Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cadılar Bayramı | Etap I

Aşağa gitmek 
+5
Krystof Bartoloměj
Celia Annabeth Right
Aaron Smith
Aretha Henderson
Anna Lizzie Malfoy
9 posters
YazarMesaj
Anna Lizzie Malfoy
Hogwarts Müdiresi | KSKS Profesörü
Hogwarts Müdiresi | KSKS Profesörü
Anna Lizzie Malfoy


Lakap : Liz, Ann.
Rp Sevgilisi : Henry McCourt bitchi.
Mesaj Sayısı : 1529
Kayıt tarihi : 16/08/09

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePaz Eyl. 09, 2012 12:32 am

Cadılar Bayramı | Etap I Cu779

    Salondan içeri girdiğinizde sizi öncelikle boş bir hol karşılar. Karanlık koridorun bitiminde karşınıza tek bir kapı çıkar, kapıyı açtığınız zaman ilk etabın içine düştünüz demektir.
    Birinci etapta odayı yalnızca beşer saniye arayla patlayan flashlar aydınlatır. Gözleri kör edici olan bu ışığa karşın buradan tek çıkış gözlerinizi açık tutabilmektir. İçeride büyücülerin büyüleri işlemez, kesinlikle büyü geçirmez bir alandır. Işık beyin uyuşturur, on dakika içerisinde odadan çıkamayanlar kendilerini ateşlerin içinde yanıyormuş gibi hisseder ve bir süre sonra sonsuz uykuya dalarlar. Sonu ölümcüldür.
    Eğer birisine çarpıp yere düşerseniz, ayağınızın altındaki zemin açılır ve siz kılınızı kıpırdatamadan sizi yiyerek öldürecek yaratıklarla baş başa kalırsınız.
    İlk etap tehlikelidir; ancak gözünüzü açık tutabildiğiniz sürece büyük baş ağrısına karşın çıkış kolaydır. Sadece uyuşmamaya ve kulağınızdaki çınlamaya kulak vermemeye özen göstermelisiniz.
    Odanın içerisinde yüze yakın kapı bulunmaktadır. Doğru kapıdan geçen ikinci etaba ulaşır. Doğru kapının üzerinde fosforlu bir ışık vardır. Yalnızca patlayan flashlar sırasında bunu görebilirsiniz. Ve unutmayın, içeride kesinlikle başka bir ses duyamazsınız. Yalnızca siz ve iç sesiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aretha Henderson
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi
Aretha Henderson


Mesaj Sayısı : 743
Kayıt tarihi : 19/07/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePaz Eyl. 09, 2012 11:29 pm

    Hava kararmış, gece çökmüştü. Diğerleri gelmişti belki de. Acaba bu sene nasıl olacak, diye düşündü genç cadı. Bir önceki sene parti salonuna ulaşana kadar kan ter içinde kalmış, kostümü kirlenmişti. Bu sene de öyle olmasını istemiyordu, o yüzden bir önceki sene giydiği gibi uzun etekli, kanatlı bir kostüm giymemişti. Üzerindeki dar, vücuduna yapışmış siyah deri içinde ne kadar rajatsız görünse de, esnek derinin içinde sanki oldukça bol bir kıyafet giymiş gibi rahattı. Köşkün etrafına bakılırsa, kimsecikler yoktu. Belki herkes içerideydi, belki de bu sene partiye katılım oldukça azdı. Köşkün merdivenlerinde ilerledi yavaşça. Büyük kapıyı açtı ve boş, karanlık koridorda ilerledi. Her adımında siyah, ince topuklu ayakkabularından çıkan tak sesi, kulağa oldukça ritmik geliyordu. Tak tak tak tak...
    Koridorun sonuna ulaştığında, koridorun başından görülmeyen, siyah bir kapı olduğunu fark etti. Kapının demir kolunu ittirerek açtı ve flaşlar gözünü öyle almaya başladı ki... Beş saniyede bir patlayan flaşlar arasında, gözleri kamaştı, daha doğrusu gözleri yandı demek daha doğru olur. Ellerini gözüne siper etti ve etrafa bakmaya çalıştı. Etrafta yüzlerce, binlerce kapı vardı... Hangisine girmeliydi. Dahası, bu flaşların yanında nasıl geçecekti? Sonunda elini geçti gözünün önünden, kolu oldukça yorulmuştu. Gözlerini kısarak bakmaya başladı etrafa. Başı dönüyordu. Göleri o kadar yanıyordu ki, artık açmakta zorlanıyordu. Beyni uyuşmaya başlamıştı, çığlık çığlığa bağırmak, kendisini buradan çıkarmalarını haykırmak istiyordu ama bunun kendisine hiç bir faydası olmayacağını biliyordu. Partiye geçiş etaplarının tehlikeli ve hatta ölümcül olduğunu bilmeyen yoktu, genç cadı da bunun farkında olarak gelmişti köşke. Ama bu kadarını beklemiyordu. En azından daha ilk etaptayken... Gözlerini zar zor da olsa açtı, her kapıyı deneyemeyeceğine göre, mutlaka kapılardan birinde bir farklılık olmalıydı Sonunda bir kapıda diğer kapılardan farklı bir şey olduğunu fark edebildi. Kapının üzerinde fosforlu bir ışık vardı. Flaşlar patladıkça yanıyordu. Ellerini gözüne siper ederek koşmaya başladı kapıya doğru. Düşmemeliydi, yere asla düşmemeliydi. Düşerse kalkamayacağını biliyordu. Topuklularla koşmaya alışmış olması onun için bir avantajdı. Beyni ne kadar uyuşmuş olsa da bedeni hızlı ve çevik bir şekilde hareket edebiliyordu. Sonunda kapıya ulaştı ve kapı kolunu indirerek hızla kapıdan içeri girdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aaron Smith
Hufflepuff II. Sınıf Öğrencisi
Hufflepuff II. Sınıf Öğrencisi
Aaron Smith


Lakap : Aerosmith.
Rp Sevgilisi : April ve Roxana
Mesaj Sayısı : 67
Kayıt tarihi : 30/08/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue97/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (97/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePaz Eyl. 09, 2012 11:55 pm

    "Hadi Athen! Ne kadar korkunç olabilir ki?" dedi Aaron. "Cadılar Bayramı abi bu, bizim için yapılmış bi şey! Biz gitmicez de kim gidecek?!" Athen'in umutsuz bakışları karşısında umursamadan ihtiyaç odasına doğru yürümeyi sürdürdü, Athen'in onu takip edeceğini iyi biliyordu. Cadılar bayramı olayını daha önce çok dinlemişti. April ve Roxana'nın boş vakitlerinde ve o yanlarındayken konuştukları eğlenceli konulardan yalnızca bir diğeriydi ve en sonunda -gizli geçidi de öğrendikten sonra- gitme vaktinin kendisine geldiğini hissedebiliyordu.

    Üzerinde Muggle Dünyasından kalma ucuz bir kostüm vardı, hala üzerine olması çok hoştu aslında. Tamam. Aslında üstüne olmuyordu. Büyüyle biraz açmak gerekmişti.. Athense Lord Voldemort kılığına girmişti, beyaz kedi lensleri ve burun sargılarıyla oldukça hoş görünüyordu. asdfg İhtiyaç odasının önüne geldiklerinde başka kimsenin olmamasından huzursuz oldu Aaron, bir muzurluğa odaklandığı o anlarda olduğu gibi kararlı bir şekilde taş duvara baktı ve geçidi düşündü. Duvar karşısında yavaşça açılırken gülümsemesi yüzüne yayıldı ve athen ile birbirlerine bakıp güldüler.

    İçerdeki tek geçit onları gereğinden fazla aydınlık ve yalnız bir odaya çıkarana kadar sürecek bir mutluluktu onlarınki. "ATHEN!" diye bağırdı Aaron. Ancak duyduğu yalnızca kendi sesinin yansımasıydı. "Athen!" Telaş mı yapmıştı? Hayır. Hayır. Tabi ki hayır. Athen? Nerdesiin? Beynini patlatacakmış gibi yanan ışığa karşı direnmek aptallıktı. Gözlerini kapattı ve kendisini tekrar ihtiyaç odasında buldu.

    Athen de orada onu bekliyordu. Birden mutfağa gidip evcinlerinde pasta aşırmak harika bir fikir gibi göründü. Cadılar bayramı? Hayırlısı be gülüm.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue90/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (90/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 1:35 am

    Gece karanlık ve tehlikelerle doluydu.

    ölüm Köşkü'nün ne kadar tehlikeli bir yer olduğunu bilmeyen yoktu. Büyücüler içinin nasıl yaratıklarla dolu olduğunu bilir ve girmekten kaçınırlardı. Muggle toplumu içeri girmiş ve sağ çıkamayınca orayı lanetli ilan etmişlerdi. Oysa köşkün bir de cilvesi vardı. İçerisi kadar dışarısı da tehlikeliydi. Büyücüler bu bölgeye girdikleri anda ya içerideydi ya da ölü.

    Ama bugün Cadılar Bayramı'ydı. Bugün bütün Hogwarts bu köşkün içine gönüllü olarak girecek ve bugünü kutlayacaktı. Parti, Celia'nın umrunda bile değildi. O kalabalık mekanları sevmezdi ya da zil zurna sarhoş olup biriyle birlikte Ölüm Köşkü'nde boş yatak aramayı. Onun istediği tek şey vardı, etaplar. Birbirinden tehlikeli etaplara atlamak istiyordu. Eh, partideki içkileri de istiyordu elbette. Ama çok da değil.

    Kapının kulbunu sıkı sıkı tuttu, kanına karışan adrenalini hissetti, ardından kapıyı açtı. Gıcırdayarak açılan kapı bir hole açılmıştı. Sonunda tek bir kapı olan hole. Burası boş ve sessizdi ama yine de sıradan bir koridor gibi görünüyordu. Celia gelecek tehlikeyi bekledi. Elini Kırmızı Başlıklı Kız'ın zamanında öyle olmadığı kesin olan kısacık eteğinin beline gizlenmiş asasına götürdü.

    Sonra ilk ışık patladı. Celia ışığı görür görmez gözlerini kapattı. Kapalı göz kapaklarının içinden geçmişti sanki ışık, önünü görmez olmuştu. Celia burada asasının hiçbir işe yaramayacağını anlamıştı. Ayaklarını yere sımsıkı bastı. Sonra ilk adımını attı. Işık bir kez daha patladı, Celia'nın gözleri yandı. Ama koşmayacaktı. Celia'nın renkli gözlerinin ışığa hassasiyeti vardı, gözlerini açarsa kör olacaktı. Eh, açmazsa da ölecekti. Üçüncü ışık patladığında ışıkların beş saniyede bir yandığını anlamıştı. Beş saniye boyunca koştu, sonra elleriyle gözlerini kapattı. Işık gözlerini hala yakıyordu, gözlerinden yaşlar iniyordu ama Celia adım atmaya devam etti, yavaş adımlar. Işığın gittiğini hissettiğinde tekrar koştu.

    Kapıya varmıştı. Kulbu tuttu ve itti, ama kapı açılmıyordu. Işık tekrar patladı ve gözleri öyle yandı ki Celia ölmek istedi. Ama daha çok acı çektiği zamanlar çoktu ve hayatı bir Cadılar Bayramı'nda alınamayacak kadar değerliydi? Öyle miydi? Öyle olması gerekirdi ama gerekmeyebilirdi de... "Saçmalıyorum," diye fısıldadı kendi kendine, bir ışık daha patlarken gözlerini yumdu. Az kalsın düşüyordu. Ama düşemezdi, ölemezdi de. Işık beynini uyuşturmuş olmalıydı. Bu kapı sadece bir halüsilasyon olmalıydı. Beş saniyeden faydalanarak bir adım attı. Artık kapı yoktu.

    Tekrar koşmaya başladığında, ışık bir kez, belki iki kez daha patladı. Celia kapının kulbuna asılıp, itti. Artık ışık yoktu. Geride sanki vahşi canavarlar varmış gibi kapıyı geri kapattı, sonra yere çöktü ve gözlerinden akan yaşların acısını dindirmesine izin verdi.
    *:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Krystof Bartoloměj

Krystof Bartoloměj


Lakap : Krys
Rp Sevgilisi : avice whittle
Mesaj Sayısı : 191
Kayıt tarihi : 25/08/11

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue99/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (99/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 3:32 am

Ekler:

    Genç adam Ölüm Köşkü'ne adım atmak üzere olan gruba son anda yetiştiğinde derin bir nefes aldı. Çok değil, onların gidişinden yalnızca beş dakika sonra fikrini değiştirmişti. Elbette ki durduk yere değildi değişen fikrinin sebebi. Krystelle'ın dırdırı bile değildi, ki bu ihtimal oldukça zorlamıştı genç adamı. Krystof Bartolomej'in fikrini değiştiren -kızlardı, dediğinizi duyar gibiyim ama hayır- Jacques'ti. Genç adam baykuşu ile öyle açık bir mesaj yollamıştı ki, Krystof bunu göz ardı edememişti. Sıradan bir kağıttı. Ve üzerinde yalnızca gelmeyen kaybeder yazıyordu. Pekala, sıradan birisi için en azından. Krystof bunun savaş demek olduğunu biliyordu; hele ki Slytherin'in namını hala koruyan iki çapkını arasındaki büyük savaş. İşte, Krystof'un diğerlerine yetişmesinin hikayesi buydu. Eh tabii, kostümünü bir haftada zorla seçebilmiş olan Krystelle, onu gördüğünde yalnızca erken bir çığlık koyverdi. Alyssha ile Xavier ona gülümserken -ulu Merlin adına ikisi o kadar komik görünüyordu ki Krystof Krystelle isimli krizi atlattığında buna kahkahalarla gülecekti- ikizi neredeyse koşarak yanına geldi. Ellerini genç adamın çıplak göğsüne koydu ve bakışları ile onu boydan boya inceledi. "Buna neden Cadılar Bayramı deniyor, biliyor musun Krys? KOSTÜMLÜ OLDUĞU İÇİN." Genç kız dudaklarını ısırdığında bir kahkaha patlattı genç adam. İşin aslı, bu kısmı gerçekten düşünmemişti. Yine de omuz silkerek şaşkın ikizinin koluna girdi. Diğerlerinin yanına ulaştıklarında gayet sakin bir sesle, aklına gelen ilk şeyi söyledi. "Ben Adonis'im ve bunu herkes biliyor."

    Kahkaha atan dörtlü köşkün girişinde durduğunda bu ölümcül yerde kahkaha atma cesaretini bir tek onların gösterebileceğini düşünüyordu Krystof. Etraf o kadar sessizdi ki, biraz daha oyalandıkları takdirde korkutucu bir şeylerin patlak vereceğini biliyordu genç adam. Krystelle, bunu hiç umursamazmış gibi ikizinin kolundan çıkarak Alyssha'nın kulağına bir şeyler mırıldandı. Krystof onun ne söylediğini tahmin edemiyordu bu sefer, ancak ne yapabileceğini çok iyi biliyordu. Xavier'ın omzuna hafifçe vurarak, fısıldadı genç adama. "İçeriden çıktığımızda saklanacağız, bir saat. Ve sonra..." Cümlesini tamamlamadı. Xavier'ın attığı kahkaha, Krystelle'ın kıskançlıkla inlemesi ve Alyssha'nın sırıtışı yeterli oldu. Ardından tek kelime etmeden hepsi korkunç geceye açılan kapıdan içeri daldı.

    Karanlık... Kapkaranlık, diye düşünecekti ki genç adam patlayan flash ile geriledi. Gözlerinden beynine bir acı dalgası yükseldi. Bedeni adeta sarsılırken genç adam hemen arkasındaki Xavier'a seslenmek istedi; ancak kendi sesini dahi duymadı. Ve ardından, kendisini odanın içerisinde yapayalnız buldu. Flash bir kez daha patladığında aradaki beş saniyeyi yakalamıştı genç adam, uyuşan beynine karşı. Canı o kadar yanmıştı ki, ne yapacağını bilemeden sendeledi. Düştüğü takdirde öleceğini biliyordu. Bunu herkes bilirdi. Neredeyse her sene katılırdı Krystof büyük partiye, en ufak kuşku duymaksızın. Herkes içerideki tehlikeleri bilirdi; yine de... Yine de, işte olduğu yer buranın ta kendisiydi. Toparlanmaya çalıştı, hızla ileriye doğru koşmaya başladı. Kör gözlerle ilerliyordu, flashlar patlarken adeta zihninin parçalandığıı hissediyordu Krystof. Durduğunda patlayan yeni ışıkla etrafındaki yüzlerce kapıyı gördü. Biri özel olmalıydı. Bir tanesinde bir işaret... Bir farklılık. Kulaklarında tatlı bir melodi duyuyordu artık delikanlı. Zaman ve mekan anlayışını kaybetmiş gibiydi. Sessizlik onu çağırıyordu, ona doğru süzülüyordu... Birden kendisini silkeledi kalan son gücüyle. Bakmaya zorladı gözlerini. Ve, gördü. Belli belirsiz fosforlu ışıkla bezenmiş kapıyı gördüğünde tek şansının bu olduğunu bilerek koşmaya başladı. Koştu, nefes almadan, düşünmeden. Yalnızca koştu. Kapıya abanarak geçtiğinde, karanlığa teslim oldu bedeni. Gözlerinde biriken yaşlarla beraber ilk etaptan çıktı. O an, gelmeseymiş pek çok şey kaçırmayacağını anladı. Bunu Jacques'e ödetecekti. Düşünebildiği zaman. Çünkü genç adam beynini hissetmiyordu artık. Yine de buna alışık olmadığını kimse söyleyemezdi. O Krystof'tu, pekala bunun üstesinden gelecekti. Diğerlerinin de geleceğini biliyordu. Hele ki Krystelle. Kendi sesini dahi duyamadığı bir yerde çıldırırdı o. Ancak çıldırmamak için elinden geleni yapacak kadar zekiydi. Oradan çıkacağını biliyordu diğerlerinin de. İlerledi. Derin bir nefes alırken zihninde hala aynı acı dolu melodi yankılanıyordu.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gianna de Laurentis
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Gianna de Laurentis


Lakap : Gia, Anna ya da boynuzkuyruk diyorlarmış.
Rp Sevgilisi : alexander ama... aması var işte hayırlısı *kim bu alexander? - simon*
Mesaj Sayısı : 287
Kayıt tarihi : 30/08/12

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 3:43 am

    Stephan sayesinde tanıştığı ilk başta hoşlanmamasına rağmen şimdi en yakın arkadaşı olan Svetlana ile kol kola girmiş Ölüm Köşküne doğru ilerliyordu. Geçen sene de olduğu gibi tarihte önemli bir yer alan kadın hükümdarlardan biri olmuştu bu sene Gianna. Cleopatra'ydı o. Gelmiş geçmiş en zeki kadınlardan biri olan Mısır'ın kraliçesi. Kostümün içerisinde inanılmaz derece de güzel gözüktüğüne emindi Gia. Biran önce şu etapları geçip balo salonuna ulaşmak istiyordu. Geçen senelerde olduğu gibi oldukça zorlayıcı olacağını biliyordu etapların ama hepsini tamamlayacağını da biliyordu. Birçok şey görmüştü burada her sene katılırdı korkunç şeyler, en büyük korkularını yaşamıştı burada ama asla vazgeçmemişti. “Eğlenceli olacak”dedi Gia, arkadaşına. Kendi suratında oluşan şeytani gülümsemenin aynısının Svetlana’nın suratında da oluştuğunu gördü. ‘Evet’ anlamında başını aşağı yukarı salladı.

    Erkek kardeşinin nerede olduğunu merak etti buraya gelmeden önce görmemişti onu gelip gelmeyeceğini sormamıştı haliyle. “Etapları geçtikten sonra ikimizde burada kendimize iki yakışıklı bulacağız.” dedi Gia. İki arkadaşta kahkahalarla gülmeye başladı. Svetlana’yı bilmiyordu ama kendisi bu partiden kendisine birini bulmadan ayrılma gibi bir niyeti yoktu. Svetlana ve birlikte salona girdiler. Uzun holün sonunda ki kapıya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Kapıya ulaştığında kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Anlaştıkları gibi ilk önce Gia girecekti içeri ardından Svetlana. Kapının kolunu çevirip karanlık salona girdiğinde ne olduğunu anlaması sadece beş saniye sürmüştü. Beş saniye arayla patlayan flaşlar karanlık odayı aydınlatıyor olmasına rağmen görme yetisini azaltıyordu adeta. Elleriyle gözlerini ovuşturdu ve yürümeye başladı. Her yer kapılarla doluydu ama hangisinden geçmesi gerektiğini bilmiyordu. Az zamanının kaldığından emindi. O yüzden hızlı hareket edip doğru kapıyı bulması gerekiyordu.

    Bunun daha hiçbir şey olduğunu biliyordu etaplar gittikçe zorlaşırdı. Gözlerini açık tutmak oldukça zordu. İçerisinden lanetler okuyarak doğru kapıyı bulmaya çalışıyordu. Derin derin nefesler aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Her seferinde bu sene rahat olacağım diyordu ama her sene aynı duyguları yaşıyordu burada. Herkesin bu durumda olduğuna emindi.Flaşların patladığı sırada aydınlanan kapıyı gördüğünden içinden Tanrı’ya şükretti ve hızla ona doğru ilerlemeye başladı. Omzunun bir şeye çarptığını hissettiğinde dönüp bakarsa buradan çıkma şansın kaybedeceğini bildiği için umursamadan koşarak kapıya doğru ilerlemeye başladı. Son anda topuklu ayakkabı giymekten vazgeçtiği için kendisini tebrik etti. Svetlana neredeydi? İçeri girmiş miydi ? Etabı tamamlamış mıydı? Oldukça merak etmişti. Ona bir şey olmadığını umarak koşmaya devam etti.Kapıya ulaştığında kolunu çevirerek kendisini dışarı attı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Morrigan Buarainech

Morrigan Buarainech


Mesaj Sayısı : 45
Kayıt tarihi : 23/08/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 11:22 am


    Rüzgâr kurak vadiyi yalayıp geçerken bir kadının sesi gibi çınlıyor. Toprağı delen kazmaların sesi kulaklarında yankılanırken güneş yavaş, yavaş batmaya başlamıştı. Gökyüzü morumsu renklerle aydınlanırken kendisinden birkaç metre ötede çalışan adamların sesleri kulaklarında yankılanıyordu, hepsinin terden ıslanmış tişörtleri ve alınlarından akan terler onlardan uzak olmasına rağmen kesin bir şekilde görünüyordu. Sanki bir baharatçıdayken keskinleşen kokular adamlar kendine yaklaştığında oluşan ter kokusu kadar keskin geliyordu. Ama Morrigan o ıssız, kurak topraklarda değildi; gecenin karanlığa gömüldüğü yıldızların tüm çarpıklığına rağmen aydınlattığı Londra’nın en karanlık yolunda yürüyordu. Hızlı inip kalkan göğsüne gecenin ayazına inat edercesine alnından dökülen terler eşlik ediyor, ruhundan kopardığı bir parça korku nefesinin hızlanmasına sebep oluyordu. Karşısında duran görkemli köşke bir kez daha baktı; bu gecenin anlamını kendince ifade etmek istercesine gözlerini karşısındaki Ölüm Köşküne kilitledi. Morrigan o gece için belki de kendine en çok yakışan kıyafeti seçmişti, yaralı kalbindeki sonsuz hasardan bitap düşmüş yitik ruhunu yansıtan bir elbise giymişti. Bir hayalet olmak ona şu dünyada belki de her şeyden daha çok yakışıyordu, çünkü o zaten bir hayaletti. Köşkün kapısına geldiğinde derin bir nefes aldı, kendini neyin beklediğini bilmiyordu, bunun bir oyun olduğunun farkındaydı ama bu gece o ölmeyi diliyordu sadece…

    Morrigan boş hole ulaştığında göz bebekleri karanlığa inat büyüdü, odanın küf ve rutubet olan kokusunu içine çektiğinde ayağındaki topuklu ayakkabıları sürüyerek ilerledi. Koridor boyunca ellerini olabildiğince bedenine yakın tutarken hiçbir şeye çarpmamak için adımlarını kontrollü atmaya özen gösteriyordu, koridorun sonunda kapıyı gördüğünde hiç düşünmeden elini kapı koluna uzattı ve kapıyı açtı. İlk bakışta geldiği koridordan daha farklı görünmeyen kapı Morrigan ’ın odaya girmesini ardından yavaşça kapandı. Ve işte o zaman güneşten daha parlak, ölümden daha sıcak ışıklar patlamaya başladı. Gözlerini acı ile kapatırken olduğu yerden ne kıpırdadı ne de en ufak bir harekette bulundu. Gözlerinin kapalı olmasına rağmen cadı ışığın şiddetini hissedebiliyor, bitmesi için saniyeleri sayıyordu. Ama ışıklar sanki düzenli bir periyotta hareket edercesine yanıp sönüyor odanın içini aydınlatıyordu. “Bir, iki, üç, dört, beş.” Düşüncelerinde saydığı sayılar kendisine eşlik ederken her beş saniyenin sonunda Morrigan gözlerini açıyor odanın içine bakabildiği kadar bakıyordu. Aralardaki ufak saniyelerin ardından gözleri artık yavaş, yavaş ışığa alışmış duyduğu acı tamamen bitmişti. Odaya gireli daha dört dakika olmasına karşın burada çok fazla duramayacağını kendisi de biliyordu. Adımlarını odanın içinde olabildiğince yavaş ve dikkatli atarken gözlerini bir nebze olsun açıyor adımını atmasının ardından hemen kapatıyordu.

    Kör edici ışıklarla daha fazla savaşamayacağını anladığı anda gözlerini delici ışığa karşı olabildiğince açtı, küçülen göz bebekleri ile odanın içinde adımlarını devam ederken etrafındaki kapıları birer, birer inceliyordu. Kulağındaki çınlama kendisini her ne kadar yabancı olmasa da canını ve düşüncelerini acıtıyor bedenine isyan ettiriyordu. Morrigan bu gece burada ölmeyi dileyebilirdi, belki de bunun için yapması gereken tek şey bu odada sabit durmak olabilirdi ama oyunun zevkini çıkartmak için olsa gerek devam etme arzusu beyninde yankılanıyordu. Korkunç düşüncelerine ağrılar da eşlik etmeye başladığında artık odadan çıkma vaktinin geldiğinden emindi. İçinden saydığı dakikaların sonuna geldiğini hissedercesine adımlarını hızlandırdı, kendisi için doğru kapıyı bulmak için gözlerini bir süre yoğun ışığa kapattı. Gözlerindeki acı bir nebze olsun azaldığında Morrigan kendisi için doğru olan kapıyı gördü; belki de yanlış kapıydı ama o kendisi için doğru olduğunu biliyordu. Odanın içinde geçirdiği dakikalar ona ders verir nitelikte idi ve o sadece her zaman olduğu gibi kendisine göre doğru olan şeyi yaptı. “Morrigan bu ya senin sonun, ya da başlangıcın.” Kapının kulpunu tuttuğu gibi hiç düşünmeden kapıyı açıp içeri girdi. Işıkları kendinden nefretle uzaklaştırmak adına kapıyı olabildiğince güçlü bir şekilde kapattı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hans Finn Landers
Gryffindor VII | Şeytan'ın Piçi | Quidditch Takım Kaptanı
Gryffindor VII | Şeytan'ın Piçi | Quidditch Takım Kaptanı
Hans Finn Landers


Lakap : HANSEY!
Rp Sevgilisi : Daenerys K. F. Landers; BETTER THAN YOURS.
Mesaj Sayısı : 1061
Kayıt tarihi : 06/11/11

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue97/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (97/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimeSalı Eyl. 11, 2012 11:50 am

I AM A ZOMBIE:
    Elindeki adını bilmediği makyaj aletiyle yüzüne biraz daha pudra sürdükten sonra elindeki her şeyi bırakıp aynaya baktı. Mavi gözleri kalıcı makyajın altında karanlık bir hal almış, yüzüneyse her zamankinden soğuk bir hava gelmişti. Gülümsemezsizin katı bir ifadeyle süzüyordu kendisini. Eğer karşısındaki bir ayna değilde insan olsaydı, şuan ya arkasına bakmadan kaçıyor yada ona meydan okurcasına asasını doğrultuyor olurdu. İsterik bir gülümseme belirdi kan izleri olan suratında ve burnundan yavaş bir nefes verdi. Gözlerinde psikopat katillerde görebileceğiniz o parıltı belirdi ve kaşlarını çattı yavaşça..

    Aynaya yeni bir yansıma gelince pozisyonunu bozmadan Gordon'ın değişen yüz ifadesini izledi ve temkinli bir ses tonuyla çıkan sesini işitti "Kendini rolüne fazla kaptırdın sanki.." Bu sözler üzerene sıcak gülümsemesi yüzüne yayılırken arkadasına döndü ve kendisinin habersiz olduğu sevimli bir ifadeyle yüzünü buruşturdu "Zombi olmak için doğmuşum!" Gordon rahatlamış bir şekilde ona karşılık verdi ardından kan kırmızısı pelerinini de takıp aynanın -Hans'ın- yanına geldi. Sıkıntılı bir hal vardı üzerinde, heyecan, telaş.. "Nasıl oldum dersin?" Hans arkadaşının üstündeki büyük ihtimal İskoç atalarından kalma görkemli kraliyet kostümlerini, pelerini, uyumla taranmış -ve hala Gordon'ın düzeltmekte olduğu- açık sarı saçlarını, kılıcını ve başında göz alıcı bir şekilde parıldayan tacı inceledi. Onunla öylece yan yana durmak bile insana yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissettiriyordu, sanki kendi sefil hali onun yanında yanlıştı.. Ufak bir gülücükle tüm düşüncelerini arkaya attı ve hafif bir referansla eğildi "Eğer ölmemiş olsaydım, tüm varlığımla hizmetinizdeydim Kral'ım." dedi "ancak ölü hislerim yanılmıyorsa Lady Roxana'nın bu akşam size tekrar aşık olacağını sanıyorum." Gordon'ın gülüşü odayı doldururken tiyatroyu devam ettirip "Ayağa kalk, zombi!" dedi "Bugünden sonra seni baş şövalyem olarak atıyorum, tüm tutsakların beyinleri de sana sunulacaktır." Hans gülmesine engel olamazken erkekler yatakhanesinin kapısı açıldı ve Roxana sanki babasının eviymiş gibi öylece içeri daldı ve yaramaz çocuklarını toplayan anne gibi Gordon ve Hans'a acele etmeleri söyledi.

    Gordon gidip kızı ufacık öperek sakin olması henüz erken olduğunu söylerken Hans içinden geçiriyordu, evet, Rox oldukça sakin. Kesinlikle. Aklından yersizce Phoenix geçti, arkadaştan ötesiydi onun için bunu hissedebiliyordu ve çıkma teklifi edecekti, yemişim FYBS'yi. Kendisini bir anda beyaz toz bulutunun içinde buldu. Ardından Roxana'nın saçlarını karıştıran ellerini kafasında hissetti. "Çok daha iyi." dedi Roxana "Şimdi tam zombi oldun." Gerçekten saçları da yüzüyle ve vücuduyla hatta parçalanırcasına yırtılmış kıyafetleriyle oldukça uyumluydu artık. Asasını cebine koyup kapıya doğru ilerlerken kıza gözlerini kısarak bir bakış attı "Beynini yiyebilir miyim?" Bunun zombicede teşekkür ederim demek olduğunu herkes bilir.
~*~
    İhtiyaç odasındaki gizli geçitten geçip ölüm köşkünün salonunda buldular, aynı geçen senelerde de olduğu gibi. Bu sene biraz daha zor olacağı söylentileri yayılmıştı okula ama fazla abartılı olacağını da sanmıyordu Hans. Üçü birlikte uzun koridorun sonuna kadar yürüdüler, ardından önlerine tek bir kapı çıktığında oyunun başlangıcına geldiklerinin farkındaydılar. Yavaşça kapıyı açıp referans yaparak Roxana'ya hitap etti Hans "Ladies first." Ardından giren Gordon oldu ve son olarak Hans girip daha önce onlarca kişinin de açtığına inandığı o kapıyı yavaşça kapattı. Kesik kesik patlamaya başlayan flashların dediği netti "Oyuna hoş geldin."

    Alabildiğine aydınlık bu odada yüzlerce daha kapı olduğunu görüyordu. Elbette sadece biri doğru çıkıştı, oysa beyninin zonklamasına neden olan bu ışıklardan ötürü girdiği kapının yerini bile az çok hatırlıyordu. Açık kahverengi asasını eline alıp "Nox maxima!" diye bağırdı tüm ışığı emmek istercesine ancak asanın yaptığı hiçbir şey yoktu. Zaten uyumlu bir asa değildi o kadar ancak şuan delirmesine neden oluyordu. Yetimhanedeki eski ucuz bilgisayarları hatırladı ve asalara format bile atılmadığını düşündü. "Nox, abi, nox!"

    İşe yaramaz asayı cebine koymaksızın herhangi bir kapıya doğru koştu. Zeminin sağlam olmadığını hissediyordu hepsinden önemlisi yalnız olmadığını... Derin bir nefes aldı alabildiğince ve kapılara baktı henüz flaşlar devam ederken bi tanesi, evet, tam karşıdaki, fosforla ışıldıyordu. Hızlı ve kararlı bir şekilde ona gitti ve düşünmeden kulbu çevirdi. Sonunda gözlerini kapatabilirdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon

Euterpe Châtillon


Lakap : Persephone ama peri kızı da var. Aşkım diyebiliyor sadece.
Rp Sevgilisi : LC'ye çok aşık lakin kavuşamıyor.
Mesaj Sayısı : 953
Kayıt tarihi : 25/03/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap I Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap I Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap I Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap I   Cadılar Bayramı | Etap I Icon_minitimeC.tesi Eyl. 15, 2012 3:47 am

    Geceyi esir alan rüzgâr ve parıltılı yıldızların altında yavaşça yürürken gülümsüyordu, tanrıça. Uçuk pembe dudakları her gülümseyişiyle etrafındaki çiçeklerin açmasını sağlarken karamel rengi gözlerinde lanetten eser yoktu. İlk defa kendini bir tanrıça gibi hissediyor, bunu tam anlamıyla yaşıyordu. Yerleri süpüren beyaz elbisesinin kuyruğu her adımda peşini takip ederken, muntazam bacaklarını ortaya çıkarmak istercesine eteklerinin ön tarafını kısa seçmişti. Belini saran saten, tüm bedenini gıdıklandırırken bunu bastırmaya çalışıyordu. Straplez elbisenin arka kısmı korseli olduğu için kendini roma kraliyet zamanındaki büyük göğüslü kızlar gibi hissediyordu. Bu düşünce ile birlikte yanakları kızarırken kendine gelmeye çalışarak güldü. Gecenin efsunu ile kızılı andıran saçları yarı serbest bırakılıp, eteğinin tülüne kondurulan birkaç çiçekle süslenmişti. Yüzüne yapılan hafif makyaj, tüm duygularını saklamasına engel olurken gülümsedi sadece. Elbisesinin üzerine doğru düşen kolye ucuna, müzik notasına, baktı. Kimliğinin belli olmayacağını bildiğinden gayet rahattı. Yüzünü kaplayan çiçek desenli maskesi, göz kısmını kapatıp sıcak çikolata gözlerini vurgularken çoktan köşkün girişine gelmişti. Bir yılan olduğunu söylemek için bin şahit gerekirdi doğrusu, bir o kadar masum ve melek gibi görünürken. Beyaz, boğazdan atmalı topuklu ayakkabıları her hareketinde ‘tak’ sesinin yankılanmasına olanak sağlarken buruşturdu yüzünü. Ancak bilmiyordu ki, biraz sonra yaşayacak şeyler yüzünden tek sıkıntısının bu olmayacağını. Büyük annesi, tanrıça torununu hazırlarken ona binlerce kez tembih etmişti doyasıya eğlenmesi gerektiğini. Büyücü dünyasının ta içinden kopup gelen yaşlı kadın kızın tüm ihtiyaçlarına çözüm bulmuştu adeta. Elbisesi asla kirlenmeyecek şekilde büyülenmiş, kendini yenilemesi için tılsımlanmıştı. Bilge kadına içinden bir teşekkür gönderirken, büyük kapıyı açtı. Berrak gecenin içinde süzülen kudretli ay doğruca kıza yansırken son bir kez arkasına dönerek baktı büyük ormana. Tüm canlıları selamlarken, önüne dönerek cehennem yolculuğunu kabul etti.

    Salonu geçerken, içine dolan lanet yüzünden ürperse dahi sakin olmayı aklından çıkarmadı. Çünkü biliyordu, gecesi berbat olacaktı. Aynı külkedisi gibi dönecekti. Tek sorun eve değil, ölüme yolcu olacağıydı. İlk etaba başlamak için açtığı kapı ile birlikte yüzüne patlayan ışıklar tanrıçayı şoka uğraşmıştı. Korkuyla geri çekilirken az kalsın düşecekti ancak bacaklarında bulduğu kuvvet ile birlikte bir şekilde dengede kalabilmişti. Sağ elini gözlerine doğru siper ederken hiçbir şeye çarpmamaya çalışıyor adeta ölüm ile pençeleşiyordu. İlk adımdan zorlaşacağını bilseydi, hiç adım atmazdı bu lanet cadılar bayramına. Yunanca bir lanet fısıldarken adımlarını hızlandırdı. Bir an önce bu ışıklardan kurtulmak istiyordu. Annesi sayesinde birçok kez televizyona çıkmış, hatta kamera ışıklarının kurbanı olmuştu. Ancak bu daha başkaydı. Ölüme yolculuğa çıkarken parlayan ışıkların lanetiydi. Yüzünü buruştururken kapıların birinin üzerinde ki fosforlu ışığı gördü. Adımlarını hızlandırırken elini kapı koluna uzatarak derin bir nefes aldı. İlk adımı başarmış olmanın sevinciyle birlikte elini göğsüne bastırdı. Cehennemin kurbanı olmayacağım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cadılar Bayramı | Etap I
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Cadılar Bayramı | Etap II
» Cadılar Bayramı | Etap III.
» Cadılar Bayramı | Etap IV.
» Cadılar Bayramı | Etap V.
» Cadılar Bayramı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Ü L K E L E R :: Londra :: Ölüm Köşkü-
Buraya geçin: