E L E R :: Hogsmeade :: Bağıran Baraka-
Buraya geçin: