Morgana.

Galya, M.Ö. 51 yılında Julius Ceasar tarafından tamamen işgal edilmişti. O güne kadar yüzyıllar boyu Roma'ya kafa tutup onlara karşı savaşan destansı halkın yenilgisi elbette imparatorluğun bir güç gösterisine dönüşerek iğrenç bir hal almıştı. Önce evlerinin duvarlarına, kamusal alanlara; sonra ehir meydanlarına büyük kabartmalar ile büyüklüğünü gösteren Roma bununla yetinmemişti. Erkekler, gladyatör müsabakalarında, kadınlar ise büyük patrici*lerin evlerinde cariyelik, kölelik gibi işlerde çalıştırılır olmuştu.

M.Ö. 46 yılında ise küçük bir Galya köyünde Myrna adından küçük bir kız çocuğu Dünya'ya gelmişti. Elbette çok geçmeden kızın köyüne gelen lejyonlar tarafından babası ve üç erkek kardeşi götürülmüş, annesi ise bir sonraki kontrole kadar onunla bırakılmıştı. Üç yaşına geldiğinde annesi ile beraber Roma'ya götürülerek köle pazarında Romanın ileri gelen bir Patrici'ye satılmışlardı. Küçük Myrna büyük bir malikanenin mahzenindeki küçük bir odada yetişti. Hayatının on yıldan uzun bir süresi patrici'nin ondan birkaç yaş yaş büyük oğlu tarafından uğradığı manevi tacizler ile geçti. Bunlara katlanmak zorunda olmasının sebeplerinden birisi de ona duyduğu hoşlantıydı. Çünkü Roma kanunlarına göre bir soylu ile evlenmesi sonucu bir liberti** olabilirdi.

On altı yaşına geldiğinde sahibi tarafından hamile bırakılmıştı. Dokuz aylı hamilelik sürecinde prensesler gibi bakıldığı söylenemezdi. Yine mahzendeki küçük odasında yaşıyor ve sadece çok ağır olmayan işleri yapıyordu. Zaten çocuğunu doğurduktan bir yıl sonra evden kovularak kaderine terk edilmişti. On yedi yaşında Rom sokaklarında yaşayan küçük bir kadındı. Masmavi gözlü, bembeyaz tenli oğlunu göremediği yedi yıl boyunda kırık kalbi ile yaşama tutundu. Vazgeçtiği günse onu Enkil adında bir vampir buldu.

*: Roma'nın en soylu kişileri. Hepsinin soyu bir şekilde Roma'nın kurucularına dayandırılmaktadır.
**: Sonradan özgürlüğünü kazanmış kölelere veirlen isim.

Mezopotamya kökenli antik bir vampir olan Enkil tarafından dönüştürüldükten sonra ölümlü yaşamından geriye hiç bir şey kalmamıştı. Değişen bünyesi ile birlikte kişiliği de karamsar ve cani bir hal almıştı. Enkil'in de bu konuda bir sıkıntısı yoktu. Ona bildiği her şeyi öğretirken çok iyi davranıyor ve bir baba, bir sevgili, bir kardeş gibi davranıyordu.

Tek isteği ise bunları yaparken çocuğunu düşünmemesiydi. Öyle de olmuştu. Myrna yıllar geçtikçe çocuğunun acısını unutarak kendini sadece yaşamına adamıştı. Bencil ve megaloman birisi olan, öldürmekten çekinmeyen aksine zevk alan bir kadın olmuştu. Tamamen zıt bir karaktere bürünen Myrna'nın geçmişinden ona yapışan tek şeyi ismiydi. O yüzden son kalan gücüyle Myrna'yı öldürdü ve yeni bir kadın doğdu, Keltlerin hayalet tanrıçası; Morrigan.


Öncelikle söylemeliyim ki kurgumu Anna Rice'ın kurgularına dayandırdım. Mesela oğlum onun Marius karakteriymiş gibi düşündüm. Beni dönüştüren Enkil'de onun karakteri. Hani daha fazla ayrıntı isterseniz diye. ^^ Şimdi;
- Oğluşumu arıyorum. Onu da Enkil dönüştürecek. Marius'umu. Bedensel olarak benden büyük, vampir yaşı olarakta işte bi otuz kırk yıl küçük olacak sadece. (Demişken belki hala daha yaşayan bir aile bulabiliriz. Sonuçta oğlum çocukları olacak yaştan sonra dönüşecek.)
- Maddi olarak bana yardımcı olacak büyücüler, insanlar falan olmalı. Çift taraflı çıkarlar olacak. Mesela ben onun için birini öldürürüm, o da benim için ev alır, tabut alır.
- Düşmanlar istiyorum. Her türlü değişik kurgu buluruz bunlara.
- Kızımızın hayatında eski sevgili kavramına yer yok. Maksimum one-night stand. Ama genelde birlikte olduğu bütün erkekleri öldürüyor. Bu yüzden sizi öldürmemesi için sağlam nedenler bulmamız gerek. Bir de hayatının ilk ve tek ilişkisini yaşadığı için sürmekte olan bir ilişki istemiyorum. Rezerve o kısım.
- Hiç dost istemiyorum. Siz onu sevebilirsiniz belki. Ama o kimseyi sevemez. Yani işin içinde çıkar olmalı. Sadece

Her türlü pis iş yapılır, adam öldürülür, işkence edilir, Morrigan Murderer iftaharla sunar.



Mudill[vampir] - Morgana için hayatını feda etmiş, gelmiş geçmiş en iyi necromancer ve sevgili. Ona duyduğu büyük aşkı iki bin yıllık yaşamında başka kimseye hissetmedi.

Ophelia L. Anton[vampirlady] - Dostluk samimiyet demeyelim de derin saygı ve gizli görevler üzerine kurulu bir ilişki diyelim. Daha yeni vampir olan Ophelia'ya karşı hiyerarşideki sırası yüzünden mi yoksa daha çok genç olmasından dolayı mıdır bilinmez daha ılımlı yaklaşmaktadır. Kendisine verilen gizli görevleri derin bir sessizlik ve gizlilik içerisinde yapar. Kendi toplumunda Mudill'den sonra en yakın olduğu kişi olabilir.  

Hans Finn Landers[Yarı İblis & Öğrenci] - Her ne kadar binlerce yıllık bir yaratık olsa da hala daha taş gibi göründüğü kesin. Bu sayede olsa gerek Hans'ı ayartmakta zorlanmadı. Zaten o da bir vampir ile birlikte olarak hayatına aksiyon katmak için can atıyordu. Bu sayede babasından dolayı yarı iblis olduğunu bildiği çocukla kısa süreli bir kaçamakları olmuştu. Mudill'in başına gelenlerden sonra içinde iblislere karşı oluşan katıksız nefret yüzünden genç adamı kendine yakın tutmaya çalışıyor.