Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cadılar Bayramı | Etap II

Aşağa gitmek 
+4
Marcella Oswald
Celia Annabeth Right
Aretha Henderson
Anna Lizzie Malfoy
8 posters
YazarMesaj
Anna Lizzie Malfoy
Hogwarts Müdiresi | KSKS Profesörü
Hogwarts Müdiresi | KSKS Profesörü
Anna Lizzie Malfoy


Lakap : Liz, Ann.
Rp Sevgilisi : Henry McCourt bitchi.
Mesaj Sayısı : 1529
Kayıt tarihi : 16/08/09

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimePaz Eyl. 09, 2012 12:33 am

Cadılar Bayramı | Etap II Cu78c

    Etap birdeki doğru kapıdan geçtiğinizde doğruca buraya ulaşırsınız. Burada büyücü yetenekleri işler, ancak hiçbir büyü olayları durdurmaya yetmez. Yalnızca büyücülere kendini savunma şansı tanır; çünkü... Duvarlar kanla çevrilidir, her yerde, yapış yapış kan. Hangi vampir olursa olsun burada uyarılır, dolayısıyla kendilerine hakim olamazlar. Kan kokusu onları vahşileştirirken, duvarlara dokunanların elleri yanar.
    İçerisi kesinlikle cehennem gibidir, yerlerden ateşler yükselir ve içerisinin sıcaklığı akıl almaz derecededir. İblisler içinse bu ateşler, bedenlerine bir dakikadan fazla değdiği takdirde onların ruhlarını yeniden Cehennem'e göndermek içindir. Buradan çıkışın tek yolu, duvarlarda belli noktalardaki anahtarları alabilmektir. Bir nevi, ateşe elini daldırmak. Her kişi için beş anahtar vardır, bir anahtarı bir şekilde düşüren kaybeder ve ateşler onu kendisine çeker.
    Çevrede dolanan böcek sürüleri de ayrıdır. Topluluk halinde dolanır ve birdenbire kişinin üzerine saldırırlar. Böcekler zararsız olmasına karşın, örümceklerin bir ısırığı dahi ölüme yol açar. Her kişi bunlardan da kaçmak zorundadır.
    Beş anahtarı bulabildiğinizde büyük odanın en sonundaki merdivenin girişine anahtarları atmanız yeterlidir. Ardından, merdiven size yol gösterir ve ateşlerden kurtulur, üçüncü etaba geçersiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aretha Henderson
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi
Aretha Henderson


Mesaj Sayısı : 743
Kayıt tarihi : 19/07/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 2:45 am

    Kapıdan koşarak giren cadı, geldiği oda karşısında neredeyse küçük dilini yutacaktı. Kanla kaplı duvarlar, ateşle çevrili zemin ve sadece kendisi. Buradan nasıl çıkabileceğini düşünmeye başladı cadı hızlı bir şekilde. Bir önceki odadaki flaşlardan dolayı beyni o kadar uyuşmuştu ki... Düşünebilmesi için zaman ihtiyacı vardı. Fikirlerini bir türlü toparlayamıyordu. Başı o kadar dönmüştü ki... Yere oturma isteği duydu bir an için. Flaşlardan kaçarken çok koşmuştu ve o kadar yorulmuştu ki... Ayrıca oda o kadar sıcaktı ki... Alevler birdenbire yerde beliriveriyorlardı. Nerenin ateş alacağı belli değilken oturmak, hiç de mantıklı olmazdı. O sırada onları gördü. Büyük, kocaman, simsiyah, sürü halinde, parlak iri gözlü, iğrenç... Marg'ın en iğrendiği şeylerden biri de böcekler ve örümceklerdi. Onları fiziksel güçle öldürmesine imkan yoktu. Eli, deri pantolonunun büyüyle genişletilmiş cebine gitti. Gecenin Parıltısı'nı hızla çıkardı. Asasını sürüye doğrulttu. "Borbarda!"

    Sürünün hemen yanındaki patlamadan etkilenen sadece birkaçıydı. Patlamaya en yakın mesafede olan birkaç böcek ters dönmüş, kısacası ölmüştü. Diğerleri oldukça sağlam görünüyorlardı. Hatta sinirli bile denilebilirdi çünkü genç cadının üzerine doğru gelmeye başladılar. Genç cadı geriye doğru koştukça böceklere çeşitli zarar veren büyüler gönderiyordu. Ters bir biçimde koşarken büyüleri pek doğru yerlere gitmese de böceklerin yarısını halletmişti denilebilir. Ama genç cadının atladıği bir yer vardı ve o da böylesine sihirli bir odada bu böecklerin rahatlıkla çoğalabilceğiydi. O ne kadarını öldürürse, bir o kadarı daha geliyordu. Böceklerden kurtulmanın tek yolu odadan çıkmaktı.

    O koşarken sürü birden bire kayboldu. Genç cadı fazla ümitlenmemeliydi çünkü sürünün geri geleceğini kendisi de oldukça iyi biliyordu. Çıkabilmesi için gerekli ne olabilirdi? Kanla kaplı duvarlarda gezdirdi gözlerini. Anahtarlar! Onları almalıydı, böylece kurtulabilirdi. Koştu kanlı duvara doğru, önünde birden beliriveren alevlerin üzerinde atlaya atlaya... Kanlı duvarın yanına ulaştığında elini anahtara uzattı. Eli duvara değer değmez elini hızla çekti. Duvar, kızgın bir demir gibi sıcaktı. Ama her ne olursa olsun, durmamalıydı, böceklerden öylesine iğreniyordu ki... Elini uzatıp hızla anahtarı aldı. Yanan parmaklarını diğer elinin avcunun içine alıp sıktı. Gözleri yine duvarda gezinmeye başlamıştı. Diğer anahtarlar nerededi? Karşı duvarda, diğer anahtarı gördü. O, oldukça parlaktı. Alevlere dikkat ederek koşmaya başladı tekrar. Bir yandan da böcek sürüsünü kolluyordu. O iğrenç yaratıkların kendisine yaklaşmasına izin veremezdi. Duvarın sıcak olduğunu biliyordu, o yüden olabildiğince hızlı bir şekilde uzandı ve o parlak, ikinci anahtarı aldı eline. Parmaklarının yanması bir tarafa, odanın içi de o kadar sıcaktı ki... Bir an önce çıkmak istiyordu buradan. Bu yıl neden bu kadar zorlayıcıydı ki etaplar?

    Aynı şeyleri tekrarladı genç cadı. Gitti üçüncü, dördüncü anahtarı da aldı. Sıra son anahtardaydı ve o o kadar yorulmuştu ki... Son anahtar ona en uzak olan duvardaydı. Koşarak gitti duvara ve önüne kocaman bir örümcek çıktı. Bu seferk bir böcek değil, örümcekti. Kocaman, sekiz, kıllı bacağı, kocaman parlak simsiyah gözleri vardı. Genç cadı ve onun odadan çıkış anahtarı arasında bir tek o kıllı yaratık vardı. Genç cadı, aklına ilk gelen vahşi büyüyü yolladı devasa örümceğe. "Dawod!" Bir şeyi büyüyle kesmek, bıçak veye kılıçtan çok daha kolaydı. Örümceğin kanı, zaten kanlı olan duvarlara sıçradı. Duvardaki kırmızı kanların üzerine kırmızının daha koyu bir tonu renkte kan, daha iğrençleştiriyordu ortamı. Genç cadı son anahtarı da aldı, koşarak büyük odanın sonundaki merdivene doğru ilerledi ve ne yaptığını bilir bir halde anahtarları merdivenin girişine attı. Sonra da koşarak merdivenlerden çıkmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celia Annabeth Right

Celia Annabeth Right


Lakap : Cel. Lia. Sally.
Mesaj Sayısı : 491
Kayıt tarihi : 28/05/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue90/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (90/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 3:24 am

    Celia nefes almak için yere çöktü ama burası fazla sıcaktı... Çok fazla sıcak. Hemen ayağa kalktı ve gözlerini açıp etrafına bakındı ama flaşların gözüne etkisi hala geçmemişken tek görebildiği kırmızıydı. Gözlerini kapattı ve kokladı. Metal kokuyordu, sıcak kokuyordu, hayat kokuyordu... Kan. Parmaklarının ucuyla duvara dokundu, sıcaklık parmaklarına yayıldı. Kıvamlı hayat, kırmızı can. Parmaklarını duvarda gezdirmeye devam etti ve bir süre sonra ilk anahtarı buldu. Anahtarı aldı ve kanla sarılı anahtarı düşmesin diye tutma yerinden serçe parmağına geçirdi. Sonra serçe parmağını yalayarak duvardaki kanın tadına baktı. Bir yaratığın kanı değil, insan kanıydı. Harikaydı.

    Parmaklarını duvarda gezdirmeye devam ederken görüşü yerine gelmeye başladı. Sağına ve soluna baktı, ondan biraz uzaktaki böcek sürüsünü gördü. Simsiyah iğrenç böcekler. Ama buradaydılar, değil mi? O görmezken de buradaydılar. Demek ki zararsızdılar, en azından saldırmadığın sürece. Celia ellerini hızlandırarak duvarı yoklamaya devam etti. İş gittikçe zorlaşıyordu, kostümü ter içinde kalmıştı o kadar sıcaktı ki. Alnındaki teri silmek için ellerini alnına götürdü, anında irkildi. Genç cadının elleri ateş gibi sıcaktı. Elinin tersiyle duvara dokunduğunda çekmesi bir oldu. Parmak uçlarıyla kana dokunduğu sürece sorun yoktu Cel için, kanla birlikte uyuşuyordu. Oysa duvara dokunduğunda cehennemdeki bir günahkar gibi yanıyordu. İkinci anahtarı bulup yüzük parmağına geçirdiğinde, kırmızı başlığıyla yüzü sıcaktan aynı renge gelmişti bile.

    Üçüncü anahtar yere yakın bir zemindeydi parmaklarıyla duvarı takip ederek yere çömeldi ve anathara dokundu. Yavaşça aldı, elleri titriyordu ve ayaklarında da derman kalmamıştı. Yerden bir ateş patlaması çıktığında panikle yana sıçradı ve anahtar havaya fırladı. "Hasiktir!" diye küfretti Celia, düşen anahtarı almak için ellerini uzattı ama o şimdiye kadar kendisine atılan hiçbir şeyi tutamamıştı. Biraz ileri gitti, tam avcuna düşsün diye biraz da sağa. Anahtarı gözden kaybetti.

    Nefesini tuttu ve ölmeyi bekledi ama hiçbir şey olmadı. Kafasını çevirdiğinde başlığında bir ağırlık hissetti. Yüzünde bir umut ışığı belirdi, kolunu arkaya başlığına attı. Anahtar başlığının içine düşmüştü. Anahtarı aldı ve dudaklarıyla kanı tattı. Sonra orta parmağına geçirip dördüncü anahtarı aramaya başladı. İşaret parmağına taktığı dördüncü anahtarı da bulduğunda örümcekleri gördü.

    Celia ucubeleri severdi. Evinde normal bir kedi besliyor olsa da iğrenç hayvanları, yılanları, akrepleri ve örümcekleri severdi ve onlar hakkında her şeyi bilirdi. Ama karşısındaki örümcek için söyleyebileceği sadece iki şey vardı: Zehirli ve aç. Kaosun Kalbi'ni eline alıp en önde saldırmakta olan örümceğe doğru tuttu ve bağırdı "Impera Ivanesca!" Örümcek ikiye ayrıldı ve yanmaya başladı, gerçi yanışı büyüden miydi sıcaklıktan mı belli değildi. Örümcek sürüsü biraz geriledi ama Celia daha da panikledi. Kana olan aşkı gitmiş gibiydi şimdi, parmakları duvarda yanıyordu. Beşinci ve son anahtar ayaklarındaki on beş santim topuğa rağmen boyuncan bir karış yukarıdaydı. Cadı ellerinin yanmasıyla ilgilenemezdi artık, sağ eline asasını aldı ve sol elini kanlı duvara daldırdı. Bir an ve bir çığlık. Eli yanmıştı ve anahtar baş parmağındaydı.

    Üstelik çığlığının bir getirisi de vardı: Örümcekler yine saldırıyorlardı. Celia onları öldüremeyeceğini biliyordu, o yüzden koşarak çıkışa yöneldi. Merdivenleri bulduğunda anahtarları atması gereken yer gözüne çarptı. Bir, iki, üç, dört. Hepsini tek tek çıkarıp attı ama beşinci anathar parmağından çıkmıyordu. Asasına parmağına yöneltti ve "Accio anahtar" diye seslendi. Beşinci hayat anahtarı başparmağındaki deriyi de yanına alarak çıktı ve Celia onu panikle diğerlerinin yanına yolladı. Merdiven belirdiğinde örümcekler de hemen yanı başındaydı, Cel'in düşünmeye zamanı yoktu, merdivenlere adımını attı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcella Oswald
Ravenclaw VI. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VI. Sınıf Öğrencisi
Marcella Oswald


Lakap : Ella.
Rp Sevgilisi : Gabe.
Mesaj Sayısı : 223
Kayıt tarihi : 05/08/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue99/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (99/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 4:15 am

Ekler:

    Nefes almakta zorlanıyordu dünya üzerinde var olan en büyük şeytan. Gözleri acıyordu, makyajı tamamıyla akmıştı ve ayağını burkmuştu. Neredeyse çıplak sayılabilirdi üzerindeki kırmızı takım ve kafasındaki şeytan kulakları dışında. Ah bir de, asasıyla birleştirilmiş olan üçlü çatal. Evet, o bir şeytandı, bunu kendi kendine her zaman itiraf ederdi zaten. O bununla gurur duyardı. İşte bugün, erkeklerin ah senden bir melek olmalıydı diye gezindiği gün, genç kız ta kendisiydi. Gözünün önünden hala beyaz ışıklar geçiyordu. Görüntü kalitesi bozulmuş televizyon gibiydi gözleri. Karıncalıydı tüm görüşü. Yine de, derin bir nefes aldığında içerideki ortamı yeterince net görebilmişti. Yutkundu; zira kızın tek yapabileceği buydu. Her taraf alev alev yanıyordu. Kor ateşler ona cehennemi şimdiden yaşatırken, genç kız bunun nasıl ironik bir şaka olduğunu düşündü. Melek olmalıydı. Kanatlı masum bir yaratık cehenneme düşmezdi, değil mi? Kaşlarını çattığı sırada bir alev bulutu üzerine doğru yükseldi. Çığlık atarak oradan uzaklaşan genç kız dengesini kaybederek duvara çarptı. Demek böyleymiş diye düşündü, yakıcı, yok edici alevler. Bu muydu azap? Acı bu muydu? Yanan parmaklarını geri çekti. Hadi ama, daha sabah bakım yaptırdığı elleri mahvolmuştu ama bu onun kafasında yalnızca bir dip nottu o an için. Ölmek istemiyordu, ölmek için çok genç ve güzeldi. Ama oyalandıkça ölüyordu.

    Ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Alevlerden kaçarken vücudunun her tarafından ter akıyordu. Ve burnuna gelen koku... Kan? Dehşet içerisinde ürperdi Marcella. Koşturmaya başladı bir kez daha. Gözlerinden yaş akıyor, buraya geldiği için her şeye küfürler yağdırıyordu. En başta, Holden'a elbette ki. Bir çıkış yolu olmalıydı. Mutlaka vardı. Bir an için duraksadı. Gözleri ile duvarları taramaya başlayınca alevler içindeki anahtarı gördü. Evet, bir anahtar. Çıkış için mükemmel yol. Alevlerin geleceğini hissettiğinde zıpladı. Ateşler bacağını yalayıp geçerken, kız anahtarı çekip aldı. Bir an için oh çekmişti ki, tek anahtarın yeterli olmadığını kavradı. Bir sayı olmalıydı, belirli bir düzen. Genç kızın en büyük lütfu güzelliğiydi belki. Ancak; zekası da ondan farklı değildi. Beş. Rakam zihninde canlandı. Beş saniye, beş etap... Her sene önceden etap sayısı girişte imalı yollarla belirtilirdi. Bu sene beş olmalıydı, olmak zorundaydı. İkinci anahtarı gördüğünde, ona doğru koşturdu. Burkulmuş bileği acıyordu. Topuklu ayakkabısı ise... Lanet olsun. Hiç yardımcı değildi. Elini anahtara uzatıp çekti. İki etti derken, elinin üzerinde duran örümceği fark etti. Birden tüm vücudunu bir titreme sardı kızın. Gözleri etrafta delirmiş gibi döndüğünde etrafını saran böceklere baktı tek tek. İliklerinde bir ürperti hissetti ve şeytanın asası niyetine geçen asasını salladı. "Avada Kedavra." İşini asla riske bırakmazdı. Kusursuz, tek ölüm.

    Etrafındaki her küçük iğrenç canlıya lanet fırlatmaya başladıysa da, onun tam aksine böcekler artış gösterdi. Bıraktı onlarla uğraşmayı. Üçüncü anahtara koşarken, bir şeye çarptı. Sert, ürpertici, büyük bir şeye... Bir adım gerilediğinde dişlerinden kanlar süzülen çıldırmış bir vampir ile göz göze geldi. Bir onun eksik olduğunu düşünen genç kız can havliyle anahtara koşmaya başladı. Ateşler içerisinden geçerken ateşe dönüşüyordu, canı yanıyor, korkuyor, buradan kurtulmak istiyordu. Anahtarları kaptı sırayla artık vücudunda oluşan iğrenç yanıkları aldırış etmeksizin. Son anahtara uzandığında merdivenleri gördü. Sırtında bir el hissetti. Onu kendisine doğru çeken vampire karşı, son kalan gücünü kullandı. Topuklu ayakkabının gücünü. Erkek vampirin kasıklarına tekmeyi patlatır patlatmaz merdivenlere atladı. Ve bir daha asla ama asla şeytan kılığına girmeyeceğine yemin etti hala titrerken genç kız. Kendi alevi ona yetiyordu; fazlasına ne gerek vardı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brendan O'Doyle

Brendan O'Doyle


Rp Sevgilisi : Ya aslında bir kız varda, neyse
Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 14/08/12

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 4:24 am

    İlk etabı zorlanmadan geçmesine rağmen nefes nefese kalmıştı Brendan. Etrafına bakındığında şok içerisinde kalmıştı. Her yer kanla kaplıydı, yerden ateşler çıkıyordu ve Brendan’ın en büyük korkusu buradaydı! Örümcekler. Çığlık atmamak için kendisini zor tutarken tek isteği bir an önce bu etabı geçmekti. Bugünden sonra Nathan’ın da listeye örümcekleri eklemek isteyeceğinden emindi. Çünkü örümcekler ölümcül yaratıklardı! Tüylü iğrenç ve ölümcül! Ne bok yiyeceğini gerçekten bilmiyordu bu böcek sürüsü ona doğru gelmeye başlarsa korkudan kalp krizi geçirme olasılığı oldukça yüksekti bu yüzden hızlı hareket etmesi gerekiyordu. Anladığı kadarıyla yapması gereken şey duvarlardan asılı olan anahtarları toplamaktı. Derin bir nefes aldı ve gözüne çarpan ilk anahtara doğru koşmaya başladı. Anahtara ulaştığında onu almak için elini uzattığı sırada yanan elini umursamadan anahtarı duvardan aldı. Eli gerçekten acımıştı ama şuanda hiçbir önemi yoktu. Örümceklerden biriyle karşılaşmadan çıkıp gitmek istiyordu.

    Elbisenin eteklerini tutup diğer anahtarın olduğu yere doğru koşmaya başladı. Dizlerinin üzerinde topladığı elbisesinin altında açık kalan bacaklarının sıcacık olduğuna emindi yerden yükselen ateşler sayesinde. Bu gün elbise giymekle büyük bir hata yapmıştı. Eğlenceli olacağını düşünmüştü olacaktı da ama şuanda hiçte eğlenceli değildi. İkinci anahtara geldiğinde anahtarın etrafında dolanan böceklere küfretti, ne kadar da iğrenç yaratıklardı öyle. Görüntüleri bile midesini bulandırıyordu. İkinci anahtarı da alıp üçüncü anahtara doğru ilerlediğinde beyaz elbisesinin üzerinde ki siyah şeyin örümcek olduğunu anlaması pekte zaman almamıştı. Çığlık çığlığa örümceğin düşmesi için zıplarken burada geberip gideceğini düşündü. Acaba Nathan neredeydi? Hangi etaptaydı? Başına bir şey gelmiş miydi? Çok merak ediyordu onun başına bir şey geldiğini sanmıyordu ama onun başına gelebilecek en kötü şey gelmişti örümcekler!

    Örümceğin yere düştüğün fark ettiğinde üzerinde tepinmeye başladı. “Geber! Geber iğrenç yaratık” diye haykırdı. Diğer anahtara doğru ilerlemeye başladı. Onu da aldığında geriye sadece iki anahtar kalacaktı. Üçüncü anahtarı alıp dördüncüye doğru giderken bir örümcek sürüsünün ona doğru geldiğini fark etti. Biraz önce ki örümceği öldürürken mi görmüşlerdi onu acaba? İntikam için mi geliyorlardı. Adımlarını hızlandırdı hatta koşmaya başladı. Dördüncü anahtarı da almıştı. Buradan gerçekten tiksinmişti. Her yer böcek doluydu yerden ateşler çıkıyordu ve duvarları kanla kaplıydı. Burası kesinlikle vampirler için hazırlanmıştı. Her etap bir ırk içindi. Kurt adamlar içinde vardı o zaman. Bundan daha kötü olmayacağından emindi. Bütün anahtarlar tamamlandığında merdiven girişine doğru anahtarları attı. “Haha! Lanet olası bok böcekleri ben kazandım! Sizi yendim!” örümceklerin olduğu yere doğru orta parmağını göstererek bağırarak merdivenin ona gösterdiği yoldan ilerlemeye başladı. Kendisini inanılmaz derece de rahatlamış hissediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Morrigan Buarainech

Morrigan Buarainech


Mesaj Sayısı : 45
Kayıt tarihi : 23/08/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimePtsi Eyl. 10, 2012 12:02 pm


    Hiçbir şey kolay değildir, hele ki ölüm hiç değildir.
    Dudaklarından fısıltıyla çıkan inlemeler, göğsünün hızla inip kalkması ve bir ceylanın ölüme yaklaştığındaki kalp çarpıntısı. Morrigan o anda sadece nefesini kontrol altına almaya ve rahatlamaya çalışıyordu. Başındaki korkunç ağrıya, gözlerindeki yangına inat mücadele ediyordu. Geceler her zaman onun için zor olmuştu, Hogwarts’da olduğu zamanlarda da zor olmuştu, kendini evim diye bildiği yerlerde de zor olmuştu. Ama cadılar bayramı belki de kendisi için geçen en zorlu gecelerden biriydi. Kendini toparladığında yaslandığı kapıdan uzaklaştı ve yeni odasını incelemeye başladı. İlk fark ettiği şey burnuna dolan keskin kan kokusu olmuştu, hiçbir zaman kandan çekinmemişti veya korkmamıştı ama o anda kendisine git gide yaklaşan kanın kokusundan ürktü. Önce odanın zemini ardından duvarlarını incelerken belki görmemesi gereken bir çocuğun hissettiği şeyleri gördü, kendisine ne kadar tanıdıkta gelse bir o kadar çekindiği şeyi gördü. Duvarlar boydan boya kanla kaplanmıştı, kırmızının en can alıcı rengindeki kan duvarı ışıldatıyordu adeta, kendisini bir sergide hissetmesine sebep oluyordu. Ama o bir sergide değildi, durup kurumaya başlamış kanın can alıcı güzelliğini izleyecek değildi. Gözlerini bu sefer hiç olmadığı kadar ani ve hızlı bir şekilde odanın içinde gezdirdi. O ana kadar odanın zeminini dolduran alevleri fark etmedi; belki de etmemesinin nedeni geçmişinin alevlere hapsolmasıydı. Kan belki onu korkutmuş olabilirdi ama Morrigan histerikle alevlere adım atmak istiyordu, ruhunu yanan alevlere teslim ederse belki kurtulacağını ve artık huzura kavuşacağını düşünüyordu. Ama bu gece alevler sadece onun uzak durması gereken şeylerin arasında geliyordu. Kanlı duvara bir adım daha yaklaştıktan sonra sol elini istemsizce de olsa duvara uzattı Morrigan ve o anda belki de hiç beklemediği bir şey oldu ve eli yandı. Elinin acısıyla duvardan uzaklaşırken düşünceler beyninde daha fazla ağrıya sebep olmaktan başka bir şey yapmıyordu. “Hadi ama beni neden bu kadar çok sınıyorsun ki? Ne yaptım sana.” Onun bu sözlerini duyan Tanrı’ya isyan eden biri olduğunu düşünürdü ama Morrigan Tanrı’yla konuşmuyordu o sırada, kendine çocukluğundan beri acı çektiren adamaydı bu yakarışları.

    Odanın içini incelerken ayaklarındaki gıdıklanma ile kendini yere bakarken gördü, alevlerin ve kanın dışında odada kendisinden başka nefret ettiği bir şey daha vardı. Böcekler… Morrigan aslında hayvanlardan korkan biri olmamasına rağmen böceklere karşı her zaman bir korku beslemişti, belki bu kadar küçük ve mide bulandırıcı olması onu bunları hissetmeye itmişti. Ama o şimdi sadece bacaklarından yukarıya doğru tırmanan böcekleri kendinden olabildiğince uzaklaştırmak için elbisesini yerlere kadar uzanan eteğini silkelercesine böcekleri alevlerin üstüne doğru atıyordu. Kendini böceklerden uzaklaştırırken gene kanla kaplı duvarlara yakınlaşmıştı. Gözleri odadan kaçmak için olabildiğince hızlı çıkış yolunu ararken duvarlardaki anahtarlara çarptı gözü. “Tamam, zaten bende daha kötü ne olabilir diye düşünüyordum, teşekkür ederim.” Ellerindeki uyuşmayı önlemek adına birbirine sürterken gözlerini sadece anahtara odakladı. “Tamam, bu sadece birazcık canını acıtacak ama kısa sürecek, o yüzden hızlı ol kızım.” Odanın içinde birinin olmadığından emin olsa bile kendi kendine konuşmasının ne kadar saçma olduğunu Morrigan da biliyordu. Saçma düşünceler beyninden uzaklaşırken o sol elini anahtara uzattı, teninde oluşan karıncalanma ve acıya rağmen anahtarı hemen alan cadı bir diğerini almak için adımlarını alevlere karşı sürdü. Tenine değen böcekleri ayağını sallayarak uzaklaştırmaya çalışırken kendisine doğru yaklaşan diğer sürüyü son anda gördü, bunlar sıradan böcekler değildi; örümcekti. Morrigan tenini yakan duvara rağmen olabildiğince duvara yaklaştı, duvara yasladığı kolu acı ile sızlarken o ana kadar kullanmadığı asasını örümcelerin üstüne doğru tuttu ve “Arania Exumai.” Dedi, dev örümcelerden oluşan sürü teker, teker bayılmaya başladığında Morrigan olabildiğince hızlı bir şekilde diğer anahtarlara doğru yöneldi. Artık acıdan uyuşan koluna tuttuğu asasını hafifçe sallayarak “Ferula.” Dedi. Yoktan var olan sargı bezleri kolunu sararken o sadece durup diğer anahtarların yerlerini görmeye çalıştı. Sargı bezleri kolunu tamamen sardıktan sonra Morrigan vakit kaybetmeden diğer anahtara doğru hamle etti. Anahtarları birer, birer alırken kolunun acısıyla zaman, zaman inliyor zaman, zaman da olduğu yerde kasılıp kalıyordu.

    Morrigan son anahtarı da aldıktan sonra odanın sonundaki merdivenlere gitmek üzere adımlarını hızlandırdı, elbisesinin eteklerini yukarı doğru kaldırırken yanından geçtiği örümceklere dokunmamak için onlardan en uzak noktadan ilerliyordu. Morrigan merdivenlerin başına geldiğinde kendince bir kapı aradı ama bulamadı, odanın diğer ucuna kadar her yeri inceleyen cadı kapının olmadığını fark ettiğinde sağ elinde tuttuğu anahtarları merdivenlere doğru attı. “Ah bu saçma mı oldu ki?” imkânsız olduğunu düşündüğü şeyler o anda gerçekleşmeye başlarcasına merdivenler kendisine bir yol gösterdi. Morrigan hiç düşünmeden merdivenlere adım attı ve kendisini yönlendirmesine izin verdi, normalde kimsenin veya hiçbir şeyin kendisini yönlendirmesine izin vermeyen cadı o odadan kurtulmak için bu seferliğine bir yoldaşa izin verdi, her ne kadar kendisini belki de hiç olmadığı kadar kötü bir yere götürecek olsa bile.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hans Finn Landers
Gryffindor VII | Şeytan'ın Piçi | Quidditch Takım Kaptanı
Gryffindor VII | Şeytan'ın Piçi | Quidditch Takım Kaptanı
Hans Finn Landers


Lakap : HANSEY!
Rp Sevgilisi : Daenerys K. F. Landers; BETTER THAN YOURS.
Mesaj Sayısı : 1061
Kayıt tarihi : 06/11/11

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue97/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (97/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimeÇarş. Eyl. 12, 2012 8:40 am

    #PS: Hans, Damon Deathbringer'ın gayrimeşru çocuğu olduğu için yarı iblistir. Okuyacaksanız anlamanız için bilmenizde fayda var, çünkü Hans bunu henüz bilmiyor.

    Gözlerini o kadar uzun kapalı tutamayacağını o da biliyordu. Henüz iki saniye geçmemişti ki henüz girdiği kapının kaybolduğunu hissetmişti, kapı kulbunda olan eli sanki balçığa hatta daha iğrenç bir şeye dokunmuş gibi bir hisle kaplanmıştı. Sıcak. Bunu her yerinde hissedebiliyordu. Düşünmeden odanın ortasına doğru yürüdü, duvarlardan uzak durmanın daha iyi olacağını sezmişti. Boğarcasına bunaltıcı bir havası vardı bu odanın, nemli yaz günlerindense kaynayan saunalar gibi.. Yine de zorlanmadan derin bir nefes alıp çevresine baktı, kendisini kötü hissetmiyordu. Hatta sıcaktan hoşlandığını hissetti. Nasıl bir his tam olarak açıklayamasa da kendisini sanki ait olduğu yerdeymiş gibi hissediyordu. Ev gibi.

    Hayatında belki de ilk kez duyduğu bu hissin tadını çıkarmak istedi, bunun için zamanı olmadığını bilmesine rağmen. Hogwarts son altı buçuk yıldır kucak açmıştı ona; yine de misafirden fazlası olmadığını biliyordu. Her ne kadar evi gibi görünse de yazları gitmesi gerektiğini hep bilmişti. İnsanın evi böyle olmamalıydı, her daim gidebileceği bir yer olmalıydı ve her zaman özgürce hareket edebileceği, istediği yerine istediği saatte uzanabileceği.. Hogwarts öyle değildi. Hayatı boyunca hiçbir yer Hans için yeteri kadar öyle değildi, hiçbir yer- şuana kadar.

    Gitmek istemedi. Odanın ortasında zeminde patlayıp duran alevler ayaklarını yalarken ve ne oldukları az çok tahmin edebildiği küçük telimsi ayaklar bacaklarına tırmanırken. Zeminin onu yutmasını bekliyordu adeta, sonsuza dek mutlu olacaktı sanki böylece.. Yüzünü tavana doğru kaldırdı görebildiği tek şey zifiri karanlıktı ve bunun iyiye alamet olmadığını bağırıyordu adeta. Dinlemek istemedi. Mavi gözlerinde küçüklüğünde duran göz yaşları belirdi tekrar, süzülüp yere damladılar. Göğsünün sıkıştığını hissedebiliyordu ama devam edemiyordu.

    Küçükken yetimhanedeki Türk bir arkadaşının mırıldandığı şarkı sözleri geldi bir rüya gibi aklına. Anlamını o zaman öğrendiği ve unutmadığı bir iki söz "..daha yolumuz var, sonuna kadar dayan." Çocuğun elindeki yeni MP3'le nasıl hevesle dinlettiğini hatırladı, "Annem aldı." demişti. "Bak, nasıl güzel değil mi?" Yalnızca on iki yaşındaydılar, gözleri her şeye rağmen hevesle parlıyordu; yetimhanenin beyaz duvarları her zamanki gibi soğuk görünmüyordu ve şarkı devam etti "..daha yolumuz var, daha çocuğuz, inan."

    Elini sertçe yüzüne götürdü ve gözlerini kaba bir şekilde sildi, kalp atışlarının hızını ve hızla inip kalkan göğsünü bastırmaya çalıştı. Her ne yaşamışsa yaşasın, nasıl büyümüş olursa olsun sonuç olarak bu yaşa kadar gelmişti. Dayanmıştı. Yaşamıştı, öğrenmişti, sevmişti.. Bunların hiçbiri bir hiç için olmamalıydı ve ölümü bu kadar kolay olmamalıydı. Hayatı boyunca onu din konusunda eğiten tek bir kişi bile olmamıştı ancak hissedebiliyordu, hiçbir şey bir hiç için değildi. O var olmuştu çünkü birilerinin, şuan olmasa bile gelecekte.. Zamanı gelince zaten ölecekti ama o zaman şuan değildi. Gitmeliydi. Tüm bu olanlar odanın ona oynadığı aptal bir oyundan başkası değildi, 'Kendi gel' diye düşündü 'hadi Hans.'

    Her ne kadar uzun görünse de odaya gireli bir dakikayı doldurmuş olmamalıydı, her zaman yaptığı gibi keşke düşündüğü kadar hızlı hareket edebilse diye düşündü veya iç sesi kadar hızlı konuşabilse.. Bu düşünceler aklının dağılmasına daima yardımcı olmuştu, şimdi de olduğu gibi. Silindir gibi olan odanın duvarları ateşlerle kızıl-sarı bir şekilde parıldıyordu. Birbirinden farklı beş noktada birbirinden farklı beş anahtarın durduğunu görebiliyordu. Bulmak pek de zor olmasa gerekti; şanş oyunlarında başarı sayılırdı hem..

    A-ah! Sandaletli ayaklarından baldırlarına kadar yükselmiş böceklerden birinin nazik ısırığıydı bu. Örümceklerin de gelmekte olduğunu görüyordu, akrepler gelene kadar kaybetmiş sayılmazdı. Şu Mumya filmindeki herif gibi hissediyordu kendisini. Uyuşmaya başlayan sol bacağının acıyan yerine elini koydu ve sekerek ilerleyip böceklerin düşmesini umdu, hem yolda ne ezerse kardı aslında. Örümceklerden uzak taraftaki ilk anahtara vardığında elinin yanmasını umursamadan hızla duvara soktu ve ateşe rağmen soğuk olan anahtarı eline aldı. Sokabileceği tek cebine asasının yanına koydu. Asası? Bir önceki odada çalışmamış olması şu anda da çalışmayacak demek değildi sonuç olarak.

    İleri de gördüğü ikinci anahtara doğru koşarken alevlerin vücudunu yakmaya başladığını hissedebiliyordu. İkinciye de eline aldığında gözüne uzaktan parıldayan altın anahtar çarptı, bunun için asasını kullandı ve üçüncü de o cebine atıp dördüncü için bakınmaya koyuldu.

    Örümcekler. Her yerdeydiler ve hiç de hayvanat bahçesindeki uykucu akrabalarına benzemiyorlardı. Sağ bağında yeni bir böceğin ısırığını hissedebiliyordu ama artık oyalanmak için pek de vakti kalmamıştı. Asasıyla düşünmeden bir büyü yaptı ne olursa olsun. Asasından fışkıran su, pek ilerleyemeden su buharına dönüşse bile örümcekleri sersemletmeye yaramış ve anlık bir ferahlık sağlamıştı. Gözüne çarpan dördüncü anahtar içinde kolunu duvara soktu. Peki beş?

    Alevlerin arasından yükselen yeni canlıları fark etmesiyle bir asasını daha da sıkı kavradı. Görmek o kadar zordu ki yaratıkların ne olduklarını çözemiyordu, durup ilgilenmedi de. Ardından keşfettiği son anahtara doğru atılıp diğer her şeyi arkasında bırakıp merdiven girişine atladı. Yine de ardından duyduğu cümlenin gerçekliğinden emindi "görüşürüz, Landers."

O şarkı:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon

Euterpe Châtillon


Lakap : Persephone ama peri kızı da var. Aşkım diyebiliyor sadece.
Rp Sevgilisi : LC'ye çok aşık lakin kavuşamıyor.
Mesaj Sayısı : 953
Kayıt tarihi : 25/03/12

Özel
Rp Puanı:
Cadılar Bayramı | Etap II Left_bar_bleue100/100Cadılar Bayramı | Etap II Empty_bar_bleue  (100/100)

Cadılar Bayramı | Etap II Empty
MesajKonu: Geri: Cadılar Bayramı | Etap II   Cadılar Bayramı | Etap II Icon_minitimeC.tesi Eyl. 15, 2012 4:42 am

    Nefes alıp veriş hızı artarken sadece sakin olmaya çalıştı. Geriye kalan dört etap vardı ve tanrıça bunları başarı ile geçecekti. Biliyordu. Cehennemin ve Baharın Tanrıçası karşısında hiçbir şey duramazdı. Adım attığı yeri izlerken şaşırmadı, kâbuslarında gördüğü yerlerin yanında cennet kalan bu odayı kafasına kazıdı. Çünkü gerçekten zorlu bir görev olacak gibiydi. Kanlı duvarlar, cadının her ölümü hatırlamasına yol açarken derin bir nefes aldı. Kanın yanında böcek sürüleri oradan oraya koşturuyor bir yandan da ateşten kaçmaya çalışıyorlardı. Cehennem ateşi. Elbisenin altına yerleştirdiği asa bacağını yakarken gülümsedi. Seni tekrar cehenneme göndermem dostum. Düşüncesi, bacağındaki yanma hissinin kaybolmasını sağlarken birkaç adım attı ve etrafına bakındı. Görevin ne olduğunu bilmiyordu ancak bunu araştırmak ruhunda vardı. İçindeki merakı gün yüzüne çıkartırken duvarlar ilk hedefi olmuştu. Kanlı duvarlar zaman zaman ürpermesine yol açsa da gözüne çarpan parıltı ile birlikte gülümsedi. İşte onu bulmuştu! Parıldayan anahtar sayesinde uçuk pembe dudakları kıvrılırken dudaklarından çıkan melodi ile devam etti yoluna. Birkaç tane peşine takılan böceğe baktı, bacağında duran asayı tek kavrayışla çıkardı. Kudretli sesinin yankılanacağı sırada elini duvara götürerek ilk anahtarı aldı ardından ateşli bir bölümün yanından geçti. Kendisi ilerlerken duran böceğe baktı ve yönünü değiştirmesi ile gülümsedi. Onun bir canlı olduğunu ve iğrenç olsa dahi kendisini tehlikeye atmayacağını biliyordu. Herkes ateşten korkardı ancak tanrıça bunu fazlasıyla alışıktı. Birkaç santim ileride kanlı duvarın üzerinde duran anahtarı alacaktı ki, elindeki yanma hissi ile dudaklarından bir inleme koptu. Elini ovalarken diğer elini uzattı ve hızla anahtarı kaptı.

    İki anahtarın cepte olduğunu düşünerek etrafına göz gezdirdi. Ateşli kısımları geçmiş olabilirdi ancak böceklerin her an ortaya çıkacağını anımsıyordu. Topuklu ayakkabısından çıkan sesi es geçerek ilerlemeye devam etti ve birkaç santim ilerisinde patlayan ateş ile birlikte sol tarafa doğru koştu. İşte tüm planı berbat olmuştu. Elbisesinin zarar görmemesi için sevinirken kendisine doğru yaklaşan birkaç örümcek sürüsünü gördü. Harika! Bu sefer sağ tarafa koşmaya başladı ve gözüne çarpan tüm anahtarları toplamaya başladı. Dört tanesini elinde tutarken koşmaya hala devam ediyordu. Arkasına baktığı sırada tüm örümceklerin kaybolduğunu gördü. Bu onun için bir şans olurken, tehlikenin de farkındaydı.

    Sessiz odada, ateşlerin arasında ilerlerken buradaki cehenneme bir bakıma şükretti. Tek başına olan Persephone, Hades’in gelmeyeceğini biliyordu. Asla gelmeyecek. Düşüncesi ile birlikte yüzünü asarken ilerideki duvarda olan anahtara baktı. Fazlasıyla yukarıdaydı, üstelik boyu da yetmiyordu ancak alabilirdi. Sonsuz cehennemi narin parmakları ile kavradı ve ardından anahtarı hedefleyerek mırıldandı. ‘‘Wingardium Leviosa!’’ Odada yankılanan kudretli sesi ile birlikte anahtar hafifçe havalandı, ardından asayı çekmesi ile birlikte beyaz pamuksu avucuna düştü. Gülümsedikten sonra hızla merdivenlerin girişine doğru koştu. Anahtarları attıktan sonra boş olan merdivenlerde ilerlemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cadılar Bayramı | Etap II
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Cadılar Bayramı | Etap I
» Cadılar Bayramı | Etap III.
» Cadılar Bayramı | Etap IV.
» Cadılar Bayramı | Etap V.
» Cadılar Bayramı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Ü L K E L E R :: Londra :: Ölüm Köşkü-
Buraya geçin: